Son Konu

İmam-ı Ahmed bin Hanbel

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Cennet ile müjdelenmiş olan Ehli sünnet velcemaatin dört büyük mezhebinden biri olan Hanbeli mezhebinin reisidir

164 (m 781) senesinde Bağdat’ta doğdu 241 (m 855)’de Bağdat’ta vefat etti Aslen Basralıdır Babasının ismi Muhammed bin Hanbel'dir

Babası daha o çok küçük yaşta iken vefat etmiştir Onun yetişmesi ile annesi ilgilenmiştir Küçük yaşta iken ilim tahsiline başlamıştı Bu sırada Bağdat önemli bir ilim merkezi idi Burada hadis âlimleri, kıraat âlimleri, tasavvufta yetişmiş büyük zatlar ve diğer ilimlerde yetişmiş kıymetli âlimler bulunuyordu Önce Kur'anı kerimi ezberledi Bundan sonra lügat, hadis, fıkıh, Sahabi ve Tabiin rivayetlerini öğrendi

Emsali arasında ciddiyeti, takvası, sabrı, metanet ve tahammülü ile meşhur olmuştur Bu hali, henüz 1516 yaşlarında iken temas kurduğu âlimlerin dikkatini çekmiştir Heysem bin Cemil onun hakkında, daha o sırada şöyle demiştir: Bu çocuk yaşarsa, zamanındakilerin ilimde hücceti (rehberi) olacaktır

İlk önce imamı a'zam hazretlerinin talebesi olan imamı Ebu Yusuf’tan fıkıh ve hadis ilminde ders almıştır Bundan sonra da üç sene Huşeym'in derslerine devam etmiş, ondan hadisi şerif dinlemiştir Bundan başka Bağdat’ta bulunan meşhur âlimlerden de ders aldı

Bundan sonra ilim tahsili için seyahatlere başladı Basra, Küfe, Mekkei mükerreme, Medinei münevvere, Şam ve elCezire'ye giderek hadis ilmini öğrendi Hadis ravilerini bizzat görerek, onlardan hadisi şerif dinledi Basra ve Hicaz'a beşer defa seyahat yapmıştır Mekkei mükerreme ve Bağdat’ta, İmamı Şafii hazretlerinden ilim öğrenmiştir

İmamı Ahmed, ilim öğrenmek için pek çok İslam beldesini dolaştı ve bu uğurda pek çok meşakkate katlandı Kitap çantalarını sırtında taşırdı Bir seferinde onu tanıyan biri ezberlediği hadisi şerifin ve yazdığı notlarının çokluğunu görerek: Bir Kufe'ye, bir Basra'ya gidiyorsun! Ne zamana kadar böyle devam edeceksin?deyince, Ahmed bin Hanbel hazretleri Hokka ve kalem ile mezara kadardiyerek cevap vermiştir

İmamı Ahmed’in kuvvetli hafızasının yanında dikkati çeken bir vasfı da, işittiği bütün hadisi şerifleri yazmaya çok önem vermesiydi

İmamı Ahmed, din ilimlerini öğrenip, bilhassa tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde yüksek seviyeye ulaşmıştır Zamanında yaşayan, Zünnuni Mısri, Bişri Hafi, Sırriyi Sekati, Marufı Kerhi gibi birçok büyük evliya ile de görüşmüş, onlarla sohbet etmiştir Yezid bin Harun, Cerir ibni Abdülhamid, Velid bin Müslim, Veki' bin Cerrah, imamı Ebu Yusuf, İbrahim bin Sad, Yahya bin Said Kettan, Süfyan bin Uyeyne, fıkıh ilminde hocası Muhammed bin idris Şafii, Abdürrezzak bin Hemmam'dan ve daha nice âlimlerden ilim okudu Sonra tekrar Bağdat’a döndü Bundan sonra ilmini yayıp, insanlara çok faydalı oldu

Ahmed bin Hanbel hazretleri, daha önceki yıllarda fetvalar vermekle beraber, ders ve fetva verme işine, kırk yaşında başlamıştır Bundan sonra hadis rivayetinde ve fetvada başvurulan önemli bir kaynak olmuştur Çünkü o, ilmi ve üstün ahlakı ile çok sevilip, meşhur olmuştur

İki çeşit ders halkası (meclisi) vardı Biri, talebelerine verdiği muntazam dersler, diğeri, hem talebelerinin, hem de halktan isteyenlerin katıldığı dersler idi Onun ilim meclisine pek çok kimse katılırdı Bazı rivayetlere göre, dersini dinleyenlerin sayısı beş bini bulmuştur İmamı Ahmed hazretlerinden ders alıp, ilim öğrenen talebenin çokluğu, ondan hadisi şerif rivayet edenlerin ve fıkhi meseleler nakledenlerin pek çok sayıda olmasından da anlaşılmaktadır Onun meclisine gelip, derslerini dinleyenlerin bir kısmı, sadece ondaki üstün hallere ve yüksek ahlaka hayran kaldığı için sohbetine katılmıştır Böylece bir kısmı hem ilmini hem ahlakını alırken, bir kısmı da onun yaşayışına göre yaşamak, onu tanımak, ahlak ve edep hususunda yaptığı vaaz ve nasihatten istifade etmek için huzuruna geliyordu

İmamı Ahmed hazretlerinin meclisinde, derslerinde vakar, ciddiyet, tevazu ve gönül huzuru hakim idi Dinleyenlere ve katılanlara saadet vesilesi olan derslerini, ikindiden sonra Bağdat’ta büyük bir mescitte verirdi

Ders meclisine daima kitaplarıyla, yazıp kaydettikleri ile çıkardı Çok kuvvetli bir hafızaya sahip olmasına rağmen, hadisi şerif rivayet ederken, yanındaki yazdıklarına bakardı Kitabından okur, talebelere yazdırırdı Derslerinde hadisi şerif rivayetinden başka, bir de fıkhi meseleler hakkında verdiği cevaplar yer almakta idi Ondan ders alıp, ilimde yetişenlerin sayısı 900 civarındadır

İlimdeki üstünlüğü
İmamı Ahmed hazretleri, hadis ilminde zamanın en büyük âlimidir Üçyüzbinden fazla hadisi şerifi senetleriyle birlikte ezbere bilirdi Kendisinden pek çok âlim, hadisi şerif nakletmişlerdir İlim ve amelde öncü, Ehli sünnet olan dört imamın dördüncüsü idi

İmamı Şafii hazretleri buyurdu ki:
Bağdat’tan ayrıldığım zaman, orada Ahmed bin Hanbel'den daha âlim, daha fakih, haramlardan ve şüphelilerden kaçan kimseyi bırakmadım

Ebu Davud Sicistani şöyle demiştir:
İki yüz meşhur âlimle karşılaştım Ahmed bin Hanbel gibisini görmedim O hiç bir hususta insanların daldığı dünya işlerine dalmazdı Ancak ilimden bahis açılınca konuşurdu

Ebu Zür'a da, İlmin her dalında Ahmed bin Hanbel'in bir benzerini görmedim Onun ilimde ulaştığı dereceye, başkası ulaşamamıştırdemiştir

Menha bin Yahya da şöyle demiştir:
Ahmed bin Hanbel, her hayrı kendisinde toplamıştı Çok âlim gördüm, fakat ilimde, vera'da ve zühdde, onun gibi üstün birine rastlamadım

İmamı Ahmed hazretleri büyük bir müfessir, yüksek bir muhaddistir Tefsiri yüzyirmi bin hadisi şeriften meydana gelmiştir Eserleri, müfessirler için birer feyz kaynağıdır Bunun için kendisi Üstadül müfessirinunvanıyla anılır Birçok muhaddis yetiştirmiştir

Yaşadığı devir, yazılan hadisi şeriflerin toplandığı bir devirdi Bu devirde yetişen hadis âlimlerinin en meşhurudur Bütün hadisi şerifleri okudu, inceledi Otuz bin hadisi şerifi içine alan Müsnedadlı eserini yazdı

Rebi' bin Süleyman, imamı Şafii'nin şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Ahmed bin Hanbel, sekiz şeyde imamdır; hadis ilminde, fıkıh ilminde, Kur'an ilminde, lügat ilminde, fakrda, zühdde, vera'da, tasavvufta ve sünnette

Bağdat’ta mutezile fırkasına mensup olanlar, Kur'anı kerim mahluktur diyerek, bu yanlış itikadlarına Abbasi halifesi Memunu da inandırdılar Bunu kabul etmesi için, Ahmed bin Hanbel hazretlerini de zorlayıp, Memun vasıtasıyla bu hususta baskı ve çok işkence yaptılar ve 28 ay hapsettiler Bütün bu baskı ve işkencelere rağmen, o, ''Kur'anı kerim, Allahü teâlânın kelamıdır Mahluk değildirdiyerek, Ehli sünnet itikadını bildirdi Mutasımın halifeliği sırasında da çok baskı ve işkencelere maruz kaldı, elMütevekkil halife olunca, mutezile fırkası mensuplarını saraydan uzaklaştırdı Fıkıh ve hadis âlimlerine hürmet ve yakınlık gösterdi Böylece imamı Ahmed hazretleri, yapılan baskı ve işkenceden kurtuldu Yaptığı hizmetlerle, zamanındaki ve sonraki asırlardaki insanlara rehber oldu

İslamiyet’te, Ehli sünnet itikadı üzere olan, dört hak mezhepten biri de, Hanbeli mezhebidir Ahmed bin Hanbel hazretleri bu mezhebin imamıdır O, ictihadlarıyla müslümanların Allahü teâlânın rızasına kavuşmaları için, amellerinde uyacakları bir yol göstermiştir Onun gösterdiği bu yola Hanbeli mezhebive Ehli sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara Hanbelidenir

İmamı Ahmed hazretlerinin talebelerinin ve kendisine sual soranların müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve takip ettiği usuller, Hanbeli mezhebinin temel kaideleri olmuştur İmamı Ahmed hazretleri, dini müşküllerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara, baş vurmuştur:

1 Kitap ve Sünnet: Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel hazretleri de bir işin nasıl yapılacağını Kur'anı kerimde açık olarak bulamazsa, hadisi şeriflere bakar, bunlarda bulunursa ona göre hüküm verirdi

2 İcma ve Sahabe Kavli: Hadisi şeriflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icma var ise, öyle yapılmasını bildirirdi İcma, Eshabı kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir İcmaya sözbirliği de denir Eshabı kiramdan sonra gelen Tabiinin de icmasını delil, senet kabul etmiştir Sahabe kavli (sözü, ictihadı) bulunan bir meselede, kendi ictihadına göre hüküm vermezdi Sahabenin sözüne göre hüküm verirdi Hatta, sahabe sözü bulamadığı hususlarda, Tabiinin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihadını, kendi re'yine tercih ederdi

3 Bir mesele hakkında, Sahabe veya Tabiine ait bir re'y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel eder, ona göre hüküm verirdi Zayıf hadisin de, sahih hadisin bir çeşidi olduğunu göz önünde tutardı

4 Kıyas: Hadisi şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak kendine has bir usulle ictihadda bulunurdu

Hanbeli mezhebinde birçok âlimler yetişmiştir Bu âlimlerin başında imamı Ahmed hazretlerinin kendi oğulları Salih ve Abdullah gelmektedir Ebu Bekir elEsrem, Abdülmelik elMeymuni, Ebu Bekir elMerkezi, Harb bin İsmail, İbrahim bin İshak elHarbi gibi âlimler, imamı Ahmedin bizzat kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir Bu mezhebin esasını yaymak hususunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebu Bekir elHallal'dır Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri de, Hanbeli mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir

İmamı Ahmed’in (ElMüsned)'i en meşhur eseridir Oğlu Salih, çeşitli kimselere yazdığı (Mektuplar)'la babasının mezhebini yaymıştır Seyyid Abdülkadir Geylani hazretlerinin, FütuhulGaybve Gunyetüttalibinkitapları ile Abdurrahman elCeziri'nin KitabülFıkhı alelMezahibilErbaasında, bu mezhebin esasları en geniş şekilde açıklanmaktadır elMugni, el Ikna, BülugulEmaniadındaki eserler de Hanbeli fıkhı üzere yazılmıştır

Menkıbeleri ve methi
Yahya bin Main şöyle demiştir:
Ahmed bin Hanbel gibi bir zat daha görmedim Elli sene onunla sohbet ettim Kendinde bulunan üstünlüklerden hiç biriyle asla kendini methetmedi

Oğlu Abdullah: Babam her gece Kur' anı kerimin yedide birini okur, her yedi günde bir hatim ederdi Yatsı namazını kıldıktan sonra biraz istirahat eder, sonra kalkıp sabaha kadar ibadet ve taatla meşgul olurdu Giydiği elbiseyi en ucuz kumaştan yaptırırdı Çok kere az şey yer, Ölecek olan kimse için, bunlar çok bilederdi demiştir

Gece namazını hiç bırakmazdı Halka daima kolaylık yollarını gösterir, ağır vazifeleri yüklemezdi Acıktığı zaman bir şey bulamazsa, kimseyi rahatsız etmez, bir şey istemezdi Çoğu zaman ekmeğine sirke katık olurdu Yolda yürürken, hızlı adımlarla yürürdü Onu daha çok, mescitte, cenaze namazında ve hasta ziyaretinde görürlerdi Beş haccın üçüne yürüyerek gitti

Seleme bin Şebib'den şöyle nakledilmiştir:
Bir gün Ahmed bin Hanbel'in huzurunda oturuyor idik, içeriye bir zat girip, Ahmed bin Hanbel kimdir?dedi Biz susup bekledik Ahmed bin Hanbel benim, ne istiyorsun?dedi Gelen zat dedi ki, Dörtyüz fersah uzaktan geliyorum Cuma gecesi uyumuştum Rüyamda biri gelip, bana Ahmed bin Hanbel'i biliyor musun dedi Hayır tanımıyorum dedim Bağdat’a git, onu sor ve bulunca, Hızır aleyhisselam sana selam söyledi de Semavattaki melekler ondan razıdır Çünkü o, nefsine asla uymadı, Allahü teâlâya itaat hususunda çok sabırlı davrandıdedi Ahmed bin Hanbel Maşaallah, la havle vela kuvvete illa billahdedi Sonra o zata, Başka bir söyleyeceğin ve ihtiyacın var mı?dedi Hayır sadece bunun için geldimdedi ve o gün Bağdat’tan ayrıldı

Nadr bin Ali şöyle demiştir:
Ahmed bin Hanbel'in işi, hep ahiret ile ilgili idi Dünya menfaatleri ona yöneldi, fakat o kabul etmeyip, geri çevirdi

İmamı Ahmed hazretlerinin, yevmiye ile çalışan bir işçisi vardı Akşam talebesine, bu işçiye ücretinden fazla ver, dedi Talebe, ücretinden fazla para verdi, işçi almadı ve gitti Hazreti İmam, arkasından yetiş, şimdi alır, dedi Dediği gibi, işçi parayı aldı Hazreti imama sebebi sual edildiğinde buyurdu ki: O zaman böyle bir şey aklından geçiyordu Şimdi ise bu düşünce onda yok oldu Alması tevekkülünü bozmayacağı için aldı

Tevekkül nedir diye sual ettiler, buyurdu ki, rızkın Allahü teâlâdan olduğuna inanmaktır

Taberani hazretleri şöyle nakleder:
Zamanın meşhur bir falcısı vardı Fal baktırmak isteyenler her taraftan gelir kendisini bulurlardı Bu şahıs falcılığı meslek haline getirmişti Daha sonra hastalandı Yirmi sene iyileşemedi Biri ziyaretine gelmişti Halini görünce Senin iyileşmenin tek yolu var, o da zamanımızın en büyük âlimlerinden ve evliyasından biri olan Ahmed bin Hanbel hazretlerinin dua etmesidirdedi Bu falcı da annesini gönderip, dua etmesini istedi Annesi evine varınca dedi ki: Oğlum yirmi senedir hasta yatmaktadır Bunun iyileşmesi için sizden dua istemeye geldimHerkes iyileşmek için oğluna gelirdi Senin oğlun da, herşeyi bildiğini zannederdi Kendi hastalığını tedavi etmeyip de, seni bana mı gönderdi?dedi Kadının çok ısrarı karşısında dayanamayıp, falcılığı bırakması şartıyla dua edeceğini söyledi Hazreti imamın bu sözü üzerine falcılığı bıraktı Tevbe istiğfar etti ve sıhhate kavuştu

Ahmed bin Hanbel vefat ederken eliyle işaret edip, hayır olmaz dedi Oğlu, babacığım bu ne haldir? dedi Şeytan, benim elimde can ver diyor, ben de Hayır olmaz! hayır olmaz!diyorumdedi “Bir nefes kalıncaya kadar tehlike vardır Şeytanın aldatmasından emin olmak yoktur buyurdu Vefat haberi, bütün Bağdat halkını ağlattı Cenaze namazını kılmak üzere çevreden gelenlerle birlikte, binlerce insan toplanmıştı Bağdatlılar evlerinin kapısını açıp, cenaze namazı için abdest almak isteyen gelsin, diye bağırdılar Cenaze namazı kılınınca, kuşlar tabutu üzerinde uçuşup, kendilerini tabuta vurdular Cenaze namazında yüzbine yakın kişi bulundu O gün yahudi ve hıristiyanlardan pek çok kimse, bu hadiseyi görerek müslüman oldu Ağlayıp, bağırarak, kelimei şehadet getirdiler

Muhammed ibni Huşeyme der ki, vefatından sonra hazreti imamı rüyamda gördüm Nereye gidiyorsun? dedim Cennete gidiyorum, dedi Allahü teâlâ sana ne muamele etti? dedim Cevabında buyurdu ki, Allahü teâlâ beni mağfiret etti Başıma taç giydirdi ve (Ey Ahmed! Kur'anı kerime mahluk demediğin için, bu nimetleri sana verdim) buyurdu

Muhammed bin Huzeyme şöyle anlatır:
Ahmed bin Hanbel'in vefat haberini İskenderiyye'de iken duydum Çok üzülmüştüm Rüyamda Ahmed bin Hanbel'in salına salına yürüdüğünü görüp kendisine: Ey İmam; bu ne biçim yürüyüş böyle? dedim Ahmed bin Hanbel, Dünyada Allahü teâlânın dinine hizmet edenlerin, Cennetteki yürüyüşleri böyledir buyurdu Ben; Allahü teâlâ sana nasıl muamele etti? diye sual ettim, İmam hazretleri: Allahü teâlâ başıma bir taç, ayağıma altından iki ayakkabı giydirdi ve (Ey Ahmed! Kur'anı kerime mahluk demediğin için, bu iltifatlara kavuştun Ey İmam, Süfyanı Sevri'den sana ulaşan dualar var, onlarla dünyada dua ettiğin gibi, şimdi de dua et) buyurdu Bu emir üzerine: Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım, bizleri af ve mağfiret eyle Bizlere sual sormadiye dua ettim Bu duadan sonra, (Ey Ahmed, işte Cennet, gir oraya) buyurdu ve ben de Cennete girdim

İmamı Ahmed hazretlerinin güzel sözlerinden bir kısmı şunlardır:

İlim, insanlara, ekmek ve su kadar lazımdır, İlim, rivayet ve kuru malumat çokluğu değildir, İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir

Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur Yine kulun fâsıklarla beraber olup, onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur

Günahlar imanı zayıflatır

Yemeği, din kardeşleriyle sürur içinde, fakirlerle ikram ve cömertlikle, diğer insanlarla da mürüvvet içinde yemek lazımdır

Her şey için kerem vardır Kalbin keremi Allahü teâlâdan razı olmak, kadere rıza göstermektir

Sizde olmayan meziyetlerle sizi metheden kimsenin, sizde olmayan kötülüklerle de bir gün kötüleyeceğini unutmayınız

İstediklerini vermediğiniz zaman kızan, kırılan veya küsen arkadaş, gerçek arkadaş değildir

Kibir taşıyan kafada, akla rastlayamazsınız

İnsanların ahmak sınıfı, kendilerinin meth edilmesinden hoşlananlarıdır

Tevekkül, herşeyi Allah’tan bilmek ve rızkı Onun verdiğine inanmaktır

Tevekkül, bütün işlerinde Allahü teâlâya teslim olmak, başa gelen her şeyi Ondan bilip katlanabilmektir

İnsana az bir mal yetişir Çok mal ise kâfi gelmez

Bir kimse, sadık bir arkadaşını kaybederse, kendisi için zillettir

Hüsni zannı olanın hayatı hoş geçer

Yalan söylemek, emniyeti giderir

Meziyet, fazilet, ilim ve irfan tamamlığı iledir

Ayıplardan uzak arkadaş arayanlar, arkadaşsız kalır

Her gün sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, Allahü teâlâ benim rızkımı nereden olsa gönderir, diyen kimse, cahildir İslamiyet’ten haberi yoktur

“İhlas, amellerin afetlerinden kurtulmaktır

Zühd üç türlüdür; cahilin zühdü, haramları terk etmektir Âlimlerin zühdü, helal olanların fazlasından sakınmaktır Ariflerin zühdü, Allahü teâlâyı unutturan şeyleri terk etmektir

Fütüvvet, korktuğun şey yani Cehennem için, arzu ettiğin şeyi yani heva ve hevesi terk etmektir

Eserleri:
1) Müsned: Otuz bin hadisi şerifi içine almıştır
2) KitabüsSünne
3) KitabüzZühd
4) KitabüsSalat
5) KitabülVera velİman
6) FedailüsSahabe
7) EtTefsir
8) EnNasih velMensuh
9) EtTarih
10) VücubatülKur’an
11) KitabürReddi ale’lCehmiyye vezZenadıka
12) ElCerhu vetTa’dil
13) Kitabülİlel ve Ma’rifetürRical
 
Üst Alt