Birçoğumuzun bazı zamanlarda elde ettiği başarılarını şansa bağladığı, işlerin yolunda gittiğinden dolayı iyi sonuçlar aldığını düşündüğü oluyordur. Özellikle bazı psikolojik rahatsızlıklarda bunun çok net olduğu görülmektedir. İmposter Sendromunda da birey elde ettiği başarılarının sebebinin şans olduğunu ya da sahtekârlık ve hile ile bu başarıları elde ettikleri düşünceleri içerisindedirler.
İmposter sendromunun temel olarak üç özelliği bulunmaktadır. Bunlardan ilki, diğer insanlarının yeteneklerinize karşı abartılı bir düşünceleri olduğuna inanmak, ikincisi sahtekâr olduğunun ortaya çıkmasından kaygı duyma, üçüncüsü ise elde edilen başarıların şans gibi dışsal unsurlara bağlanmasıdır
İmposter sendromu riskinin en belirgin olarak görüldüğü meslek grupları ve yaşam stilleri olarak öğrenciler, akademisyenler, yüksek başarıları küçük yaşlarda elde eden bireyler, var oldukları konumlarına alışılmışın dışında gelen bireyler, yüksek başarıya sahip ebeveynlere sahip olanlar ve yalnız çalışanlar sayılabilir.
Bu sendroma sahip bireyler diğer insanlar sahtekârlıkla başarı elde ettiklerini düşünüp, anlayacaklar diye hep daha fazla çalışma peşinde koşmaktadırlar. Bir gün elde ettikleri başarılarının sebebinin sahtekârlık sebebiyle kazanıldığının ortaya çıkacağını ve kazandıkları her şeyi kaybederek, başladıkları yere sıfır noktasına döneceklerine inanırlar. Bu sebeple de gece gündüz demeden çalışırlar. Tüm bu sürecin sonucunda sürekli sahtekâr olduğuna inanmaları mutsuzluğa sürüklemektedir. Bu duygu da günün sonunda panik ataklar, anksiyete ve majör depresif bozukluğa davetiye çıkartarak birçok ruhsal rahatsızlığım tetikleyici olabilmektedir.
İmposter Sendromunun ortaya çıkmasında en önemli etkenlerin başında bireyin yetiştiği çevre ve ebeveyn tutumları gelmektedir. Ailede genel olarak kardeş ya da diğer aile bireylerinden birinin daha ön planda olması, daha başarılı görülmesi sebebiyle çocuğun başarılı olduğunu kanıtlamak için çok çalışması ancak bu duygudan kurtulamamasından dolayı olabilmektedir. Bir diğer sebebi ise aile içerisinde doğal bir yetenek olarak görülüp akademik dünyada başarılı olamayan çocuğun kendisine bu konuda doğrunun söylenmediğini ve bir şeyleri başarmak için çok çalışmak gerektiğini gören çocuk mutsuz hissetmeye başlamaktadır. Bir diğer çok önemli sebebi ise birçok ruhsal rahatsızlığın yordayıcısı olan ihmal faktörüdür. Çocuk ihmal faktöründen kurtulmak için çok fazla çatıştığı halde takdir görmeyen çocuklarda yetişkinlikte de kimsenin yaptığı işten dolayı takdir görmemesi gerektiği ve bunu hak etmediği düşüncesi oluşmaktadır ve her şeyin tepetaklak olmaması için çok çalışmaya devam etmesi gerektiğini düşünmektedir.
İmposter Sendromu belirtileri ise davranışsal ve içsel olacak şekilde kendini göstermektedir. Davranışsal belirtileri olarak erteleme davranışı, bir işe her detayıyla aşırı hazırlanma, çekingenlik ve çok çalışma temposundan temel ihtiyaçlarını erteleme sayılabilir. İçsel belirtiler olarak ise öz benliği algılama şeklindeki yanlışlıklar, yetersizlik düşüncesi, kaygı problemleri, karar alma güçlüğü ve kendinden şüpheye düşmek sayılabilmektedir.