İnfertilite(Kısırlık) Tanı ve Tedavi Sürecinin Yaşamınızda Etkilediği Alanlar
İnfertilite(kısırlık) bir yıl veya daha uzun süre korunmasız cinsel ilişki sonucunda gebeliğin oluşmaması olarak tanımlanır.İnfertilite çocuk sahibi olamamakla açıklanan, bir yaşam krizi olarakta tanımlanabilir. İnfertilite sürecinin uzun ve karmaşık bir süreç olabildiği; tıbbi boyutunun yanı sıra; ilişkisel, kültürel, sosyal ve psikolojik olarak da pek çok farklı boyutlarının olabildiği görülmüştür.İnfertilite tanı ve tedavisi; sadece bir kadın ya da erkeği bireysel olarak değil; çift olarak ilişkilerini ve işlevselliklerini de etkilemektedir.
Ne zaman çocuk sahibi olacakları ile ilgili sorularla karşı karşıya kalmak; aile büyüklerinin torun sahibi olmaya dair istekleri, etrafta çocuk sahibi görece mutlu ailelerin bulunması diğerlerinden uzaklaşmayı ve böylelikle yalnız kalınan bir süreci bereberinde getirebilir. Çevredeki kişilerin çocuk sahibi olunamamasına ilişkin yorumları, tutum ve davranışları; çiftler üzerinde sosyal olarak damgalanmaya sebep olabilir. Böylelikle çiftler ne yaşadıklarını açıkça paylaşmaktan kaçınır bir hale gelebilirler. Bu nedenle; çiftlerde yüksek oranda stres ve anksiyete gözlenebilir.
Çiftlerden biri diğerine oranla tedavi için harekete geçme, konuyla ilgili daha fazla konuşma, doktora gitme vs. gibi konulara karşı daha fazla eğilimli ise bu çift ilişkisinde baskı oluşturabilir. Çocuk sahibi olamamanın çiftlerden birine dayalı olarak ortaya çıktığı tespit edilmişse, tanıyı alan birey eşi tarafından terk edileceği endişesi yaşayabilir yada anne- baba olmayı kendisinin engellediği düşüncesiyle suçluluk hissedebilir. Çiftlerin cinselliğe yükledikleri anlam değişebilir ve zamanla sadece ‘tedavi için cinsellik’ gibi bir anlama dönüşebilir;gelecekte birlikte devam edip etmemeye yönelik bir yol ayrımıyla karşı karşıya kalabilirler. İnfertilite çiftlerin hayatına fiziksel, psikolojik, sosyal ve maddi boyutlarda etki ederek pek çok alanda kayba sebep olabilir. Umutsuzluk ve çaresizlik gibi duyguları içerisinde barındırarak birey ya da çiftlerin aileye katılacak bir çocuğa dair hayallerini yitirmelerine sebep olabilmekte ve bir yas süreci başlatabilmektedir. Birey ya da çifte dair geçmişte çözümlenmemiş duygusal konular tetiklenebilmekte; bireyin benlik saygısına ve kimliğine zarar veren bir süreci başlatabilmektedir.Duygularını susturma, yokmuş gibi davranma; bunları takiben yeme ve uyku düzeninde bozulma, konsantrasyon güçlükleri gözlenebilir.Bu aşamada çiftlerden her ikisi de çaresizliğe ve kontrol kaybına bir cevap olarak ani öfke patlamaları, ağlama nöbetleri ve duygusal dalgalanmalar yaşayabilirler.
Tedavi prosedürünün gerekliliklerini izleme zorunluluğu iş hayatında zaman konusunda sıkıntılara sebep olabilmekte ve iş saatlerinde esneklik gerektirebilmektedir. Bireyler için çalışma ortamında bebek bekleyen arkadaşlarının olması da zorlayıcı olabilmektedir.
Ekonomik kaynakları tedavi için kullanma; diğer alanlardaki harcamalara sınırlandırmalar getirme de bir diğer stres alanını oluşturabilir.
Bazı kişiler dualarının karşlılıksız kaldığı ya da geçmişlerine yönelik anlamlı bir açıklama bulma arayışına girerek, cezalandırmayı gerektirecek hatalı davranışları düşünmeye yönelebilmekte yaptıkları şeyler nedeniyle cezalandırıldıkları şeklinde dini ya da spiritüel alanlarda kriz yaşayabilmektedir.
İnfertilite Tanı ve Tedavi Sürecinde Psikososyal Destek
İnfertilite tanısı ve tedavi sürecinin pek çok alana etkisi göz önünde bulundurulduğunda çift için zorlayıcı bir deneyime dönüşebildiği görülmektedir.İnfertilite tanısı çiftlerden sadece birine konmuş olsa dahi bu çiftlerin her ikisininde üstlenmesi ve birlikte götürmesi gereken bir süreçtir. Bu noktada tıbbi tedaviye ek olarak çiftin psikolojik destek alması; çiftin çocuk sahibi olamamayı nasıl tanımladıkları, alternatif bir tedavi yöntemine birey ve çift olarak nasıl baktıkları, karar süreçleri, bu durumun çift olarak ilişkilerine ne şekilde yansıdığına ilişkin değerlendirmelerin yapılabilmesinin yanı sıra; tanı ve tedavi sürecinin beraberinde getirdiği stresle baş etmede ve tedavi sürecinde psikolojik olarak dayanıklılıklarını arttırmada önemli bir yerde duracaktır. Bununla birlikte güvenilir kaynaklardan süreçle ilgili bilgi almak; bununla ilgili eğitim ve seminerlere katılmak sürece dair belirsizlik algısını azaltacak; benzer deneyimi yaşayan çiftlerle birarada olmak sosyal izolasyonu kırmaya yardımcı olacaktır.