Çiftlerin 1 yıl boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girmelerine rağmen çocuk sahibi olamamasıdır.
Toplumda her 7 çiftten birinde infertilite sorunu vardır. Kadınların doğurganlık açısından en verimli oldukları yaş 25 yaş civarıdır ve özellikle 35 yaşından itibaren doğurganlıkta belirgin bir azalma gözlenir. Bir çiftin 3 aylık bir dönemde gebeliğe ulaşma şansı ortalama olarak %57,6; 6 aylık sürede %72; 1 yıl sonunda %85; 2 yıl sonunda ise %93 tür. Erkeğe bağlı sebepler %25-40, kadına bağlı sebepler %40-55, her ikisine de bağlı sebepler ise %10-15 oranındadır.
Bir başka deyişle infertilite den çiftlerin her ikisi de aynı derecede sorumludur. çiftlerin %15 inde herhangi bir sebep bulunamadığı durumlar mevcuttur. Bu durum "açıklanamayan infertilite" olarak adlandırılır. 1 yılın sonunda kadın ve erkeğin değerlendirilmesine başlanır ancak tüplere ve rahme ait bilinen bir problem varsa, daha önce yapılmış sperm testinde anormallik tespit edilmişse, kadın yaşı 35 ve üzerinde ise bu süre beklenmeyebilir.İnfertilite çiftlerin doğal sorunudur. Amaç, suçlu değil, tedavi ve çözüm aranmasıdır.
İnfertilite Hakkında Bilinmesi Gerekenler
İnfertilite yani kısırlık en az 12 ay süre içerisinde düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilememesidir. Ancak fizik muayene ya da tıbbi hikayesi uyarıcı olanlarda ya da 35 yaş üstü bayanlarda 6 ay sonrasında gebelik elde edilemezse erken dönemde değerlendirme yapılmalıdır. çünkü bayanlarda yaş ilerledikçe gebe kalma potansiyeli azalmaktadır.
Göreceli olarak geç 30 lu yaşlardan sonra aylık gebe kalma oranı, erken 20 li yaşlara göre yarı yarıya azalmaktadır.
Gebe kalmayı etkileyen faktörleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Cinsel İlişki Sıklığı
Cinsel perhiz süresinin 5 günü geçtiği durumlarda sperm sayısı ve morfolojisi (şekli) olumsuz yönde etkilenmektedir. Sperm sayısı normal olan erkeklerde, her gün cinsel ilişkide bulunulması, semen parametrelerinde bir değişiklik yapmamakla birlikte bazı yayınlarda gebe kalma şansında azalmaya neden olabildiği söylenmektedir. Ancak ilginç olarak sperm sayısı düşük olanlarda her gün cinsel ilişkinin sperm sayı ve hareketliliğini arttırdığı söylenmektedir. Ancak her gün cinsel ilişki bir miktar daha şansı arttırıyor gibi görülse de çiftler üzerine ek bir stres kaynağı olacağından, çiftlere 1-2 gün aralıklı ilişkide bulunmaları tavsiye edilebilir.
Gebe Kalınabilecek Zaman Aralığı
Bir bayanın gebe kalabileceği süre adetin ilk gününe göre 6. gün başlar ve yumurtlamanın olduğu gün sonlanır. Bu nedenle gebeliği yakalayabilmek için, düzenli adet gören bayanlarda hemen adet bitiminden itibaren yumurtlama gününe kadar 1-2 günde bir ilişki olması tavsiye edilmelidir. örnek vermek gerekirse 28 günde bir adet gören bir bayanda bu aralık adet bitimi ile 14. gün arasıdır. Bu nedenle çeşitli yöntemler kullanarak (idrar, kan ve ultrasonografi ile yumurtlama gününün tespiti) yumurtlama anını tespit etmeye gerek yoktur.
Cinsel İlişkide Dikkat Edilecek Hususlar
Her çiftin kendisine has cinsel ilişki alışkanlığı vardır. Bu alışkanlıklarda herhangi bir değişiklik yapılmasının gebe kalınabilirliğe katkısı bulunmamaktadır (ilişki sonrası bir süre sırtüstü yatmak vs). Ancak cinsel ilişki sırasında kullanılan bazı kimyasalların (kayganlaştırıcı) spermler üzerine zararlı etkisi olabilmektedir. Bu nedenle bu türev kimyasalların kullanılması tavsiye edilmez.
Diyet ve Yaşam Tarzı
Gebelik oranları çok zayıf (vücut kitle indeksi (VKİ) zayıf - 35) olan bayanlarda azalmaktadır. Bu nedenle bayanın kilosunun normalize edilmesi kendiliğinden gebe kalınabilirlik üzerine olumlu etkide bulunabilir. Sebze-meyveden bol, yağ oranı düşük ve vitaminden zengin besinlerle beslenmek de bu konuda çok az da olsa katkı sağlayabilir. Günde 400 mikrogr (veya 0.4 miligram) folik asit desteği nöral tüp defekti (bebekte santral sinir sistemi problemleri) gelişme riskini de azaltmaktadır.
Sigara
Sigara, gebe kalma potansiyelini belirgin olarak azaltmaktadır. Ayrıca menopoza girme yaşını da 1-4 yıl öne çekmektedir. Bunun dışında kendiliğinden ya da IVF ile oluşan gebeliklerde düşük riskini de arttırmaktadır. Erkeklerde de sperm sayı ve hareketliliğinde azalmaya neden olmaktadır.
Alkol
Bayanlarda alkolün gebe kalınabilirliğe etkisi tam olarak bilinmemektedir. Ancak ağır alkol alımından (günde 2 bardaktan fazla) kaçınılmalıdır.
Kafein
Günde 5 fincandan fazla (>500 mg) kahve içimi gebe kalma şansını azaltmaktadır. Günde 200-300 mg kahve alımında dahi düşük riski artmaktadır. Doğumsal anomali riskini arttırmaz ancak erken doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebek doğumuna etken olabilir.
1 yıl süre ile düzenli cinsel ilişkiye rağmen hamile kalamayan çiftlere aşağıdaki incelemeler yapılır.
Erkeklerde Semen Analizi
Kısırlığın araştırılmasında ilk yapılması gereken test semen analizidir ve 2 ay aralıklarla en az iki defa tekrarlanmalıdır. Semen analizi normal ise erkekte sorun yoktur. Semen analizi normal olan bir erkeğin muayenesine gerek yoktur.
Semen analizi ile eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla adetin 19-21. günleri arasında basit bir hormon tahlili (kanda progesteron) yapılır. Düzenli adet gören kadınların %95 i düzenli olarak yumurtlarlar.
Kadınlarda yumurtalık rezervi testi
Kadında en önemli testlerinden biri yumurtalık kapasitesinin (yumurtalık rezervi) saptanmasıdır. Bunun için adet döneminde vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki antral foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. özellikle ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriozis öyküsü olan kadınlarda ve ağır sigara içen (günde 10 dan fazla) bayanlarda yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Kısırlığın araştırılmasında: (HSG-histerosalpingografi)
Semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. İşlem adetinin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu şekilde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. özellikle tek tüpün rahme bitişik olduğu yerden kapalı olması durumu bazen ilacın basınçlı verilmesi sonucunda tüpte kasılma olmasına bağlıdır. Bu durumda gerçek değil yalancı bir tıkanıklık vardır. HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez.
Laparoskopi ile karın içinin incelenmesi
öyküsünde ve fizik muayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içinin bir teleskop yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem yapılabilir. Laparoskopi eskiden çok sık kullanılan bir teknik olmasına karşın bugün özellikle tanısal anlamda kullanımı oldukça kısıtlanmıştır. Günümüzde laparoskopi ancak tedavi edici anlamda önerilmektedir.
Kısırlık araştırmalarında kullanılan ancak önemi tam olarak kanıtlanmamış testler de vardır. Bunların arasında immunolojik araştırmalar (antisperm antkorları) ve postkoital test (ilişkiden sonra rahim ağzındaki sıvının spermlerin varlığı açısından incelenmesi) sayılabilir.Bu testlerin yapılması önerilmemektedir.