bilgiliadam
Yeni Üye
Ne haldayım ala gozun suzenler,
N'olur suna boylum gor beni beni,
Eşinden ayrılıp yaslı gezenler,
Her sabah, her akşam der beni beni
Der ya! İnsan eşinden ayrılır da Vay beni beni!diye yakınmaz mı Dovunup yakınmakla kalmaz insan, az bucuk şairliği aşıklığı varsa; saza soze doker icini Tıpkı Huseyin gibi
Huseyin Sivas'ın Şarkışla İlcesi Sarıkaya Koyu'nde 1907 yılında doğmuş Ana babasını da kucukken yitirmiş Koyde okul olmadığı icin okuyamamış Ama okuma yazmayı koydeki Abdullah ve Ali Efendi'den oğrenmiş Huseyin Askere gidene dek hic ayrılmamış koyunden Ne zaman ki askerliğini yapmış donmuş koye, hısım akraba bir olup dengince biriyle evermişler Huseyin'i Şehriban, aynı koyden İyi, guzel O da Huseyin gibi yoksul
İyi ama, gecim zor Tarla, takım hak getire Şu kapı senin, bu kapı benim Irgatlık, cobanlık karın doyurmuyor ki Uc gunluk yiyecek cıkıyor, sonrası yok Birgun karısına Bak hanım, ikiydik uc olduk Bu gecim gecim değil Bir şeyler yapmak gerek Ben gurbete cıkıp iş tutmak istiyorum Uc beş kuruş biriktirir de birkac donum tarla edinirsek, bir guvenimiz olur Eker bicer, gecinir gideriz Karısı ıkmık etmiş ilkin, bakmış ki Huseyin kafasına takmış bir kere Yolun acık olsun Sağlıkla git, sağlıkla geldemiş Huseyin karısıyla vedalaşıp, tutmuş gurbetin yolunu Şurası senin, burası benim derken, varıp Cukurova'ya ulaşmış Ulaşmış ya, ha deyince iş bulamamış Maraş, Adana, Antep ve Hatay'da cem'lere katılmış, kemane calmış Tarlada kazma vurmuş, kuncu cekmiş, pamuk toplamış Bakmış oluru yok, uc kuruş kalmıyor elinde Donup Ankara'ya gelmiş İlkin, Ali İzzet Ozkan'la halkevlerinde, okullarda konserler vermiş Ama yetersiz Ekmek aslanın ağzında Sokaklar işsiz dolu Bir hemşehrisinin kaldığı otele yerleşmiş Huseyin Oteldekilerin coğu gurbetci Coğu da işsiz Hazırdan yiyorlar İlkin ufak tefek gunluk işler bulmuş Huseyin Boğaz tokluğuna calışıyor neredeyse Elinde avucunda bir şey kalmıyor Uc kuruş biriktirir bir yana atmaktan ote, gecim sıkıntısına girmiş bir de
Sıla ozlemi bir yandan; gecim derdi bir yandan Bir de yalnızlık sarmış ki duygularını Eh! Yuzbinlik bir kent; bir tek de Huseyin Yollar sokaklar insan seli İnsanlar şen, insanlar şakrak Bir tek Huseyin garip Boynu bukuk Huseyin'in Efkarını kemanesiyle paylaşıyor sık sık Tek dostu elinden duşurmediği yanından ayırmadığı kemanesi Arada bir de kalabalıklara calıyor kemanını Yayı bir cekişi var ki, iliğine işliyor insanın Ayşe'yi de boyle bir gunde, bir salonda kemane calarken tanıyor Arada goruşup konuşuyorlar
Bir gun yine Ayşe ile birarada iken dalıp gidiyor Huseyin Koyunu duşluyor, bir de hayalindeki on donumluk tarlayı Bir on donumluk tarla var ki gonlunde Şoyle guzelinden, sulusundan Taşı eksen bitirir cinsinden Sozun ozu, karma karışık Huseyin'in kafası Bir dalıyor Kayboluyor Gidiyor koyune Elleri dolu dolu Karısı, hısım akrabası bir guzel karşılıyor Sarmaş dolaş Giysilik kumaşlar, pabuclar, urbalar Tarlalardan tarla beğeniyor On donum Ama tarla! Taşı eksen bitirir cinsinden Kolları sıvıyor Bir ekin ekiyor Bir ekin ki, o yorede gorulmemiş Boy dersen, insan kayboluyor icinde Başaklar koca koca Bir gur, bir iştahlı ki, goren maşallah demeden gecemiyor Cok yoruluyor Huseyin Ter alnından şıpır şıpır damlıyor Ama olsun Emek olmadan, yemek olmazmış Boyle demiş atalarımız Olsun! Ter olsun Ter iyidir Ter malı helallerTer Ter diye inlerken Huseyin, birden oylesine Terdiye bağırıyor ki, Ayşe; Ne o Huseyin hasta mısın? Kendi kendine konuşup duruyorsun Hem, hic bu kadar terlemezdin Bir şeyin mi var?diyor
Gun o gun; saat o saat! Sımsıcak bir dostluk kuruluyor aralarında, artık yuzbinlik kentte yalnız değildir Huseyin İcini dokuyor Ayşe'ye Candan, icten bir dost edinmiştir Huseyin artık
Dostluk oylesine gelişiyor ki, gun geliyor Huseyin onsuz; o Huseyin'siz olamayacağını anlıyor Uzun sozun kısası evleniyorlar İyi ama Huseyin evli zaten Koyde bekleyeni var Ama gonul ferman dinler mi? Kimbilir, gonul mu ferman dinlemedi, yoksa Huseyin aradığını bulduğu icin mi başka şeyi duşunemedi, orası kayıp! Bir de şu var ki, koyunde evlenirken hicbir tercihi olmamıştı Huseyin'in Yani, Şu kız mı, bu kız mı?dememişti Dengi denginedemişti yakınları, o kadar! Goruşmediği, huyunu suyunu bilmediği biriyle evlendirilmişti Huseyin Butun bunları bir yana itmiş miydi, Yakınlarından, koyunden kopmuş muydu Huseyin? İşte orasını biliyoruz işin Eğer koyunden yakınlarından, karısından kopsa, oykusunu sunduğumuz turku olmayacaktı bugun
Yakınlarını, karısını, koyunu birbir anlatmış Huseyin Ayşe'ye Ayşe de hic birine olmaz dememiş Senin koyun benim koyum Senin hısımın, benim hısımım sayılır Karınla da, bacı kardaş gibi gecinip gideriz Seninle olduktan sonra her gucluğu yenerim bender Eee devir eski devir Arkadaş sen resmen evlisin Bir daha evlenemezsin Yasaktır diyen yok
Cok gecmeden birlikte koye donmuşler Donmuşler ya, Ayşe Ankara kızı Ne de olsa konuşması, giyinişi, davranışı değişik İyi, hoş! Oyle kendini beğenmiş cinsinden değil Zaten oyle olsa, kalkar alıştığı cevreyi bırakıp, koyun şartlarına razı olur muydu? Olurdu olmazdı! Sorun o değil Asıl sorun, kentte doğmuş buyumuş kızın, koy şartlarına tez zamanda uyamaması
Almış ortalığı bir dedikodu: Huseyin'in Ankaralı avradı carşaf giymiyor Huseyin'in avradı ite, kopek diyor Huseyin'in avradı aşağı, Huseyin'in avradı yukarı Bir iki olsa, neyse ne! Gun yok ki yeni bir dedikodu gelmesin Huseyin'in kulağına Ozellikle eski karısının yakınları, akrabaları surekli dedikodu yayıyor koyde Huseyin'i de, Ayşe'yi de tedirgin ediyor
Doluya koymuş almamış, boşa koymuş dolmamış İnsan ceşit ceşittirdemiş Kısım kısımdırdemiş Her insan doğduğu, buyuduğu yerin şartlarıyla oluşurdemiş Ama dinleyen kim Her onune gelen veryansın ediyor Huseyin'in Ankaralı karısına Huseyin'se duygulu bir insan Sanatcı yanı da var biraz Kemanesi dinlenir, sozu sohbeti yerinde Ama, ne etmişse alamamış dedikoduların onunu Uykuları kacar olmuş Hayal meyal duşlerle uyanır olmuş Uyanmak icin, uyumak gerek Uyuyamıyor ki Huseyin Giriyor yatağa, cıkıyor yataktan Kirpik kirpiğe değmiyor Hayal mi, duş mu karmakarışık duygular icinde
Bu boyle surup gidemez, bir şeyler yapmak gerekdiyor ve kararını veriyor Haydi Ankara'ya gidiyoruz Ananı babanı goresmişsindir Aylar gecti goremedin onlarıdiyor Ayşe'ye Ayşe itiraz edecek oluyor Değmez o yolu cekmeye Hele yaz olsun Gidip gelmesi kolay olurdiyorsa da Huseyin kararlı Artık bu huzursuzluğa bir son verecek Kalkıp duşuyorlar yola Karaozu'ne gelip, biniyorlar trene İkinci istasyona geldiklerinde, Huseyin bir elinde kemanesi, bir elinde su testisi iniyor aşağı Su doldurup geleceğini soyluyor İniş o iniş İki dakika Uc dakika geciyor Huseyin yok Tren usul usul hareket ediyor, yine ortalıkta yok Ayşe, bir bekliyor, iki bekliyor, sarkıyor pencereden cevreyi gozetliyor
Huseyin yok! Arka kapılardan binmiştir deyip oturuyor yerine Aşağıda Huseyin, trenin hareketiyle cıkıyor gizlendiği yerden Alıyor kemanı eline Oturuyor bir taşın ustune Basıyor tellerine kemanın, basıyor ki, kızgın, ofkeli, ozlemli Yalvarıyor mu, bir şeylere baş mı kaldırıyor, orası kayıp!
İnsan kısım kısım, yer damar damar,
Kaşların lamelif, gozlerin kamer,
İnce bel ustune olayım kemer,
Yakışır guzelim, sar beni beni
Ve avuclayıp yureğini, koyuyor ortaya Kole olup satılmaya razı Ama ayrılmak gelmiyor icinden Huseyin'in Ayrılmak gelmiyor ya, Ayşe'yi trene bindirip Ankara'ya gonderen de kendisi Oturup ağıdını yakan da
Ne diyelim Diyeceğimiz şu; kara tren almış goturmuş Ayşe'yi Ankara'ya Huseyin de donmuş koyune Donmuş koyune ama, hali hal değil Huseyin'in İcine kapanmış Kimseyle konuşmuyor Eski neşesi bitmiş Huseyin'in Bir tek dostu kemanesi Cekiyor doşune, calıyor, soyluyor O kadar! Gun gunden de eriyip akıyor Rengi soluyor Benzi atıyor Cok gecmeden de, genc yaşta gocup gidiyor dunyadan Ardında tumu de ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in
İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar turkusu ve hikayesi
Şiirin yazarı Aşık Huseyin, Sivas Şarkışla İlcesine bağlı, eski adı Kurtler olan Sarıkaya koyunde doğup, yaşamıştır Rencberlikle gecinen bir ailenin ferdidir Kendisi zaman zaman cobanlık da yapar Guzel ve icli bir sesi vardır Kendince keman da calar Anlamlı ve guzel turku duzmeye, otuzlu yaşlarında, cobanlık yaptığı donemde, gorduğu bir ruyadan sonra başladığı soylenir
Senenin guz aylarına denk duşen, bolgemizde “koc katımı şeklinde ifade edilen zamandan sonra, Aşık Huseyin şehirlere gider, şimdiki sokak muzisyenleri gibi cadde veya yol uzerlerine oturup keman calıp turku soyler Bazı yıllarda Ankara ’ya da gider
Ankara ’ya geldiği bir donemde, Kale semtinden Ulus ’a inen yol uzerinde oturup turku soylerken, yolda babası ile gecen genc bir bayan (babasının zabit olduğu soylenir), Aşık Huseyin ’in calıp soylemesinden etkilenir Bir sure durup O ’nu dinlerler Genc bayan, sonraki gunlerde de aşığı dinlemeye gelir Giderek de Aşık Huseyin ’e ilgi duymaya başlar Aşık da bayana karşı ilgilidir Bir zaman sonra Aşık Huseyin koyune doner Ancak aklında ve gonlunde, bayana ait duygular doludur
Genc bayan da, icinde giderek coğalan sevgiyle Aşık Huseyin ’in yine Ankara ’ya gelmesini umitle bekler Aşık Huseyin ise, koydedir ve evlidir ama yine de aklı fikri kara (komur) gozlu guzeldedir Ankara ’ya gitmek icin, koc katımı zamanının gelmesini iple ceker Artık her ikisinin icindeki ilgi aşka donuşur
Zaman gelir Aşık Huseyin Ankara ’ya tekrar gider Kızın gelip gectiğini bildiği yol uzerinde turku cığırmaya başlar Sık sık kızla goruşup konuşur, birbirlerine aşık olduklarını soylerler Kız,durumu ailesine de bildirir Aile bu duruma şiddetle karşı cıkar, ancak kız laf soz dinlemez Huseyin ’in peşine takılır, onunla birlikte Ankara ’yı terk eder
Şehirli hanımın koydeki misafirlik donemi bittikten sonra, ozellikle kuması tarafından fazlaca hırpalanır Her şeye rağmen Huseyin ’e aşıktır ve olumsuzluklara pek aldırmaz Hic alışık olmadığı halde, ahır, inek,mal, davar, tarla işlerinde de calışır Ancak pek beceremediği icin zamanla; kuması, Aşık Huseyin ’in akrabaları, kaynana ve kayınbabası tarafından aşağılanır, rahatsız edilir Aşık Huseyin olup biten her şeyi bilir, gorur ama zamanın gelenek goreneği icerisinde, ana baba ve akrabaya karşı cıkamaz, sessiz kalır
Şehirden gelen hanım Aşık Huseyin ’e “ben sana aşık oldum, peşine duştum geldim Bunca zillete de katlanıyorum, katlanırım da Ancak sen de bana arka cıkmıyor, beni savunup esirgemiyorsun tarzında serzenişte bulunur Aşık Huseyin “Muhur Gozlum turkusunu bu sırada yakar (Bu vesile ile Muhur Gozlum turkusunun Aşık Ali İzzet Ozkan ’a ait olmayıp, Aşık Huseyin ’e ait olduğunu, yukarıda belirttiğim kaynaklardan oğrendim)
Zaman gectikce artan itilip kakılmaktan yılgınlık duyan Ankara ’lı kadın, koyde barınamayacağını anlayıp, Huseyin ’den kendisini memleketine gondermesini ister Aşık başlangıcta bu isteğe karşı cıkar Fakat zamanla o da sevdiği kadının ezilmesine ve sızlanmalarına dayanamaz, gitmesine razı olur
O zamanın tek ulaşım aracı trenle gonderilecektir Sarıkaya koyune en yakın tren istasyonu, Şarkışla veya İhsanlı ’da olduğu, Karaozu kasabası Aşığın koyune 7 8 saat yurume mesafesinde bulunduğu halde, Aşık eşini, her nedense Karaozu istasyonundan yolcu etmeyi uygun bulur
Karaozu Kasabasında Aşık Huseyin ’in ahbabı, Aşık Yakup vardır ve onun evine misafir olurlar (Hikayenin bu bolumunu, rahmetli kayın pederim Ali Surucu ’den dinledim) O gece aşıklar cilingir sofralarında karşılıklı calıp soylerler Ertesi sabah eşi gonderilecektir
Ev sahibi Aşık Yakup, Huseyin ’in caresiz ve bitkin olduğunu bildiği icin yanına bir de refakatci katarak istasyona gonderir Zaman gelir yolcu trene bindirilir, tren hareket ederken Aşık Huseyin de istasyondan ayrılır Ancak 50 100 adım sonra durup eşinin gidişini seyreder Tren gozden kaybolurken, (yanında ki refakatcinin anlattığına gore) Aşık Huseyin kendi ekseni etrafında bir defa doner ve “İnsan kısım kısım, yer damar damar turkusunun ilk kıtasını o anda soyler
Ne haldayım, komur gozlu sevdiğim
Nolur suna boylum, sor beni beni
Yarinden ayrılan, olmaz mı deli
İşte bu haldayım, gor beni beni der Şiirin devamı bildiğiniz gibi
Ancak yaygın olan şiirin şah beytinde “Hadi canan kapınızda kul olam şeklinde bir dize vardır; oysa doğrusu
“Huseyin ’im, gapınızda kul olam
Layıkmıdır, yana yana kul olam
Sen bir bahcivan ol, bende gul olam
O nazik ellerinle, der beni beni
şeklindedir
Aşık Huseyin ’in, bu olaydan sonra fazla yaşamadığı ve Hakkın rahmetine eriştiği soylenir
N'olur suna boylum gor beni beni,
Eşinden ayrılıp yaslı gezenler,
Her sabah, her akşam der beni beni
Der ya! İnsan eşinden ayrılır da Vay beni beni!diye yakınmaz mı Dovunup yakınmakla kalmaz insan, az bucuk şairliği aşıklığı varsa; saza soze doker icini Tıpkı Huseyin gibi
Huseyin Sivas'ın Şarkışla İlcesi Sarıkaya Koyu'nde 1907 yılında doğmuş Ana babasını da kucukken yitirmiş Koyde okul olmadığı icin okuyamamış Ama okuma yazmayı koydeki Abdullah ve Ali Efendi'den oğrenmiş Huseyin Askere gidene dek hic ayrılmamış koyunden Ne zaman ki askerliğini yapmış donmuş koye, hısım akraba bir olup dengince biriyle evermişler Huseyin'i Şehriban, aynı koyden İyi, guzel O da Huseyin gibi yoksul
İyi ama, gecim zor Tarla, takım hak getire Şu kapı senin, bu kapı benim Irgatlık, cobanlık karın doyurmuyor ki Uc gunluk yiyecek cıkıyor, sonrası yok Birgun karısına Bak hanım, ikiydik uc olduk Bu gecim gecim değil Bir şeyler yapmak gerek Ben gurbete cıkıp iş tutmak istiyorum Uc beş kuruş biriktirir de birkac donum tarla edinirsek, bir guvenimiz olur Eker bicer, gecinir gideriz Karısı ıkmık etmiş ilkin, bakmış ki Huseyin kafasına takmış bir kere Yolun acık olsun Sağlıkla git, sağlıkla geldemiş Huseyin karısıyla vedalaşıp, tutmuş gurbetin yolunu Şurası senin, burası benim derken, varıp Cukurova'ya ulaşmış Ulaşmış ya, ha deyince iş bulamamış Maraş, Adana, Antep ve Hatay'da cem'lere katılmış, kemane calmış Tarlada kazma vurmuş, kuncu cekmiş, pamuk toplamış Bakmış oluru yok, uc kuruş kalmıyor elinde Donup Ankara'ya gelmiş İlkin, Ali İzzet Ozkan'la halkevlerinde, okullarda konserler vermiş Ama yetersiz Ekmek aslanın ağzında Sokaklar işsiz dolu Bir hemşehrisinin kaldığı otele yerleşmiş Huseyin Oteldekilerin coğu gurbetci Coğu da işsiz Hazırdan yiyorlar İlkin ufak tefek gunluk işler bulmuş Huseyin Boğaz tokluğuna calışıyor neredeyse Elinde avucunda bir şey kalmıyor Uc kuruş biriktirir bir yana atmaktan ote, gecim sıkıntısına girmiş bir de
Sıla ozlemi bir yandan; gecim derdi bir yandan Bir de yalnızlık sarmış ki duygularını Eh! Yuzbinlik bir kent; bir tek de Huseyin Yollar sokaklar insan seli İnsanlar şen, insanlar şakrak Bir tek Huseyin garip Boynu bukuk Huseyin'in Efkarını kemanesiyle paylaşıyor sık sık Tek dostu elinden duşurmediği yanından ayırmadığı kemanesi Arada bir de kalabalıklara calıyor kemanını Yayı bir cekişi var ki, iliğine işliyor insanın Ayşe'yi de boyle bir gunde, bir salonda kemane calarken tanıyor Arada goruşup konuşuyorlar
Bir gun yine Ayşe ile birarada iken dalıp gidiyor Huseyin Koyunu duşluyor, bir de hayalindeki on donumluk tarlayı Bir on donumluk tarla var ki gonlunde Şoyle guzelinden, sulusundan Taşı eksen bitirir cinsinden Sozun ozu, karma karışık Huseyin'in kafası Bir dalıyor Kayboluyor Gidiyor koyune Elleri dolu dolu Karısı, hısım akrabası bir guzel karşılıyor Sarmaş dolaş Giysilik kumaşlar, pabuclar, urbalar Tarlalardan tarla beğeniyor On donum Ama tarla! Taşı eksen bitirir cinsinden Kolları sıvıyor Bir ekin ekiyor Bir ekin ki, o yorede gorulmemiş Boy dersen, insan kayboluyor icinde Başaklar koca koca Bir gur, bir iştahlı ki, goren maşallah demeden gecemiyor Cok yoruluyor Huseyin Ter alnından şıpır şıpır damlıyor Ama olsun Emek olmadan, yemek olmazmış Boyle demiş atalarımız Olsun! Ter olsun Ter iyidir Ter malı helallerTer Ter diye inlerken Huseyin, birden oylesine Terdiye bağırıyor ki, Ayşe; Ne o Huseyin hasta mısın? Kendi kendine konuşup duruyorsun Hem, hic bu kadar terlemezdin Bir şeyin mi var?diyor
Gun o gun; saat o saat! Sımsıcak bir dostluk kuruluyor aralarında, artık yuzbinlik kentte yalnız değildir Huseyin İcini dokuyor Ayşe'ye Candan, icten bir dost edinmiştir Huseyin artık
Dostluk oylesine gelişiyor ki, gun geliyor Huseyin onsuz; o Huseyin'siz olamayacağını anlıyor Uzun sozun kısası evleniyorlar İyi ama Huseyin evli zaten Koyde bekleyeni var Ama gonul ferman dinler mi? Kimbilir, gonul mu ferman dinlemedi, yoksa Huseyin aradığını bulduğu icin mi başka şeyi duşunemedi, orası kayıp! Bir de şu var ki, koyunde evlenirken hicbir tercihi olmamıştı Huseyin'in Yani, Şu kız mı, bu kız mı?dememişti Dengi denginedemişti yakınları, o kadar! Goruşmediği, huyunu suyunu bilmediği biriyle evlendirilmişti Huseyin Butun bunları bir yana itmiş miydi, Yakınlarından, koyunden kopmuş muydu Huseyin? İşte orasını biliyoruz işin Eğer koyunden yakınlarından, karısından kopsa, oykusunu sunduğumuz turku olmayacaktı bugun
Yakınlarını, karısını, koyunu birbir anlatmış Huseyin Ayşe'ye Ayşe de hic birine olmaz dememiş Senin koyun benim koyum Senin hısımın, benim hısımım sayılır Karınla da, bacı kardaş gibi gecinip gideriz Seninle olduktan sonra her gucluğu yenerim bender Eee devir eski devir Arkadaş sen resmen evlisin Bir daha evlenemezsin Yasaktır diyen yok
Cok gecmeden birlikte koye donmuşler Donmuşler ya, Ayşe Ankara kızı Ne de olsa konuşması, giyinişi, davranışı değişik İyi, hoş! Oyle kendini beğenmiş cinsinden değil Zaten oyle olsa, kalkar alıştığı cevreyi bırakıp, koyun şartlarına razı olur muydu? Olurdu olmazdı! Sorun o değil Asıl sorun, kentte doğmuş buyumuş kızın, koy şartlarına tez zamanda uyamaması
Almış ortalığı bir dedikodu: Huseyin'in Ankaralı avradı carşaf giymiyor Huseyin'in avradı ite, kopek diyor Huseyin'in avradı aşağı, Huseyin'in avradı yukarı Bir iki olsa, neyse ne! Gun yok ki yeni bir dedikodu gelmesin Huseyin'in kulağına Ozellikle eski karısının yakınları, akrabaları surekli dedikodu yayıyor koyde Huseyin'i de, Ayşe'yi de tedirgin ediyor
Doluya koymuş almamış, boşa koymuş dolmamış İnsan ceşit ceşittirdemiş Kısım kısımdırdemiş Her insan doğduğu, buyuduğu yerin şartlarıyla oluşurdemiş Ama dinleyen kim Her onune gelen veryansın ediyor Huseyin'in Ankaralı karısına Huseyin'se duygulu bir insan Sanatcı yanı da var biraz Kemanesi dinlenir, sozu sohbeti yerinde Ama, ne etmişse alamamış dedikoduların onunu Uykuları kacar olmuş Hayal meyal duşlerle uyanır olmuş Uyanmak icin, uyumak gerek Uyuyamıyor ki Huseyin Giriyor yatağa, cıkıyor yataktan Kirpik kirpiğe değmiyor Hayal mi, duş mu karmakarışık duygular icinde
Bu boyle surup gidemez, bir şeyler yapmak gerekdiyor ve kararını veriyor Haydi Ankara'ya gidiyoruz Ananı babanı goresmişsindir Aylar gecti goremedin onlarıdiyor Ayşe'ye Ayşe itiraz edecek oluyor Değmez o yolu cekmeye Hele yaz olsun Gidip gelmesi kolay olurdiyorsa da Huseyin kararlı Artık bu huzursuzluğa bir son verecek Kalkıp duşuyorlar yola Karaozu'ne gelip, biniyorlar trene İkinci istasyona geldiklerinde, Huseyin bir elinde kemanesi, bir elinde su testisi iniyor aşağı Su doldurup geleceğini soyluyor İniş o iniş İki dakika Uc dakika geciyor Huseyin yok Tren usul usul hareket ediyor, yine ortalıkta yok Ayşe, bir bekliyor, iki bekliyor, sarkıyor pencereden cevreyi gozetliyor
Huseyin yok! Arka kapılardan binmiştir deyip oturuyor yerine Aşağıda Huseyin, trenin hareketiyle cıkıyor gizlendiği yerden Alıyor kemanı eline Oturuyor bir taşın ustune Basıyor tellerine kemanın, basıyor ki, kızgın, ofkeli, ozlemli Yalvarıyor mu, bir şeylere baş mı kaldırıyor, orası kayıp!
İnsan kısım kısım, yer damar damar,
Kaşların lamelif, gozlerin kamer,
İnce bel ustune olayım kemer,
Yakışır guzelim, sar beni beni
Ve avuclayıp yureğini, koyuyor ortaya Kole olup satılmaya razı Ama ayrılmak gelmiyor icinden Huseyin'in Ayrılmak gelmiyor ya, Ayşe'yi trene bindirip Ankara'ya gonderen de kendisi Oturup ağıdını yakan da
Ne diyelim Diyeceğimiz şu; kara tren almış goturmuş Ayşe'yi Ankara'ya Huseyin de donmuş koyune Donmuş koyune ama, hali hal değil Huseyin'in İcine kapanmış Kimseyle konuşmuyor Eski neşesi bitmiş Huseyin'in Bir tek dostu kemanesi Cekiyor doşune, calıyor, soyluyor O kadar! Gun gunden de eriyip akıyor Rengi soluyor Benzi atıyor Cok gecmeden de, genc yaşta gocup gidiyor dunyadan Ardında tumu de ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in
İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar turkusu ve hikayesi
Şiirin yazarı Aşık Huseyin, Sivas Şarkışla İlcesine bağlı, eski adı Kurtler olan Sarıkaya koyunde doğup, yaşamıştır Rencberlikle gecinen bir ailenin ferdidir Kendisi zaman zaman cobanlık da yapar Guzel ve icli bir sesi vardır Kendince keman da calar Anlamlı ve guzel turku duzmeye, otuzlu yaşlarında, cobanlık yaptığı donemde, gorduğu bir ruyadan sonra başladığı soylenir
Senenin guz aylarına denk duşen, bolgemizde “koc katımı şeklinde ifade edilen zamandan sonra, Aşık Huseyin şehirlere gider, şimdiki sokak muzisyenleri gibi cadde veya yol uzerlerine oturup keman calıp turku soyler Bazı yıllarda Ankara ’ya da gider
Ankara ’ya geldiği bir donemde, Kale semtinden Ulus ’a inen yol uzerinde oturup turku soylerken, yolda babası ile gecen genc bir bayan (babasının zabit olduğu soylenir), Aşık Huseyin ’in calıp soylemesinden etkilenir Bir sure durup O ’nu dinlerler Genc bayan, sonraki gunlerde de aşığı dinlemeye gelir Giderek de Aşık Huseyin ’e ilgi duymaya başlar Aşık da bayana karşı ilgilidir Bir zaman sonra Aşık Huseyin koyune doner Ancak aklında ve gonlunde, bayana ait duygular doludur
Genc bayan da, icinde giderek coğalan sevgiyle Aşık Huseyin ’in yine Ankara ’ya gelmesini umitle bekler Aşık Huseyin ise, koydedir ve evlidir ama yine de aklı fikri kara (komur) gozlu guzeldedir Ankara ’ya gitmek icin, koc katımı zamanının gelmesini iple ceker Artık her ikisinin icindeki ilgi aşka donuşur
Zaman gelir Aşık Huseyin Ankara ’ya tekrar gider Kızın gelip gectiğini bildiği yol uzerinde turku cığırmaya başlar Sık sık kızla goruşup konuşur, birbirlerine aşık olduklarını soylerler Kız,durumu ailesine de bildirir Aile bu duruma şiddetle karşı cıkar, ancak kız laf soz dinlemez Huseyin ’in peşine takılır, onunla birlikte Ankara ’yı terk eder
Şehirli hanımın koydeki misafirlik donemi bittikten sonra, ozellikle kuması tarafından fazlaca hırpalanır Her şeye rağmen Huseyin ’e aşıktır ve olumsuzluklara pek aldırmaz Hic alışık olmadığı halde, ahır, inek,mal, davar, tarla işlerinde de calışır Ancak pek beceremediği icin zamanla; kuması, Aşık Huseyin ’in akrabaları, kaynana ve kayınbabası tarafından aşağılanır, rahatsız edilir Aşık Huseyin olup biten her şeyi bilir, gorur ama zamanın gelenek goreneği icerisinde, ana baba ve akrabaya karşı cıkamaz, sessiz kalır
Şehirden gelen hanım Aşık Huseyin ’e “ben sana aşık oldum, peşine duştum geldim Bunca zillete de katlanıyorum, katlanırım da Ancak sen de bana arka cıkmıyor, beni savunup esirgemiyorsun tarzında serzenişte bulunur Aşık Huseyin “Muhur Gozlum turkusunu bu sırada yakar (Bu vesile ile Muhur Gozlum turkusunun Aşık Ali İzzet Ozkan ’a ait olmayıp, Aşık Huseyin ’e ait olduğunu, yukarıda belirttiğim kaynaklardan oğrendim)
Zaman gectikce artan itilip kakılmaktan yılgınlık duyan Ankara ’lı kadın, koyde barınamayacağını anlayıp, Huseyin ’den kendisini memleketine gondermesini ister Aşık başlangıcta bu isteğe karşı cıkar Fakat zamanla o da sevdiği kadının ezilmesine ve sızlanmalarına dayanamaz, gitmesine razı olur
O zamanın tek ulaşım aracı trenle gonderilecektir Sarıkaya koyune en yakın tren istasyonu, Şarkışla veya İhsanlı ’da olduğu, Karaozu kasabası Aşığın koyune 7 8 saat yurume mesafesinde bulunduğu halde, Aşık eşini, her nedense Karaozu istasyonundan yolcu etmeyi uygun bulur
Karaozu Kasabasında Aşık Huseyin ’in ahbabı, Aşık Yakup vardır ve onun evine misafir olurlar (Hikayenin bu bolumunu, rahmetli kayın pederim Ali Surucu ’den dinledim) O gece aşıklar cilingir sofralarında karşılıklı calıp soylerler Ertesi sabah eşi gonderilecektir
Ev sahibi Aşık Yakup, Huseyin ’in caresiz ve bitkin olduğunu bildiği icin yanına bir de refakatci katarak istasyona gonderir Zaman gelir yolcu trene bindirilir, tren hareket ederken Aşık Huseyin de istasyondan ayrılır Ancak 50 100 adım sonra durup eşinin gidişini seyreder Tren gozden kaybolurken, (yanında ki refakatcinin anlattığına gore) Aşık Huseyin kendi ekseni etrafında bir defa doner ve “İnsan kısım kısım, yer damar damar turkusunun ilk kıtasını o anda soyler
Ne haldayım, komur gozlu sevdiğim
Nolur suna boylum, sor beni beni
Yarinden ayrılan, olmaz mı deli
İşte bu haldayım, gor beni beni der Şiirin devamı bildiğiniz gibi
Ancak yaygın olan şiirin şah beytinde “Hadi canan kapınızda kul olam şeklinde bir dize vardır; oysa doğrusu
“Huseyin ’im, gapınızda kul olam
Layıkmıdır, yana yana kul olam
Sen bir bahcivan ol, bende gul olam
O nazik ellerinle, der beni beni
şeklindedir
Aşık Huseyin ’in, bu olaydan sonra fazla yaşamadığı ve Hakkın rahmetine eriştiği soylenir