bilgiliadam
Yeni Üye
İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar
Der ya! İnsan eşinden ayrılır da vay beni benidiye yakınmaz mı? Doğunup yakınmakla kalmaz insan, az bucuk şairliği, aşıklığı varsa; saza soze doker icini Tıpkı Huseyin gibi
Huseyin garip bir koy cocuğu Sivas koylerinden birinde doğmuş Askere gidene dek hic ayrılmamış koyunden Ne zamanki askerliğini yapmış donmuş koye, anası cekmiş dizinin dibine Bak oğul, gayrı zamanıdır; seni everelim Tez zamanda torun ver bana Evimiz şenlensindemiş Ana sozu ata sozu Ne desin Huseyin Bulmuş dengince birini, evermiş Huseyin'i İyi ama, gecim zor Tarla takım hak getire Şu kapı senin, bu kapı benim Irgatlık, tutmaklık karın doyurmuyor ki Uc gunluk yiyecek cıkıyor, sonrası yok Bir gun anasına Bak ana, ikiydik uc olduk Yakında dort olacağız Bu gecim gecim değil, bir şeyler yapmak gerek Ben gurbete cıkıp iş tutmak istiyorum UcBeş kuruş biriktirir de bir kac donum tarla edinirsek, bir guvenimiz olur Eker bicer, gecinir gideriz Anası hıkmıketmiş ilkin, bakmış ki Huseyin kafasına takmış bir kere Yolun acık olsun oğul Sağlıkla git, sağlıkla geldemiş Huseyin anasıyla, karısıyla vedalaşıp, tutmuş gurbetin yolunu Şurası senin, burası benim derken, varıp İstanbul'a ulaşmış Ulaşmış ya, ha deyince iş bulamamış Ekmek aslanın ağzında Sokaklar işsiz dolu Bir hemşehrisinin kaldığı hana yerleşmiş Huseyin Handakilerin coğu gurbetci Coğu da işsiz Hazırdan yiyorlar İlkin ufak tefek gunluk işler bulmuş Huseyin Boğaz tokluğuna calışıyor nerdeyse Elinde avucunda bir şey kalmıyor Bir dolu iş değiştirdikten sonra, bir fabrikaya girmiş işci olarak, bir gun, beş gun, bir ay, beş ay Değişen bir şey yok Huseyin uc kuruş biriktirip bir yana atmaktan ote, gecim sıkıntısına duşmuş bir de Sıla ozlemi bir yandan; gecim derdi bir yandan Bir de yalnızlık sarmış ki duygularını Eh! Milyonluk bir kent; bir tek de Huseyin Yollar sokaklar insen seli İnsanlar şen, insanlar şakrak Bir tek Huseyin garip Boynu bukuk Huseyin, arada bir mektup yazıyor koyune Bir iki satır da onlardan geliyor Ama yetmiyor ki! Gecim bir yandan, sıla ozlemi bir yandan Bir de on donumluk tarla var ki gonlunde Şoyle guzelinden, sulusundan Taşı eksen bitirir cinsinden Sozun ozu, karma karışık Huseyin'in kafası Bir dalıyor Kayboluyor Gidiyor koyune Elleri dolu dolu Anası, karısı, hısım akrabası bir guzel karşılıyor Sarmaş dolaş Giysilik kumaşlar, pabuclar, urbalar Tarlalardan tarla beğeniyor On donum Ama tarla! Taşı eksen bitirir cinsinden Kolları sıvıyor Bir ekin ekiyor Bir ekin ki, o yorede gorulmemiş Boy dersen, insan kaybolur icinde Başaklar koca koca Bir gur, bir iştahlı ki, goren maşallah demeden gecmiyor Cok yoruluyor Huseyin Ter alnından şıpır şıpır damlıyor Ama olsun Emek olmadan, yemek olmazmış Boyle demiş atalarımız Olsun! Ter olsun Ter iyidir Ter malı haller Ter Terdiye inlerken Huseyin, bir eli de otomatik dokuma aracının kolunda bir ileri, bir geri gidip gelmektedir Birden oylesine terdiye bağırır ki, yanından bir el uzanır Huseyin'in omuzuna Ne o Huseyin gardaş hasta mısın? Kendi kendine konuşup duruyorsun Hem, hic bu kadar terlemezdin calışırken Bir şeyin mi var?
Huseyin ayıkır birden Şey, bir şeyim yok be bacı Memleketi duşunuyordum da
Gun o gun! saat o saat Artık Huseyin de bir dost edinmiştir Milyonluk kentte yalnız değildir artık Derdini anlatacağı, yardım anlayış goreceği bir dostu olmuştur Huseyin'in de Bir dost ki, tertemiz İyi Doğru Calışkan Bir dost ki, sıcaklık veriyor insana Yanında huzurlu oluyor insan Leb demeden leblebiyi anlayıp, elini uzatıyor Huseyin'e
Gun gunu, ay ayı eskitiyor Gecen her gunle dostlukları daha da pekişiyor Huseyin'le komşu makinada calışan işci kadının Dostluk oylesine gelişiyor ki, gun geliyor Huseyin onsuz; o Huseyin'siz olamayacağını anlıyor Uzun sozun kısası, evleniyorlar İyi ama, Huseyin evli zaten Koyunde bekleyeni var Ama gonul ferman dinler mi? Kimbilir, gonul mu ferman dinlemedi, yoksa Huseyin aradığını bulduğu icin mi başka şeyi duşunemedi, orası kayıp? Bir de şu var ki, koyunde evlenirken hicbir tercihi olmamıştı Huseyin'in Yani şu kız mı, bu kız mıdenmemişti Dengi denginedemişti anası, o kadar Hic tanımadığı, huyunu suyunu bilmediği biriyle evlendirilmişti Huseyin Butun bunları bir yana itmiş miydi? Anasından, koyunden kopmuş muydu Huseyin? İşte orasını bilmiyoruz işin Eğer koyunden, anasından, karısından kopsa, oykusunu sunduğumuz turku olmayacaktı bugun
Anasını, karısını, koyunu birbir anlatmış Huseyin, Suna'ya Suna da hic birine olmaz dememiş Senin koyun benim koyum Senin anan, benim anam sayılır Karınla da bacı kardeş gibi gecinip gideriz Koyun şartları dersen, seninle olduktan sonra her gucluğu yenerim bender Eee devir de eski devir Arkadaş sen resmen evlisin Bir daha evlenemezsin Yasaktır, diyen yok
Sırt sırta bir sure daha calışıp, koye donmuşler Donmuşler ya, Suna İstanbul kızı Ne de olsa konuşması, giyinişi, davranışı değişik Kendisi, iyi hoş! Oyle kendini beğenmiş cinsinden değil Zaten oyle olsa, kalkar alıştığı cevreyi bırakıp, koyun şartlarına razı olur muydu? Olurdu ya da olmazdı! Sorun o değil Asıl sorun, kentte doğmuş buyumuş kızın, koy şartlarına tez zamanda uyamaması Almış ortalığı bir dedikodu:
Huseyinin İstanbul'lu avradı carşaf giymiyor Huseyin'in avradı ite, kopek diyor Huseyin'in avradı aşağı, Huseyin'in avradı yukarı Bir iki olsa, neyse ne! Gun yok ki yeni bir dedikodu gelmesin Huseyin'in kulağına
Doluya koymuş almamış, boşa koymuş dolmamış İnsan ceşittir demiş Kısım kısımdır demiş Her insan doğduğu, buyuduğu yerin şartıyla oluşur demiş Ama dinleyen kim? Her onune gelen veryansın ediyor Huseyin'in İstanbul'lu karısına Huseyin'se duygulu bir insan Sanatcı yanı da var biraz Sazı dinlenir, sozu sohbeti yerinde Ama ne etmişse alamamış dedikoduların onunu Uykuları kacar olmuş Hayal meyal duşlerle uyanır olmuş Uyanmak icin, uyumak gerek Uyuyamıyor ki Huseyin Giriyor yatağa, cıkıyor yataktan Kirpik kirpiğe değmiyor Hayal mi, duş mu karmakanşık duygular icinde
Bu boyle surup gidemez, bir şeyler yapmak gerekdiyor ve kararını veriyor Haydi İstanbul'a gidiyoruk Ananı babanı goresmişsindir Aylar gecti gormedin onlarıdiyor Suna'ya Suna itiraz edecek oluyor Değmez o yolu cekmeye Hele yaz olsun Gidip gelmesi kolay olurdiyorsa da Huseyin kararlı Artık bu huzursuzluğa bir son verecek Kalkıp duşuyorlar yola İlceye gelip, biniyorlar trene İkinci istasyona geldiklerinde, Huseyin'in bir elinde sazı, bir elinde su testisi iniyor aşağı Su doldurup geleceğini soyluyor İniş o iniş İki dakika Uc dakika geciyor Huseyin yok Tren usul usul hareket ediyor, yine ortalıkta yok Suna, bir bekliyor, iki bekliyor, sarkıyor pencereden cevreyi gozetliyor, Huseyin yok Arka kapılardan binmiştir deyip oturuyor yerine
Aşağıda Huseyin, trenin hareketiyle cıkıyor gizlendiği yerden Alıyor sazını eline Oturuyor bir taşın ustune Vuruyor tellerine sazın Vuruyor ki, kızgın, ofkeli, ozlemli Yalvarıyor mu, bir şeylere baş mı kaldırıyor, orası kayıp!
İnsan kısım kısım, yer damar damar
Kaşların lamelif, gozlerin kamer
İnce bel ustune olayım kemer
Yakışır guzelim, gor beni beni
Huseyin der, İstanbul'a gideyim
Değmen bana bu dertten oleyim
Guzelim kapına kole olayım
Muşteri bulursan ver beni beni
Ve avuclayıp yureğini, koyuyor ortaya Kole olup satılmaya razı Ama ayrılmak gelmiyor icinden Huseyin'in Ayrılmak gelmiyor ya, Suna'yı trene bindirip İstanbul'a gonderen de kendisi Oturup ağıdını yapan da
Ne diyelim Diyeceğimiz şu; kara tren almış goturmuş Suna'yı İstanbul'a Huseyin de donmuş koyune Donmuş koyune ama, hali hal değil Huseyin'in İcine kapanmış kimseyle konuşmuyor Eski neşesi bitmiş Huseyin'in Bir tek dostu bağlaması Cekiyor doşune, calıyor, soyluyor O kadar Gunde ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in gunden de eriyip akıyor Rengi soluyor Benzi atıyor Cok gecmeden de, genc yaşta gocup gidiyor dunyadan Ardında tumu de ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in
(Alıntı)
Der ya! İnsan eşinden ayrılır da vay beni benidiye yakınmaz mı? Doğunup yakınmakla kalmaz insan, az bucuk şairliği, aşıklığı varsa; saza soze doker icini Tıpkı Huseyin gibi
Huseyin garip bir koy cocuğu Sivas koylerinden birinde doğmuş Askere gidene dek hic ayrılmamış koyunden Ne zamanki askerliğini yapmış donmuş koye, anası cekmiş dizinin dibine Bak oğul, gayrı zamanıdır; seni everelim Tez zamanda torun ver bana Evimiz şenlensindemiş Ana sozu ata sozu Ne desin Huseyin Bulmuş dengince birini, evermiş Huseyin'i İyi ama, gecim zor Tarla takım hak getire Şu kapı senin, bu kapı benim Irgatlık, tutmaklık karın doyurmuyor ki Uc gunluk yiyecek cıkıyor, sonrası yok Bir gun anasına Bak ana, ikiydik uc olduk Yakında dort olacağız Bu gecim gecim değil, bir şeyler yapmak gerek Ben gurbete cıkıp iş tutmak istiyorum UcBeş kuruş biriktirir de bir kac donum tarla edinirsek, bir guvenimiz olur Eker bicer, gecinir gideriz Anası hıkmıketmiş ilkin, bakmış ki Huseyin kafasına takmış bir kere Yolun acık olsun oğul Sağlıkla git, sağlıkla geldemiş Huseyin anasıyla, karısıyla vedalaşıp, tutmuş gurbetin yolunu Şurası senin, burası benim derken, varıp İstanbul'a ulaşmış Ulaşmış ya, ha deyince iş bulamamış Ekmek aslanın ağzında Sokaklar işsiz dolu Bir hemşehrisinin kaldığı hana yerleşmiş Huseyin Handakilerin coğu gurbetci Coğu da işsiz Hazırdan yiyorlar İlkin ufak tefek gunluk işler bulmuş Huseyin Boğaz tokluğuna calışıyor nerdeyse Elinde avucunda bir şey kalmıyor Bir dolu iş değiştirdikten sonra, bir fabrikaya girmiş işci olarak, bir gun, beş gun, bir ay, beş ay Değişen bir şey yok Huseyin uc kuruş biriktirip bir yana atmaktan ote, gecim sıkıntısına duşmuş bir de Sıla ozlemi bir yandan; gecim derdi bir yandan Bir de yalnızlık sarmış ki duygularını Eh! Milyonluk bir kent; bir tek de Huseyin Yollar sokaklar insen seli İnsanlar şen, insanlar şakrak Bir tek Huseyin garip Boynu bukuk Huseyin, arada bir mektup yazıyor koyune Bir iki satır da onlardan geliyor Ama yetmiyor ki! Gecim bir yandan, sıla ozlemi bir yandan Bir de on donumluk tarla var ki gonlunde Şoyle guzelinden, sulusundan Taşı eksen bitirir cinsinden Sozun ozu, karma karışık Huseyin'in kafası Bir dalıyor Kayboluyor Gidiyor koyune Elleri dolu dolu Anası, karısı, hısım akrabası bir guzel karşılıyor Sarmaş dolaş Giysilik kumaşlar, pabuclar, urbalar Tarlalardan tarla beğeniyor On donum Ama tarla! Taşı eksen bitirir cinsinden Kolları sıvıyor Bir ekin ekiyor Bir ekin ki, o yorede gorulmemiş Boy dersen, insan kaybolur icinde Başaklar koca koca Bir gur, bir iştahlı ki, goren maşallah demeden gecmiyor Cok yoruluyor Huseyin Ter alnından şıpır şıpır damlıyor Ama olsun Emek olmadan, yemek olmazmış Boyle demiş atalarımız Olsun! Ter olsun Ter iyidir Ter malı haller Ter Terdiye inlerken Huseyin, bir eli de otomatik dokuma aracının kolunda bir ileri, bir geri gidip gelmektedir Birden oylesine terdiye bağırır ki, yanından bir el uzanır Huseyin'in omuzuna Ne o Huseyin gardaş hasta mısın? Kendi kendine konuşup duruyorsun Hem, hic bu kadar terlemezdin calışırken Bir şeyin mi var?
Huseyin ayıkır birden Şey, bir şeyim yok be bacı Memleketi duşunuyordum da
Gun o gun! saat o saat Artık Huseyin de bir dost edinmiştir Milyonluk kentte yalnız değildir artık Derdini anlatacağı, yardım anlayış goreceği bir dostu olmuştur Huseyin'in de Bir dost ki, tertemiz İyi Doğru Calışkan Bir dost ki, sıcaklık veriyor insana Yanında huzurlu oluyor insan Leb demeden leblebiyi anlayıp, elini uzatıyor Huseyin'e
Gun gunu, ay ayı eskitiyor Gecen her gunle dostlukları daha da pekişiyor Huseyin'le komşu makinada calışan işci kadının Dostluk oylesine gelişiyor ki, gun geliyor Huseyin onsuz; o Huseyin'siz olamayacağını anlıyor Uzun sozun kısası, evleniyorlar İyi ama, Huseyin evli zaten Koyunde bekleyeni var Ama gonul ferman dinler mi? Kimbilir, gonul mu ferman dinlemedi, yoksa Huseyin aradığını bulduğu icin mi başka şeyi duşunemedi, orası kayıp? Bir de şu var ki, koyunde evlenirken hicbir tercihi olmamıştı Huseyin'in Yani şu kız mı, bu kız mıdenmemişti Dengi denginedemişti anası, o kadar Hic tanımadığı, huyunu suyunu bilmediği biriyle evlendirilmişti Huseyin Butun bunları bir yana itmiş miydi? Anasından, koyunden kopmuş muydu Huseyin? İşte orasını bilmiyoruz işin Eğer koyunden, anasından, karısından kopsa, oykusunu sunduğumuz turku olmayacaktı bugun
Anasını, karısını, koyunu birbir anlatmış Huseyin, Suna'ya Suna da hic birine olmaz dememiş Senin koyun benim koyum Senin anan, benim anam sayılır Karınla da bacı kardeş gibi gecinip gideriz Koyun şartları dersen, seninle olduktan sonra her gucluğu yenerim bender Eee devir de eski devir Arkadaş sen resmen evlisin Bir daha evlenemezsin Yasaktır, diyen yok
Sırt sırta bir sure daha calışıp, koye donmuşler Donmuşler ya, Suna İstanbul kızı Ne de olsa konuşması, giyinişi, davranışı değişik Kendisi, iyi hoş! Oyle kendini beğenmiş cinsinden değil Zaten oyle olsa, kalkar alıştığı cevreyi bırakıp, koyun şartlarına razı olur muydu? Olurdu ya da olmazdı! Sorun o değil Asıl sorun, kentte doğmuş buyumuş kızın, koy şartlarına tez zamanda uyamaması Almış ortalığı bir dedikodu:
Huseyinin İstanbul'lu avradı carşaf giymiyor Huseyin'in avradı ite, kopek diyor Huseyin'in avradı aşağı, Huseyin'in avradı yukarı Bir iki olsa, neyse ne! Gun yok ki yeni bir dedikodu gelmesin Huseyin'in kulağına
Doluya koymuş almamış, boşa koymuş dolmamış İnsan ceşittir demiş Kısım kısımdır demiş Her insan doğduğu, buyuduğu yerin şartıyla oluşur demiş Ama dinleyen kim? Her onune gelen veryansın ediyor Huseyin'in İstanbul'lu karısına Huseyin'se duygulu bir insan Sanatcı yanı da var biraz Sazı dinlenir, sozu sohbeti yerinde Ama ne etmişse alamamış dedikoduların onunu Uykuları kacar olmuş Hayal meyal duşlerle uyanır olmuş Uyanmak icin, uyumak gerek Uyuyamıyor ki Huseyin Giriyor yatağa, cıkıyor yataktan Kirpik kirpiğe değmiyor Hayal mi, duş mu karmakanşık duygular icinde
Bu boyle surup gidemez, bir şeyler yapmak gerekdiyor ve kararını veriyor Haydi İstanbul'a gidiyoruk Ananı babanı goresmişsindir Aylar gecti gormedin onlarıdiyor Suna'ya Suna itiraz edecek oluyor Değmez o yolu cekmeye Hele yaz olsun Gidip gelmesi kolay olurdiyorsa da Huseyin kararlı Artık bu huzursuzluğa bir son verecek Kalkıp duşuyorlar yola İlceye gelip, biniyorlar trene İkinci istasyona geldiklerinde, Huseyin'in bir elinde sazı, bir elinde su testisi iniyor aşağı Su doldurup geleceğini soyluyor İniş o iniş İki dakika Uc dakika geciyor Huseyin yok Tren usul usul hareket ediyor, yine ortalıkta yok Suna, bir bekliyor, iki bekliyor, sarkıyor pencereden cevreyi gozetliyor, Huseyin yok Arka kapılardan binmiştir deyip oturuyor yerine
Aşağıda Huseyin, trenin hareketiyle cıkıyor gizlendiği yerden Alıyor sazını eline Oturuyor bir taşın ustune Vuruyor tellerine sazın Vuruyor ki, kızgın, ofkeli, ozlemli Yalvarıyor mu, bir şeylere baş mı kaldırıyor, orası kayıp!
İnsan kısım kısım, yer damar damar
Kaşların lamelif, gozlerin kamer
İnce bel ustune olayım kemer
Yakışır guzelim, gor beni beni
Huseyin der, İstanbul'a gideyim
Değmen bana bu dertten oleyim
Guzelim kapına kole olayım
Muşteri bulursan ver beni beni
Ve avuclayıp yureğini, koyuyor ortaya Kole olup satılmaya razı Ama ayrılmak gelmiyor icinden Huseyin'in Ayrılmak gelmiyor ya, Suna'yı trene bindirip İstanbul'a gonderen de kendisi Oturup ağıdını yapan da
Ne diyelim Diyeceğimiz şu; kara tren almış goturmuş Suna'yı İstanbul'a Huseyin de donmuş koyune Donmuş koyune ama, hali hal değil Huseyin'in İcine kapanmış kimseyle konuşmuyor Eski neşesi bitmiş Huseyin'in Bir tek dostu bağlaması Cekiyor doşune, calıyor, soyluyor O kadar Gunde ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in gunden de eriyip akıyor Rengi soluyor Benzi atıyor Cok gecmeden de, genc yaşta gocup gidiyor dunyadan Ardında tumu de ozlem dolu, sevgi dolu bir kucak turku kalıyor Huseyin'in
(Alıntı)