Son Konu

İzmirin Tarihi Yerleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İzmirin Tarihi Yerleri nedir,İzmirin Tarihi mekanları,İzmirin Tarihi eserlerinin isimleri,İzmir'in Tarihi ve Gezilecek Gorulecek Yerleri

İzmirin Tarihi Yerleri

Tepekule Hoyuğu (Bayraklı)

Kentin başlangıcı hakkında bugun Bayraklı semtinde yer alan ve Tepekule olarak bilinen oren yerinin, eski İzmir ’in kuruluş yeri olduğuna pek şuphe bulunmamaktadır Burasının kuruluş yeri olarak secilmesi, dışarıdan gelecek saldırılara karşı savunma kolaylığı sağlamasındandır Kuruluş yerinin tercihinde one cıkan faktorlerin başında guvenlik kadar ticari aktivite de belirleyiciydi Bir yarım ada uzerinde bulunuşu, kente doğal bir liman imkanı sağladığından, deniz ticaretine uygun ortam hazırlıyordu

Bayraklı ’da yapılan kazılarda elde edilen buluntular, İzmir ’in kuruluşunun İO 3000 yıllarına kadar indiğini gostermektedir İzmir ’in bu ilk doneminden geriye kalan en onemli miras, şehrin kendisidir Bugune kadar yapılan calışmalarda, kentin ızgara planlı, yani birbirini dik kesen sokaklarla orulu bir yapıda olduğu anlaşılmıştır Kente ilişkin onemli bulgular arasında iki tapınak, şehrin surları, sivil mimari ornekleri, cadde, sokak ve ceşmeler sayılabilir

Kadifekale

İzmir ’in yeniden kurulması, Turkce ’de Buyuk İskender diye bilinen Makedonyalı Alexandros ’a bağlanır Buyuk İskender İran seferinin başlarında, İO 334 yılında Pers İmparatorluğu ’nun Anadolu ’daki ordusunu yendikten sonra, ordularıyla Efes uzerine ilerlemişti Bu harekat sırasında İzmir yoresine geldiği ve soylenceye gore, şimdiki Kadifekale civarında ilahi bir işaret almış ve kendisinden orada yeni bir Smyrna kenti kurması istenmişti Kentin kuruluşunun İskender ’in onde gelen iki komutanı tarafından gercekleştirildiği kabul edilmektedir Bilindiği uzere Kadifekale, bu donemin bir hatırası olarak kentin uzerinde bir tac gibi durmaktadır

Agora

İzmir, Roma İmparatorluğu doneminde onem kazanmış ve ticaret kenti olma ozelliğini geliştirmiştir Roma İmparatorluğu doneminde kentin pek cok eser kazandığı bilinmektedir Cadde ve sokaklar taş doşeme ile kaplanmış, kentin goruntusune Roma mimarisi hakim olmuştur Ancak ne yazık ki bu eserlerden buyuk coğunluğu gunumuze ulaşamamıştır Fakat Roma donemi eserlerinden bazılarının kalıntıları, İzmir ’in gecmişten getirdiği izler olarak kentte yaşamaktadır Bu kalıntıların başında hic şuphesiz Agora gelmektedir

Her turlu tahribata uğramasına ve bakımsızlığına rağmen buyuk bolumu gunumuze ulaşabilmiş olan devlet agorası Roma donemi yapıları icinde en dikkat cekici olanıdır İS 178 deki deprem sonrasında tamir edilmiş şeklini yansıtan agoranın bir bolumu de, kazı calışması yapılmadığı icin toprak altındadır

Konak Meydanı

XVIII yuzyılda başlayan, Osmanlı Devleti ’nin modernleşme surecinin kentlere yansıması, XIX yuzyıl başlarına denk gelmiş ve bu donuşum, İzmir ’in fiziksel yapısında yeni bir kentsel dokunun ortaya cıkmasına zemin oluşturmuştur Bu nedenle imparatorluğun diğer kentlerinde olduğu gibi İzmir ’de de, XIX yuzyıl oncesinde kamusal bir merkez bulmamız mumkun değildir Dolayısıyla İzmir ’de boyle bir merkezin oluşumu, devletin modern bir monarşi olma yoluna girmesine bağlı olarak ortaya cıkabilmiştir

Katipoğlu Konağı

XIX yuzyıldan itibaren oluştuğunu belirttiğimiz konak cevresindeki kamusal mekanın başlangıcı İzmir ’in unlu ayan ailesi Katipoğulları ’na uzanmaktadır 18 yuzyılın başından itibaren varlığını bildiğimiz aile, belirtilen yuzyıl icinde giderek guclenmiş ve İzmir ’in yonetiminde en etkili odaklardan birisi olmuştur İşte Konak meydanı olarak bildiğimiz meydana adını veren yapı, Katipoğlu ailesinin konağıdır Bu konağın dış avlusunu cevreleyen duvarların daha doğrusu cumle kapısının onundeki kucuk boş alan, İzmir ’in ilk Konak meydanıdır

Konağın arka tarafında kucuk bir turk mezarlığı olan sulu mezarlık, Meydanın denize doğru ucunda ise bugun de hala varlığını surduren Ayşe hatun camii yani Yalı camii yer alırdı

II Mahmut ’un devlet yonetimini merkezileştirme amacıyla, ayanları tasfiye etmesinden Katipoğlu ailesi de nasibini almış ve konak, ailenin diğer mallarıyla birlikte 1816 yılında devletleştirilmiştir Bundan sonra Konak, İzmir mutasarrıflarının ikametgahı ve aynı zamanda İzmir sancağının idari binası olarak hizmet vermeye başlamıştır 1863 yılına gelindiğinde, Katipoğlu ailesinden kalan ve yıkılmaya yuz tutan ve İstanbul ’a yazılan raporlarda harabeye donuştuğunden soz edilen konağın tamiri talep edilmekteydi 1864′de İzmir, Aydın Vilayetinin merkezi haline getirilmiştir Bu değişiklik hukumet konağı projesinin de yeniden ele alınmasına ve revize edilmesine neden olmuştur Yeni hukumet konağının yapılırken binanın gosterişli olarak yapılması ve bir prestij kurumu olarak tasarlanması duşunulmuştur İnşaat 186970 de başlayabilmiş ve 1872 de tamamlanabilmiştir

Sarı Kışla

Yeniceri ocağının 1826′da kaldırılması sonrasında yeni kurulan ordunun nefer ve subaylarını İzmir ’de barındıracak, talimlerini yapabilecek ve ticaret acısından istikrarlı ortam oluşturmak amacıyla bir kışlanın inşa edilmesi acil bir durum olarak ortaya cıktı

Bugun Konak Meydanı olarak bildiğimiz alanın 1826 yılından onceki durumunu gorme şansımız olsaydı, yukarıda belirttiğimiz gibi sarı kışlanın yerleştirildiği sahada 10 sabun atolyesi, buyuk bir tuzhane, 4 kahvehane, 3 manav dukkanı, 3 meyhane, ceşitli vakıf dukkanları, 44 odalı bir Yahudihane ve bazı evlerden oluşan bir doku ile karşılaşacaktık 1826 yılında İzmir muhafızı Hasan Paşa ve İzmir kadısına yazılan emirde, kışlanın yapılması icin gerekli hazırlıkların tamamlanması, ozellikle deniz kenarında bir yer secilmesi isteniyordu Deniz kıyısında kışla yapılabilecek buyuklukte bir arsa bulunmadığından, saymış olduğumuz ticarethane ve evlerin satın alınarak yıkılması, denizin doldurulması ve acılacak bolgede kışla binasının yapılması kararlaştırılmış ve bu calışmalar sonrasında 1829 yılında unlu Sarı Kışla tamamlanarak, faaliyete girmiştir Katipoğlu konağının idari bir bina olarak kullanılmaya başlanması ve Sarı Kışlanın 1829 da bitirilmesiyle kamusal bir mekanın oluşumunun ilk evresi tamamlanmıştı

Rıhtımın Oluşturulması

İzmir ’in idari merkezi olarak Konak Meydanının oluşmasının ikinci evresi, 1850′li yıllarda başlamıştır Bu bağlamda yapılan yatırımların başında yeni rıhtımın inşası (18671876) gelmektedir Rıhtım projesi, İzmir ’in eski limanı yani ic limanın doldurulması sonucunu da doğurduğundan, kentin denizden gorunumu iyiden iyiye değişiyordu Bu değişim ic liman girişindeki Liman kalenin yıkılmasıyla iyice belirginleşti

Hastane

Turkler dışındaki butun toplulukların İzmir ’de hastanesi olduğu halde, Turklerin ilk hastanesi 1849′da Gurebayı Muslimin adıyla inşa edilir 1909′dan sonra yaygınlaşan memleket hastaneleri kapsamında, eski hastane 3 bloku yapılarak genişletilir

İdadiAdliye

1886 Temmuzunda İzmir İdadisi olarak eğitim faaliyetlerine başlar İşgal doneminde işgal komiserliği tarafından mahkeme olarak kullanılır ve bu işlevini 1922 den sora 1970′de yanıncaya kadar surdurur

Hapishane

1838 Bruksel anlaşması, tum Osmanlı ulkesinde olduğu gibi, İzmir ’de de bir hapishanenin acılmasını gerekli kılmıştır, bunun uzerine, Cezayir hanı hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır Hukumet Konağının yapılması sırasında vilayet hapishanesinin de inşası gundeme gelmişse de, ancak 1912 yılında gunumuzde Konak ’ta cok katlı otopark olarak kullanılan yerde hapishane yapılmıştır

Saat Kulesi

Saat kulesi, konak onu veya kışla meydanı olarak bilinen alanın ortasına yakın bir yerde, donemin valisi Kamil Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa ’nın gayretleriyle inşaatına 1 Eylul 1900 tarihinde başlanmış ve yaklaşık bir yıl suren bir yapım suresinden sonra, donemin Osmanlı Sultanı II Abdulhamit ’in 25 culus (tahta cıkış) kutlamaları cercevesinde 1Eylul1901 tarihinde torenler ve şenliklerle acılmıştır

Asansor

İzmir ’in Karataş semtinde, Mithatpaşa Caddesi ’nden yaklaşık 40 metre yukseklikteki Halil Rıfat Paşa Caddesine cıkmak icin, 1907′de İzmir tuccarlarından Nesim Levi tarafından yaptırılmıştır 1942 yılında bir başka işadamı Şerif Remzi Reyent ’e devredilen asansor, 1977 yılında belediyeye bağışlanmıştır

Kordon

1′lı yıllara kadar İzmir ’de duzenli liman ve rıhtım bulunmamaktaydı, bu durum, gemilerin yukleme ve boşaltma işlemlerinde gucluk yarattığı gibi, kacakcılığa da buyuk capta olanak sağladığından gumruk gelirlerinde onemli kayıplara yol acmaktaydı 1′lı yılların ortalarında demiryolu hatlarının işletmeye acılması ve yoreden gelen malların akışının hızlanması ve artması nedeniyle, buyuk tonajlı gemilerin rahatca yanaşıp, yukleme boşaltacak yapabilecekleri bir rıhtıma ihtiyac duyulmuştur 1867′de J Charnaud, A Baker ve G Guerracino adlı İngiliz tuccarların kuracakları kumpanyaya Rıhtım inşaatının imtiyazı verilmiştir Şirket 1869′da inşaata başladı ve rıhtımın onemli bir bolumu, 1876 yılında tamamlanarak hizmete acıldı İngilizler ’in Alsancak Garını kurmaları, ardından Gumruk onunden Alsancak ’a kadar Rıhtım yapılması ve rıhtıma tramvay hattının doşenmesi, İngilizler ’i ticari ilişkilerde on plana cıkarmıştır Birinci Kordon ’a doşenen tramvay hatları ile gunduzleri yolcular taşınırken, geceleri tramvay hattında calışan tren katarları, Alsancak Garı ’na gelen malları Birinci Kordon ’dan gecirerek İzmir Limanına taşıyarak, gemilere yuklenmesine yardımcı olmaktaydı

Alsancak Garı

1856 yılında İzmirAydın demiryolu hattının yapılması icin imtiyaz, İngiliz girişimci Wilkin ve dort arkadaşına verildi İmtiyaz 1857 yılında “İzmir ’den Aydın ’a Osmanlı Demiryolu kumpanyasına devredildi ve Alsancak Garından başlayan 133 kilometrelik İzmirAydın demiryolu hattı, 1866 yılında hizmete acıldı

Kızlarağası Hanı

İzmir ’in ticari etkinliklerinin başlaması uzerine, XVIII yuzyıldan itibaren denize yakın ticaret bolgesinde hanlar inşa edilmeye başlanmıştır Hanlar, İzmir ’in OsmanlıTurk cehresini yansıtan binalardır Bu binalardan gunumuze kalan ornekler son derece azdır Gunumuzde restore edildikten sonra onemli bir merkez haline gelen Kızlarağası hanı, 1744 yılında Sultan I Mahmut ’un Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmış, iki katlı, dort kapılı bir handır

Hisar Camii

Hisar Camii adını, yapıldığı donemde yanıbaşında bulunan Hisardan almıştır Bu camii İzmir ’in tarihsel iş merkezinde olup, 1597 yılında Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır Ortadaki buyuk kubbesi sekiz adet fil ayağı uzerinde durmakta, yanlarda ucer buyuk, arkada uc kucuk ve son cemaat yerinde de yedi kucuk kubbesi ile tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Mihrap, minber ve vaaz kursusu son derece ozenle suslenmiş olup, gunumuze oldukca sağlam bir bicimde ulaşmıştır

Yalı (Konak) Camii

XVIII yuzyılda yapıldığı donemde deniz kenarında bulunduğu icin Yalı ismini alan bu camii, Ayşe hatun ismiyle de anılmaktaydı Caminin yapım tarihi hakkında 1755 ve 1774 olmak uzere iki farklı tarih ileri surulmektedir Ancak XVIII yuzyıla ait olan bu eseri, İzmirli Ayşe Hatun, deniz kıyısındaki medresesinin avlusuna Kutahya cinileriyle bezeli, tek minareli zarif bicimde yaptırmıştır

Cumhuriyet Meydanı ve Ataturk Anıtı

1922 yangını sonrasında İzmir ’in imar calışmaları icinde en onemli kazanımlarından birisi, hic kuşkusuz Cumhuriyet Meydanı ve bu meydanda yer alan Ataturk anıtıdır Meydan ve anıt, kentsel planlama bakımından en onemli gostergelerinden birisidir 1925 yılında yapımı tasarlanan meydan ve anıt, ancak 1929 yılında projelendirilmiş ve İtalyan heykeltıraş Canunica ’ya ısmarlanmışsa da, ekonomik bunalım nedeniyle ancak 1932′de donemin Belediye Reisi Behcet Uz ’un cabaları ile tamamlanabilmiştir

İzmir Milli Kutuphane ve Elhamra Sineması

Turkiye ’nin Milli adını taşıyan ilk Kutuphanesi olan İzmir Milli Kutuphanesi, İttihat ve Terakki Fırkası ’nın cabalarıyla, 1912 yılında okumuş, kulturlu Turk genclerinin yetiştirilmesi amacıyla, Beyler Sokağındaki Salepcizade Konağının selamlık bolumunde hizmete girmişti Bu gunku binasının yapımına 1922′den sonra başlanarak, 1926 yılında Elhamra Sineması tamamlanarak hizmete acılmış, kutuphane binası ise 1933 yılında tamamlanabilmiştir Bu anıt eserin projesi Mimar Tahsin Sermet Bey tarafından NeoKlasik tarzda hazırlanmıştır

Erken Cumhuriyet Donemi Mimari Ornekleri

1922 yangını, İzmir ’e cok buyuk bir yangın yeri hediye etmişti Yangın yerlerinin imarı calışmaları sırasında yapılacak kamusal binaların mimarisine ozen gosterilip, gorkemli yapılarla, erken Cumhuriyet donemi mimarisi oluşturulmaya calışılmıştır Bu binalardan bazıları Fevzi Paşa Bulvarı ve Gazi Bulvarı girişinde bulunup, gunumuze kadar varlığını surdurmuşlerdir

a Vakıflar Bankası Binası (Catalkaya Hanı)

Gunumuzde Vakıflar Bankası olarak hizmet veren, Fevzi Paşa Bulvarı girişinde sağ koşede bulunan bina, Mimar Kemal Bey tarafından 1931 yılında Catalkaya adını taşıyan bir iş hanı olarak yapılmıştı İzmir ’in imarı calışmaları sırasında yapılan bina, erken Cumhuriyet doneminin 1 Milli Mimari akımının ve Art Deco stilinin ozelliklerini taşımaktadır

b Osmanlı Bankası
Osmanlı Bankası ’nın İzmir Şube binası olarak yapılan bina, Fevzi Paşa Bulvarı girişinde sol koşede bulunmaktadır 1926 yılında Mimar M Mongeri tarafından yapılan bina, 1 Milli Mimari akımının orneklerindendir Ozgun bir mimarisi olan eser, İzmir ’de erken Cumhuriyet donemi binalarının onde gelenlerindendir

c Ziraat Bankası

Gazi Bulvarı uzerinde yer alan Ziraat Bankası binası, 1930 yılında yapılmıştır Erken Cumhuriyet donemi eserlerinden olan bu bina, hem 1 Milli Mimari akımının, hem de Art Deco stilinin ozelliklerini taşımaktadır

d Borsa Sarayı

İzmir Ticaret Borsası Turkiye ’nin ilk ticaret borsası olup, 1891 yılında faaliyete başlamıştır Ancak kuruluşundan itibaren bir cok bina değiştiren Borsa, şimdiki hizmet binasına ancak 1928 yılında kavuşabilmiştir Yangın mahallinin imarı calışmalarında İzmir Belediyesi tarafından verilen arsa uzerine yapılan binanın Tahsin Sermet Bey olup, bina 1 Milli Mimari akımın ozelliklerini yansıtmaktadır

İzmir Devlet Tiyatrosu (Eski Turk Ocağı Binası)

1925 yılında Turk Ocağı İzmir Şubesi binası olarak yapılan eserin mimarı, Yuksek Mimar Necmettin Emre Bey ’dir Yapı 1 Milli Mimarlık tarzının ozelliklerini taşıyan, kubbeli, iki katlı zarif bir ornektir

Saint Polycarpe Kilisesi

Katolik inancına gore İzmir ’in koruyucu azizi olarak kabul edilen Saint Polycarp ’ın hatırası icin yapılmış Katolik kilisesidir Kilisenin yapımı 1625 yılına kadar gitmektedir Yapıldığında deniz kenarında olan, gunumuzde Gazi Osman Paşa Bulvarı uzerindeki bu kilise, bir cok tadilat gecirdikten sonra 1898′de son şeklini almıştır Kilisenin bu son halini gercekleştiren mimar, İzmir Saat Kulesinin de mimarı olan Raymond Pere ’dir

Beth İsrael Sinagogu

Mithat Paşa caddesi uzerinde bulunan bu Sinagog, Kamil Paşanın Aydın Vilayeti Valiliği doneminde (18951907), Karataş civarında yaşayan Museviler ’in ibadetlerini yapabilmeleri icin inşa edilmiş, İzmir ’in en buyuk ve seckin havrasıdır

Fuar

Ticari ilişkilerin yoğun yaşandığı bir liman kent olan İzmir, Yunan işgali ve sonrasında kentin yanmasıyla, bu ozelliğini yitirmişti Kurtuluş sonrası kentin uluslar arası ticari kimliğinin yeniden canlandırılması, urunlerinin dış pazarlara tanıtılması ihtiyacı vardı Bunun icin daha 17 Şubat 1923′te gercekleştirilen İzmir İktisat Kongresi sırasında İzmir Fuarı ’nın temeli sayılabilecek, Yerli Malları sergisi duzenlenmiştir Bu gecici sergiden sonra, 1927 yılında Vali Kazım Paşa ’nın girişimleriyle, 9 Eylul Meşheri adıyla sergiler, once Mithatpaşa Sanat Enstitusunde, daha sonraları gunumuzde Efes Oteli olan sahada acılmıştır 1931 yılında uluslar arası statuye kavuşan İzmir Fuarı, 1936 yılından itibaren, yangın yerlerini imar etmek amacıyla yapılan Kulturpark ’ta duzenlenmeye başlamıştır
 
Üst Alt