Son günlerde artan kadın cinayetleri nedeniyle ve özelliklede ayrılmak istedikleri erkekler tarafından, ölümün eşiğine gelen kadınlara yönelik destek amaçlı, uzmanlardan uygulamalı “Kademeli ayrılma yöntemi’’ önerisi geldi.
İstatistiki verilere göre, kadın cinayetlerinin genellikle ayrılmak ve boşanmak istenen eşler tarafından işlenmesi sebebiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM TV Haber Spikeri Handan Musaoğlu Kasa moderatörlüğünde ve İletişim Uzmanı Taner Akkuş’un hazırladığı proje kapsamında; Adli Tıp Gözlemcisi Antropolog Saliha Eylül Özdemir, Aile Terapisti Uzman Klinik Psikolog Ecem Müsellim, Diyanet Emeklisi İlahiyatçı Ali Yüksel ve Ahde Vefa Platformu Başkanı Nuran Kırlak’ın katılımı ile online bir panel programı düzenlendi.
AYRILIK KARARI ASLA AÇIKLANMAMALI
Kademeli ayrılma yöntemi üç aşama üzerinden, stratejik bir metod (Duygusal soğutma, Hissi isteksizlik, İçsel uzaklaştırma) ile uygulandığı bilgisini veren, İletişim Uzmanı Taner Akkuş:”Bu uygulamalar ile duyguların öncelikle karşı tarafa empoze edilerek, yavaş yavaş tetiklenmesi sağlanacak ve ayrılmak istedikleri eşlerini duygusal anlamda, kendilerinden böylelikle uzaklaştırabilecek. Bu vesileyle kısa bir süre içinde kadınlarımız, boşanma ve ayrılma girişimlerini de sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebileceklerdir” dedi.
Akkuş:”Günümüz toplumundaki kadınlar eşlerine sadece eş değil, aynı zamanda arkadaş ve hatta bazı eksik yanları tamamlamak için bazen anne gibi mukaddes olan roller de üstleniyor. Bu nedenle boşanılmak istenen erkeklerde sadece eşini değil, aynı zamanda arkadaşını ve hatta sanki annesini de kaybediyormuş gibi bir hisse kapılarak, boşanmayı göze alamıyor. Böylece boşanılmak istenildiğinde de eşler büyük bir tepki veriyor. Kaybetme korkusu ile bu defa şiddete meyil ediyor ve cinayet gibi her türlü kötü olan eylemleri yapabiliyorlar. Dolayısıyla kadınlar, boşanma ve ayrılık kararını bir anda ve tek seferde asla açıklamamalı” uyarısında bulundu.
Eşlerin evlilikteki karı-koca olma rolünün dışında, diğer duygusal bağların ve farklı faktörlerin ortadan kalkması sağlanarak, yaşanılacak olası kötü eylemlerin böylece önüne geçilebilecektir.” diyen İletişim Uzmanı Taner Akkuş: ’’Bu uygulamalar sayesinde olumlu sonuçların elde edildiğini danışan ailelerimizin olumlu dönüşlerinden de gözlemliyoruz. Kademeli ayrılma yöntemi stratejisi ile kadın cinayetlerinin azalmasını ve mümkünse de artık bitmesini arzu ediyoruz.’’ diyerek sözlerini tamamladı.
DUYGUSAL SOĞUTMA NASIL EMPOZE EDİLİR?
Programın Hekim katılımcısı Aile Terapisti ve Uzman Klinik Psikolog Ecem Müsellim: “Boşanma terapilerinde eşler genellikle birbirlerine söyledikleri ve yaptıkları şeylere, yani “içeriğe” odaklanmış halde gelirler. İçerik; yanılgılardan, yanlış anlamalardan ve gerçeklerden oluşmaktadır. Bu süreçte eşler genellikle, birbirlerinin acılarını tetikleyen tüm eylemlere başvururlar.” bilgisini verdi.
Müsellim: ”Boşanmaya karar vermiş eşler, her evliliğin onarılamayacak olması göz önünde bulundurarak, öncelikle bu durumu kabullenmeleri ve hazmetmeleri gerekmektedir. Evliliğin problemleri konuşulabilir, duygular tanımlanabilir. Duygu-durum düzenleme çalışılabilir. Problemlerle doğru başa çıkma uygulamaları öğretilebilir. Bu terapiler sonuç vermediğinde, problemsiz ayrılmanın özellikle, erkeğin ayrılmak istemediği durumlarda izlenmesi gereken yöntemlerden biri de, Erkeğin eşine olan eş olma dışındaki diğer faktörler üzerinden bağlılığını, duygusal anlamda soğutma ve uzaklaştırma olarak ele alabiliriz.” vurgusunda bulundu.
“Boşanma sürecinde hüzün, öfke, çaresizlik gibi duygular yaşandığı gibi isteksizlik hissi de oluşabilir.” diyen Aile Terapisti Uzman Klinik Psikolog Ecem Müsellim: ”Normalde zevk aldığı şeylere karşı ilgiler de azalabilir, değersizlik ve suçluluk duygusu da oluşabilir. Neticede, bulunduğu durumun hiç geçmeyeceği, hep bu şekilde devam edeceği düşünülebilir. Bu durumu çevresel etkenler, stres ve yaşam olayları tetikleyebilir. Bu nedenle de şiddete yönelik, kötü olan tüm eylemlere meyil gösteren kişinin, ilk önce öz güvenini zayıflatmalı ve her şeye dozunda itiraz etmeli ve özellikle de eşine karşı, kendi öz bakımını ihmal ediyor algısını empoze ederek, duygusal soğutma eylemini gerçekleştirebiliriz.” diyerek sözlerine son verdi.
HİSSİ İSTEKSİZLİK DUYGUSU NASIL TETİKLENİR?
Programın akademisyen katılımcısı; Adli Tıp Gözlemcisi, Antropolog Saliha Eylül Özdemir açıklamasında: "Amerikalı Kuramcı Ünlü Psikolog Philip Zimbardo’nun, Stanford Cezaevinde yapmış olduğu deneyden örnek vererek, Stanford deneyi (Stanford Prison Experiment) tam da günümüz sorunu olan empati yeteneksizliğine ışık tutmuştur.” diyerek deney hakkında bilgi verdi. “Zimbardo, “15 gün boyunca gardiyan-mahkum hayatı yaşanması istenen bir deney kurgulayarak, katılımcıların neredeyse birkaç gün içinde, kendilerini oynamaları gereken rollere kaptırdıklarını görmüştür. Deneyin daha sonra gardiyan rolündeki katılımcıların, mahkum rolündeki katılımcılara zarar verici davranışlarından sonra tehlikeli boyutlara ulaştığı fark edilmiştir. Bu nedenle 6. günün sonunda deney sonlandırılmıştır. Deneyin sonucunda, mahkum rolünde olan birçok katılımcı yaşadıkları travmadan dolayı tedavi görürken, birçok gardiyan rolündeki katılımcı ise sadistçe davranışlarından dolayı yargılanmıştır. “Zimbardo’nun deneyindeki başarı ile insanların kendilerine verilen Sosyal kimlik ve bu rollerin gerektirdiği davranışlara çok hızlı bir şekilde uyum sağladığını göstererek verdiği örnekte, algı yönetimini kullanarak rol değişimlerindeki yanlışlıkları düzeltebiliriz” dedi.
Özdemir: ”Kadının ayrılmak istediği eşini eleştirmesi ki, eleştiri kişiler arasında her zaman yenilgi hissini tetikler. Bu durum aslında, konumuzun çözüme kavuşturulmasını sağlayacak en önemli malzeme denilebilir. Yenilgiyi hazmedememek, kişiyi galip gelme isteği üzerinden mücadele etmeye sevkeder, böylece mücadele sonunda bir hissi yorgunluk oluşur ki, hissi yorgunluk kişinin duygularını soğutarak, taraflar arasında isteksizlik oluşturur ve yaşama dair tüm duyguları bünyesinde barındıran kalplerin arasında, bir uzaklaşma sağlar.” diyenAdli Tıp Gözlemcisi, Antropolog Saliha Eylül Özdemir: “Kısacası, hayata dair eksik yanları tamamlama amacını taşıdığı için, eşini eş olmaktan çok liman olarak gören ve sadece bu yüzden mutsuz olduğunu anlayamayan kişiyi stratejik girişimlerle, aslında mutsuz olduğuna onu ikna etmeyi başararak isteksizlik hissini sağlayabiliriz.” diyerek sözlerini noktaladı.
İÇSEL UZAKLAŞTIRMA UYGULAMASI NASIL YAPILIR?
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini azaltmayı amaçlayan çalışmalar yapan; Ahde Vefa Platformu Başkanı Nuran Kırlak:”Boşanma süreci, eşlerin ilişkilerinde hissettikleri güven duygusunu, kişilerin kendilerinin ne kadar sevilmeye değer olduklarını ve çevrelerinden gelecek olan tepkilerin ne kadar güvenli olduğuyla doğrudan orantılıdır.” bilgisini verdi.
Kırlak, sözlerine şöyle açıklık getirdi:”Bu süreçte kadınlara şiddet uygulayan erkeklerin, güvenlik duygusunda azalma, düşük benlik algısı, kendi davranışlarını inkar, küçümseme ve anormal düzeyde kıskançlık görülebilir. Boşanma kararını kabul etmemekle birlikte, acı ve kaygı yaşayabilir. Kişi kendi acısının sorumluluğunu aldığı zaman iyileşme başlar. Kaygısı ve acısıyla baş etmesi gerekir.” dedi.
DİNİMİZDE BOŞANMA SÜRECİ VE DUYGU GEÇİŞLERİ NASIL OLMALI?
“Evliliğe artık devam edilemiyor ve ayrılık düşüncesi de kesinlik kazanmış olsa bile, bazı his ve duygu geçişlerine dikkat edilmelidir.” diyen, diyanet emeklisi ilahiyatçı Ali Yüksel sözlerine şöyle açıklık getirdi:” Evlenme gibi evliliğin sona erdirilmesi hukuki olduğu gibi aynı zamanda manevi de bir eylemdir. Böyle bir konuda duyguların tamamen devre dışı kalması mümkün değildir. Boşanılma olayının tabiatı gereği gelinen noktanın oluşumunda daha çok hisler ve duygular etkilidir.” dedi.
“Evliliğin bitmesi kararının verilmesi, bütün iplerin kopması anlamına gelmez!” diyen Yüksel: "Tam aksine boşama ile ayrılmanın da bir takım icapları, taraflara yüklediği vecibeler vardır; vecibenin yerine getirilmesini beklemek de diğer tarafın hakkıdır." vurgusunda bulundu.
“Bu hususlar; Talak Suresinin 1-7. Âyetlerinde inanç ve ahlâk ilkelerine göndermeler yapılarak meselenin detayları ilmek, ilmek örülmüş.” diyen, diyanet emeklisi ilahiyatçı Ali Yüksel: ”8. âyet ve devamında da; ilâhî buyruklara karşı gelenlerin acı akıbetleri, peygamber ve kitap göndermenin amacı, bu bildirimlere uyanların kazanacakları ebedi mutluluk ve hiçbir şeyin Allah'ın gücü ve bilgisi dışında kalamayacağı gerçeği hatırlatılmış, böylece bu önemli konunun, kuru bir hukuk ilişkileri yumağı olarak algılanmaması ve manevi değerlerinde olduğunu bilmek gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.
“Öfke, korku ve çaresizlik gibi olumsuz duyguların yoğun olduğu bu dönemlerde, zihinde birçok bilişsel çarpıtmalar oluşabilir.” diyen Ahde Vefa Platformu Başkanı Nuran Kırlak:“Bu sebeple zihninde oluşan bilişsel çarpıtmalar saptanarak, bu olumsuz düşünceler yerine daha sağlıklı bir algılayış, düşünce ve beceriler, kazandırmak adına psikolojik destek verilebilir.” diyerek sözlerini tamamladı.
OLAN HER ZAMAN ÇOCUKLARIMIZA OLUYOR!
Programın moderatörü, Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM TV Haber Spikeri Handan Musaoğlu Kasa:”Evlenme esnasında ve evlilik sürecinde olduğu gibi, kesinleşmiş ayrılık kararı sonrası, boşanma sürecinde de taraflar medeni olmalı ve kişilik haklarına da hassasiyet göstermelidir. Kötü neticelenen birlikteliklerde her ne kadar da taraflardan biri mezara diğeri de hapse girse de, nihayetinde olan her zaman yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza oluyor. Bu nedenle programımız inşallah amacına ulaşır. Bir yuva bile sükunet ile dağılmaktan kurtulsa, bizim için sanki dünya kurtulmuş olur. Bu nedenle böylesine anlamlı bir programın mimarı olan, İletişim Uzmanı Taner Akkuş başta olmak üzere, tüm katılımcı hocalarımıza, toplumsal bir yaramıza gösterdikleri hassasiyet için teşekkür ediyorum.” diyerek online panel programını tamamladı.