bilgiliadam
Yeni Üye
Gözün beyinle benzer ve ışığı algılayan tabakasına retina denir. Bir Takım kalıtımsal mutasyonların sonucunda, retinadaki ışığı yakalayan fotoreseptör adlı hücreler zarar görebilir ve görme bozuklukları oluşabilir. Bu tür ırsi retina hastalıklarının tedavisi ile ilgili çok sayıda alıştırma mevcuttur. Geçtiğimiz 15 yılda, retinal gen terapisi alanında büyük gelişmeler oldu. Herhangi bir kalıtsal retinal rahatsızlık için belli bir çare şekli henüz onaylanmamış olduğu halde, retinal gen terapisini taşıyan klinik denemeler gelecek hastalar için umut vericidir. Irsi retinal hastalıklar, gözdeki anatomik bölgelere tarafından kategorize edilebilir. Bazı hastalıklar da daha pozitif yayılarak retinadaki tüm fotoreseptörleri etkileyebilir. Yayılan bu hastalıkları iki kategoriye ayırabiliriz: stabil ve progresif. Stabil hastalıklar; konjenital (doğumsal) stabil gece körlüğü gibi tipik olarak erken başlar. Retinis pigmentosa (RP) gibi progresif hastalıklar ise daha geç yaşta ortaya çıkar. Diğer ırsi retinal hastalıklar ise daha büyük sendromların parçasıdır veya sistemik hastalıklar ile ilişkilidir. Fazla sayıda hastalık için çok sayıda klinik test mevcuttur. RP, en yaygın görülen retinal distrofidir. MERTK adlı bir genle ilişkilidir ve retinal gen terapisi klinik denemelerinin konusudur. Stargardt hastalığı ise diğer bir yaygın retinal distrofidir. Bu hastalık için fazla sayıda klinik test mevcuttur ve bu denemeler; lentiviral gen terapi denemesini, kök hücreli terapi denemesini ve ağızdan bir ilaç denemesini içerir. Daha eksik görülen; leber congenital amaurosis (LCA), achromatosopia, X-linked retinoschisis (XLRS), usher sendromu and choroideremia gibi hastalıklar da gen terapi klinik denemelerinin konusudur. Bu klinik denemelerle birlikte, dürüst tanı ve danışma da epeyce önemlidir. Bir retinal distrofi hastasının tipik bir muayenesi, aile öyküsünün <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentskalitsal-goz-hastaliklari-icin-gen-terapisi-uygulamalari-5c71e3be8f1e7.jpgURL" " width="300" height="300">incelenmesi ve göz muayenesiyle başlar. Imaging -particularly optical coherence tomography, fundus photography and autofluorescence-electrophysiologic testing and visual field testing adlı testler de değerlendirme için kullanılır. Kalıtsal retinal hastalıklar ile ilgili en yaygın yanlış anlaşılma, aile öyküsünün eksikliğininden nedeniyle hastalığın kalıtımsal olmadığını bahis etmektir. Irsi retinal hastalıkların çoğu otozomal resesif kalıtım şekli gösterir ve incelenen birey geniş bir aile ise hasta, etkilenen tek birey olabilir. Resesif hastalığın taşıyıcısının çocukları, sadece 4’te 1 ihtimalle iki mutasyonlu alleli (benzer genin iki bambaşka kopyası) taşıyarak hasta olabilir. Benzer şekilde otozomal resesif bir hastalığa sahip olan kişinin hastalığı çocuklarına geçirmesi, öteki ebeveyn de bu durumdan etkilenmemişse oldukça düşüktür. Genel popülasyonda çoğunlukla retinal distrofi taşıyıcılarına eksik rastlanır. Retinal Distrofiler İçin Kalıtımsal Deneme Yine dayalı terapi yöntemlerinin geliştirilebilmesinde anahtar nokta, etkin ve doğru genotiplemedir (hastalığa neden olan genlerin belirlenmesi). Gen terapisi, kalıtsal retinal distrofide ilgili kalıtımsal bozukluk tanımlandığında etkin olur. Geçtiğimiz 35 yılda 200’den artı retinal distrofi geni tanımlandı ve diğer 50 parça başına haritalandı (kromozom üzerindeki yeri biliniyor lakin gen tanımlanmadı). Araştırma bazlı veya ticari testlerin kendi eksileri ve artıları vardır. Araştırmaya dayalı testler kısmen ödenekler kadar karşılanır. Fakat tüm hastalar, ödenekler kadar karşılanan genetik testler için namzet değillerdir ve sonuç almaları daha uzun sürer. Fazla sayıda akademik merkez, kalıtımsal danışmanlarla işbirliği halindedir. Akademik merkezlerin dışarıda ırsi retinal distrofiler üstüne uzmanlaşan retina uzmanları, kalıtımsal testler koordine eder ve hastaya danışma sunar. Gen Terapisi Gen terapisi; konak hücreye istenilen genin taşındığı bir vektör ile ilişkilidir. Çıplak DNA, nanopartiküller ya da virüsler, vektör örnekleridir. Viral vektör salınımı için var olan teknikler, gözün içine ve retinaya aktarımı içerir. Viral vektör nukleusa (hücresel çekirdeği) girdiğinde, konak hücreli gen anlatımı ve protein ürününe dönüşümüne aracılık eder. Adeno ilişkili virüsler gen terapisi için bilhassa uygundur. Çünkü hastalık yapıcı değillerdir, bağışıklık tepkisi oluşturmazlar ve konak hücrenin <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentskalitsal-goz-hastaliklari-icin-gen-terapisi-uygulamalari-5c71e3bee119b.jpgURL" " width="300" height="195">genomunu bozmazlar. Nükleustan farklı kalırlar, lakin etkili şekilde gen ekspresyonunu sürdürürler. AAV ile ilgili bir kısıtlama paketleme boyutudur. Bu vektör, yalnızca 4,7 kb uzunluğunda transgen taşıyabilir. Bilim insanları, virüsün genomundaki hastalık yapıcı genleri çıkararak virüs genomunu manipüle ederler ve bu genlerin yerine tedavi edici olanları yerleştirirler. Bu Nedenle, AAV’nin geni kapsülleme ve DNA’yı salma özelliğinden yararlanılır. Ihtiyaç duyulan transgeni içeren bir AAV vektörünün yaratılması için transgene vektöre aktarılır ve viral DNA’yla birlikte hücrenin içerisine paketlenir. AAV kapsidleri, nokta mutasyonuyla daha etkili bir ayla getirilebilir. Lentivirüslerle yapılan denemeler de mevcuttur. Genomu RNA formunda olan ve hücreye girdiklerinde DNA sentezleyen retrovirüslerin daha alçak grubu lentivirüslerdir. Lentivirüslerin genoma entegre olduklarına inanılır ve hem büyüyen keza de çoğalmayan hücreleri enfekte edebilir. Lentivirüslerin AVV’den (8-10 kb) daha artı taşıma kapasitesi vardır. böylece büyük boyutlu genlerin etkilediği retinal kalıtımsal hastalıkların tedavisi için ideal bir vektördür (Mesela stargardt hastalığındaki ABCA4 geni için). Replacement (destek edici) gen terapisi klinikle ilişkili en yaygın gen terapisi türüdür. Otozomal resesif aktarılan bir kalıtımsal dönüşüm sonucu hücrede kodlanamayan proteinin yardım edilmesini içerir. Gen Terapisinin Öteki Türleri Gen terapisinin fazla sayıda türü mevcuttur. Mesela; hastalık genetik açıdan fazla sayıda faktörden etkileniyorsa ya da hastalığa sebep olan kalıtımsal değişim bilinmiyorsa bir büyüme faktörü eklenebilir. Optogenetik; ışığa duyarlı olabilmeleri için gangliyon hücrelerini (retinada yer alan beyine sinyal ileten hücre türü) genetik açıdan değiştirir. Fotoreseptörlerin zarar gördüğü retinal hasarlar için bu usul yardımcı olabilir. Baskın genetik durumlarında ise, kayıp geni takviye edemeyiz. Küçük RNA’ların dahil olduğu baskılayıcı gen terapisi yöntemi uygulanır. CRISPR gibi gen editleme yöntemleri ise, DNA’yı kalıtımsal olarak değiştirmeyi veya modifiye etmeyi amaçlar. Bu araştırmalar in vitro ya da fare modellerinde yapılır. Etken veya negatif etkiyi kontrol etmek için kullanılır. Klinik Gen Terapisi Denemeleri Etkin klinik gen takviyesi denemeleri; stargardt disease, usher syndrome, RP, XLRS, choroideremia, achromatopsia and leber congenital amaurosis 2 (LCA2) hastalıklarını hedefliyor. Bu denemeler, AAV veya lentivirüs viral vektörleri kullanılarak yapılır. Vektör Optimizasyonu ve Salınımı Gene terapisinin çare edici etkisini arttırabilmek için vektörlerin optimize edilmesi üzerine çoğu grup çalışmaktadır. Bir Takım araştırmacılar, progresif retinal distrofiler için erken tedavilerin görüşün iyileşmesi için en iyi seçenek olabileceğine inanırlar. Retinal yapısı daha iyi korunmuş genç hastalarda, retinanın ışığı algılmasında daha eksik gelişme görülmesine rağmen, safha 1 ve 2 denemeleri, hastanın yaşıyla ve cinsiyetiyle aracısız korelasyon göstermedi. Cerrahi olarak retinaya gen terapisinin aktarılmasının mekanizması, retinal enjeksiyonların niçin olabileceği potansiyel travma nedeniyle tartışmalıdır. Bazı safha 1faz 2 LCA denemeleri, göz çukuru altından yapılan enjeksiyonlardan sonra hastanın görsel keskinliğini ve retina kalınlığını kaybettiğini gösterir. <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentskalitsal-goz-hastaliklari-icin-gen-terapisi-uygulamalari-5c71e3bf36ea8.jpgURL" " width="300" height="283">LCA2 ile ilgili incelemeler en kapsamlısıydı. Çok sayıda aşama 1aşama 2 denemesi ve faz 3 denemesi yapıldı ve FDA onayı bekleniyor. LCA2 için çok sayıda safha 1safha 2 denemesi hastalarda gen terapisi sonrasında retinal hassasiyette iyilleşmeyi sağlamasına rağmen, bu gelişmeler düşük düzeydedir ve aralıksız dejenerasyona karşı korumada başarısız oldu. bu nedenle bu konuda daha artı çalışmaya ihtiyaç vardır. Optimize edilmiş vektörlerin tedavi edici etkinliği üzerine yapılan araştırmalar devam etmelidir. Klinik bakış açısından incelendiğinde hangi hastanın hangi vektörden en fazla yararlanacağını bilmiyoruz ve hangi çare edici müdahalenin retinal yozlaşma ve görme kaybını değiştireceğini bilmiyoruz. Cerrahi açıdan ise mekanik travmayı en aza indirmek için en uygun usul üzerinde çalışılmalıdır. Litaratür: URLhttp:www.retina-specialist.comarticleyine-therapy-the-new-frontier-for-inherited-retinal-diseaseURL