iltasyazilim
Yeni Üye
BÜTÜNÜYLE BILINMEYEN BİR NEDENLE AKYUVARLARIN ANİ VE DENETLENEMEZ BİÇİMDE ÜREMESİYLE ORTAYA ÇIKAN BİR GRUP HASTALIK ÇOĞUNLUKLA KAN KANSERİ (LÖSEMİ) OLARAK ADLANDIRILIR
Lösemi terimi beyaz kan, yani akyuvarlar açısından zengin kan anlamına kazanç Kanda lökosit sayısının artmasıyla seyreden lösemiler, kan kanserlerinin sadece bir bölümünü oluşturur böylece günümüzde kan dolaşımında olgunlaşmamış ve tipik olmayan akyuvarların sayıca fazla ya da az olmasına kadar “lösemik kan kanseri ve “alösemik kan kanseri ayırımı yapılmaktadır
Kan kanserleri değişik akyuvar hücrelerinin üretildiği dokuları etkileyen bir bitkiler hastalığıdır Dolaşımdaki kanı etkilediği gibi, sonuçları çevre kanında keskin biçimde görülmeyebilir Hastalıktan etkilenen hücreler (granülositler, lenfositler, retikülohistiyositler ve plazma hücreleri) denetimden çıkarak egemen hareket etmeye başlar ve kan hücrelerinin üretildiği organlara, hem başka organ ve dokulara yerleşip yapısal yıkıma niçin olurlar
NEDENLERİ
Tüm tümörler gibi kan kanserlerinin de nedenleri açıklığa kavuşmamıştır Fakat araştırmalar, kan kanserine niçin olan veya hazırlayan etkenler hakkında manâlı veriler sağlamıştır Bunlara “lökomojen faktörler, yani kan kanserini hazırlayıcı etkenler adı verilir Bir Takım etkenlerin (örneğin iyonlaştırıcı ışının radyasyon) hastalığa niçin olduğu muhakkak bilinmekle birlikte, bazıları demin kanıtlanmamıştır
IRK, YAŞ VE CİNSİYETE BAĞLI ETKENLER
Yirmi dört ülkede yapılan bir araştırmaya göre kan kanserinden ölüm oranı 100000 de 6 dır Fakat hastalığın görülme sıklığı toplumlara tarafından değişir; beyazlarda, Afrika ve Uzakdoğu kökenlilere kadar iki kat daha sık rastlanır Kronik lenfositer lösemi Japonlar ’da ve Çinlilerde hiç görülmezken, Yahudiler ’de son derece yaygındır Bunun nedeni tamamen bilinmemekle birlikte insanlar, genetik ve çevre etkenlerininrolü tartışılmaktadır
Hastalığın görülme sıklığı ile yaş arasındaki bağıntı fazla değişkendir; Yaşamın birincil on yılında büyüyen görülme sıklığı, 35 yaşlarında en yüksek orandadır Rahatsızlık 50 yaş sonrası tekrar sıklaşır ve 7075 yaşlarında sıklığı ikinci kez doruğa ulaşır
Yaş ile hastalığın değişik tipleri aralarında da bir bağıntı vardır Çocuklarda akkut lenfositer lösemiye sık rastlanırken, akut miyeloit tip ender görülür Çocukluk döneminde hastalığın kronik biçimleri hemen hemen hiç görülmez Orta yaşlarda akut ve kronik tipler adeta eşit orandadır, yaşlılarda ise kronik lenfositer lösemi ve akut miyeloit lösemi oranı bariz biçimde artar Ama bütün lösemi türleri içinde, fena gidişli akut tipler, ötekilerden daha sık görülmektedir
Hem hastalık, kadınlara göre erkeklerde daha yaygındır
Kan kanserinde ırsi etkenlerin önemi konusunda anlaşmazlığa neden olan düşünceler vardır
İYONLAŞTIRICI IŞINIM
İyonlaştırıcı ışınımın hazırlayıcı etkisi, insan ve hayvanlar üstünde deneylerle kanıtlanmıştır İnsanlarda ışınıma emrindeki olarak artan kan kanseri olguları uzun süreden beri bilinir Hiroşima ve Nagazaki ’ye atılan atom bombalarından daha sonra sağ kalan millet üstünde yapılan araştırmalarda, ışınımın kan kanseri sıklığını önemli ölçüde artırdığı, keza ışınım miktarı ile kan kanseri arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu açıkça kanıtlanmıştır Kan kanserinin radyoloji uzmanı hekimlerde diğer insanlara oranladaha sık görüldüğü de bilinen bir gerçektir
KAN KANSERİNİ HAZIRLAYAN DIĞER DIŞ ETKENLER
Uzun vakit benzol etkisinde çalışan kişilerdeki akut miyeloit lösemi sıklığı, benzolün rahatsızlık nedeni olduğu yolunda en minik bir kuşku bırakmamaktadır Başka maddelerle ilaçların böyle bir rol oynayıp oynamadığı konusunda ise belirlenmiş bir bilgi yoktur
Akut ve kronik olmak üzere iki tip kan kanseri vardır Bu biçimlerde etkilenen hücrenin tipine tarafından miyeloit ve lenfositer olarak kendi içinde ikiye ayrılır Hücresel tipine göre yapılan bu sınıflandırmada, özellikle hastalığın akut biçimlerinde daha ender olarak öbür gözenekli olan tipleri de etkilenebilir Böylece akut eozinofiler kan kanseri, bazofiler kan kanseri ve kloroma tabloları ortaya çıkar Burada akut ve kronik terimlerinin hastalığın klinik tablosu ile değil, kan özellikleri ile ilgili olduğunu vurgulamak gerekir
AKUT KAN KANSERLERİ
Akut kan kanserlerinde açılış belirtileri fazla farklı alanlara yönlendirilmiş olduğundan, rahatsızlık tablosunu tasvir etmek oldukça güçtür yine de hastalığın semptom ve belirtilerinin birçok, kandaki değişikliklerden ve akut kan kanserinin yayılıcı özelliğinden kaynaklanır
Olguların yarısından çoğunda ilk belirti kanama eğilimindeki artıştır Sık görülem birincil belirtiler aralarında deri ve mukozalardaki purpuralar (morumsu kırmızı minik kanama odakları) ile dişeti ve burun kanamaları sayılabilir Kanama herhangi bir organda da görülebilir Mesela gözün ağ tabakası, dişler, beyin, beyinomurilik zarı (meninks), böbrek ve idrar kesesi, sindirim organları ve akciğer zarında da kanamalara rastlanabilir
Ağır bir seyir izleyen alev, ilk olarak olguların üçte birinde görülürken, akut kan kanserlerinde her olguda gözlenir
Tipik bir bulgu de ağız ve yutakta kanamalı ve doku ölümüne bağlı (nekrotik) değişimlerdir Dil ve dudaklar kuruyup çatlar; dişetlerinde şişme, kanama ve yer yer doku ölümü (nekroz) görülür, iç yanak mukozası ve damakta topluiğne başı büyüklüğünde kanama odakları ile içi kan batmış keseciklere rastlanır, artan bademcikler kanamalı, morumsu, gri beyaz bir zarla kaplıdır Hastalığın ileri evrelerinde her olguda görülen kansızlık, ilk olarak belirlenmiş olmayabilir, ama ilerleyici niteliği ile zamanla halsizlik, baş dönmesi, yürek atışlarında süratlenme ve yorgunlukla gelen solunum yetmezliği yaratır
Hastalığın başlangıcında veya daha çok gidişi sırasında kanserli hücreler bütün dokulara yayılarak değişik ölçülerde yıkıma yol açabilirler En çok şu sonuçlar görülür: Bilhassa çocuklarda yer yer östeoliz (bölgesel kemik erimesi), osteoporoz (kemik dokusunun yoğunluğunun azalması) veya iskelet sisteminde periost (kemik dış zarı) tepkimesi, etkilenen bölgeye göre değişik yerel felçlerle ortaya çıkan asap sistemi belirtileri, akut ya da daha fazla belirtisiz başlayan beyinomurilik zarı tahrişine tabi lösemi menenjiti Akut kan kanserinin klinik belirtileri aralarında son olarak dalak, lenf düğümü ve karaciğer büyümesi dikkati çeker Dalak büyümesi genelde ön planda değildir Hatta olguların %40 ında hiç görülmez Benzer biçimde karaciğer büyümesi de keskin değildir ve olguların kayda değer bir bölümünde görülmeyebilir öte taraftan lenf düğümü büyümesi çocukluk çağı akut lenfositer lösemilerinde baş, boyun yanları ve göğüs bölgelerinde çok yaygındır
Bunlardan da anlaşılacağı gibi akut kan kanserlerinin fazla dağıtılmış klinik belirtileri vardır Bu belirtilerin en azından hastalığın başlangıcında bir bir veya birkaçının bir arada görülebileceği dikkate alınırsa, akut kan kanserinin zahmetsizce başka hastalıklarla (enfeksiyon, romatizma hastalıkları vs) karıştırılabileceği ve hatalı teşhis yerleştirme olasılığının yüksek olduğu anlaşılması mümkün Akut kan kanserleri fazla hafif ve sıvı belirtilerle ortaya çıksa da, kan tahlili yapılmasını gerektiren bir ya da daha fazla semptom mutlaka bulunur Böylece tanıya yaklaşılır veya en azından kan kanseri kuşkusu sağlam bir esas üstüne oturtulur *
Lösemi terimi beyaz kan, yani akyuvarlar açısından zengin kan anlamına kazanç Kanda lökosit sayısının artmasıyla seyreden lösemiler, kan kanserlerinin sadece bir bölümünü oluşturur böylece günümüzde kan dolaşımında olgunlaşmamış ve tipik olmayan akyuvarların sayıca fazla ya da az olmasına kadar “lösemik kan kanseri ve “alösemik kan kanseri ayırımı yapılmaktadır
Kan kanserleri değişik akyuvar hücrelerinin üretildiği dokuları etkileyen bir bitkiler hastalığıdır Dolaşımdaki kanı etkilediği gibi, sonuçları çevre kanında keskin biçimde görülmeyebilir Hastalıktan etkilenen hücreler (granülositler, lenfositler, retikülohistiyositler ve plazma hücreleri) denetimden çıkarak egemen hareket etmeye başlar ve kan hücrelerinin üretildiği organlara, hem başka organ ve dokulara yerleşip yapısal yıkıma niçin olurlar
NEDENLERİ
Tüm tümörler gibi kan kanserlerinin de nedenleri açıklığa kavuşmamıştır Fakat araştırmalar, kan kanserine niçin olan veya hazırlayan etkenler hakkında manâlı veriler sağlamıştır Bunlara “lökomojen faktörler, yani kan kanserini hazırlayıcı etkenler adı verilir Bir Takım etkenlerin (örneğin iyonlaştırıcı ışının radyasyon) hastalığa niçin olduğu muhakkak bilinmekle birlikte, bazıları demin kanıtlanmamıştır
IRK, YAŞ VE CİNSİYETE BAĞLI ETKENLER
Yirmi dört ülkede yapılan bir araştırmaya göre kan kanserinden ölüm oranı 100000 de 6 dır Fakat hastalığın görülme sıklığı toplumlara tarafından değişir; beyazlarda, Afrika ve Uzakdoğu kökenlilere kadar iki kat daha sık rastlanır Kronik lenfositer lösemi Japonlar ’da ve Çinlilerde hiç görülmezken, Yahudiler ’de son derece yaygındır Bunun nedeni tamamen bilinmemekle birlikte insanlar, genetik ve çevre etkenlerininrolü tartışılmaktadır
Hastalığın görülme sıklığı ile yaş arasındaki bağıntı fazla değişkendir; Yaşamın birincil on yılında büyüyen görülme sıklığı, 35 yaşlarında en yüksek orandadır Rahatsızlık 50 yaş sonrası tekrar sıklaşır ve 7075 yaşlarında sıklığı ikinci kez doruğa ulaşır
Yaş ile hastalığın değişik tipleri aralarında da bir bağıntı vardır Çocuklarda akkut lenfositer lösemiye sık rastlanırken, akut miyeloit tip ender görülür Çocukluk döneminde hastalığın kronik biçimleri hemen hemen hiç görülmez Orta yaşlarda akut ve kronik tipler adeta eşit orandadır, yaşlılarda ise kronik lenfositer lösemi ve akut miyeloit lösemi oranı bariz biçimde artar Ama bütün lösemi türleri içinde, fena gidişli akut tipler, ötekilerden daha sık görülmektedir
Hem hastalık, kadınlara göre erkeklerde daha yaygındır
Kan kanserinde ırsi etkenlerin önemi konusunda anlaşmazlığa neden olan düşünceler vardır
İYONLAŞTIRICI IŞINIM
İyonlaştırıcı ışınımın hazırlayıcı etkisi, insan ve hayvanlar üstünde deneylerle kanıtlanmıştır İnsanlarda ışınıma emrindeki olarak artan kan kanseri olguları uzun süreden beri bilinir Hiroşima ve Nagazaki ’ye atılan atom bombalarından daha sonra sağ kalan millet üstünde yapılan araştırmalarda, ışınımın kan kanseri sıklığını önemli ölçüde artırdığı, keza ışınım miktarı ile kan kanseri arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu açıkça kanıtlanmıştır Kan kanserinin radyoloji uzmanı hekimlerde diğer insanlara oranladaha sık görüldüğü de bilinen bir gerçektir
KAN KANSERİNİ HAZIRLAYAN DIĞER DIŞ ETKENLER
Uzun vakit benzol etkisinde çalışan kişilerdeki akut miyeloit lösemi sıklığı, benzolün rahatsızlık nedeni olduğu yolunda en minik bir kuşku bırakmamaktadır Başka maddelerle ilaçların böyle bir rol oynayıp oynamadığı konusunda ise belirlenmiş bir bilgi yoktur
Akut ve kronik olmak üzere iki tip kan kanseri vardır Bu biçimlerde etkilenen hücrenin tipine tarafından miyeloit ve lenfositer olarak kendi içinde ikiye ayrılır Hücresel tipine göre yapılan bu sınıflandırmada, özellikle hastalığın akut biçimlerinde daha ender olarak öbür gözenekli olan tipleri de etkilenebilir Böylece akut eozinofiler kan kanseri, bazofiler kan kanseri ve kloroma tabloları ortaya çıkar Burada akut ve kronik terimlerinin hastalığın klinik tablosu ile değil, kan özellikleri ile ilgili olduğunu vurgulamak gerekir
AKUT KAN KANSERLERİ
Akut kan kanserlerinde açılış belirtileri fazla farklı alanlara yönlendirilmiş olduğundan, rahatsızlık tablosunu tasvir etmek oldukça güçtür yine de hastalığın semptom ve belirtilerinin birçok, kandaki değişikliklerden ve akut kan kanserinin yayılıcı özelliğinden kaynaklanır
Olguların yarısından çoğunda ilk belirti kanama eğilimindeki artıştır Sık görülem birincil belirtiler aralarında deri ve mukozalardaki purpuralar (morumsu kırmızı minik kanama odakları) ile dişeti ve burun kanamaları sayılabilir Kanama herhangi bir organda da görülebilir Mesela gözün ağ tabakası, dişler, beyin, beyinomurilik zarı (meninks), böbrek ve idrar kesesi, sindirim organları ve akciğer zarında da kanamalara rastlanabilir
Ağır bir seyir izleyen alev, ilk olarak olguların üçte birinde görülürken, akut kan kanserlerinde her olguda gözlenir
Tipik bir bulgu de ağız ve yutakta kanamalı ve doku ölümüne bağlı (nekrotik) değişimlerdir Dil ve dudaklar kuruyup çatlar; dişetlerinde şişme, kanama ve yer yer doku ölümü (nekroz) görülür, iç yanak mukozası ve damakta topluiğne başı büyüklüğünde kanama odakları ile içi kan batmış keseciklere rastlanır, artan bademcikler kanamalı, morumsu, gri beyaz bir zarla kaplıdır Hastalığın ileri evrelerinde her olguda görülen kansızlık, ilk olarak belirlenmiş olmayabilir, ama ilerleyici niteliği ile zamanla halsizlik, baş dönmesi, yürek atışlarında süratlenme ve yorgunlukla gelen solunum yetmezliği yaratır
Hastalığın başlangıcında veya daha çok gidişi sırasında kanserli hücreler bütün dokulara yayılarak değişik ölçülerde yıkıma yol açabilirler En çok şu sonuçlar görülür: Bilhassa çocuklarda yer yer östeoliz (bölgesel kemik erimesi), osteoporoz (kemik dokusunun yoğunluğunun azalması) veya iskelet sisteminde periost (kemik dış zarı) tepkimesi, etkilenen bölgeye göre değişik yerel felçlerle ortaya çıkan asap sistemi belirtileri, akut ya da daha fazla belirtisiz başlayan beyinomurilik zarı tahrişine tabi lösemi menenjiti Akut kan kanserinin klinik belirtileri aralarında son olarak dalak, lenf düğümü ve karaciğer büyümesi dikkati çeker Dalak büyümesi genelde ön planda değildir Hatta olguların %40 ında hiç görülmez Benzer biçimde karaciğer büyümesi de keskin değildir ve olguların kayda değer bir bölümünde görülmeyebilir öte taraftan lenf düğümü büyümesi çocukluk çağı akut lenfositer lösemilerinde baş, boyun yanları ve göğüs bölgelerinde çok yaygındır
Bunlardan da anlaşılacağı gibi akut kan kanserlerinin fazla dağıtılmış klinik belirtileri vardır Bu belirtilerin en azından hastalığın başlangıcında bir bir veya birkaçının bir arada görülebileceği dikkate alınırsa, akut kan kanserinin zahmetsizce başka hastalıklarla (enfeksiyon, romatizma hastalıkları vs) karıştırılabileceği ve hatalı teşhis yerleştirme olasılığının yüksek olduğu anlaşılması mümkün Akut kan kanserleri fazla hafif ve sıvı belirtilerle ortaya çıksa da, kan tahlili yapılmasını gerektiren bir ya da daha fazla semptom mutlaka bulunur Böylece tanıya yaklaşılır veya en azından kan kanseri kuşkusu sağlam bir esas üstüne oturtulur *