Son Konu

Karadelikler ve Muhtemel Kıyamet Tasvirleri

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ProfDr Osman ÇAKMAK Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınızHaziran 2006

Kur’ânı Kerîm’de, kıyamet esnasında vuku bulacak hâdiseler açıkça tasvir edilir Âyetlerde kıyametin, sadece dünyayı değil, diğer gök cisimlerini de içine alan, kâinat çapında bir son olduğuna dikkat çekilir

“Gök yarıldığı zaman; Yıldızlar parçalanıp etrafa saçıldığı zaman, Denizler birbirine katılıp tek deniz hâline geldiği zaman (İnfitâr, 8213)

“Gün gelecek, gök şiddetle çalkalanacak, Dağlar sür’atle yürüyecektir (Tûr, 529,10)

“Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman, yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman; dağlar yürütüldüğü zaman (Tekvîr, 8113)

“Gün gelir, gök sahifesini, tıpkı kâtibin yazdığı kâğıdı dürüp rülo yapması gibi düreriz Biz ilkin yaratmaya nasıl başladıysak, diriltmeyi de Biz gerçekleştiririz Bu üzerimize aldığımız bir vaaddir Bunu gerçekleştirecek olan da Biziz (Enbiyâ, 21104)

Sebepler plânında, sağlam olarak çatılmış bir düzeni dağıtabilecek ve çekim gücü dâhil diğer kuvvetleri tesirsiz kılabilecek; gezegen ve yıldızları yörüngesinden çıkarabilecek kuvvet ne olabilir?

Son yıllarda bilim adamları, ‘karadelik çekim kuvveti’nin böyle bir vazife görebileceği ihtimali üzerinde durmaktadır

“Kari’a; Nedir o kari’a? Kari’ayı, o kapıları döven ve dehşetiyle kalblere çarpan o kıyamet felâketini sen nereden bileceksin ki! O gün insanlar uçuşan kelebekler gibi şuraya buraya fırlatılırlar Dağlar atılmış rengârenk yünlere dönerler (Kari’a, 10115)

“Gök yarıldığı zaman Yıldızlar parçalanıp etrafa saçıldığı zaman Denizler birbirine katılıp tek deniz hâline geldiği zaman (İnfitâr, 8213)

Yukarıdaki âyetlerde tasvir edilen hâdiseler Yaratıcı’nın takdiriyle ‘karadelik çekim kuvveti’nin tesirine bağlanmış olabilir

Bir ateş küre üzerine oturduğumuz ve atmosferi meydana getiren gazların yerçekimiyle arz etrafında tutulduğu bilinmektedir Kuvvetli bir çekimle dünya atmosferinden ilk önce kaybolacak şey, teneffüs ettiğimiz hava olacaktır Böyle bir durumda dış basıncın kalkmasıyla, büyük ölçüde sudan (% 70) müteşekkil olan yeryüzündeki canlılarda ‘iç basınç’ galebe çalacak ve canlılar parçalanacaktır

Diğer gezegenlerin yanısıra Güneş Sistemi’ndeki iki ‘asteroid kuşağı’nda mevcut trilyonlarca gök cisminin (asteroid, meteor ve kuyruklu yıldızlar) arasında Kudreti İlâhî ile süregelen cazibe ipleri belki de karadelik çekim kuvveti tesiriyle koparılacaktır

Kıyametin kopmasında geometrik çekim dengelerinin bozulmasına da rol verilebilir Genel İzafiyet Teorisi’nde de görüldüğü üzere, göklerin uzayzaman düzlüğü, Kur’ân’ın ifadesiyle, dürülebilir ve bir kâğıt gibi buruşturulabilir Bu durumda da yıldızlar yerlerinden oynar ve dökülür

Gergin bir örtü veya ağ, üzerine konan cisimlerin ağırlığı altında nasıl eğip bükülüyorsa, gökler de (uzayzaman ağı) içlerine ‘yerleştirilmiş’ çok yoğun cisimler olan karadeliklere verilen vazifeyle eğilip bükülür, hattâ yırtılıp çatlar veya daha uygun bir tabirle delinir Delinmenin mânâsı fizik kanunlarının geçerliliğinin ortadan kaldırılmasıdır

Galaksilerin merkezine konmuş karadeliklerin giderek büyüyeceği, sonunda galaksinin karadelik hâline geleceği ve bütün karadeliklerin birleşmesiyle kâinatın toptan karadelik hâlini alacağı tahmin edilmektedir

Deve iğne deliğinden geçtiğinde…
“Âyetlerimizi yalan sayanlara ve onları kabule tenezzül etmeyenlere gök kapıları açılmayacak ve deve iğne deliğinden geçmedikçe onlar da cennete giremeyeceklerdir İşte Biz, suçlu kâfirleri böyle cezalandırırız! (A’raf, 740)

‘Devenin iğne deliğinden geçmesi’ ifadesi gökcisimlerinin karadeliklerdeki ‘tekillik’ denen küçücük bir ‘noktadan’ geçirilmesini hatıra getirmektedir Bu benzetme, karadeliğin yutma alanına giren koskoca bir kürenin; incelerek âdeta bir ip hâline gelebileceğini ve yutulan cisme göre çok küçük kalan karadeliğin çekimiyle yutulabileceğini akla getirmektedir

Güneş’ten yüzbinlerce defa büyük bir gök cismi uzayzamanın son derece bükülüp çukurlaştığı karadeliklerde yutulmaya başladığında, bir topluiğne başı kadar boyutsuz bir nokta hâline gelebilir

Karadelik çekim kuvveti tesirinin en büyük olduğu merkez bölge ‘olay ufku’ ile anlatılır Karadelikler, içinde bulunduğumuz bu âlemden başka uzaylara açılan ‘geçiş kapıları’ olabilir Bu durumda, farzı muhal karadeliğin içine düşen bir astronotun başına gelebileceklere bakalım

Fezâ yolcusu ile saatlerimizi dikkatle ayarlıyoruz ve onu karadeliğin ‘olay ufkuna’ doğru uğurluyoruz Astronot yavaş yavaş çekimin giderek arttığı olay ufkuna yaklaşırken onun saatinin daha yavaş işlediğini görürüz Güneş kütlesi kadar bir karadelik çevresinde olay ufkuna biraz yakın bölgede bizim saatimiz 1 saniyelik bir zaman aralığını gösterirken, onun saati bu aralığı meselâ 3,3 saniye gösterebilecektir Çünkü zaman orada daha ağır akmaktadır Astronotumuz olay ufkuna biraz daha yaklaştığında, onun meselâ 33 saniyesi (bir öncekinden on kat daha yavaş) bizim yine 1 saniyemize tekabül edecek, olay ufkuna tamamen girdiğinde ise, orada zaman artık donacak, saniyeler arasındaki zaman aralığı duracaktır

Bu tasavvurî yolculuk acaba astronot açısından nasıl algılanır?
Uzay yolcusu olay ufkuna yaklaştıkça, zamanın ‘ağır’ işlediğini fark etmekle kalmaz, vücudunda garip bir uzama da görebilir Çekim vücudun uç noktalarında (ayaklar ve baş) daha şiddetli tesir göstereceğinden, astronot ‘Ne oluyoruz?’ demeye kalmadan, iplik gibi uzamaya başlar Gittikçe olay ufkuna yaklaşan astronot için geçen saniye, kâinatın bir ay, bir yıl, bin yıl sonrasını gösterir Olay ufkuna bir adım kala, kâinatın neredeyse bütün geleceği astronotun 1 saniyesi içine sığar Astronot, iğne deliği olan tekillik noktasına hızla sürüklenir ve kendini öteki tarafta bulur Bu bölgede, ışık hızının mutlak hız (kâinattaki en büyük hız) olduğu tezini esas alan ‘özel izafiyet’ de geçerliliğini kaybeder Çünkü tekilliğe doğru yaklaştıkça, astronotun veya uzay gemisinin üzerine tesir edecek çekim o denli şiddetlenir ki, bu andan sonra hız artık ışık hızını da aşar Işıktan da yüksek bir hız söz konusu olduğunda, bütün illiyet prensipleri ve önceliksonralık münasebetleri artık geçersiz hâle gelir İşte o vakit ‘zamanda’ da geriye doğru gidebiliriz Bu konudaki yorumlar şu şekildedir: Tekillik kuyusuna düşmekte olan biri, kâinatın bütün geçmişini göz açıp kapama süresi içinde yaşayabilir Artık o bir zaman gezgini hâline gelmiştir Şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek onun temaşası altına girmiştir Tekilliğin iğne deliğinden o bir başka kâinata geçmiş olabilir

Güneş, batıdan doğacak (Çekim gücünün gariplikleri)
Fahrettin Râzi tefsirinde, “Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman (Tekvîr, 811) âyetindeki ‘kuvvirat’ kelimesine Hz Ömer’den gelen bir rivayete göre, ‘ışığını giderip karartmak’ mânâsını verirken; İbni Abbas’tan gelen bir rivayete göre ise, Güneş’in dürülmesini onun Arş’a katılması olarak yorumlar Işığın dürülmesi ve toplanmasında İlâhî takdir fizikî âlemde nasıl tecelli edebilir? Bilindiği gibi karadelik çekiminden sadece madde değil ışık da kurtulamamaktadır

Peygamberimiz’den (sas) gelen haberlere göre; Güneş, Arş’ın altında bulunduğu bir sırada ona, olduğu yerden doğması emri verilecek ve o da buna göre batıdan doğacaktır Kıyamet esnasında vuku bulacağı bildirilen Güneş’in batıdan doğması nasıl mümkün olabilir?

Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşü tersine çevirebilir mi? Bunda sebep rolü oynayacak mekanizma, karadeliğin yutulma tesirindeki bir gökcisminin (bu misâlde Dünya’nın) yörüngesinden çıkıp başıboş hâle gelmesi (böylece dönüşünün ters yöne çevrilmesi) olabilir

Güneş’i ters yönden doğuyor gösterebilecek bir durum da, karadeliğin müthiş çekim tesiriyle ışınların yön değiştirebilmesidir Doğudan gelen ışınlar ters yönden çekilince batıya yöneleceklerdir Kıyamet tasvirlerinde Güneş’in ışınlarının ‘dürülüp kaldırılması’ karadeliklere yaptırılacak bir iştir

İmâmı Gazâli Hazretleri, ‘Keşfu Ulumu’lÂhire’ risalesinde, kıyamet âyetlerinin tefsirini yaparken kâinat çapındaki kıyamete dikkat çeker: “Allah, Sur’un üfürülmesiyle, Kıyametin kopmasını murad ettiği zaman bir de bakarsın ki, dağlar uçuşup bulutlar gibi yürümeye, denizler birbirine doğru karışmaya, Güneş dürülüp kararmaya, kâinat birbirine girmeye, yıldızlar ipinden kopmuş tesbih taneleri gibi dökülüp dağılmaya, gök değirmen taşı gibi dönmeye, yer korkunç sarsıntılarla titreyerek deri gibi bazen gerilip bazen yayılmaya başlar Öyle ki Allah, feleklerin görevden azledilmesini emreder; yerlerde, semalarda ve hattâ Kürsi’de canını vermemiş hiçbir canlı kalmaz Ruhlu ise ruhunu teslim eder Yer ve gökler sakinlerinden boş kalır

Bediüzzaman (ra) ise, kâinatın hassas bir düzen içinde birbirine bağlanmış parçaları arasındaki ulvî rabıtalarda (çekim, elektromanyetik kuvvet, nükleer kuvvet vd) bir bozulma olacağına dikkat çeker ve kıyameti şöyle tasvir eder (sadeleştirilerek):
“Şu dünyanın can çekişmesini, Kur’ân âyetlerinin işaret ettiği surette hayal etmek istersen bak Şu kâinatın cüzleri, ince, ulvî bir nizam ile birbirine bağlanmış; gizli, nazik, lâtif bir rabıta ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki; gök cisimlerinden tek bir cisim, ‘Öl!’ emrine veya ‘Yörüngeden çık!’ hitabına mazhar olunca şu dünya sekerata başlar Yıldızlar çarpışır, gök cisimleri dalgalanır, nihayetsiz fezayı âlemde milyonlar gülleler, küreler gibi büyük topların müthiş sadaları gibi feryada başlar Birbiriyle çarpışarak, kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenir İşte şu ölüm ve can çekişme ile Kadîri Ezelî, kâinatı çalkalar, onu tasfiye edip, cehennem ve cehennemin maddeleri bir tarafa, cennet ve cennetin maddeleri başka tarafa çekilir, âlemi âhiret tezahür eder (Sözler, s498)

Kıyametin gerçekleşme şekli nasıl olursa olsun, Kur’ân’ın sürekli vurgu yaptığı gibi, “Eğer dünyanın eceli fıtrîsinden evvel Ezelî İrade’nin izniyle hâricî bir maraz veya muharrib bir hâdise başına gelmezse ve onun Sânii Hakîm’i dahi fıtrî ecelden evvel onu bozmazsa, herhalde hattâ fennî bir hesab ile bir gün gelecek ki: ‘Güneş dürülüp toplandığında, yıldızlar döküldüğünde, dağlar yürütüldüğünde’ (Tekvîr, 8113) mânâları ve sırları, Kadîri Ezelî’nin izni ile tezahür edip, o dünya olan büyük insan sekerata (ölüm dakikaları) başlayıp acib bir hırıltı ile ve müdhiş bir ses ile fezâyı çınlatıp dolduracak, bağırıp ölecek; sonra Emri İlâhî ile dirilecektir (29 Söz, İkinci Maksad, Dördüncü Esas)

Burada maksadımız; Kur’ânı Kerîm’in bir kere daha mu’cizevî yönüyle haber verdiği muazzam hâdiseleri, yine Cenabı Hakk’ın bilimler vasıtasıyla insanlığa bahşettiği idrâk zaviyesinden ele almak ve aklımıza yeni pencereler açmaktır Vuku bulan ve bulacak olan hâdiselerin gerçek şeklini elbetteki ancak Allah (cc) bilir
Karadelikler Kıyamete Sebep Olabilir mi ?Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız Ağustos 2011
ProfDr Osman ÇAKMAK

Kâinat, mükemmel bir düzen ve âhenk içinde birbirine bağlı hareket eden milyarlarca gök sistemini barındırmaktadır Bu muhteşem düzeni bozacak ve çekim gücü dâhil diğer kuvvetleri tesirsiz hâle getirecek, gezegen ve yıldızları yörüngesinden çıkararak, her şeyi alt üst edebilecek zâhirî bir sebep veya kuvvet ne olabilir? Tekvîr Sûresi'nin Güneş dürülüp söndürüldüğü zaman Yıldızlar kararıp düştüğü zaman Gök yerinden soyulup koparıldığı zamanmealindeki âyetlerini mevcut kozmoloji bilgilerimize göre düşünürsek, Güneş'i dürecek, yıldızların ışığını dahi yutup onları fonksiyonsuz hâle getirip düşürecek sebep, karadelikler olabilir mi?

Karadeliklerin kâinat çapında bir kıyamete yol açabilme potansiyelinde olduğu tahmin edilmektedir Öyle ki, karadeliklerdeki çekim tesiriyle dağların uçabileceği, arzın altındaki ateş ve lâvların yeryüzüne çıkarken büyük depremlere yol açabileceği öngörülmektedir Son yıllarda depremlerin meydana gelmesinde, Ay ve Güneş'in çekim tesirlerinin de rol oynayabileceğine dâir birkaç ilmî araştırma vardır Ay ve Güneş tutulmalarının denizlerde 7–8 metre, karalarda ise 35–40 cm kadar yükselmeye yol açabilmesinin, depremi tetikleyici faktörler arasında olduğu zannedilmektedir Karadeliklerin çekim tesiriyle 12 ila 15 büyüklüğünde depremler olabilir Bugüne kadar dünyada tespit edilmiş en büyük deprem, 9,2 büyüklüğündedir ve böyle bir deprem, çok kısa bir süre içerisinde büyük bir felâkete yol açabilir

Karadeliklerin çekim tesiri
Bir ateş küre üzerinde oturduğumuzu hatırlayalım Atmosferi meydana getiren gazlar, yer çekimiyle arza tutunmaktadır Suları kaynatacak, dünyaya tutunmuş olan atmosfer gazlarını çekip götürecek tesirlerden birisi de karadelik çekim kuvveti olabilir Dünya atmosferindeki hava ve onun teşkil ettiği hava basıncı, kuvvetli bir çekim tesiriyle yok olabilir Basınç kaldırılınca sular, okyanuslar müthiş bir fışkırma ile kaynayıp buharlaşabilir Bütün canlılar, büyük ölçüde sudan (% 70) yaratılmış olduğundan, bu durumda suyu sıvı hâlde tutan dış basınç kalkacak, canlı organizmalar paramparça olacaktır Güneş Sistemi'ndeki iki asteroit kuşağında(Kupier ve Orion kuşakları) yer alan trilyonlarca gök cisimlerinin (asteroit, meteor ve kuyruklu yıldızlar) karadeliğin vakum tesiriyle, çekim iplerinden kurtulacağını ve buna bağlı olarak dehşetli çarpışmaların meydana geleceğini de unutmamak gerekir Bu yüzden atmosfer dışına çıkan astronotlar, atmosfer basıncında içi hava dolu uzay elbisesi giyerler

Çekim dengesinin bozulması
Risalei Nurlarda, kâinatın unsurları arasında çekim, elektromanyetik kuvvet, nükleer kuvvet gibi hassas bağlantıların olduğu ve bunların bozulmasıyla oluşabilecek kâinat çapındaki kıyamete dikkat çekilir: Şu Dünya'nın can çekişmesini, Kur'ân âyetlerinin işaret ettiği surette, hayal etmek istersen bak Şu kâinatın eczaları, ince, ulvî bir nizam ile birbirine bağlanmış; gizli, nazik, lâtif bir rabıta ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki; eğer gök cisimlerinden tek bir cisim, 'Öl' emrine veya 'Yörüngeden çık' hitabına mazhar olunca, şu Dünya sekerata başlar Yıldızlar çarpışacak, ecramlar dalgalanacak, nihayetsiz fezayı âlemde milyonlar gülleler, küreler gibi büyük topların müthiş sadaları gibi feryada başlar Birbiriyle çarpışacak, kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenecek İşte şu ölüm ve can çekişme ile Kadîri Ezelî, kâinatı çalkalar; kâinatı tasfiye edip, Cehennem ve Cehennem'in maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennet'in mevaddı münasebetleri başka tarafa çekilir, âlemi ahiret tezahür eder(Sözler, s 498)

Genel İzafiyet Teorisi'ne göre, düz uzayzaman bir kâğıt gibi dürülebilir, buruşturulabilir Karadeliklerin çekim kuvveti, cazibe ipleri ile hassas bir şekilde birbirine bağlı olan yıldızların yerlerinden düşmesine sebep olabilir Nasıl ki bir file ağı, üzerine konan ağır cisimlerce eğip bükülebiliyorsa, adına sema dediğimiz uzayzaman ağı da içine oturmuşsonsuz ağırlık mânâsına gelen karadelikler tarafından o bölgede eğilip bükülebilir, hattâ yırtılarak delinebilir Bu, karadeliklerin belirgin bir özelliğidir Bunun bir muhtemel açıklaması, fizik kanunlarının geçerliliğini kaybetmesiyle o bölgede fizik ötesi âlemlere kapı açılması olabilir Uzayzaman denen fizikî kâinat (sema), hem sağlam bir yapıda hem de çatlaksızolduğu Yüce Beyan'da açıkça anlatılır: Gözünü bir çevir göğe bak, bir çatlak görebilir misin?(Mülk, 673) Ancak kıyametle ilgili âyetlerde, semada çatlamanın vuku bulacağı sürekli tekrarlanır Gün gelir, yeryüzü başka bir yere, gökler de başka göklere çevrilir(İbrahim, 1448), Gök yarılır, o gün zaafa düşer(Hakka, 6916) ve (Kıyamet) günün(ün) şiddetiyle gök bile çatlar(Müzemmil, 2019) mealindeki âyetlerden, bu gökteki çatlaklarla yeni âlemlerin yaratılacağı neticesini çıkarabiliriz

Kıyametin gerçekte nasıl vuku bulacağı, elbette o fiilleri işleten ve kâinatın intizamını sağlayan Rabb'imizin ilmindedir Mevcut fizik ve kâinat bilgilerimiz çerçevesinde yapılan yorum ve yaklaşımlar, ilgili âyetlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olabilir

Güneş'in batıdan doğması ve kıyamet
Başka bir gezegen veya bir kuyruklu yıldız, Dünya'ya çarparak yörüngenin dönme yönünü değiştirebilir mi? Batıdan doğuya doğru olan Dünya'nın dönme yönü, bu defa doğudan batıya yön değiştirebilir mi? Böyle büyük bir felâket, dünyada büyük bir yıkıma ve canlı ölümlerine yol açabilir Nitekim geçtiğimiz yıllarda bir kuyruklu yıldızın çarpmasıyla Jüpiter'in dönme hızında azalma meydana geldiği tespit edildi

Venüs her açıdan sırrını koruyan bir gezegendir Zîrâ Venüs, diğerlerinin aksine, ters yönde dönmektedir Venüs'te güneş batıdan doğmaktadır Venüs'ün atmosferindeki yoğun kaya ve tozdan oluşan tabakanın muhtemel bir çarpışma sonucu oluştuğu tahmin edilmekte ve aynı sebepten tersine dönmeye başladığı ileri sürülmektedir Venüs'ün bir günü, bir yılından daha fazladır Yani Venüs, Güneş çevresinde kendi çevresinde dönüşüne göre daha hızlı döner Risalei Nurlarda, kıyamet esnasında Dünya'nın ters dönmeye başlaması ve dolayısıyla Güneş'in batıdan doğuşu, şu şekilde yorumlanır: Kürei Arz kafasının aklı hükmünde olan Kur'ân, onun baş?ndan ??kmas?yla ından çıkmasıyla zemin ane olup, izni İlahî ile başını başka seyyareye çarpmasıyla hareketinden geri dönüp, garbdan şarka olan seyahatını, iradei Rabbanî ile şarktan garba tebdil etmekle Güneş garbdan tulûa başlar Evet arzı şems ile, ferşi arş ile kuvvetli bağlayan hablullahil metin olan Kur'anın kuvvei cazibesi kopsa; kürei arzın ipi çözülür, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş garbdan çıkar Hem müsademe neticesinde emri İlahî ile kıyamet kopar diye bir te'vili vardır

Kıyametin gerçekleşme şekli ne şekilde ve nasıl olursa olsun; Kur'ân'ın sürekli vurgu yaptığı gibi; Eğer Dünya'nın eceli fıtrîsinden evvel Ezelî İrade'nin izni ile hâricî bir maraz veya muharrib bir hâdise başına gelmezse ve onun Sâni'i Hakîm'i dahi fıtrî ecelden evvel onu bozmazsa, herhalde hattâ fennî bir hesap ile bir gün gelecek ki: 'Güneş dürülüp toplandığında, yıldızlar döküldüğünde, dağlar yürütüldüğünde' (Tekvîr, 8113) mânâları ve sırları, Kadîri Ezelî'nin izni ile tezahür edip, o Dünya olan büyük insan sekerata (ölüm dakikaları) başlayıp acib bir hırıltı ile ve müthiş bir ses ile fezâyı çınlatıp dolduracak, bağırıp ölecek; sonra emri İlâhî ile dirilecektir(29 Söz)
 
Üst Alt