Son Konu

Kısa ve guzel Dini Hikayeler

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
27
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ana Hakkı ve Alkama'nın Sonu
Hazreti Peygamberimiz (sas) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu Bir kadın sahabe Resulullah'ın huzuruna telaşla girerek:

Ya ResUlellah! Şu anda kocam olum dcşeğinde, belki biraz sonra olmuş olacak Yalnız yanında kelimei şehadet getirdiğimi anladığı ve kendiside getirmeye calıştığı halde şehadet kelimesi getiremiyor Kocamın imansız gitmesinden korkuyorum Bu hususta bir yardımınızı bekliyorum, dedi

Hazreti Peygamberimiz:

Kocan sağlığında ne gibi kotu harekette bulunurdu? diye sordu

Kadın hicbir kotu amelinin olmadığını, namazını kılıp her turlu ibadetini noksansız yerine getirmeye calıştığını soyledi

Bu sefer Peygamberimiz:

Kocanızın dunyada kimi var? diye sordu

Kadın ihtiyar bir annesi olduğunu soyleyince Peygamberimz (sas) kadının kocası Alkama'nın anasın huzura cağırdı Hazreti Alkama'nın anası, Hazreti Peygamberimizin huzuruna cıktı Peygamberimiz:

Oğlun sana karşı nasıl hareket ederdi? Oğlundan memnunmusun? diyr sordu

Alkamanın anası:

Ya Resulullah, oğlum evleninceye kadar cok iyi muamele ederdi Evlendikten sonra hanımını dinledi, bana hor bakmaya başladı Hatta son zamanda evini bile ayırdı Ben de uzuldum, onun bu hareketine, dedi

Peygamberimiz (sas) yaşlı kadına; oğlunun olum doşeğinde olduğunu, hakkını helal etmediği takdirde cehennem azabı cekeceğini soylediyse de kadın:

Hakkımı helal etmem ey Allah'ın ResUlu, dedi

Alkama ise evde yatıyor, hala şehadet kelimesi getiremiyordu

Hazreti Peygamberimi, kadının annelik şefkatini harekete gecirmek icin, orada bulunanlara:

Bana biraz odun hazırlayın, diye emir verdi

Kadın hayretle :

Odunu ne yapacaksın ya ResUlellah! diye sormaktan kendini alamadı

Cunku o da şuphelenmişti

Peygamber Efendimiz :

Oğlunu yakacağım Zira yarın cehennemde yanacağına cezasını burada ceksin, daha iyi buyurunca, kadın dayanamadı,

Oğlumun gozumun onunde yanmasına razı olamam ya ResUlellah ! Ona hakkımı helal ediyorum, dedi

Murat hasıl olmuştu Hazreti Peygamberimiz, Bilalı Habeşi Hazretlerini gondererek :

Git bakalım, Alkama ne haldedir? buyurdular

Bilali Habeşi Alkam'nın yanına varıp şehadet kelimesei telkin ettiğinde, Alkama'nın dili acılmıştı :

La ilahe illallah, Muhammedun ResUlullah, deyip ruhunu Allah'a teslim etti

Başka Dua Bilmez misin?
Bir şahıs, Haremi Şerifin kapısında, Ey doğrulara yardım eden, haramlardan kacınanları koruyan Allahım! diyerek hep aynı duayı okuyordu Ona, Sen başka dua bilmez misin? dediler O şoyle acıkladı, bu duayı tekrar etme sebebini:

Ben Beyti Şerifi tavaf ederken ayağıma takılan bir şeyi eğilip aldım Bir de baktım ki, icinde bin altın bulunan bir kese Şeytanımla imanım mucadeleye tutuştular Bin altın cok para, senin butun ihtiyaclarını karşılar dedi şeytanım Îmanım ise, Bu haramdır, boşuna saklama; sahibini bul, teslim et! dedi Ben boyle mucadele icinde iken, birinin sesi duyuldu:

Burada, icinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur Kim buldu ise getirsin, ona otuz altın mujde vereyim!

Bin haramdan otuz helal hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim O da bana otuz altın verdi Bunu alıp bakırcılar carşısında gezerken, bir Arap kolenin bu paraya satıldığını gorunce, hemen satın aldım Bir muddet sonra bu kolenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşmaya başladılar Koleden ne konuştuklarını sordum Saklamayıp aynen anlattı:

Ben Mağrip sultanının oğluyum Babam, Habeş melikiyle cenk edip savaşı kaybetti Beni de esir alıp buralarda sattılar Babam bunları gondermiş, elli bin altın da vermiş ki, beni satın alıp gotursunler Sen bana cok iyilik ettin, kendi evladın gibi baktın Bundan dolayı memnun kaldım Bunlar beni satın alacaklar; sakın az altına razı olma, elli bin altına sat beni

Dediği gibi oldu Elli bin altına sattım koleyi Bu kadar buyuk sermaye ile bir kısım mallar alıp Bağdata gittim Orada actığım dukkanda mallarımı satıyordum Bir tanıdığım gelip, Meşhur bir tuccar dostum vefat etti, ay gibi guzel kızcağızı yalnız kaldı Gel bunu sana alalım dedi Ben de kabul ettim Kızın, cehiz olarak getirdiği birtakım tabakların uzerinde ici altın dolu keseler vardı Hepsinin uzerinde de biner altın yazılı iken, birinde dokuz yuz yetmiş altın yazılı idi Bunun sebebini sorduğumda kızcağız dediki:

Babam bu keseyi Haremi Şerifte kaybetmiş Bulan bir helalzade keseyi iade edince, otuz altını ona mujde olarak vermiş, ondan geriye kalanlardır bu kesedeki altınlar

Bunun uzerine ben Allaha hamd ve şukurlerde bulundum; bunlar hep doğruluğun, iyiliğin bereketi, diyerek hadiseyi kızcağıza anlattım Surur ve saadetimiz daha da percinlenmiş oldu! (Nevadiri Suheyli, Sayfa: 28081)

Evet, enteresan bir hadise Doğruluk ve durustluğun neticesini gostermesi bakımından verdiği mesaj oldukca muhim Kaldı ki bu, sadece dunyadaki semeresi Ahiretteki karşılığı ise, ebedi bir saadet Rabbimiz cumlemizi, imanımızın sesine kulak vererek sadakat ve istikametten ayırmasın Amin



DELİNİN VELİYE TAVSİYESİ
Bayezidi Bestami hazretleri Buyuk velilerden Bir gun tımarhanenin onunden geciyor Tımarhane hizmetcisinin tokmakla birşeyler dovduğunu goruyor:
Ne yapıyorsun?
Hizmetci:
Burası tımarhanedir Delilere ilac yapıyorum
Benim hastalığıma da bir ilac tavsiye eder misin?
Hastalığını soyle
Benim hastalığım gunah hastalığı Cok gunah işliyorum
Ben gunah hastalığından anlamam Ben delilere ilac hazırlıyorum
Parmaklığının arasından konuşulanları duyan bir deli,(!) Bayezidi Bestami hazretlerine:
Gel dede, gel! Senin hastalığının caresini ben soyleyeyim, diye seslendi
Bayezidi Bestami hazretleri, delinin yanına sokularak:
Soyle bakalım, benim derdime care nedir? dedi
Deli(!) şu ilacı tavsiye etti:
Tevbe koku ile istiğfar yaprağını karıştır Kalb havanında tevhid tokmağı ile dov, insaf eleğinden gecir, goz yaşıyla yoğur, aşk fırınında pişir Akşamsabah bol miktarda ye O zaman goreceksin senin hastalığından eser kalmaz, dedi
Bu guzel ilacı oğrenen Bayezid hazretleri:
Hey gidi dunya hey! Demek, seni de deli diye buraya getirmişler, deyip oradan ayrıldı
Bu ilac, halen gunah hastası olanlara tavsiye olunmaya değer bir ilactır Yani bu formulun hukmu hala devam etmektedir


ALLAH NASIL MİSAFİR EDİLİR?
Musa Aleyhisselamın ummeti

Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz Buyursun bir gun misafirimiz olsun Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselam, onları azarladı «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, icmekten ve mekandan munezzehtir» diyerek bir daha boyle bir şeyi akıllarından bile gecirmemelerini tenbihledi Fakat Musa Kelimullah Turu Sina'ya cıkıp, bazı munasaatta bulunmak istediğinde, Allah tarafından şoyle nida olundu:

Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip soylemiyorsun?»

Musa Aleyhisselam: «Ya Rabbi, boyle daveti size gelip soylemekten haya ederim Nasıl olur, Zatı UlUhiyetiniz onların soylediklerinden beridir» dedi

Allah (cc): «Soyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim» buyurdu

Musa Aleyhisselam gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi Mumkun olduğu kadar mukellef bir yemek sofrası hazırlandı Cunku misafir gelecek olan ne bir vali, ne bir padişah, ne bir başka yaratıktı Kainatın yaratıcısı misafir olarak gelecekti Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, akşam ustu uzak yollardan geldiği belli; yorgun argın, ustubaşı birbirine karışmış bir ihtiyar gelip: «Ya Musa! Uzak yollardan geldim, acım, bana bir miktar yemek verin de karnımı doyurayım» dedi Hz Musa:

Acele etme, hele şu testiyi al da biraz su getir bakalım Senin de bir katkın bulunsun Biraz sonra Allah (cc) gelecek, dedi

Tabii adam daha fazla diretmeden cekip gitti Yatsı vakti oldu, beklenen misafir hala gelmedi Sabah oluncaya kadar beklediler, hala gelen giden yoktu Neyse umidi kestiler Hz Musa taaccup icinde idi

İkinci gun Hz Musa Tur'a gidip:

Ya Rabbi, mahcup oldum, ummetim: «Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah sozunde durmadı» diyorlar dediğinde, şoyle hitap olundu:

Geldim ya Musa, geldim Acım dedim, beni suya gonderdin, bir lokma ekmek bile vermedin Beni ne sen, ne kavmin ağırladı» Bunun uzerine Hazreti Musa Kelimullah:

Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Allah değildi Bu nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah:

İşte ben o kulum ile beraberdim Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş olacaktınız Cunku ben ne semalara, ne yerlere sığarım, ben ancak aciz bir kulumun kalbine sığarım Ben o kulumla beraber gelmiştim Onu ac olarak geri gondermekle, beni geri gondermiş oldunuz» buyurdu

Demek ki, Allah icin yapılan her şey, bizzat Allah'ın kendisine yapılmış gibi olmakta, Allah o kimseden razı olmaktadır


Emanet Fare
YUsuf adında gezgin bir zat, ZunnUni Mısri hazretlerinin İsmi azamı bildiğini oğrenince, Mısıra gitti HuzUruna varınca, onceleri iltifat gormedi Sonra huzUra kabUl edildi ve ZunnUni Mısri hazretlerine bir sene hizmet etti Bir gun ona;
Ey ustad, sana bir sene hizmet ettim, artık hakkımı vermen gerekir Senin İsmi azamı bildiğini soylediler Onu, benden iyi emanet edeceğin bir başka kimse olmayacağını bilirsin,dedi SukUt etti Ona cevap vermedi Altı ay sonra bir tabağa konmuş ve bir mendile sarılmış bir şey cıkardı Ona;
Fustatta bulunan falan dostumuzu bilirsin değil mi? diye sorunca;
Evet, dedi
ZunnUn hazretleri ona;
İşte bunu ona gotur dedi
O da sarılı tabağı aldı, giderken;
ZunnUni Mısri gibi bir zat hediye gonderiyor Acaba nedir, ne kadar kıymetlidir? diye duşundu Merakını yenemeyerek tabağı actı İcinden bir fare fırladı ve kacıp kayboldu Bu duruma kızarak, ZunnUni Mısri'nin yanına geldi ZunnUni Mısri ona;
Biz seni denedik Sana bir fare emanet ettik, ona hıyanet ettin Hic sana İsmi azamı guvenip teslim edebilir miyim? dedi
 
Üst Alt