Son Konu

Koca Seyid,Koca Seyid Kimdir? , Koca Seyid Hakkinda Hersey

Editör

Editor
Katılım
22 Ağu 2023
Mesajlar
8,854
Tepkime
5
Puanları
38
Yaş
36
Credits
5,025
Geri Bildirim : 1 / 0 / 0
KOCA SEYİD
Çanakkale önlerinde tarihte ender görülen bir muharebe cereyan etmekteydi. Bir yanda dünyanın en gelişmiş askeri vasıtalarına sahip ve sayıca çok kalabalık Batı ülkeleri, diğer tarafta vatanlarını müdafaa için cepheye koşup; düşmanın topuna, tüfeğine iman dolu göğsünü siper eden Mehmedcik... Anadolunun cihangir ruhlu yiğitleri, şanlı fakat talihsiz devletlerinin elde kalan kısmını müdafaa için cansiperane vuruşmakta. Düşman zırhlılarının yağdırdığı güllelere, yaylım ateşe karşılık vermekte, düşmana adım attırmamaktadır.
Her hususu gözönünde bulundurduklarını zanneden ve hesaplarına göre en geç üç günde Çanakkale'yi aşacaklarını hesap eden düşmanlar yanıldıklarını acı bir şekilde görecek ve zelil bir halde kaçacaklardır Çanakkale önlerinden. Onlar kaçarken, geride Mehmetçiklerin kanları, canlan pahasına kazanıp evlatlarına ithaf ettikleri şanlı bir hatıra kalacaktır.
Çanakkale harbinde tarihlere şanla geçen kahramanlık tabloları çizilmiştir. İşte böyle tablolan çizenlerden birisi de Koca Seyyit'tir.
1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya gelen Seyit, çocukluğundan itibaren gürbüz yapısı ve pehlivanlığıyla dikkatleri çekmiştir. Bu vasfından dolayıdır ki asker ocağında kendisine pehlivanlığına izafeten "Koca" lakabı verilmiş ve "Koca Seyyid" diye tanınmıştır.
1909'da vatani vazifesine yapmak üzere askere giden Koca Seyit üç senelik asker iken 1912'de Balkan harbi patlak vermiş, Seyit de birliğiyle birlikte savaşa katılmıştır. 1913'te Balkan savaşının sona ermiş olmasına rağmen Seyit terhis edilmemiştir.
1914'te Birinci dünya savaşı patlak verince Seyit de Çanakkale'de topçu eri olarak vazife almıştı.
Çanakkale Boğazı'nın Rumeli yakasında, Kilitbahir denilen mevkide 28 lik Mecidiye bataryasında Şeyit'le birlikte kırk kişi vazifeliydi.
17 Mart 1915'te Çanakkale'deki bütün birliklerde yoğun bir faaliyet görülmekteydi. Ertesi gün, düşmanın büyük bir hücuma geçeceği haber alınmıştı.
Seyit Onbaşının bataryasında da hazırlıklar tamamlanmış ve düşmanın taarruzu beklenmeye başlanmıştı.
18 Mart 1918'de ilk önce Fransız daha sonra İngiliz zırhlıları Çanakkale boğazında görülmüşlerdi. Kıyılan yoğun top ateşine tutan düşman zırhlıları aynı şiddette karşı ateşle karşılaşınca duraklamışlar, fakat ateşlerini kesmemişlerdi.
Anadolu ve Rumeli kıyılarından ateş ve dumanlar göklere yükselmekteydi, düşman ateşi aralıksız devam ediyordu.
İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Koca Seyit'in bataryasının bulunduğu Kilitbahir önlerine gelmiş, kıyıyı top ateşine tutmuştu.
Ateş çemberi genişleye genişleye Koca Seyit'in bataryasına ulaşmıştı. Bataryanın sağına soluna mermiler peşpeşe düşmeye başlamıştı. Durumun kritik oluşunu gören batarya komutanı "sığınağa!" emrini vermişti. Fakat batarya erleri sığınağa ulaşmadan müthiş bir gürültü kopmuş, sanki yer yerinden oynamıştı. Koca Seyit de o gürültüden sonrasını hatırlamıyordu. Düşman gemilerinden atılan bir mermi cephaneliğe isabet etmiş, cephanelik havaya uçmuştu.
Bataryadaki erlerden on dördü şehit olmuş, yirmi dördü ise yaralanmıştı. Sadece Seyit ile Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı.
Sağlık erlerinin müdahelesiyle kendine gelen Seyit gözlerini açınca etrafta şehit olan arkadaşlarının cesetlerim görmüş ve arkadaşlarından durumu öğrenmişti. Bataryada ikisinden başka kimse kalmamıştı.
Bataryanın toplarından ikisi toprağa gömülmüş ve kullanılmaz hale gelmişti. Sadece bir tanesi kullanılabilir haldeydi. Onun da vinci kırılmıştı.
Koca Seyit, bir denizde hâlâ ateş püsküren düşman zırhlısına bir yerde yatan şehitlere bir de topa bakmış ve büyük bir hırsla her biri 215 okka (276 kilo) ağırlığındaki mermilere yönelmişti. Arkadaşı Niğdeli Ali şaşırmıştı, Koca Seyit ne yapmak istiyordu. Seyit, şaşkın şaşkın kendisine bakan arkadaşına "yardım et de mermiyi yükleneyim" demiş, ardından da "Ya Allah" diyerek koca mermiyi kavramış ve Ali'nin yardımıyla sırtlamıştı. 276 kiloluk yüküyle 28'lik topun altı basamağını çıkan Koca Seyit mermiyi topun ağzına yerleştirmeyi başarmıştı. İmanın hem nur hem de kuvvet olduğunu göstermişti Koca Seyyit. Bu hakikati bütün dünyaya ilan edecekti. Şimdi bütün dikkatini vermiş önünde canavar gibi duran Ocean'ın üzerine çevirmişti topun namlusunu. Hedefi iyice tesbit edip nişanının doğru olduğuna kanaat getirdikten sonra "Ya Allah, bismillah!" diyerek topu ateşlemişti. Topun gürlemesiyle birlikte karşıdaki düşman gemisinden yoğun siyah bir duman yükselmişti. Anında yalpalamaya başlamıştı. Koca gemi isabet almıştı. Gemi personelinin sesleri kıyıdan duyuluyordu. Vurmuştu Koca Seyit, koca kefere gemisini. Ve mağrur düşmanın koca gemisi batacaktı.
Düşmanlar Mecidiye bataryasının safdışı edildiğini zannetmekteydiler. Kilitbahir cephesindeki komutanlar da aynı kanaate varmışlardı. Fakat Mecidiye bataryasından ateşlenen bir top düşman gemisini batırmıştı işte.
Batarya komutanı Hilmi Bey derhal Mecidiye bataryasına koşmuş ve topu Seyitle arkadaşının ateşlediğini öğrenmişti. Hemen oracıkta onbaşı rütbesini takmıştı Seyit'e. Komutanlar takdirlerini bildirmekteydi. Seyit ise Anadolu insanının tevazuu ile kızarmakta ve "fazla birşey yapmadığını, sadece arkadaşlarının intikamını aldığını" söylemekteydi. "Nasıl yaptın?" sualine ise şu cevabı veriyordu. "Cenb-ı Hakkın yardımıyla."
Koca Seyit'in Ocean'ı batınşı bir anda her tarafa yayılmıştı. Mehmedcik taze moralle düşmanı şiddetli top ateşine tutmuştu. Gün batımına kadar devam eden şiddetli savaşta düşman perişan edilmişti. Düşman Çanakkale'yi geçememişti. Geçemiyecekti de...
Çanakkale kahramanlarından Koca Seyit 1918'de terhis edilmişti. Köyüne dönen Seyit geçimini temin için çalışmaya başlamıştı. Fakat hain gözler cennet vatanın üzerinde olunca rahatlık yoktu.
Düşmanların hücumları bitmiyordu. Daha düne kadar Osmanlı devletine bağlı olan "uşak tabiatlı" Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da İzmir'i, 28 Mayıs 1919'da da Ayvalık ve Edremit'i işgal etmişti. Vatan istila altındaydı, Çanakkale'nin şanlı gazisi Seyit onbaşı durabilir miydi? Durmadı ve işgal haberini alır almaz cepheye koştu.
Karış karış vatanını müdafaa eden yediden yetmişe Anadolu insanıyla omuz omuza verip vuruşuyordu. Koca Seyit, Ordunun 26 Ağustos 1922'de başlattığı büyük taarruza da iştirak etmiş ve 28 Ağustos'ta cereyan eden muharebede iki yerinden yaralanmıştı. Büyük zaferin kazanıldığını hastanede yatarken öğrenmişti Koca Seyyit. Dünyalar kendisinin olmuştu. Artık asırlardır olduğu gibi şanlı bayrağı semalarda hür olarak dalgalanacak, Ezan-ı Muhammedi vatan semalarından eksik olmayacaktı.
Savaşın kazanılmasından sonra mütevazı hayatını devam ettirmişti. Koca Seyyid, fakirdi, çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için binbir meşakkatle dağdan odun getiriyor, odun kömürü yapıp satıyordu.
Koca gazinin madalyası bile yoktu. O da "müracaat et sana madalya versinler, maaş bağlasınlar" diyenlere, "Biz madalya için, maaş için dövüşmedik. 'Ya şehid olacağız ya gazi' dedik. Ücretini Cenab-ı Allah'tan bekledik ve Rabbim bize gazilik rütbesini nasib etti" demiştir.
1939 yılının Aralık ayında vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet bırakmamıştı. Madde bakımından belki dünyanın en fakir insanıydı, fakat, şanlı tarihe malolan şanlı hatıralar bırakmıştı.
 

Editör

Editor
Katılım
22 Ağu 2023
Mesajlar
8,854
Tepkime
5
Puanları
38
Yaş
36
Credits
5,025
Geri Bildirim : 1 / 0 / 0
Koca Seyit, Çanakkale Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıkla tanınan bir askerdir. 1889 yılında Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinde doğmuştur. Çocukluk döneminden itibaren güçlü ve dayanıklı bir yapısı olduğu göze çarpmıştır. Bu nedenle asker ocağında "Koca" lakabıyla anılmış ve "Koca Seyit" olarak bilinmiştir.

Koca Seyit, 1909 yılında askerlik görevini yapmak üzere orduya katılmıştır. Balkan Harbi'nin patlak vermesiyle birlikte savaşa katılmış ve Çanakkale Savaşı başlayana kadar bu süreçte askerlik yapmıştır. 1914 yılında Çanakkale'de topçu olarak görev almış ve Kilitbahir'deki Mecidiye Bataryası'nda görevlendirilmiştir.

Çanakkale Savaşı'nın önemli günlerinden biri olan 18 Mart 1915'te İngiliz ve Fransız zırhlıları saldırıya geçmiştir. Mecidiye Bataryası da düşman saldırısına karşılık vermekteydi. Fakat düşman ateşi sonucunda bataryadaki cephanelik patlamış ve birçok asker şehit olmuştur. Seyit ve arkadaşı Ali ise bu patlamadan sağ çıkmışlardır.

Buna rağmen bataryadaki toplar kullanılamaz hale gelmiş, sadece bir tanesi emrindeki personelle birlikte kullanılmaya devam etmiştir. Koca Seyit, şehit olan arkadaşlarının intikamını almak için harekete geçmiş ve 276 kilogram ağırlığındaki bir top mermisini tek başına sırtlamış ve topun ağzına yerleştirmeyi başarmıştır. Düşman gemisi Ocean'a isabet eden bu top mermisi sonucunda gemi büyük bir hasar alarak batmıştır.

Koca Seyit'in bu cesaret dolu eylemi, düşmanların Mecidiye Bataryası'nın etkisiz hale getirildiğini zannetmesine yol açmıştır. Ancak Koca Seyit'in müthiş bir cesaretle gösterdiği bu eylem, düşman güçlerini durdurmada etkili olmuştur. Mecidiye Bataryası'nın ateşiyle birlikte düşman geri püskürtülmüş ve Çanakkale'nin geçilmez olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Koca Seyit, 1918 yılında terhis edilmiş ve köyüne dönmüştür. Ancak vatanının işgal edildiği haberi üzerine hiç düşünmeden cepheye koşmuş ve Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruz'da da yer almış ve 28 Ağustos 1922'de yaralanmıştır. Bu savaşın kazanıldığını hastanede öğrenmiştir.

Savaşların ardından Koca Seyit mütevazi bir hayat sürmüş ve geçimini sağlamak için odun toplayıp kömür yaparak satmıştır. Maddi hiçbir serveti olmadığı halde, cesaret ve kahramanlık dolu hatıralarıyla zengin bir anı bırakmıştır. Madalya veya maaş gibi maddi talepleri olmadığını belirterek, kendini Allah'a emanet etmiş ve gazilik rütbesini Cenab-ı Allah'ın kendisine nasip ettiğini söylemiştir.

Koca Seyit, 1939 yılında vefat etmiş ve gerçek bir kahraman olarak anılmaya devam etmiştir. Cesaret ve vatanseverlik örnekleriyle dolu olan hayatı, Türk askerlik geleneğinde unutulmaz bir yere sahiptir.
 
Üst Alt