Kaç çeşit bel ağrısı vardır?
Bel ağrısı sosyal aktivite ve iş gücü kaybı açısından oldukça önemli bir hastalık türü ve toplumda her 100 kişiden yaklaşık 70-80’ini hayatının bir döneminde bel ağrısından şikayet ediyor. Bel ağrıları kas spazmından bel fıtığından, bel kaymasından, kireçlenmeden, romatizmal hastalıkardan, kemik erimesinden, omur tümörlerinden, omur kırıklarından kaynaklanabiliyor. Bel ağrısı olan insanların da 70’i, kendiliğinden altı hafta içinde medikal tedavi ile düzelebiliyor. Bunların ancak yüzde 5-10’u, ağrı kronikleşip hastanın yaşam kalitesini bozacak seviyeye geliyor.
En yaygın olan hangisi bunlar içinde?
En yaygın olarak gördüğümüz kas spazmları. Halk arasında belde düzleşme diye bahsedilen sorunlar. Çoğunlukla uygunsuz bir pozisyonda çalışmak, yatmak, uygunsuz hava şartları, klimalı ortamda kalmak,ağır kaldırmak gibi olaylar bu spazmları artırıyor. Tüm bel ağrıları içinde bel fıtıkları yüzde 2-3 oranında görülüyor. Bel ağrısı olan tüm insanlar kendinde bel fıtığı olduğu korkusunu yaşıyor.
Bel fıtığı olup olmadığını nasıl anlarız?
Belde beş tane omur var. Bu omurlar arasında yastıkçık görevi gören, dışı daha sert bir kapsül, içi daha yumuşak bir materyalden oluşan bir doku var. Bu sert kapsül yırtıldığı zaman içerideki yumuşak doku dışarıya doğru taşıyor. Bel fıtığı dediğimiz olay bu. Ciddi zorlanmalar, ağır kaldırmalar, uygunsuz pozisyonda yatmak, oturmak, çalışmak tetikliyor. Belirtisi öncelikle bel ağrısı. Onun dışında sinirin yayıldığı alan boyunca giden bacağa, kalçaya, topuğa kadar uzanan ağrılar oluyor. Zaman zaman ayakta, bacakta uyuşma, yol yürürken, merdiven çıkarken güçsüzlük hissi, ayakta soğuma gibi şikayetler ortaya çıkıyor.
Bel fıtığında ameliyatsız tedavi mümkün mü?
Tabii, bel fıtığı hastalarının yüzde 90’ı, istirahat, korse, ilaç ve fizik tedavi ile düzelebiliyor. Ancak hastaların yüzde 10 kadarı ameliyata ihtiyaç duyuyor. Hastaların büyük çoğunluğu fizik tedavici arkadaşlarımızın önerdiği egzersizleri yaparak, kontrollü bir yaşam sürdürerek, ağrı sancı çekmeden uzun yıllar geçiriyor.
Yaşam kalitesini nasıl etkiliyor?
Atakların süresi ve ne sıklıkla olacağı tamamen kişilerin yaptığı zorlamalara ya da uygunsuz şartlara bağlı. Bel fıtığı olan hastalara şunu söylüyoruz: “Kötü bir arkadaşınız var, bu arkadaşla iyi geçinmenin yollarını öğreneceksiniz. Siz ona bir kelime söylerseniz o size 10 kelime sayabilir.” Yaşamınızı bu şekilde planlarsanız sorun yaşamazsınız ama sizi zorlayacak hareketlere devam ederseniz sizi bir yerde teslim alacaktır.
Bel rahatsızlıkları yaşamamak için nelere dikkat etmeliyiz?
Bel fıtığı olmamak için en önemlisi ortopedik yatak kullanmalıyız. Sırt üstü ya da yüz üstü değil de yan yatmalı, dik oturmalı, bel desteği kullanarak belin boşta kalmasını engellemeli. Yerden herhangi bir şey kaldırırken eğilmeden çömelerek kaldırmalıyız. Fazla kilolardan kurtulmamız lazım çünkü kilo arttıkça belin yükü artar. Ayrıca sigara da kullanılmamalı. Sigara doğrudan bel fıtığı yapmaz ama damarları bozarak kıkırdağın beslenmesini engellediği için bel fıtığını tetikler. Düzenli egzersiz yaparak sırt ve bel kaslarını güçlendirmeliyiz. Sırt üstü yüzmeyi özellikle tavsiye ediyoruz.
Ameliyat geciktirilmemeliBel fıtığı ameliyatı olması gereken hastanın, bir takım korkularla zamanında başvurmayıp ameliyatı geciktirmesi çok sakıncalı. Ayakta güçsüzlüğü, his kaybı başlamış, adalesi erimeye başlamış bir insan ameliyatın risklerinden çekinip de ameliyat olmazsa, sinirdeki hasar devam eder ve o sinir hayatiyetini kaybederse yaptığınız ameliyattan fayda görme şansı da azalır. Bel fıtığı ameliyatları günümüzde mikrocerrahi yöntemle yapılmaktadır. Hastalar birkaç saat içinde ayağa kalkıp yürüyebilmekte, yaklaşık iki hafta içinde normal günlük hayata dönebilmektedirler.
Bel fıtığı hastalarının yüzde 90’ı ameliyatsız iyileşebiliyor.