Son Konu

Kurt Ve 7 Kucuk Oğlak

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Evvel zaman icinde yaşlı bir kecinin yedi yavrusu varmış Bir anne cocuklarını nasıl severse o da yavrularını oyle severmiş Gunun birinde keci, yavrularına yiyecek bulup getirmek icin ormana giderken onları cevresinde toplamış:
Sevgili cocuklarım demiş; ben ormana gidiyorum Kendinizi kurttan sakının Eğer kurt evimize girerse hepinizi kıtır kıtır yer Bu alcak cok kez turlu kılıklara girer, ama kaba sesinden, kapkara ayaklarından onu hemen tanıyabilirsiniz!

Kucuk oğlaklar:
Sevgili annemiz, demişler, gozun arkada kalmasın Gule gule git, gule gule gel Biz kendimizi koruruz

Keci melemiş, ic rahatlığıyla yola cıkmış
Aradan cok zaman gecmemiş Evin kapısını biri calmış:

Sevgili cocuklar diye seslenmiş, kapıyı acın bakayım Anneniz geldi, hepinize bir şeyler getirdi
Fakat oğlaklar kurdun kalın sesini tanımışlar; icerden seslenmişler:

Sen annemiz değilsin Onun sesi hem ince, hem de tatlıdır Senin sesin kalın Sen kurtsun!
Bunun uzerine kurt bir dukkana gitmiş, iri bir tebeşir parcası satın almış, bunu yemiş, sesini inceltmiş Sonra geri donerek yine kapıyı calmış:

Sevgili cocuklar, kapıyı acın bakayım, demiş; anneniz geldi, hepinize ormandan bir şeyler getirdi
Kurt kapkara ayaklarını pencereye dayamışmış Oğlaklar bunu gorunce yine bağırmışlar:

Sana kapıyı acmayız Annemizin ayakları seninkiler gibi kara değil Sen kurtsun!
Kurt yine geri donmuş, bir fırıncıya gitmiş:

Ayağımı bir taşa carptım demiş; uzerine biraz hamur surer misin ?

Fırıncı kurdun ayaklarına hamuru surmuş Kurt bu kez değirmenciye koşmuş:
Ayaklarıma bir parca un serp demiş

Değirmenci kendi kendine:
Kurt yine birini aldatmak istiyor demiş, un vermek istememiş Fakat kurt:

Dediğimi yapmazsan seni yerim! diye bağırınca değirmenci korkmuş, hemen bir avuc un alarak kurdun ayaklarına serpmiş İnsanlar boyledir zaten!
Bunun uzerine alcak hayvan ucuncu kez eve gitmiş, kapıyı calmış:

Sevgili cocuklar, kapıyı acın bakayım demiş; anneniz geldi, hepinize ormandan bir şeyler getirdi
Oğlaklar bağrışmışlar:

Once ayaklarını goster de anneciğimiz olup olmadığını anlayalım! demişler
Kurt ayaklarını pencereye dayamış Oğlaklar bunların beyaz olduğunu gorunce kurdun sozlerine inanmışlar Kapıyı acmışlar Bir de ne gorsunler? Bu giren kurt değil mi? Oğlaklar ne yapacaklarını şaşırmışlar, saklanacak yer aramışlar Biri masanın altına kacmış İkincisi yatağa sokulmuş Ucuncusu sobanın icine girmiş Dorduncusu mutfağa saklanmış Beşincisi dolaba girmiş Altıncısı camaşır sepetinin altına sokulmuş Yedincisi de duvar saatinin icine girmiş Fakat kurt vakit yitirmeden birer birer hepsini yakalayıp tutmaya başlamış Yalnızca saatin icindeki yedinciyi bulamamış Karnı da oldukca doyduğu icin onu aramaktan vazgecmiş, cıkıp gitmiş

Evin onunde geniş bir cimenlik varmış Orada bir ağacın altına sırt ustu yatmış, uyumaya başlamış
Aradan cok zaman gecmeden keci anne eve donmuş Aman Tanrım! Bir de ne gorsun? Evin kapısı ardına kadar acık Masa, sandalyeler devrilmiş Camaşır sepeti paramparca olmuş, yatıyor Yastıklarla yorganlar yerlere atılmış Keci anne yavrularını aramış; hicbir yerde bulamamış Birer birer adlarını cağırmaya başlamış Hicbirinden karşılık alamamış Sonunda sıra sonuncunun adına gelmiş O zaman ince bir ses duyulmuş:

Duvar saatinin icindeyim, anneciğim!
Keci, yavrusunu oradan cıkarmış Kucuk oğlak kurdun gelişini, obur kardeşlerinin hepsini yediğini anlatmış Keci annenin, zavallı yavruları icin ne kadar gozyaşı doktuğunu kestirebilirsiniz Sonunda bu acıyla dışarı cıkmış Kucucuk oğlak da birlikteymiş

Cayırlığa vardıkları zaman kurdu bir ağacın altında yatar bulmuşlar Oyle horluyormuş ki, ağacın dalları titriyormuş Keci anne kurdu uzun uzun seyretmiş Karnında bir şeylerin kıpırdadığını, oradan oraya gidip geldiğini gormuş İcinden:
Aman Tanrım, demiş, yoksa kurdun akşam yemeği yaptığı yavrularım hala sağ mı?

Bunun uzerine kucuk oğlak eve kadar koşa koşa giderek makası, iğneipliği getirmiş Keci anne canavarın karnını yarmış Daha kucuk bir yarık acılır acılmaz oğlaklardan biri kafasını dışarı cıkarmış Bir parca daha yarınca altısı da arka arkaya fırlayıp cıkmışlar Hepsi dipdiri sapsağlammışlar Meğer kurt ac gozluluğu yuzunden bunları ciğnemeden yutmuşmuş O andaki sevinci bir duşunun! Hepsi sevgili annelerinin boynuna sarılmışlar Hoplayıp, sıcramaya başlamışlar Keci anne demiş ki:
Haydi bakalım, şimdi gidip, taş toplayıp getirin Uyanmadan şu dinsiz imansızın karnına dolduralım

Yedi oğlak cabucak taşları bulup getirmişler; kurdun karnını tıklım tıklım doldurmuşlar Sonra keci anne cabucak derisini dikmiş Bu arada kurt bir şey sezmemiş, yerinden bile kıpırdamamış
Kurt uykusunu alınca ayağa kalkmış Karnı taşla dolu olduğu icin pek susamışmış Bir pınarın başına gidip su icmek istemiş Yururken oraya buraya kımıldadıkca karnındaki taşlar carpışmaya, takırdamaya başlamış Bunun uzerine kurt:

Şu acayip işe bak!
Karnım bir şeyle dolmuş;

Yuttuğum altı oğlak
Sanki birer taş olmuş!

demiş Pınar başına varınca suya doğru eğilip icmek istemiş Gel gelelim, karnındaki taşlar yuzunden suya yuvarlanmış Bağıra bağıra boğulup gitmiş
Yedi oğlak bunu gorunce koşa koşa gelmişler:

Kurt oldu! Kurt oldu! diye bağrışmışlar Anneleriyle birlikte pınarın cevresinde hoplayıp donmuşler
 
Üst Alt