bilgiliadam
Yeni Üye
Kurtuluş Savaşı Donemi Gazeteleri,
Kurtuluş Savaşı Donemindeki Gazeteler,
Kurtuluş Savaşı
Milli Mucadele Yıllarında Anadolu ve İstanbul Gazeteleri
Milli mucadelenin gercekleştiği 1918 –1923 yılları arasında ulke iki başlı bir yonetim tablosu cizmekteydi İstanbul ’da işgal kuvvetleriyle işbirliği yapan Osmanlı Hukumeti ve Ankara ’da ulkenin bağımsızlığı icin Kurtuluş Savaşı ’nı yuruten TBMM Hukumeti Bu ikili yapının bir sonucu olarak basın da İstanbul Basını ve Anadolu Basını olarak iki merkezde gruplaşmıştı Bu iki grup kendi icinde alt gruplara da ayrılıyordu Bu gruplaşmaların temelinde, işgallere verilen tepkinin olumlu veya olumsuz olması yatmaktaydı
Anadolu Basını
19191923 yılları Anadolu Basını kendi icinde iki gruba ayrılıyordu İlk grup Mustafa Kemal ’i izleyen Kemalist Basın, diğeri ise Mondros Mutarekesi ’nin imzalanmasının ardından geleceği sorgulamaya calışan ve ozellikle İzmir ’in işgali ile birlikte yoresel savunmaya yonelik yayınlarda bulunan yerel basındır
Kemalist Basın, kurumsallaşmaya yonelik ulusal ve uluslararası daha geniş politik amaclara seslenen organize bir yapı sergilerken, yerel basın 19181919 yılları arasında once dar bir bakış acısıyla sadece yoresel bağımsızlığın sesi olurken giderek Kemalist Basın Politikası etkisi altında Milli Mucadele ’nin onemli bir propaganda aracı haline donuşmuştur; Anadolu ’nun her yerinde bir iki sayfalık gazeteler milli mucadelenin savunucusu olmuşlardır
Milli Mucadele basını gazetecileri sadece yazıları ile değil yazdıklarının, duşunduklerinin paralelinde eyleme gecmişlerdir İzmir ’de yayınlanan sol icerikli Hukuku Beşer gazetesinin başyazarı olan; Fransa ’da Sorbonne Universitesi ’nde okumuş olan Osman Nevres ’in (Hasan Tahsin) duşmana İzmir ’de ilk kurşunu atan bir gazeteci olması, Milli Mucadele Basınını bu acıdan sembolize etmesi bakımından ilginctir “Cunku Osman Nevres, duşmana kalem değil, silah doğrultan bir gazetecidir (Akgonul 1974: 86) “Bu olayın basın tarihi acısından en onemli yanı işgal kuvvetlerine ilk kurşunun bir gazeteci tarafından atılmış olmasıdır (İnuğur 1993: 352)
Kurtuluş Savaşı Donemindeki Gazeteler,
Kurtuluş Savaşı
Milli Mucadele Yıllarında Anadolu ve İstanbul Gazeteleri
Milli mucadelenin gercekleştiği 1918 –1923 yılları arasında ulke iki başlı bir yonetim tablosu cizmekteydi İstanbul ’da işgal kuvvetleriyle işbirliği yapan Osmanlı Hukumeti ve Ankara ’da ulkenin bağımsızlığı icin Kurtuluş Savaşı ’nı yuruten TBMM Hukumeti Bu ikili yapının bir sonucu olarak basın da İstanbul Basını ve Anadolu Basını olarak iki merkezde gruplaşmıştı Bu iki grup kendi icinde alt gruplara da ayrılıyordu Bu gruplaşmaların temelinde, işgallere verilen tepkinin olumlu veya olumsuz olması yatmaktaydı
Anadolu Basını
19191923 yılları Anadolu Basını kendi icinde iki gruba ayrılıyordu İlk grup Mustafa Kemal ’i izleyen Kemalist Basın, diğeri ise Mondros Mutarekesi ’nin imzalanmasının ardından geleceği sorgulamaya calışan ve ozellikle İzmir ’in işgali ile birlikte yoresel savunmaya yonelik yayınlarda bulunan yerel basındır
Kemalist Basın, kurumsallaşmaya yonelik ulusal ve uluslararası daha geniş politik amaclara seslenen organize bir yapı sergilerken, yerel basın 19181919 yılları arasında once dar bir bakış acısıyla sadece yoresel bağımsızlığın sesi olurken giderek Kemalist Basın Politikası etkisi altında Milli Mucadele ’nin onemli bir propaganda aracı haline donuşmuştur; Anadolu ’nun her yerinde bir iki sayfalık gazeteler milli mucadelenin savunucusu olmuşlardır
Milli Mucadele basını gazetecileri sadece yazıları ile değil yazdıklarının, duşunduklerinin paralelinde eyleme gecmişlerdir İzmir ’de yayınlanan sol icerikli Hukuku Beşer gazetesinin başyazarı olan; Fransa ’da Sorbonne Universitesi ’nde okumuş olan Osman Nevres ’in (Hasan Tahsin) duşmana İzmir ’de ilk kurşunu atan bir gazeteci olması, Milli Mucadele Basınını bu acıdan sembolize etmesi bakımından ilginctir “Cunku Osman Nevres, duşmana kalem değil, silah doğrultan bir gazetecidir (Akgonul 1974: 86) “Bu olayın basın tarihi acısından en onemli yanı işgal kuvvetlerine ilk kurşunun bir gazeteci tarafından atılmış olmasıdır (İnuğur 1993: 352)