Son Konu

Mehmet Akif Ersoy Ataturk şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Mehmet Akif Ersoy Ataturk Şiirleri


CANAKKALE ŞEHİTLERİNE


Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dunyada eşi?

En kesif orduların yukleniyor dordu beşi,

Tepeden yol bularak gecmek icin Marmara ’ya

Kac donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tahaşşud ki ufuklar kapalı!

Nerdegosterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı

Dediriryırtıcı, his yoksulu, sırtlan kumesi

Varsa gelmiş, acılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dunya, Yeni Dunya butun akvamı beşer

Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,

Osrtralya ’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!

Cehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk

Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela

Hani tauna da zuldur bu rezil istila

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluki asil,

Ne kadar gozdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetciğin aylarca durup karşısına;

Doktu karnındaki esrarı hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hala bize affetti o yuz

Medeniyet denilen kahbe, hakikat yuzsuz

Sonra mel ’undaki tahribe muvekkel esbab,

Oyle muthiş ki: Eder her biri bir mulku harab

Oteden saikalar parcalıyor afakı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a ’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sonuyor goğsunun ustunde o aslan neferin

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağımın yaktığı: Yuzlerce adam

Olum indirmede gokler, olu puskurtme de yer

O ne muthiş tipidir: Savrulur enkaazı beşer

Kafa, goz, govde, bacak, kol, cene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak

Sacıyor zırha burunmuş de namerd eller,

Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller

Veriyor yangını, durmuş da acık sinelere,

Suru halinde gezerken sayısız tayyare

Top tufekten daha sık, gulle yağan mermiler

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide guler!

Ne celik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal ’a mı goğsundeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?

Cunku te ’sisi ilahi o metin istihkam

Sarılır, indirilir mevki ’i mustahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun ’i beşer;

Bir goğuslerse Huda ’nın edebi serhaddi;

“O benim sun ’i bediim, onu ciğnetme dedi

Asım ’ın nesli diyordum ya nesilmiş gercek:

İşte ciğnetmedi namusunu, ciğnetmeyecek

Şuheda govdesi, bir baksana, dağlar, taşlar

O, ruku olmasa, dunyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne guneşler batıyor!

Ey, bu topraklar icin toprağa duşmuş, asker!

Gokten ecdad inerek opse o pak alnı değer

Ne buyuksun ki, kanın kurtarıyor Tevhid ’i

Bedr ’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi

Sana dar gelmeyecek makber ’i kimler kazsın?

“Gomelim gel seni tarihedesem, sığmazsın

Herc u merc ettiğin edvara da yetmez o kitab

Seni ancak ebediyetler eder istiab

“Bu, taşındır diyerek Ka ’be ’yi diksem başına;

Ruhumun vayhini duysam da gecirsem taşına;

Sonra gok kubbeyi alsam da, rida namıyle;

Kanayan lahdine ceksem butun ecramıyle;

Mor bulutlarla acık turbene catsam da tavan;

Yedi kandilli Sureyya ’yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, burunmuş kanına;

Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Turbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

Gunduzun fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tullenen mağribi, akşamları sarsam yarana

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına

Sen ki, son ehli salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin ’i,

Kılıc Arslan gibi iclaline ettin hayran

Sen ki, İslam ’ı kuşatmış, boğuyorken husran,

O demir cemberi goğsunde kırıp parcaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a ’sara gomulsen taşacaksın Heyhat,

Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu acmış duruyor Peygamber

MEHMET AKİF ERSOY
 
Üst Alt