Son Konu

Mehmet Akif Ersoy'un Butun Şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Mehmet Akif Ersoy'un Şiirleri


Mehmet Akif ersoyun tum şiirleri Sefahat isimli eseirnde toplanmıştır İşte o eserde yer alan en guzel şiirler:

Bulbul

Butun dunyaya kuskundum, dun akşam pek bunalmıştım;
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, koyde kalmıştım
Şehirden kacmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı
Işık yok, yolcu yok, ses yok, butun hılkat kesilmiş lal
Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlal
Muhitin hali 'insaniyyet'in timsalidir, sandım;
Donup maziye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!

Taşarken haşrolup beynimden artık bin muselsel yad,
Zalamın sinesinden fışkıran memdUd bir feryad,
0 mustağrak, o durgun vecdi nagah oyle coşturdu
Ki vadiden butun, yer yer, eninler cağlayıp durdu
Ne muhrik nağmeler, ya Rab, ne mevcamevc demlerdi;
Ağaclar, taşlar urpermişti, gUya SUri Mahşerdi!

Eşin var, aşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bulbul, nedir derdin?
0 zumrud tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun;
Cihanın yurdu hep ciğnense, ciğnenmez senin yurdun,
Bugun bir yemyeşil vadi, yarın bir kıpkızıl gulşen,
Gezersin, hanmanın şen, icin şen, kainatın şen
Hazansız bir zemin isterse, şayed rUhi serbazın,
Ufuklar, bu'di mutlaklar butun mahkUmi pervazın
Değil bir kayda, sığmazsın kanadlandım mı eb'ada;
Hayatın en muhayyel gayedir ahrara dunyada,
Neden oyleyse matemlerle eyyamın perişandır?
Nicin bir damlacık goğsunde bir umman hurUşandır?
Hayır, matem senin hakkın değil Matem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hic bilmez afakım!
Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda;
Bugun bir hanmansız serseriyim oz diyarımda!
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefasız, kansız evladı,
Serapa Garba ciğnettim de cıktım haki ecdadı!
Hayalimden gecerken şimdi, fikrim herc u merc oldu,
SALAHADDÎNİ EYYUBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu
Ne zillettir ki: nakUs inlesin beyninde OSMAN'ın;
Ezan sussun, fezalardan silinsin yadı Mevla'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mazi serap olsun;
O kudretler, o satvetler harab olsun, turab olsun!
Cokuk bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Han'ın;
Şenaatlerle ciğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
Ne heybettir ki: vahdetgahı dinin devrilip, taş taş,
Surunsun şimdi milyonlarca me'vasız kalan dindaş!
Yıkılmış hanmanlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş govdeler, binlerce, yuz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslam'ın haremgahında namahrem
Benim hakkım, sus ey bulbul, senin hakkın değil matem!


Ahiret Yolu

sokakta sade bir 'amin! ' sadasıdır gidiyor:
mahalle halkı birikmiş, imam dua ediyor
basık bir ev; kapının ic yanında bir tabUt,
başında cınlayan avazı dinliyor, mebhUt;
denildi: 'fatiha! '; amini kestiler bu sefer,
goğusler inledi, derken, acık duran eller,
hazin alınları bir kerre okşayıp indi;
deminki zemzemeler bir zaman icin dindi
duyuldu sonra imamın nidayı mağmUmu,
diyordu:
soyleyin allah icin şu merhUmu,
nasıl bilirsiniz ey muslumanlar?
iyi biliriz!
yarın huzUri ilahide toplanıp hepiniz,
bu yolda husni şehadet edersiniz ya?
evet!
imam efendi, helallık da iste, merhamet et
helal edin hadi oyleyse şimdi hakkınızı
helal edin hadi bekletmeyin adamcağızı!

cemaatin yureğinden kopup 'helal olsun! '
nidayı saffeti, birden cenaze, ahı derUn,
misali uğradı evden; fezada yukseldi
icerde başladı bir cUşi nevhadır şimdi;
baş ortusuyle kadınlargozuktu pencereden:
bıraktın oyle mi, en sonra kardeşim, bizi sen!
yıkıldı dostlar evim, barkım ah gitti kocam!
dayım melek gibi insandı; ben nasıl yanmam!
tamam otuz senedir komşuyuz da bir kerre,
kızıp da 'ey! ' demiş insan değildi, hemşire!
zavallı remziye! boynun bukuldu evladım
babam ne oldu?
baban oldu
etme ayşe hanım,
bu soylenir mi ya? hicran olur zavallı kıza
ayol, şu oksuzu bir parcacık avutsanıza
acın da cumbayı etrafa baksın ağlamasın

gorundu cumbada baktım ki tombalak, sanşın,
sevimli bir kucucek kız beiinde ancak var
donuk yanakları ustunde parlayan yaşlar,
zavallının eriyen ruhi bigunahı idi
benim o mersiye yadımda ağlıyor ebedi
sefine pare ki sırtında mevci bihissin,
yuzer onunde ademden nişane bir engin,
ceker durur onu sahilcuda acıklarına;
bakar mı bir taşın ustunde durmuş ağlıyana?
cenaze dUşi cemaatte calkalandıkca,
o tahta pareye benzerdi, duşmuş emvaca
nasıl duyar ki uzaklarda inleyen kadını?
nasıl gorur ki yetimin huruş eden yaşını?
bu hay u hUyi kıyametnumUn icinde soner,
samimi hilkati sUzan eden enini beşer

değilmiş oyle geniş nalenin hudUdu meğer:
sokak bitip donulurken kesildi matemler
o tahta parei camid, o iğbirarı samUt,
guzergehindeki eşbahı bir mehib sukUt
icinde haşr ederek dalgalarla seyrediyor;
zemine bakmıyor artık sema deyip gidiyor
bu mahmilin neye sık sık değişsin efradı?
suali fikre buyuk bir hakikat anlattı:
evet beka ezecek cismi zarı faniyi,
vucUd cekmiyecek omri cavidaniyi,
bu barı mudhişin altında titreyip dizler,
dayanmıyor uc adımdan ziyade dUşi beşer!
ağır ağırgidiyorken cenaze kafilesi,
nihayet oldu musalla birinci merhalesi
cıkınca ustune son minberin hatibi memat,
acıldı didei im'ana perde perde hayat
*******
senin en son seririndir şu bi perva uzanmış taş;
ki nermin habgahından cıkar, bir gun vurursun baş!
elinden yok halas imkanı, madame'lhayat uğraş
o, mutlak seddi rahındır, aşılmaz muktedirsen aş! '

musalla: muncemid bir mevcidir eşki yetimanın;
musalla: ahıdır, berceste, matemzarı dunyanın;
musalla: minberi tebliğidir dunyada, ukbanın;
musalla: dersi ibrettir durur pişinde, irfanın

bu minberden iner nasUta en mudhiş hakikatler,
bu yerden yukselir lahUta en halis kana'atler
civarından gecer zulmette bi payan hayaletler:
kefenberdUş gecmişler, kalan uryan sefaletler!

babam, kardeşlerim, evladım, annem belki bunlardan
muazzez bildiğim kıymetli bircok yarı can el'an
bu taştan atfeder zanneylerim dunyaya son im'an
benim rUhum bu heykelden duyar hamUş bin efgan!
seriri saltanatlar devrilir, alt ust olur dunya;
muşeyyed burc u barular duşer bir bir, bu taş hala,
zamanın desti tahribiyle, durmuş, eyler istihza;
butun mevcUda hakim bir adem timsalidir gUya

namaz kılındı; dua bitti karban, yoluna
duzuldu tahtı mematın girip birer koluna
yarım saat henuz olmuştu yolcular durdu;
demek ki; komşusu dunyanın ahiret yurdu
cenaze indi omuzdan yavaş yavaş, sonra,
sokuldu servilerin ortasında bir cukura,
atıldı ustune uc beş kurek kemikli camur
kabardı toprağın altında bir an, bir ur!
evet, cıban, ki yatan duymuyorsa dehşetini,
donun de arkadakinden sorun feca'atini·
sukUn icinde uyurken şu bir yığın toprak
ilel'ebed o kucuk rUh cırpınıp duracak!

Gitme Ey Yolcu

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yureğin karı değil, paylaşalım
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Oyle dehşetli muhitimde donen matemki!
Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi
Nasıl yerlere gecmez insan
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu
 
Üst Alt