Uzaktaki bir kişiyekişilere ya da kuruma belirli bir durumu ifade etmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir
Ozellikleri:
Mektubun yazıldığı kişiyle yazan kişi arasındaki ilişkiye uygun bir seslenişle başlar
El yazısıyla ya da bilgisayardaktiloyla yazılabilir
Tarih ve yer(mektubu yazan kişinin bulunduğu yer) belirtilmelidir
İmzalanması gerekir
Mektup Turleri
Kişisel
Yazınsal ve Duşunsel Mektuplar
Resmi Mektuplar, İş Mektupları
Zarf Yazımı
KİŞİSEL (OZEL) MEKTUPLAR
Arkadaşlık, aile bağları, aşk gibi herhangi bir yakınlığı olan iki kişinin birbirine duygu, duşunce ve yaşantılarını samimi bir uslupla ve yazılı olarak anlattığı mektuplardır
Ozellikleri:
Konu ve uzunluk sınırı yoktur
Yaşamın her anı, her alanı ile ilgili olarak yazılabilir
Mektup yazan kişi ile mektubun yazıldığı kişi arasındaki ilişkinin gucu ve derinliği, mektubun iceriğini ve ozelliklerini belirler
İctenlik ve kişisellik esastır
Konuşma uslubu hakimdir
Yazım ve noktalama kurallarına ozen gosterilmelidir
Bazı mektuplar, bir yere davet etme, bir başarıyı ya da ozel gunu kutlama, başsağlığı veya gecmiş olsun dileği iletmek amacıyla kaleme alınabilir Bu turden mektuplar genellikle kısa olmakla birlikte kişiler arasındaki ilişkiye bağlı olarak uzunluğukısalığı değişebilir
Sanat, siyaset, edebiyat, duşunce adamlarının birbirlerine, ailelerine, sevgililerine yazdıkları mektuplar, onların yaşamlarına ve donemlerine ışık tutan birer belge niteliği taşır Orneğin Van Goghun kardeşine yazdığı mektuplar Theoya Mektuplar, Kafkanın sevgilisi Milenaya yazdıkları Milenaya Mektuplar, Bedri Rahmi Eyuboğlunun kardeşlerine yazdıkları Kardeş Mektupları, Cahit Sıtkı Tarancının mektupları Evime ve Nihale Mektuplar, Ziyaya Mektuplar adıyla kitaplaştırılmıştır
BILGIKnokkeLe Zoute, 30 Ağustos 1974, Cuma
Sevgili Huriye, Selma, Ayşe,
Saat oğleden sonra dordu ceyrek geciyor Evvelki gun oğle ustu Bruksele gelmiştik Binbir telaş icinde, sora soruştura gideceğimiz yeri oğrendik Valizleri hava alanında emanetciye bırakmıştık, orta halli bir lokantada 200 franga bir kap yemekle iki bardak bira icerek gene havaalanına donduk trenle Bavulları alıp tekrar Bruksel Oradan başka trene binip KnokkeLe Zoute denilen yere geldik Bize ayrılan oteli bulduk Ayrı odalara yerleştik Gece dokuz bucuğa geliyordu Sokakları tarayıp lokanta vitrinlerindeki yemek fiyat listelerine bakarak, en ehvenini secip karnımızı doyurduk
Dun oğleden sonra Bienal Sekreterliğini bulduk Geldiğimizi bildirdik, 500 frankımızı alıp bize birer dosya verdiler İcinde katılanların listesi, hangi otellere dağıtıldıkları ve başka şeyler Her milletten şoyle boyle dort yuz kişi Gece, saat sekizde buyuk bir salonda bufe vardı Yakalarımızda adımızı, milletimizi belirten kucuk plakalar, ellerimizde davetiyeler girdik iceri Dorder kişilik masalardan birine coktuk Masadaki oteki iki kişi Japon idi Gece oyle gecti
Şiir toplantıları bu sabah onda başladı Acış konuşmaları saat 12:00′ye kadar surdu Saat 3′te tekrar toplanılmak uzere oğlen tatili yapıldı Konuşmalar Fransızca Ben hep Avusturya heyetine bakındım, gece bulamamıştım kimseyi, oğle uzeri yakalara baka baka, on sene kadar once birkac şiirini cevirip Turk Dili dergisinde bastırdığım Ernst Jandlı yakaladım, iki de arkadaşı vardı Tanıttım kendimi Meğer onlar da Fransızca bilmezlermiş Bunu oğrenince icim rahat etti
Yol cok uzun, BeşiktaşOrtakoy yolundan uzun Tahsinle donduk otele, ne verdilerse yedik cekildik odalara Ucteki toplantıya dortte katılırız diyorduk Şimdi saat beşe geliyor Vazgectik
Şurda cumartesi, pazar, pazartesi, ic gun kaldı O da gecer 4 Eylul carşamba gunu Brukselden İstanbula ucacağız herhalde Belcika muthiş pahalı Tahsinle vitrinlere bakıyoruz hep Tahsin mukayeseler yapıyor Fransadan sonra en pahalı yeriymiş Avrupanın 3170 franktan 1200 frank kaldı uc gun icinde Ortada alınmış birşey yok Gideriz, ederiz, Paris, Londra deyip duruyorduk Şimdi arpacı kumrusu gibi duşunuyoruz Tahsin once şoyle şoyle diyor, sonunda benim dediğime geliyor, duşunmeye başlıyor Hic değilse ben her gece gomlek yıkıyorum, Tahsin onu bile yapmıyor Hasılı boşa koyuyoruz dolmuyor, doluya koyuyoruz almıyor
Dur bakalım!
Gene yazarım
Kimseye kart gonderemedim, uşeniyorum, icimden gelmiyor
Her şey once ic rahatlığına bağlı Siz benim icin Beşiktaşa kapanmayın, benim ne zaman doneceğim belli değil Kumburgazda da bulurum sizi
Gene yazarım Gun ola, hayrola! Gozlerinizden operim