bilgiliadam
Yeni Üye
Mem u Zin
Mem U Zin Oykusu
Mem u Zin nedir
Memu Zin Efsanesi
Memu Zin Efsanesi
Mem u Zin destanı aslında iki destandır Destanın bir yuzunde kavuşan Tajdin ile Siti ’nin, bir yuzunden de kavuşamayan ve aşktan olen Mem ile Zin ’in destanları vardır
’Ey insanlar, hepiniz bu adamı dinleyin ’ cumlesi ile başlayan destan iki meleğin hapse girmesiyle devam eder Bu iki melekten biri Mem biri de Zin ’dir Sonra meleklerden biri Zin ’i alıp, Mem ’in yanına goturme teklifinde bulunur bu isteği gercekleştirir Botan* Beyi ’nin kızını(Zin) alıp Mem ’in yanına gotururler İkisi uykudan uyanır Korkarlar ilk başta Cunku bilmek korkutur Peki neyi biliyordular? Birbirine aşık olduklarını ve onları ancak olum ayırabilecekleri Zin ’i alıp geri goturuler, artık destan dunyevi hayata kaymış olur
İkinci karşılaşmaları bir newroz gununde olurZin ile kız kardeşi Siti erkek kılığına girerler newroza gitmek icin Her birnin parmağında bir yuzuk vardır Newrozun kutlandığı alanda karşılaşırlar Mem ’in yanında da biraderi Tajdin vardır Gencler, kızların guzelliğnden o kadar etkilenirler ki oracıkta bayılırlar Ayıldıklarında parmaklarında yuzuk vardır Bunun bir hayal olduğunu duşunseler de parmaklarındaki yuzuk gerceği ifşa etmektedir zaten her iki taraf da yemeden icmeden kesilir Bu durumu farkeden Zin ’in analığı ısrar eder ve Zin ona acılır Analık o iki civanı bulmaya karar verir Bulması da o kadar da zor olmaz Oyle bir ’illete ’ duşmuşler ki butun herkes Mem ile Tajdin ’i bilmektedir Analık onları bulur, artık Zin ile Siti ’nin kim olduğunu oğrenen Mem ile Tajdin onları istemeye karar verirler Yalnız bir sorun vardır Bir evden aynı anda iki tane gelin cıkamaz Mem hic duşunmeden sırasını Tajdin ’e verir Tajdin ile Siti evlenirken Mem ile zin de beklerler
Beko Botan Beyinin yanında yanaşmadır Beyi doldurur, Mem ’in asıl niyetinin Zin ’i alıp onun beyliğini ele gecirmek olduğunu iddia eder Bu soylentiler coğalınca Mem alınıp zindana atılır Bu aşk artık ’yasak aşk ’tır
Zin uzuntuden yataklara duşer Bunu goren Bey Zin ’i salıverir zindana Ozellikle Zin ’in ’Ben oldukten sonra kimse karalar bağlamasın ’ sozu Beyi yumuşatmıştır Zin zindana gider ama Mem olmuştur artık
Mem ’in olumunu duyan Botan halkı yas tutar Şehirdeki butun insanlar matem elbiselerini giymişlerdir Hatta ağaclar bile Mem ’in olume yapralarına dokmuşlerdirAhmedi Xani Botan halkının siyah ve kapalı renklere duşkun olmasını o gune bağlar
Mem ’in olmesi demek aşkın surgun edilmesi demektir Ve Zin ’in gelip mezarın başında ağıt yakmasıyla ağlayış bir senfoni halini alır Mem ’in mezarı başında ağlayan Zini olum şerbetini icerek bu dunyadan gocer
Zin ’in olumunden sonra Mem ’in mezarı actılar Bey dedi ki ’Memo al sana yar! ’ Mem ’in mezarından uc defa ses geldi ve o ses ’merhaba ’ diye Gerceğin bu sırrını işiten herkes aşka inandı
Beko ’yu ise Tajdin oldurur Beko diğer dunyada da iki aşığı rahat bırakmaz Bir kara calı olur girer aralarına, bunun uzerine Mem ve Zin yıldız olur gokyuzune cıkarlar Beko da bunların peşinden gokyuzune cıkar, kavuşmalarını engeller
****
Ahmedi Xani aslen Hakkarilidir Turbesi Ağrı ’nın Dğobeyazıt ilcesindedir Din adamı olmasından dolayı akın akın ziyaretci cekiyor turbe şimdi Ahmedi Xani bir cok edebiyatcıya ilham kaynağı omuştur Bediuzzaman Hazretleri eğitimi tamamlamak icin Dğubeyazıt ’a gittiğinde isteyerek o turbede kalmıştır Ve Risalei Nur eserinde Ahmedi Xani ’ye olan saygısını ifade eder Kitap, sanırım ilk kez 1906 da Turkce ’ye cevrilmiş en onemli ve kapsamlı ceviri ise 1968 ’de M Emin Bozarslan tarafından yapılmıştır
****
Mem ve Zin ’in mezarı Cizre ’dedir Zaten Botan bolgesi Cizre ’yi icine alan o bolgenin ismidir Yukardaki fotoğraf da onların mezarına ait bir fotoğraftır Eğer olur da bir gun birleri okumaya cıkarsa o destanı ozellikle Mem ’in Dicle Nehri ile Zin ’in de mum ile dertleşmesi kısmına ayrı bir onem versinler Destanın icindeki bir beyitle yazıyı bitiriyorum
Gonulden yukseldi kara bir duman
Başındaki dimağı da kararttı
Mem u Zin
Cizre Beyi, Mir Zeynuddin'in Zin ve Siti adlarında iki tane bacısı vardı
Zin, beyaz tenli, beyin can ciğeriydi Bey onu cok severdi Siti ise esmer, selvi boylu biriydi Tacdin, Beyin Divan Vezirinin oğluydu Hikayenin ana
kahramanı Mem ise Tacdin'in manevi kardeşi ve dostuydu Botan bolgesinde baharın mujdecisi olan Mart ayında, eğlence ve bayram gunlerinde coluk cocuk butun Cizre halkı kırlara cıkar suslenirlerdi
İşte boyle bir gunde Mem ile Tacdin kendilerine kızlar gibi sus verip ve kıyafet değiştirerek şenliğe katılırlar Şenlik alanına vardıklarında
erkek kıyafetli iki kişiyi gorurler (onlar Siti ile Zin'di) Onları gorur gormez ikiside yere duşup bayıldılar Siti ile Zin bayan kıyafetli iki
erkeği iyice suzerek onlar sezmeden kendi yuzeklerini onların parmaklarına gecirip oradan ayrılırlar Mem ile Tacdin ayıldıklarında kendilerinin bezgin
ve sersem onlduklarını gorurler Bu esnada Tacdin Mem'in parmağında, uzerinde Zin yazılı mucevheri fark eder, Tacdin Mem'ın parmağına doğru elini
uzatınca Mem de onun parmağında bulunan pana bicilmez ve uzerinde Siti yazılmış olan yuzuğu gorur İkiside Siti ve Zin'in ne yapmış olduklarını
anlarlar Siti ile Zin dadıları olan Heyzebun'a anlatırlar Dadıları bir hekim kılığına girerek hasta olan Mem ve Tacdin'in yanına varıp, Siti
ve Zin'inde onlar gibi yandığını soyler ve yuzukleri geri ister Tacdin yuzuğu geri verir Fakat Mem 'bununla yaşıyorum' diyerek yuzuğu vermez
Mem ile Tacdin kalkıp arkadaşlarına durumu anlatırlar Bunun uzerine Tacdin icin Cizre'nin onde gelenleri Cizre Bey'inden Siti'yi Tacdine isterlerler
Bey, Tacdin'e Siti'yi verir Boylece yedi gun yedi gece duğun yapılır Aslen Botanlı olmayıp İran'ın bir koyunden (Merguverli) olan Beko, Bey'in kapıcısıdır
Tacdin Beko'yu hic sevmez Bey'e kac sefer bu adamın kapıcılığa layık olmadığı soyler fakat bey: 'değirmenimiz onunla donuyor Kopekler de
kapıcıdırlar' der Beko, Bey'in Zin'i Mem'e vermemesi icin 'Efendim, Tacdin kendi tarafından Zin'i Mem'e vermiş' Bunun uzerine kızan Bey,
'and icerim ki; Zin'i eş olarak Mem'e vermeyeceğim' der Bey'in ava cıktığı bir gunde Mem Zin'i gormek icin bahceye girer Mem'i goren Zin birden yıkılıverir
yere Bu sırada Mem onu gormez gul ve reyhanları seyrederek şoyle der:
'Ey gul! Gerci sen de nazeninsin,
Sen nerde, Zin'in yuzunun rengi nerde?
Ey sunbul! Gerci senin guzel kokan var,
Reyhan senin icin kara yuzlu olmuş
Fakat siz yarimin zulfine benzemezsiniz
İkiniz de arsız ve herzecisiniz
Ey bulbul! Gerci sen de aşk adamısın,
Kırmızı gul mumunun pervanesisin
Benim Zin'im senin kırımızı gulunden daha şendir
Benim bahtım da senin talihinden daha karadır'
Mem bunu soyledikten sonra Zin'i gorur ve oda orada bayılır Ava giden Bey, avdan donunce Mem'i bir abaya sarılmış bir şekilde bahcede gorur Mem
'Beyim, biliyorsunuz ben hastayım canım sıkıldı gezeyim derken sonra kendimi burda buldum'der Bey'in yanında bulunan Tacdin abanın altında
Zin'in saclarını gorur, durumu anlayan Tacdin Bey'i ikna ederek ana doğru goturur Daha sonra eve gidip Siti ve cocuğunu evden cıkararak,
evi ateşe verir Boylece Mem ile Zin'in kurtuluşu icin Tacdin evini feda eder Emsali gorunmemiş bir dostluk orneğini sergiler Beko'nun oyunlarıyla
beyle satranc oynamaya ikna edilen Mem başlangıcta ilk uc oyunu alır Beko Mem'in iyi oynadığını gorunce Mem'in yonunu Zin'e doğru cevirir Zin'i gorup
hayallere dalan Mem, Bey'e yenilir Sevgilisinin Zin olduğunu oğrenen bey Mem'in zindana atar Bir seneye yakın zindanda kalan Mem, Zin'in hasretine dayanamayıp
olur Mem'in cenazesinin kaldırıldığı esnada Tacdin Beko'yu gorup oldurur
Beko'nun olduğunu goren Zin, bakın hakkında ne duşunuyor:
'Ey izz ve temkinli şah ve vezir!
Rica ediyorum inatetmeyiniz,
Bu fesat kaynağı hakkında
Cunku insanlar ve cinlerin Allahın,
Yer ve goklerin yaratıcısı,
Sevgiyi, sevgilileri verdiği gun,
O zaman buğzu da rakiblere verdi
Biz kırmızı guluz, o bizim icin dikendir
Biz hazineyiz o bizim icin yılandır
Guller dikenlerin gagasıyla korunur,
Hazinelerde yılanlarla beslenir
Eğer o olmasaydı aramızda engel,
Aşkımız da buzulur ve zail olurdu'
Nasıl ki bir gulu diken, hazineyi de yılan koruyorsa, bizim de bekcimiz (kopeğimiz) Beko olacaktır Diyen Zin, Mem'in mezarının
başında devamlı ağla***** şoyle der:
'Ey vucudumun ve canımın mulkumun sahibi,
Ben bahceyim, sen de bahcıvan
Senin bahcen sahipsizdir
Sen olamazsan onlar neye yarar
Kaşlar, gozler, zulufler neyedir
Zulfumu tel tel cekeyim
Sonra yarim sen beni belki değişik gorursun
En iyi hepsi yerinde kalsın
Hakk'a emanetim teslim ediyim'
Diyerek yapıştığı Mem'in mezar taşında canını verir Bey, Zin'i gommek icin Mem'in mezarını actırarak Zin'i sarktığı esnada şoyle seslenir:
'Memo! Al sana yar! der
Xani, bu aşk hikayesini, Kurt halkı arasında oldukca yaygın olan ve sozlu gelenek yoluyla yuzyıllarca dilden, dile dolaşan 'Meme Alan Destanı''ından esinlenerek yazmıştır Mitolojik bir nitelik kazanan
bu destan MO'den bu yana halk arasında, daha cok 'dengbej' 'ler tarafından ve ozellikle uzun kış gecelerinde ard arda uzayıp giden gecelerde manzum ve bazen de anlatıcı durup mensur (hikaye edici bir dille) a
nlatırdı Uzun soluklu bu dengbejleri, halk adeta buyulenmiş bir şekilde ve kendinden gecercesine saatlerce dinler ve onu takip eden gecelerde hikayenin
sonunu buyuk bir sabırsızlık ve merakla beklerdi Halkın ilgisini gore anlatıcısı da hikayenin kısa veya uzunluğunu belirler Xani, 'Mem U Zin' ' i XVII Yuzyılın
sonlarında yazmıştır O donemde yazılmış olan butun eserlerde Arapca ve Farsca'nın etkisi altında kalıp bu dillerden kelimeler mevcuttur (Bu Divan Edebiyatı'nın
da bir ozelliğidi) Bunda dolayıdır ki bu Mem U Zin'de de bu etkiyi gorebilmek mumkundur Buna rağmen bu eser, Kurt dilinin ve zengin kulturunun ispatıdır Xani'nin, 'Kurmancım, kUhi kenari ' (Kurdum, dağlıyım, kenardanım) deyişi,
sanırım bircok sorunun cevabı niteliğindedir Bu eser, ilk olarak Ahmed Faik tarafından (1143 hicri1730 miladi) yılında Azeri Turkcesine cevrilmiştir
Sırrı Dadaşbilge, 1969 yılında nesre cevirip, beyitlerini sadeleştirmiştir 42 yaprak 83 sayfadan meydana gelmiş bu cevirinin ilk sayfası zayidir Faik,
Ehmede Xani'den 35 yıl sonra ceviri yapmıştır İki ayrı yerden kendisinden bahsetmekte olan Faik ayrıca gazellerin son beyitlerinde mahlaz kullanmıştır
İkinci olarak Abdulaziz Halis Cıkıntaş 1906 yılında Turkceye cevirmiştir Fakat kitap bir turlu basılamaz Arapca, Fransızca, Almanca, Rusca başta olmak uzere bircok
dile cevrisi yapılmıştır 1968 yılında MEmin Bozarslan tarafından Turkceye cevirilmiştir Leyla ile Mecnun, Romeo ve Juliyet gibi Mem U Zin'de dunyanın olumsuz edebi eserleri arasında yerini almıştır Ve yine bu eserlerdeki gibi
Mem U Zin'de de beşeri aşktan ilahi bir aşka yukseliş vardır Bu aşk etrafında Xani, cağın sosyal, kulturel, dini ve idari durumunu guclu bir şekilde tasvir
etmiş, bolge (Botan bolgesi)'nın torelerini, bayramlarını bayramlarla birlikte av partilerini,
kır eğlencelerini kısacası halkın butun yaşantı tarzlarını gorebilmek mumkundur Aşk unsurunun yanında, dağlardan (Cudi, Tura 'Tur dağı'), sulardan
(Ozellikle Dicle nehrini), ağaclardan, hayvanlardan, kuşlardan (Bulbulun onemi buyuk), bitkilerden (Bulbulle bağlantılı olarak gul'den ), renklerden,
kokulardan sık sık bahsetmekte bunları okuyucunun zihninde canlandırıp adete gozler onune sermektedir:
MEM'IN DİCLE'YE SESLENİŞİ
'Ey benim gozyaşlarım gibi dokulen nehir!
Ey aşıklar gibi sabırsız ve sukUnetsiz nehir!
Sabırsız, karasız ve sukUnetsizsin,
Yoksa benim gibi sen de deli misin?
Senin icin hicbir karar kılmak yok,
Galiba senin gonlunde de bir yar var'
Dicle'ye seslenen Mem'in onunda kendisi gibi sabırsız ve sukunetsiz bir aşık olduğunu doktuğu gozyaşlarını da Dicle'nin suyunu benzetmesi, Dicle'yi kendisi gibi deli, aşık gormesi bunların her biri Mem'in kendi vasıflarını Dicle nehrine de yuklemesi ile, boyle bir bağlantı
kurmuştur Dicle suyu gibi Mem'in dağa ve ruzgara karşı seslenişi;Zin'in de muma kamlara ve pervaneye seslenişi bunların her biri bahtsız olan Mem ve Zin'in icinde bulundukları caresizleği anlatır
ZÎN MUMA SESLENİYOR
'Ey sır ve oturma arkadaş, baş arkadaşım!
Gerci yanmak yonunden benim gibi sin sen,
Fakat konuşmak yonunden benim gibi değilsin
Eğer sen de benim gibi soyleseydin
Benim de gonlum fazla yanmazdı'
Zin bir sohbet arkadaşı aramakta ve derdini muma yanmaktadır Xani, aynı zamanda hikayede ateşin onemine, kutsallığı da deyinmiş: Mem, Zin'le beyin bahcesinde buluşuyorken bey, av partisinden doner beyin donduğunu goren Tacdin, Mem'i kurtarabilmek icin evini ateşe verir Burada ateş kurtarıcı bir gorev almaktıdır Diyebiliriz ki Xani, Zeduştluk inancının dualizminden etkilenmiştir Zerduşt dininde dualizm (iyikotu, aydınlıkkaranlık) var Mem U Zin'de de ikili sistem esas alınır 'Kotunun bilinmediği yerde iyiyi tarif edemezsin Her şey zıddı ile izah edilir' İyiliği ve aydınlığı Mem U Zin; kotuluğu ve karanlığı ise Beko'ya veren Xani, aynı zamanda ay ile guneş, ateş ile su, kadın ile erkek, melek ile iblis gibi ikili temaları oldukca işlemiştir Bununla birlikte donemin yonetimini elinde tutanları, gericiliği, zalimleri, kotu niyetli kimseleri yermiş, haksız duzene karşı adeta isyan bayraklarını goklere cekmiştir Haksızlığa ve feodal duzene karşı cephe alan Xani, haksızlığa uğrayanların, yoksulların ve carezilerin yanında yer almış Kotuluğu, ikiyuzluluğu fitne ve fesatcılığı yine dalkavukluğu Bekir (Beko)'de; doğruluğu, iyiliği, sucsuzluğu, guzeli ve caresizliği de Mem ve Zin'de toplamıştır Fakat, bu aşkın buyukluğune ve olumsuzluğune en buyuk katkıyı sağlamış olan Beko'dur Evet, yaşadıkları surece kendilerine cefa cektiren onların kavuşamamaları icin her turlu fitne ve fesatlığa başvuran Beko, bu aşkın edebileşmesinde buyuk rol oynamıştır Mem ve Zin'in olumunden sonra Bey Beko'nun soylediklerine kulak verdiği icin pişmanlık duyar, fakat iş işten gecmiştir Onlar ebedi mutluluğa erdiler Aşk Botanda ebedileşti, aşk MEM U ZÎN'de
Mem U Zin Oykusu
Mem u Zin nedir
Memu Zin Efsanesi
Memu Zin Efsanesi
Mem u Zin destanı aslında iki destandır Destanın bir yuzunde kavuşan Tajdin ile Siti ’nin, bir yuzunden de kavuşamayan ve aşktan olen Mem ile Zin ’in destanları vardır
’Ey insanlar, hepiniz bu adamı dinleyin ’ cumlesi ile başlayan destan iki meleğin hapse girmesiyle devam eder Bu iki melekten biri Mem biri de Zin ’dir Sonra meleklerden biri Zin ’i alıp, Mem ’in yanına goturme teklifinde bulunur bu isteği gercekleştirir Botan* Beyi ’nin kızını(Zin) alıp Mem ’in yanına gotururler İkisi uykudan uyanır Korkarlar ilk başta Cunku bilmek korkutur Peki neyi biliyordular? Birbirine aşık olduklarını ve onları ancak olum ayırabilecekleri Zin ’i alıp geri goturuler, artık destan dunyevi hayata kaymış olur
İkinci karşılaşmaları bir newroz gununde olurZin ile kız kardeşi Siti erkek kılığına girerler newroza gitmek icin Her birnin parmağında bir yuzuk vardır Newrozun kutlandığı alanda karşılaşırlar Mem ’in yanında da biraderi Tajdin vardır Gencler, kızların guzelliğnden o kadar etkilenirler ki oracıkta bayılırlar Ayıldıklarında parmaklarında yuzuk vardır Bunun bir hayal olduğunu duşunseler de parmaklarındaki yuzuk gerceği ifşa etmektedir zaten her iki taraf da yemeden icmeden kesilir Bu durumu farkeden Zin ’in analığı ısrar eder ve Zin ona acılır Analık o iki civanı bulmaya karar verir Bulması da o kadar da zor olmaz Oyle bir ’illete ’ duşmuşler ki butun herkes Mem ile Tajdin ’i bilmektedir Analık onları bulur, artık Zin ile Siti ’nin kim olduğunu oğrenen Mem ile Tajdin onları istemeye karar verirler Yalnız bir sorun vardır Bir evden aynı anda iki tane gelin cıkamaz Mem hic duşunmeden sırasını Tajdin ’e verir Tajdin ile Siti evlenirken Mem ile zin de beklerler
Beko Botan Beyinin yanında yanaşmadır Beyi doldurur, Mem ’in asıl niyetinin Zin ’i alıp onun beyliğini ele gecirmek olduğunu iddia eder Bu soylentiler coğalınca Mem alınıp zindana atılır Bu aşk artık ’yasak aşk ’tır
Zin uzuntuden yataklara duşer Bunu goren Bey Zin ’i salıverir zindana Ozellikle Zin ’in ’Ben oldukten sonra kimse karalar bağlamasın ’ sozu Beyi yumuşatmıştır Zin zindana gider ama Mem olmuştur artık
Mem ’in olumunu duyan Botan halkı yas tutar Şehirdeki butun insanlar matem elbiselerini giymişlerdir Hatta ağaclar bile Mem ’in olume yapralarına dokmuşlerdirAhmedi Xani Botan halkının siyah ve kapalı renklere duşkun olmasını o gune bağlar
Mem ’in olmesi demek aşkın surgun edilmesi demektir Ve Zin ’in gelip mezarın başında ağıt yakmasıyla ağlayış bir senfoni halini alır Mem ’in mezarı başında ağlayan Zini olum şerbetini icerek bu dunyadan gocer
Zin ’in olumunden sonra Mem ’in mezarı actılar Bey dedi ki ’Memo al sana yar! ’ Mem ’in mezarından uc defa ses geldi ve o ses ’merhaba ’ diye Gerceğin bu sırrını işiten herkes aşka inandı
Beko ’yu ise Tajdin oldurur Beko diğer dunyada da iki aşığı rahat bırakmaz Bir kara calı olur girer aralarına, bunun uzerine Mem ve Zin yıldız olur gokyuzune cıkarlar Beko da bunların peşinden gokyuzune cıkar, kavuşmalarını engeller
****
Ahmedi Xani aslen Hakkarilidir Turbesi Ağrı ’nın Dğobeyazıt ilcesindedir Din adamı olmasından dolayı akın akın ziyaretci cekiyor turbe şimdi Ahmedi Xani bir cok edebiyatcıya ilham kaynağı omuştur Bediuzzaman Hazretleri eğitimi tamamlamak icin Dğubeyazıt ’a gittiğinde isteyerek o turbede kalmıştır Ve Risalei Nur eserinde Ahmedi Xani ’ye olan saygısını ifade eder Kitap, sanırım ilk kez 1906 da Turkce ’ye cevrilmiş en onemli ve kapsamlı ceviri ise 1968 ’de M Emin Bozarslan tarafından yapılmıştır
****
Mem ve Zin ’in mezarı Cizre ’dedir Zaten Botan bolgesi Cizre ’yi icine alan o bolgenin ismidir Yukardaki fotoğraf da onların mezarına ait bir fotoğraftır Eğer olur da bir gun birleri okumaya cıkarsa o destanı ozellikle Mem ’in Dicle Nehri ile Zin ’in de mum ile dertleşmesi kısmına ayrı bir onem versinler Destanın icindeki bir beyitle yazıyı bitiriyorum
Gonulden yukseldi kara bir duman
Başındaki dimağı da kararttı
Mem u Zin
Cizre Beyi, Mir Zeynuddin'in Zin ve Siti adlarında iki tane bacısı vardı
Zin, beyaz tenli, beyin can ciğeriydi Bey onu cok severdi Siti ise esmer, selvi boylu biriydi Tacdin, Beyin Divan Vezirinin oğluydu Hikayenin ana
kahramanı Mem ise Tacdin'in manevi kardeşi ve dostuydu Botan bolgesinde baharın mujdecisi olan Mart ayında, eğlence ve bayram gunlerinde coluk cocuk butun Cizre halkı kırlara cıkar suslenirlerdi
İşte boyle bir gunde Mem ile Tacdin kendilerine kızlar gibi sus verip ve kıyafet değiştirerek şenliğe katılırlar Şenlik alanına vardıklarında
erkek kıyafetli iki kişiyi gorurler (onlar Siti ile Zin'di) Onları gorur gormez ikiside yere duşup bayıldılar Siti ile Zin bayan kıyafetli iki
erkeği iyice suzerek onlar sezmeden kendi yuzeklerini onların parmaklarına gecirip oradan ayrılırlar Mem ile Tacdin ayıldıklarında kendilerinin bezgin
ve sersem onlduklarını gorurler Bu esnada Tacdin Mem'in parmağında, uzerinde Zin yazılı mucevheri fark eder, Tacdin Mem'ın parmağına doğru elini
uzatınca Mem de onun parmağında bulunan pana bicilmez ve uzerinde Siti yazılmış olan yuzuğu gorur İkiside Siti ve Zin'in ne yapmış olduklarını
anlarlar Siti ile Zin dadıları olan Heyzebun'a anlatırlar Dadıları bir hekim kılığına girerek hasta olan Mem ve Tacdin'in yanına varıp, Siti
ve Zin'inde onlar gibi yandığını soyler ve yuzukleri geri ister Tacdin yuzuğu geri verir Fakat Mem 'bununla yaşıyorum' diyerek yuzuğu vermez
Mem ile Tacdin kalkıp arkadaşlarına durumu anlatırlar Bunun uzerine Tacdin icin Cizre'nin onde gelenleri Cizre Bey'inden Siti'yi Tacdine isterlerler
Bey, Tacdin'e Siti'yi verir Boylece yedi gun yedi gece duğun yapılır Aslen Botanlı olmayıp İran'ın bir koyunden (Merguverli) olan Beko, Bey'in kapıcısıdır
Tacdin Beko'yu hic sevmez Bey'e kac sefer bu adamın kapıcılığa layık olmadığı soyler fakat bey: 'değirmenimiz onunla donuyor Kopekler de
kapıcıdırlar' der Beko, Bey'in Zin'i Mem'e vermemesi icin 'Efendim, Tacdin kendi tarafından Zin'i Mem'e vermiş' Bunun uzerine kızan Bey,
'and icerim ki; Zin'i eş olarak Mem'e vermeyeceğim' der Bey'in ava cıktığı bir gunde Mem Zin'i gormek icin bahceye girer Mem'i goren Zin birden yıkılıverir
yere Bu sırada Mem onu gormez gul ve reyhanları seyrederek şoyle der:
'Ey gul! Gerci sen de nazeninsin,
Sen nerde, Zin'in yuzunun rengi nerde?
Ey sunbul! Gerci senin guzel kokan var,
Reyhan senin icin kara yuzlu olmuş
Fakat siz yarimin zulfine benzemezsiniz
İkiniz de arsız ve herzecisiniz
Ey bulbul! Gerci sen de aşk adamısın,
Kırmızı gul mumunun pervanesisin
Benim Zin'im senin kırımızı gulunden daha şendir
Benim bahtım da senin talihinden daha karadır'
Mem bunu soyledikten sonra Zin'i gorur ve oda orada bayılır Ava giden Bey, avdan donunce Mem'i bir abaya sarılmış bir şekilde bahcede gorur Mem
'Beyim, biliyorsunuz ben hastayım canım sıkıldı gezeyim derken sonra kendimi burda buldum'der Bey'in yanında bulunan Tacdin abanın altında
Zin'in saclarını gorur, durumu anlayan Tacdin Bey'i ikna ederek ana doğru goturur Daha sonra eve gidip Siti ve cocuğunu evden cıkararak,
evi ateşe verir Boylece Mem ile Zin'in kurtuluşu icin Tacdin evini feda eder Emsali gorunmemiş bir dostluk orneğini sergiler Beko'nun oyunlarıyla
beyle satranc oynamaya ikna edilen Mem başlangıcta ilk uc oyunu alır Beko Mem'in iyi oynadığını gorunce Mem'in yonunu Zin'e doğru cevirir Zin'i gorup
hayallere dalan Mem, Bey'e yenilir Sevgilisinin Zin olduğunu oğrenen bey Mem'in zindana atar Bir seneye yakın zindanda kalan Mem, Zin'in hasretine dayanamayıp
olur Mem'in cenazesinin kaldırıldığı esnada Tacdin Beko'yu gorup oldurur
Beko'nun olduğunu goren Zin, bakın hakkında ne duşunuyor:
'Ey izz ve temkinli şah ve vezir!
Rica ediyorum inatetmeyiniz,
Bu fesat kaynağı hakkında
Cunku insanlar ve cinlerin Allahın,
Yer ve goklerin yaratıcısı,
Sevgiyi, sevgilileri verdiği gun,
O zaman buğzu da rakiblere verdi
Biz kırmızı guluz, o bizim icin dikendir
Biz hazineyiz o bizim icin yılandır
Guller dikenlerin gagasıyla korunur,
Hazinelerde yılanlarla beslenir
Eğer o olmasaydı aramızda engel,
Aşkımız da buzulur ve zail olurdu'
Nasıl ki bir gulu diken, hazineyi de yılan koruyorsa, bizim de bekcimiz (kopeğimiz) Beko olacaktır Diyen Zin, Mem'in mezarının
başında devamlı ağla***** şoyle der:
'Ey vucudumun ve canımın mulkumun sahibi,
Ben bahceyim, sen de bahcıvan
Senin bahcen sahipsizdir
Sen olamazsan onlar neye yarar
Kaşlar, gozler, zulufler neyedir
Zulfumu tel tel cekeyim
Sonra yarim sen beni belki değişik gorursun
En iyi hepsi yerinde kalsın
Hakk'a emanetim teslim ediyim'
Diyerek yapıştığı Mem'in mezar taşında canını verir Bey, Zin'i gommek icin Mem'in mezarını actırarak Zin'i sarktığı esnada şoyle seslenir:
'Memo! Al sana yar! der
Xani, bu aşk hikayesini, Kurt halkı arasında oldukca yaygın olan ve sozlu gelenek yoluyla yuzyıllarca dilden, dile dolaşan 'Meme Alan Destanı''ından esinlenerek yazmıştır Mitolojik bir nitelik kazanan
bu destan MO'den bu yana halk arasında, daha cok 'dengbej' 'ler tarafından ve ozellikle uzun kış gecelerinde ard arda uzayıp giden gecelerde manzum ve bazen de anlatıcı durup mensur (hikaye edici bir dille) a
nlatırdı Uzun soluklu bu dengbejleri, halk adeta buyulenmiş bir şekilde ve kendinden gecercesine saatlerce dinler ve onu takip eden gecelerde hikayenin
sonunu buyuk bir sabırsızlık ve merakla beklerdi Halkın ilgisini gore anlatıcısı da hikayenin kısa veya uzunluğunu belirler Xani, 'Mem U Zin' ' i XVII Yuzyılın
sonlarında yazmıştır O donemde yazılmış olan butun eserlerde Arapca ve Farsca'nın etkisi altında kalıp bu dillerden kelimeler mevcuttur (Bu Divan Edebiyatı'nın
da bir ozelliğidi) Bunda dolayıdır ki bu Mem U Zin'de de bu etkiyi gorebilmek mumkundur Buna rağmen bu eser, Kurt dilinin ve zengin kulturunun ispatıdır Xani'nin, 'Kurmancım, kUhi kenari ' (Kurdum, dağlıyım, kenardanım) deyişi,
sanırım bircok sorunun cevabı niteliğindedir Bu eser, ilk olarak Ahmed Faik tarafından (1143 hicri1730 miladi) yılında Azeri Turkcesine cevrilmiştir
Sırrı Dadaşbilge, 1969 yılında nesre cevirip, beyitlerini sadeleştirmiştir 42 yaprak 83 sayfadan meydana gelmiş bu cevirinin ilk sayfası zayidir Faik,
Ehmede Xani'den 35 yıl sonra ceviri yapmıştır İki ayrı yerden kendisinden bahsetmekte olan Faik ayrıca gazellerin son beyitlerinde mahlaz kullanmıştır
İkinci olarak Abdulaziz Halis Cıkıntaş 1906 yılında Turkceye cevirmiştir Fakat kitap bir turlu basılamaz Arapca, Fransızca, Almanca, Rusca başta olmak uzere bircok
dile cevrisi yapılmıştır 1968 yılında MEmin Bozarslan tarafından Turkceye cevirilmiştir Leyla ile Mecnun, Romeo ve Juliyet gibi Mem U Zin'de dunyanın olumsuz edebi eserleri arasında yerini almıştır Ve yine bu eserlerdeki gibi
Mem U Zin'de de beşeri aşktan ilahi bir aşka yukseliş vardır Bu aşk etrafında Xani, cağın sosyal, kulturel, dini ve idari durumunu guclu bir şekilde tasvir
etmiş, bolge (Botan bolgesi)'nın torelerini, bayramlarını bayramlarla birlikte av partilerini,
kır eğlencelerini kısacası halkın butun yaşantı tarzlarını gorebilmek mumkundur Aşk unsurunun yanında, dağlardan (Cudi, Tura 'Tur dağı'), sulardan
(Ozellikle Dicle nehrini), ağaclardan, hayvanlardan, kuşlardan (Bulbulun onemi buyuk), bitkilerden (Bulbulle bağlantılı olarak gul'den ), renklerden,
kokulardan sık sık bahsetmekte bunları okuyucunun zihninde canlandırıp adete gozler onune sermektedir:
MEM'IN DİCLE'YE SESLENİŞİ
'Ey benim gozyaşlarım gibi dokulen nehir!
Ey aşıklar gibi sabırsız ve sukUnetsiz nehir!
Sabırsız, karasız ve sukUnetsizsin,
Yoksa benim gibi sen de deli misin?
Senin icin hicbir karar kılmak yok,
Galiba senin gonlunde de bir yar var'
Dicle'ye seslenen Mem'in onunda kendisi gibi sabırsız ve sukunetsiz bir aşık olduğunu doktuğu gozyaşlarını da Dicle'nin suyunu benzetmesi, Dicle'yi kendisi gibi deli, aşık gormesi bunların her biri Mem'in kendi vasıflarını Dicle nehrine de yuklemesi ile, boyle bir bağlantı
kurmuştur Dicle suyu gibi Mem'in dağa ve ruzgara karşı seslenişi;Zin'in de muma kamlara ve pervaneye seslenişi bunların her biri bahtsız olan Mem ve Zin'in icinde bulundukları caresizleği anlatır
ZÎN MUMA SESLENİYOR
'Ey sır ve oturma arkadaş, baş arkadaşım!
Gerci yanmak yonunden benim gibi sin sen,
Fakat konuşmak yonunden benim gibi değilsin
Eğer sen de benim gibi soyleseydin
Benim de gonlum fazla yanmazdı'
Zin bir sohbet arkadaşı aramakta ve derdini muma yanmaktadır Xani, aynı zamanda hikayede ateşin onemine, kutsallığı da deyinmiş: Mem, Zin'le beyin bahcesinde buluşuyorken bey, av partisinden doner beyin donduğunu goren Tacdin, Mem'i kurtarabilmek icin evini ateşe verir Burada ateş kurtarıcı bir gorev almaktıdır Diyebiliriz ki Xani, Zeduştluk inancının dualizminden etkilenmiştir Zerduşt dininde dualizm (iyikotu, aydınlıkkaranlık) var Mem U Zin'de de ikili sistem esas alınır 'Kotunun bilinmediği yerde iyiyi tarif edemezsin Her şey zıddı ile izah edilir' İyiliği ve aydınlığı Mem U Zin; kotuluğu ve karanlığı ise Beko'ya veren Xani, aynı zamanda ay ile guneş, ateş ile su, kadın ile erkek, melek ile iblis gibi ikili temaları oldukca işlemiştir Bununla birlikte donemin yonetimini elinde tutanları, gericiliği, zalimleri, kotu niyetli kimseleri yermiş, haksız duzene karşı adeta isyan bayraklarını goklere cekmiştir Haksızlığa ve feodal duzene karşı cephe alan Xani, haksızlığa uğrayanların, yoksulların ve carezilerin yanında yer almış Kotuluğu, ikiyuzluluğu fitne ve fesatcılığı yine dalkavukluğu Bekir (Beko)'de; doğruluğu, iyiliği, sucsuzluğu, guzeli ve caresizliği de Mem ve Zin'de toplamıştır Fakat, bu aşkın buyukluğune ve olumsuzluğune en buyuk katkıyı sağlamış olan Beko'dur Evet, yaşadıkları surece kendilerine cefa cektiren onların kavuşamamaları icin her turlu fitne ve fesatlığa başvuran Beko, bu aşkın edebileşmesinde buyuk rol oynamıştır Mem ve Zin'in olumunden sonra Bey Beko'nun soylediklerine kulak verdiği icin pişmanlık duyar, fakat iş işten gecmiştir Onlar ebedi mutluluğa erdiler Aşk Botanda ebedileşti, aşk MEM U ZÎN'de