bilgiliadam
Yeni Üye
MİLLİ EDEBİYAT
Edebiyat ve sanat hareketlerinin yabancı etkilerden uzak bir anlayışla oluşturulmasını savunan, duşunce alanında milli kaynaklardan beslenmeyi ilke edinen şair ve yazarların oluşturduğu edebi devreye Milli edebiyat diyoruz
Milli edebiyatın doğuşunda Tanzimatcıların, ozellikle de IDonem Tanzimat yazarlarının dil, edebiyat ve Turk tarihi ile ilgili olarak yapmış oldukları calışmaların katkısı buyuktur II Meşrutiyetle birlikte azınlıklara bazı hakların tanınması diğer ulusların bağımsız olma isteklerini de beraberinde getirmiştir Bulgaristan ’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Girit ’in Yunanistan ’a katılması, Batılıların da kışkırtmasıyla Arabistan ’da cıkan ayaklanmalar vb hadiseler Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarını bir anlamda gecersiz kılarak Turkculuk duşuncesinin gelişmesini sağlamıştır Bu durum bir anlamda edebiyatın ulusal bir gorunum kazanmasını da beraberinde getirir
Milli edebiyat akımı, genc şair ve yazarların cıkardığı Genc Kalemler, Turk Yurdu, Turk Sozu, Yeni Mecmua, Dergah gibi dergilerde girdikleri edebiyat tartışmaları neticesinde doğmuştur II Meşrutiyet ’in ardından Selanik ’te yayımlanan Genc Kalemler dergisinde Omer Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gokalp bu akımın teorisini oluşturmuştur
Milli edebiyatın başlangıcı olarak Omer Seyfettin ve Ali Canip ’in 1911 yılında Selanik ’te cıkardıkları Genc Kalemler dergisinde “Yeni Lisan adlı makalenin yayımlanmasını kabul edebiliriz Bu makalede Omer Seyfettin, dil ve edebiyatla ilgili goruşlerini ortaya koyarak Milli edebiyatın manifestosunu oluşturur
Milli edebiyatcılar, eski edebiyat taraftarlarını doğuyu taklit etmekle, Tanzimat ve sonrası edebiyatcılarını da batı edebiyatını taklit etmekle suclamışlardırIDunya Savaşı yıllarında guclenip taraftar toplayan Milli edebiyat akımı, hemen her turde bircok eserin yazılmasını sağlamıştır Eserlerde yalın bir dil kullanma, toplum gerceklerini eserlerinde inceleyerek ulusal kaynaklara yonelme bu edebiyatın savunduğu onemli ilkelerdir
Milli edebiyatcıları suclayan eski şiir taraftarı bircok yazar, ozellikle de şiire Fecri Ati ’de başlayan sanatcılar, daha sonra Milli edebiyatın sozcusu olmuştur
1911 ’de başlayan ve 1923 ’e dek suren, hatta Cumhuriyet sonrasında da kimi yazarların devam ettirdiği Milli edebiyat akımının ozelliklerini şoyle ozetleyebiliriz:
1Bu edebiyatın ilkelerinden biri, Batı taklitciliğinden kacınarak milli konulara yonelmek, modern ve milli bir edebiyat ortaya koymaktır
2Bu donemde yazılan eserlerinin buyuk bir kısmında Turkculuk duşuncesinin etkisi acıkca gorulur
3 Anadolu ’nun guzellikleri ve Anadolu insanı ilk kez bu donemde eserlere konu olmuştur
4Turk kulturu ve Turk tarihi incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiş ve bu uğurda araştırmalar yapılmıştır
5Bu akıma bağlı sanatcılar, dilde sadeleşme duşuncesini savunarak Turkcenin bağımsız, sade, yalın olması gerektiğini savunmuşlardır
6Turkcede kar¬şılıkları bulunan Arapca ve Farsca sozcukler mumkun olduğunca kullanılmamıştır
7Şiirde bireysel konulara yonelen sanatcılar nesirde toplumcudur Toplumsal konuların yanında aşk konusu da ihmal edilmemiştir
8Sanatcılar, “halka doğru ilkesi gereğince “sanat toplum icindir anlayışını kabullenmiştir
9Ulusal olcu olarak hece olcusunu kabul etmişler, halk şiiri nazım şekillerini kullanmışlar
10Sanatcıların verdiği eserler genellikle realist ozellikler gosterir
UYARI:
Milli edebiyatın gelişmesinde gazete ve dergilerin yanı sıra bazı derneklerin de onemli katkıları olmuştur Sozkonusu yayın ve kuruluşlardan bazıları şunlardır:
Dergiler:Cocuk Bahcesi, Genc Kalemler, Turk Yurdu, Halka Doğru, Turk Sozu, Yeni Mecmua, Dergah, Turk Derneği (derneğin yayın organı),
Dernekler:Turk Ocağı Cemiyeti, Turk Yurdu Cemiyeti, Turk Derneği Cemiyeti, Turk Bilgi Derneği,Şairler Derneği
Son Donem Fikir Akımları
19 yuzyılın ikinci yarısı ve 20 yuzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğunda, Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık, Turkculuk, Ademi Merkeziyetcilik ana başlıkları altında toplanabilecek fikir akımları gorulur Bu akımları savunanların ortak noktası; İmparatorluğu icinde bulunduğu durumdan kurtarmak ve eski gorkemli gunlerdeki durumuna getirmek amacıyla caba sarf etmiş olmalarıdır
Osmanlıcılık
Osmanlıcılık, İmparatorluğun icindeki tum etnik grupları Osmanlılıkcatısı altında birleştirmeyi amaclayan bir duşuncedir Bu catı altında bir Osmanlı Milletioluşturularak devletin icinde bulunduğu kargaşa ortamından az da olsa kurtarılması amaclanmıştır Osmanlıcılıkfikrinin ana programı şu şekilde ozetlenebilir: “Butun Osmanlılar hukuken eşittir Hukuk ve hurriyetleri teminat altına alınmalı, toplum zulumden kurtarılıp, ezelve beşerolan adaletle mazhar edilmelidir Butun Osmanlı vatandaşları vatan sevgisi ile birleştirilmelidir Bu maskadın sağlanması icin meşruti idare getirilecektir Bu maksatların elde edilmesi icin şiddet yoluna başvurulmamalı, fitne cıkarılmamalı ve ikna metoduyla calışılmalıdır
İslamcılık
İslamiyet, Osmanlı İmparatorluğu uzerinde kuruluşundan beri onemli bir etkiye sahip olmuştur Fakat İslamcılıkadıyla ortaya cıkan duşunce akımının amacı ve işlevi farklıdır İslamcılık, yoğun olarak II Abdulhamit doneminde tartışılmıştır II Abdulhamit, İslamcılık politikasıyla Balkanlardaki Panslavizmi etkisiz hale getirerek, milleti bu catı altında toplamak istemiştir
İslamcılara gore, Osmanlı İmparatorluğu bir cokuş sureci yaşamaktadır Bunun sebebi, Batıcıların ileri surduğu gibi İslamiyet'ten kaynaklanmamaktadır İslamcılar, Batı'nın Osmanlıdan ileride olduğunu kabul etmişler, Batı'nın tekniğinden yararlanılması gerektiğini savunmuşlardır Buna karşılık Batının ahlak ve maneviyat bakımından zayıf olduğunu ileri surerek batı taklitciliğine karşı cıkmışlardır Batının saldırılarına karşı ancak İttihadı İslam (İslam Birliği) ulkusuyle karşı durulabileceği fikri savunulmuştur
Turkculuk
Turkculuk duşuncesinin sistemli bir halde savunulması II Meşrutiyet doneminde olmuştur Ozellikle Balkan Savaşı'ndan sonra Osmanlıcılık akımının başarısız olmasıyla ortaya cıkan ideal boşluğunu dolduran Turkculuk akımının amacı, genel hatları ile şu şekilde ozetlenebilir:
“Osmanlı bayrağı altında bilincsiz bir şekilde yaşayan Turkleri milli bir duygu ile bilinclendirmek, milliyetini idrak ettirmek Turk milletini İslam toplumuna kuvvetli bir unsur olarak yeniden sokmak, aynı zamanda sarsılmış olan Osmanlı Saltanatının dayanaklarını yeniden guclendirmek Modernleşmek; ancak koru korune bir Batı taklitciliği icine girmemek
Bu akım taraftarları bunların yanı sıra siyasal bağımsızlığın sağlanması icin, once kulturel bağımsızlığın sağlanması gerektiğini ifade ederek, dili sadeleştirmeye, tarih bilincini aşılamaya calışmıştır Bunların gercekleştirilmesinden sonra Asya ’daki Turkleri de icine alan buyuk bir Turan devleti kurma amacı gutmuşlerdir Turkculuk, dil, tarih ve edebiyat alanında milli şuurun yerleşmesine yol acmış, dil sahasında tasfiyeciliğeozturkceciliğe kadar varan bir sadeleşmeye sebep olmuştur
Batıcılık
Tanzimat'tan sonra, devleti kurtarmak ve modernleştirmek amacıyla ortaya cıkan fikir akımlarından biri de garpcılıktır(Batıcılık) Bu fikir, ıslahat hareketlerinin başlaması ile birlikte tartışılmaya başlanmıştır I Meşrutiyet, Batılılaşma hareketlerinde bir donum noktasıdır Bu akımın etrafında toplananlar, fikirlerini coğunlukla İctihaddergisinde dillendirir Batıcılara gore Osmanlı Devleti'nin en buyuk problemi Batılı olmamaktan kaynaklanmaktadır Dolayısı ile tek kuruluş yolu vardır, o da bu yuzyılın fikir ve ihtiyaclarına uygun medeni bir devlet ve millet halini almak
Ademi Merkeziyetcilik
Merkezi idarenin yonetim uzerindeki yetkilerini kısıtlayarak mahalli idarelerin ve diğer unsurların da yonetimde soz alması gerektiğini savunan akımdır Prens Sabahattin tarafından ortaya konulmuştur Ancak bu goruş ulke gerceklerine uygun olmadığından ve azınlıklara bağımsızlıklarının onunu acacağı endişesiyle karşı cıkılmış ve kabul gormemiştir Prens Sabahattin ’in bu duşuncesi evvelce II Mahmut tarafından kısmen uygulanmaya konulmuş; ancak daha sonra bu duşunceden vazgecilmiştir Prens Sabahattin aynı zamanda serbest piyasa ekonomisini de tavsiye etmiştir
Milli Edebiyatın Dil Anlayışı
Milli edebiyatcıların edebiyatımızın modernleşmesinde asıl katkısı dil alanında yaptığı yenilikler olarak goze carpar Bu yenilikler ilk kez 1911 ’de Selanik ’te cıkarılan Genc Kalemler dergisinde yayınlanan Yeni Lisan adlı makalede dile getirilmiştir Bunlara gore:
Arapca ve Farsca dilbilgisi kuralları, tamlamalar kullanılmamalıdır
Terimler bilimle ilgili olduğu icin Arapca ve Farsca kokenli de olsa aynen kullanılmalıdır
Dilimize yerleşmiş, halk tarafından benimsenmiş Arapca ve Farsca sozcukler, Turkceleşmiş sayılmalı ve dilden atılmamalıdır
Gerektiğinde Turkiye Turkcesine diğer Turk lehcelerinden kelime alma yoluna gidilmelidir
Eşanlamlı kelimelerden Turkce olanları tercih edilmelidir
Arapca ve Farsca sozcukler Turkcede soylendiği şekliyle yazılmalıdır
Yabancı sozcukler kendi dillerinde dilbilgisi bakımından hangi turden olursa olsun, Turkcede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yonunden o turden sayılmalıdır
Konuşma ve yazı dilinde İstanbul ağzı esas alınmalıdır
UYARI: Tanzimat edebiyatıyla başlayan dilde sadeleşme cabalarının en somut adımı Milli edebiyat olarak kabul edilebilir Bu anlamda Milli Edebiyatın oluşumunda Tanzimat edebiyatı doneminde yapılan tartışmaların buyuk bir onemi vardır
Milli Edebiyatta Turler
Şiir
Şairler, halka doğru anlayışının gereği olarak milli kaynaklardan beslenmiştir Boylece memleketci edebiyat ortaya cıkmıştır
Bu donemde şiir dili sadeleşmiştir Ancak Yahya Kemal ve Mehmet Akif gibi sanatcılar şiirlerinde Osmanlıca sozcukleri sıkca kullanmıştır
Şiirde hece olcusu kullanılmakla birlikte aruzla yazan şairler de vardır
Halk edebiyatı ornek alınmış, bu doğrultuda halk şiiri nazım bicimlerinden yararlanılmış; hatta halk şairleri taklit edilmiştir
Gerek eski şiir gerek halk şiiri aşılmaya calışılmış, yeni bicimler denenmiştir
Şairler, tam ve zengin kafiyenin yanı sıra, yarım kafiyeyi de kullanmıştır
Doğa sevgisi, yurt guzellikleri, vatan sevgisi, kahramanlık, gurbet, ozlem, aşk şiirde işlenen belli başlı temalardır
Ozellikle Mehmet Emin Yurdakul, Turkculuk duşuncesinden etkilenerek yazdığı şiirleriyle donemin genel eğilimini yansıtmıştır
Beş Hececiler topluluğu onemli bir adım olarak değerlendirilebilir
Hikaye Ve Roman
Roman ve hikayede daha cok yaşamın gerceklerine, sosyal konulara yer verilmiştir
Eserlerde birey yaşamından, toplum yaşamına, konu bakımından da toplum gerceklerine ve sosyal sorunlara doğru bir gecişin başladığı soylenebilir
Bu donem romancıları, romanın konularını genişletmişlerse de ele aldıkları konulara derinlik kazandıramamıştır
Sosyal konuların yanında aşk konusu da ihmal edilmemiştir
Realizm anlayışı bu doneme egemen olmuş, bazı yazarlar da naturalizmden etkilenmiştir
Refik Halit, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Halide Edip gibi yazarların onculuğunde Anadolu ve Anadolu insanı edebiyata girmiş, bir Memleket Edebiyatıdonemi başlamıştır
Hikaye ve roman teknik, dil ve uslUp bakımından batı roman ve hikayesinin seviyesine ulaşmış, eserlerde sade bir dil kullanılmıştır
Bu donemin en onemli gelişmesi roman ve hikayelerin konularının İstanbul dışına cıkarılmış olmasıdır
Milliyetcilik ve Turk tarihiyle ilgili konular da bu donemde ağırlık kazanmıştır
Tiyatro
1908'den sonra başlayan tiyatrodaki canlanma, bu donemde de devam etmiştir Ozel tiyat¬roların yanında resmi tiyatrolar da kurulmuştur
1914 ’te kurulan Darulbedayii Osmani, aktorluğu ciddi bir meslek olarak algılayan sanatcıları yetiştiren bir okul gorunumundedir Bu kurum aynı zamanda Turk operasının temeli sayılır Kurumun adı, 1934 ’te İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak değiştirilmiştir
Sanatcıların coğu şair olduğu icin manzum dramlar yazılmıştır Abdulhak Hamit ’in başlattığı manzum dram geleneğine tekrar donulmuştur
Teknik acıdan olgunlaşamayan tiyatro eserlerinin en başarılı yanı, dil ve anlatımda ulaşılan olgunluktur
Milli edebiyat ve Milli Mucadele Doneminin Onemli Sanatcıları:
Ali Canip
Enis Behic
Faruk Nafiz
M Emin Yurdakul
Orhan Seyfi Orhon
Omer Seyfettin
Rıza Tevfik
Yusuf Ziya Ortac
Ziya Gokalp Celal Sahir Erozan
Halide Edip
Halide Nusret
Halit Fahri Ozansoy
Hamdullah Suphi
Refik Halit Karay
Reşat Nuri
Ruşen Eşref Unaydın
Yakup Kadri
Edebiyat ve sanat hareketlerinin yabancı etkilerden uzak bir anlayışla oluşturulmasını savunan, duşunce alanında milli kaynaklardan beslenmeyi ilke edinen şair ve yazarların oluşturduğu edebi devreye Milli edebiyat diyoruz
Milli edebiyatın doğuşunda Tanzimatcıların, ozellikle de IDonem Tanzimat yazarlarının dil, edebiyat ve Turk tarihi ile ilgili olarak yapmış oldukları calışmaların katkısı buyuktur II Meşrutiyetle birlikte azınlıklara bazı hakların tanınması diğer ulusların bağımsız olma isteklerini de beraberinde getirmiştir Bulgaristan ’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Girit ’in Yunanistan ’a katılması, Batılıların da kışkırtmasıyla Arabistan ’da cıkan ayaklanmalar vb hadiseler Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarını bir anlamda gecersiz kılarak Turkculuk duşuncesinin gelişmesini sağlamıştır Bu durum bir anlamda edebiyatın ulusal bir gorunum kazanmasını da beraberinde getirir
Milli edebiyat akımı, genc şair ve yazarların cıkardığı Genc Kalemler, Turk Yurdu, Turk Sozu, Yeni Mecmua, Dergah gibi dergilerde girdikleri edebiyat tartışmaları neticesinde doğmuştur II Meşrutiyet ’in ardından Selanik ’te yayımlanan Genc Kalemler dergisinde Omer Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gokalp bu akımın teorisini oluşturmuştur
Milli edebiyatın başlangıcı olarak Omer Seyfettin ve Ali Canip ’in 1911 yılında Selanik ’te cıkardıkları Genc Kalemler dergisinde “Yeni Lisan adlı makalenin yayımlanmasını kabul edebiliriz Bu makalede Omer Seyfettin, dil ve edebiyatla ilgili goruşlerini ortaya koyarak Milli edebiyatın manifestosunu oluşturur
Milli edebiyatcılar, eski edebiyat taraftarlarını doğuyu taklit etmekle, Tanzimat ve sonrası edebiyatcılarını da batı edebiyatını taklit etmekle suclamışlardırIDunya Savaşı yıllarında guclenip taraftar toplayan Milli edebiyat akımı, hemen her turde bircok eserin yazılmasını sağlamıştır Eserlerde yalın bir dil kullanma, toplum gerceklerini eserlerinde inceleyerek ulusal kaynaklara yonelme bu edebiyatın savunduğu onemli ilkelerdir
Milli edebiyatcıları suclayan eski şiir taraftarı bircok yazar, ozellikle de şiire Fecri Ati ’de başlayan sanatcılar, daha sonra Milli edebiyatın sozcusu olmuştur
1911 ’de başlayan ve 1923 ’e dek suren, hatta Cumhuriyet sonrasında da kimi yazarların devam ettirdiği Milli edebiyat akımının ozelliklerini şoyle ozetleyebiliriz:
1Bu edebiyatın ilkelerinden biri, Batı taklitciliğinden kacınarak milli konulara yonelmek, modern ve milli bir edebiyat ortaya koymaktır
2Bu donemde yazılan eserlerinin buyuk bir kısmında Turkculuk duşuncesinin etkisi acıkca gorulur
3 Anadolu ’nun guzellikleri ve Anadolu insanı ilk kez bu donemde eserlere konu olmuştur
4Turk kulturu ve Turk tarihi incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiş ve bu uğurda araştırmalar yapılmıştır
5Bu akıma bağlı sanatcılar, dilde sadeleşme duşuncesini savunarak Turkcenin bağımsız, sade, yalın olması gerektiğini savunmuşlardır
6Turkcede kar¬şılıkları bulunan Arapca ve Farsca sozcukler mumkun olduğunca kullanılmamıştır
7Şiirde bireysel konulara yonelen sanatcılar nesirde toplumcudur Toplumsal konuların yanında aşk konusu da ihmal edilmemiştir
8Sanatcılar, “halka doğru ilkesi gereğince “sanat toplum icindir anlayışını kabullenmiştir
9Ulusal olcu olarak hece olcusunu kabul etmişler, halk şiiri nazım şekillerini kullanmışlar
10Sanatcıların verdiği eserler genellikle realist ozellikler gosterir
UYARI:
Milli edebiyatın gelişmesinde gazete ve dergilerin yanı sıra bazı derneklerin de onemli katkıları olmuştur Sozkonusu yayın ve kuruluşlardan bazıları şunlardır:
Dergiler:Cocuk Bahcesi, Genc Kalemler, Turk Yurdu, Halka Doğru, Turk Sozu, Yeni Mecmua, Dergah, Turk Derneği (derneğin yayın organı),
Dernekler:Turk Ocağı Cemiyeti, Turk Yurdu Cemiyeti, Turk Derneği Cemiyeti, Turk Bilgi Derneği,Şairler Derneği
Son Donem Fikir Akımları
19 yuzyılın ikinci yarısı ve 20 yuzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğunda, Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık, Turkculuk, Ademi Merkeziyetcilik ana başlıkları altında toplanabilecek fikir akımları gorulur Bu akımları savunanların ortak noktası; İmparatorluğu icinde bulunduğu durumdan kurtarmak ve eski gorkemli gunlerdeki durumuna getirmek amacıyla caba sarf etmiş olmalarıdır
Osmanlıcılık
Osmanlıcılık, İmparatorluğun icindeki tum etnik grupları Osmanlılıkcatısı altında birleştirmeyi amaclayan bir duşuncedir Bu catı altında bir Osmanlı Milletioluşturularak devletin icinde bulunduğu kargaşa ortamından az da olsa kurtarılması amaclanmıştır Osmanlıcılıkfikrinin ana programı şu şekilde ozetlenebilir: “Butun Osmanlılar hukuken eşittir Hukuk ve hurriyetleri teminat altına alınmalı, toplum zulumden kurtarılıp, ezelve beşerolan adaletle mazhar edilmelidir Butun Osmanlı vatandaşları vatan sevgisi ile birleştirilmelidir Bu maskadın sağlanması icin meşruti idare getirilecektir Bu maksatların elde edilmesi icin şiddet yoluna başvurulmamalı, fitne cıkarılmamalı ve ikna metoduyla calışılmalıdır
İslamcılık
İslamiyet, Osmanlı İmparatorluğu uzerinde kuruluşundan beri onemli bir etkiye sahip olmuştur Fakat İslamcılıkadıyla ortaya cıkan duşunce akımının amacı ve işlevi farklıdır İslamcılık, yoğun olarak II Abdulhamit doneminde tartışılmıştır II Abdulhamit, İslamcılık politikasıyla Balkanlardaki Panslavizmi etkisiz hale getirerek, milleti bu catı altında toplamak istemiştir
İslamcılara gore, Osmanlı İmparatorluğu bir cokuş sureci yaşamaktadır Bunun sebebi, Batıcıların ileri surduğu gibi İslamiyet'ten kaynaklanmamaktadır İslamcılar, Batı'nın Osmanlıdan ileride olduğunu kabul etmişler, Batı'nın tekniğinden yararlanılması gerektiğini savunmuşlardır Buna karşılık Batının ahlak ve maneviyat bakımından zayıf olduğunu ileri surerek batı taklitciliğine karşı cıkmışlardır Batının saldırılarına karşı ancak İttihadı İslam (İslam Birliği) ulkusuyle karşı durulabileceği fikri savunulmuştur
Turkculuk
Turkculuk duşuncesinin sistemli bir halde savunulması II Meşrutiyet doneminde olmuştur Ozellikle Balkan Savaşı'ndan sonra Osmanlıcılık akımının başarısız olmasıyla ortaya cıkan ideal boşluğunu dolduran Turkculuk akımının amacı, genel hatları ile şu şekilde ozetlenebilir:
“Osmanlı bayrağı altında bilincsiz bir şekilde yaşayan Turkleri milli bir duygu ile bilinclendirmek, milliyetini idrak ettirmek Turk milletini İslam toplumuna kuvvetli bir unsur olarak yeniden sokmak, aynı zamanda sarsılmış olan Osmanlı Saltanatının dayanaklarını yeniden guclendirmek Modernleşmek; ancak koru korune bir Batı taklitciliği icine girmemek
Bu akım taraftarları bunların yanı sıra siyasal bağımsızlığın sağlanması icin, once kulturel bağımsızlığın sağlanması gerektiğini ifade ederek, dili sadeleştirmeye, tarih bilincini aşılamaya calışmıştır Bunların gercekleştirilmesinden sonra Asya ’daki Turkleri de icine alan buyuk bir Turan devleti kurma amacı gutmuşlerdir Turkculuk, dil, tarih ve edebiyat alanında milli şuurun yerleşmesine yol acmış, dil sahasında tasfiyeciliğeozturkceciliğe kadar varan bir sadeleşmeye sebep olmuştur
Batıcılık
Tanzimat'tan sonra, devleti kurtarmak ve modernleştirmek amacıyla ortaya cıkan fikir akımlarından biri de garpcılıktır(Batıcılık) Bu fikir, ıslahat hareketlerinin başlaması ile birlikte tartışılmaya başlanmıştır I Meşrutiyet, Batılılaşma hareketlerinde bir donum noktasıdır Bu akımın etrafında toplananlar, fikirlerini coğunlukla İctihaddergisinde dillendirir Batıcılara gore Osmanlı Devleti'nin en buyuk problemi Batılı olmamaktan kaynaklanmaktadır Dolayısı ile tek kuruluş yolu vardır, o da bu yuzyılın fikir ve ihtiyaclarına uygun medeni bir devlet ve millet halini almak
Ademi Merkeziyetcilik
Merkezi idarenin yonetim uzerindeki yetkilerini kısıtlayarak mahalli idarelerin ve diğer unsurların da yonetimde soz alması gerektiğini savunan akımdır Prens Sabahattin tarafından ortaya konulmuştur Ancak bu goruş ulke gerceklerine uygun olmadığından ve azınlıklara bağımsızlıklarının onunu acacağı endişesiyle karşı cıkılmış ve kabul gormemiştir Prens Sabahattin ’in bu duşuncesi evvelce II Mahmut tarafından kısmen uygulanmaya konulmuş; ancak daha sonra bu duşunceden vazgecilmiştir Prens Sabahattin aynı zamanda serbest piyasa ekonomisini de tavsiye etmiştir
Milli Edebiyatın Dil Anlayışı
Milli edebiyatcıların edebiyatımızın modernleşmesinde asıl katkısı dil alanında yaptığı yenilikler olarak goze carpar Bu yenilikler ilk kez 1911 ’de Selanik ’te cıkarılan Genc Kalemler dergisinde yayınlanan Yeni Lisan adlı makalede dile getirilmiştir Bunlara gore:
Arapca ve Farsca dilbilgisi kuralları, tamlamalar kullanılmamalıdır
Terimler bilimle ilgili olduğu icin Arapca ve Farsca kokenli de olsa aynen kullanılmalıdır
Dilimize yerleşmiş, halk tarafından benimsenmiş Arapca ve Farsca sozcukler, Turkceleşmiş sayılmalı ve dilden atılmamalıdır
Gerektiğinde Turkiye Turkcesine diğer Turk lehcelerinden kelime alma yoluna gidilmelidir
Eşanlamlı kelimelerden Turkce olanları tercih edilmelidir
Arapca ve Farsca sozcukler Turkcede soylendiği şekliyle yazılmalıdır
Yabancı sozcukler kendi dillerinde dilbilgisi bakımından hangi turden olursa olsun, Turkcede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yonunden o turden sayılmalıdır
Konuşma ve yazı dilinde İstanbul ağzı esas alınmalıdır
UYARI: Tanzimat edebiyatıyla başlayan dilde sadeleşme cabalarının en somut adımı Milli edebiyat olarak kabul edilebilir Bu anlamda Milli Edebiyatın oluşumunda Tanzimat edebiyatı doneminde yapılan tartışmaların buyuk bir onemi vardır
Milli Edebiyatta Turler
Şiir
Şairler, halka doğru anlayışının gereği olarak milli kaynaklardan beslenmiştir Boylece memleketci edebiyat ortaya cıkmıştır
Bu donemde şiir dili sadeleşmiştir Ancak Yahya Kemal ve Mehmet Akif gibi sanatcılar şiirlerinde Osmanlıca sozcukleri sıkca kullanmıştır
Şiirde hece olcusu kullanılmakla birlikte aruzla yazan şairler de vardır
Halk edebiyatı ornek alınmış, bu doğrultuda halk şiiri nazım bicimlerinden yararlanılmış; hatta halk şairleri taklit edilmiştir
Gerek eski şiir gerek halk şiiri aşılmaya calışılmış, yeni bicimler denenmiştir
Şairler, tam ve zengin kafiyenin yanı sıra, yarım kafiyeyi de kullanmıştır
Doğa sevgisi, yurt guzellikleri, vatan sevgisi, kahramanlık, gurbet, ozlem, aşk şiirde işlenen belli başlı temalardır
Ozellikle Mehmet Emin Yurdakul, Turkculuk duşuncesinden etkilenerek yazdığı şiirleriyle donemin genel eğilimini yansıtmıştır
Beş Hececiler topluluğu onemli bir adım olarak değerlendirilebilir
Hikaye Ve Roman
Roman ve hikayede daha cok yaşamın gerceklerine, sosyal konulara yer verilmiştir
Eserlerde birey yaşamından, toplum yaşamına, konu bakımından da toplum gerceklerine ve sosyal sorunlara doğru bir gecişin başladığı soylenebilir
Bu donem romancıları, romanın konularını genişletmişlerse de ele aldıkları konulara derinlik kazandıramamıştır
Sosyal konuların yanında aşk konusu da ihmal edilmemiştir
Realizm anlayışı bu doneme egemen olmuş, bazı yazarlar da naturalizmden etkilenmiştir
Refik Halit, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Halide Edip gibi yazarların onculuğunde Anadolu ve Anadolu insanı edebiyata girmiş, bir Memleket Edebiyatıdonemi başlamıştır
Hikaye ve roman teknik, dil ve uslUp bakımından batı roman ve hikayesinin seviyesine ulaşmış, eserlerde sade bir dil kullanılmıştır
Bu donemin en onemli gelişmesi roman ve hikayelerin konularının İstanbul dışına cıkarılmış olmasıdır
Milliyetcilik ve Turk tarihiyle ilgili konular da bu donemde ağırlık kazanmıştır
Tiyatro
1908'den sonra başlayan tiyatrodaki canlanma, bu donemde de devam etmiştir Ozel tiyat¬roların yanında resmi tiyatrolar da kurulmuştur
1914 ’te kurulan Darulbedayii Osmani, aktorluğu ciddi bir meslek olarak algılayan sanatcıları yetiştiren bir okul gorunumundedir Bu kurum aynı zamanda Turk operasının temeli sayılır Kurumun adı, 1934 ’te İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak değiştirilmiştir
Sanatcıların coğu şair olduğu icin manzum dramlar yazılmıştır Abdulhak Hamit ’in başlattığı manzum dram geleneğine tekrar donulmuştur
Teknik acıdan olgunlaşamayan tiyatro eserlerinin en başarılı yanı, dil ve anlatımda ulaşılan olgunluktur
Milli edebiyat ve Milli Mucadele Doneminin Onemli Sanatcıları:
Ali Canip
Enis Behic
Faruk Nafiz
M Emin Yurdakul
Orhan Seyfi Orhon
Omer Seyfettin
Rıza Tevfik
Yusuf Ziya Ortac
Ziya Gokalp Celal Sahir Erozan
Halide Edip
Halide Nusret
Halit Fahri Ozansoy
Hamdullah Suphi
Refik Halit Karay
Reşat Nuri
Ruşen Eşref Unaydın
Yakup Kadri