nicebayan
Yeni Üye
Ulusal mücadelenin kazanılmasında Atatürk'ün rolü ne oldu ?
Atatürk, Osmanlı Devleti ’nin dağılma döneminde çocukluk, gençlik, eğitim ve iş hayatının büyük bir kısmını yaşamış ve bu dönemde üstlenmiş olduğu görevleri de galibiyet ile sonuçlandırmıştır Bu yüzden Osmanlı Devleti ’nin idari, mali, askeri ve dış politikasını yakından biliyordu Düveli muazzama olarak bilinen, o günkü dünyanın hâkimleri ile Trablusgarp Savaşı ’ndan Birinci Dünya Harbi ’ne uzanan çizgide değişik vakit ve zeminlerde karşı karşıya gelmiş, dolayısıyla da onları tanıma fırsatı bulmuştur Bu şart O ’na ülkesi ve düşmanlarını yakından tanıma fırsatı vermiştir Başarısını etkileyen faktörlerin en önemlilerinden birisi bu olmalıdır
Atatürk ’ü tanımak için O ’nun Ulusal Çaba öncesi, Milli Mücadele dönemi ve sonrası hayatının tüm safhaları ile bilinmesi lâzımdır Ayrıca Osmanlı Devleti ’nin son bir asırlık döneminde yönetimle ilgili, mali, askeri ve öteki müesseselerinin iyi bilinmesi, Cumhuriyet dönemi müesseseleri ile karşılaştırılması yani Sevr ile paylaşılan Anadolu ile Lozan ’da sınırları çizilen aziz vatanın mukayesesinin yapılması Ulusal Çaba ’nin cephede ve masada nasıl kazanılmış olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır Zira Ulusal Uğraş öncesinde Anadolu ’da azınlık Rum ve Ermeni unsuru eğitim, sanayi, ticaret, zanaat ve her türlü kaynakları tekeline almış, Türk evlâdına da sınırlarda vatan savunması kalmıştır
Bir insanı tanımanın yolu onun icraatları olmalıdır Meseleye bu açıdan bakarsak Türk insanının Mondros Mütarekesi ve takiben Sevr Andlaşması ’na karşısında Anadolu ’da başlatmış olduğu Kuvayı Milliye hareketinin fikri ve fiili öncüsü olarak bu idealin amacına ulaştırılmasında O ilk sırayı almaktadır Bunun yanına günü geldiğinde yani Kuvayı Milliye ile düşman işgalinin kırılması ve kovulmasının muhtemel olmayacağı düşüncesiyle ahenkli orduya geçişi en düşük kayıp ile gerçekleştirmeyi başarmış ve gerektiğinde Kuvayı Milliye ’de ısrarlı olan en yakın dostlarını devre dışı bırakmasını bilmişti Düşman kuvvetlerinin Batı Anadolu ’yu işgali ile Ankara üstüne saldırmaya hazırlanması esnasında bütün yetki ve sorumluluğu üstlenerek Büyük Taarruz ’u gerçekleştirmiş ve dolayısıyla nihai zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibidir
Atatürk, Mondros Mütarekesi ’nin uygulamaya konulmasını takiben görevli olduğu Suriye cephesinden İstanbul ’a dönmesi için almış olduğu çağrı üstüne İstanbul ’ a gelmiş ve “Saray Yaveri kadrosuna atanmıştır Bu dönem O ’na Ulusal Mücadele plânlarını yapma ve düşüncelerini, değişik cephelerden kendisi gibi İstanbul ’a dönen arkadaşlarına açma fırsatı vermiştir Laf konusu silâh arkadaşlarının hemen tamamı Ulusal Uğraş hareketine katılmışlarsa da birincil anda derhal hepsinin Atatürk ile aynı görüşü paylaştığı söylenemez Bunlar aralarında manda görüşünü savunanlar ve Anadolu ’ya geçip hayatının kalan kısmını geçirmeyi düşünenler vardı Yeniden Mustafa Kemal Atatürk ’ün Ulusal Uğraş fikrini paylaşmakla birlikte asker, silâh ve para bulmanın muhtemel olmayacağını savunanlar da vardı Mustafa Kemal onların kafalarındaki sorulara yanıt bulmada ve onları ikna etmede başarılı olmuştur Ordu müfettişi olarak Anadolu ’ya geçmeyi başardıktan daha sonra arkadaşlarından aldığı güçle Milli Çaba ateşini yakmıştır
Atatürk, Mudanya Mütarekesi ’ni peşine düşüp takip eden yıllarda Anadolu ’da kurulan yeni Türk Devleti için dünün veya o günün geçerli idare biçimini tahsis yetkisini cumhuriyet idaresi yönünde kullanmıştır Yeni Türk Devleti için tercihini en isabetli şekilde yapmış olduğunu içinde yaşadığımız coğrafyadaki ülkelere bakarak söyleyebiliriz Mustafa Kemal Paşa yeni devletin kurucusu olarak yeni bir hanedan kurma, meşruti bir idare veya kuzey komşumuzun büyüsüne kapılarak sosyalist bir sistemi hayata geçirme gücüne o günkü ortamda sahip idi Atatürk söz konusu rejimlerin arayışını zeka zararlı ve güvenli olmayan bulmuş, halkın kendi kendisini idare sistemi olan cumhuriyet rejimini seçerek onu Türk gençliğine itimat etmiştir
Türk insanının Ulusal Uğraş ’nin hangi koşullar aşağı başlatıldığı, kazanıldığı ve yeni Türk Devleti ’nin başta insan gücü olmak üzere hangi kaynaklara dayandırıldığı konusunda dönemin kaynaklarına inilerek bilgilendirildiği söylenemez Çoğunlukla, milli bayramlarda ve kutlama günlerinde kalıplaşmış sözler, şiirlerle yetinilmekte, hatta daha da ileri gidilerek yapılan tanımlarla Atatürk Atatürk ’deri uzaklaştırılmaktadır Oysaki Atatürk ve dönemi Milli Uğraş, kaynaklarına dayanarak ortaya konmalı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin hangi koşullar aşağı kurulduğu, o dönemin Anadolu ’sunun insan ve zenginlik kaynaklarının tespiti, dönemindeki ülkeler ve günümüz ile mukayesesi yapılmalıdır Milli Çaba döneminde Anadolu şehirleri, bunlar arasındaki ulaşım düzeni, araçları, mücadeleyi yürüten liderler cephedeki askerin, okullardaki öğrencilerin yemeiçme, giyim, kuşam, sıhhat vb şartlan, TBMM Hükümeti ’nin bu sıkıntılara çareler arayışı ve bir yanda da dış düşmanlara karşısında verdiği mücadele örnekleriyle anlatılmalıdır
Milli Mücadele dönemi esnasında Anadolu ’da esas ulaşım arabulucu tozlu ve bakımsız yollarda gidip gelen yaylı beygir arabaları ile kağnı idi Demiryolları çok az ve ilkel, deniz yolları da yabancı şirketlerin kontrolünde bulunuyordu Başkent İstanbul ’u Milli Çaba ’nin hareket merkezi Ankara ’ya bağlayan yol İnebolu üzerinden geçiyordu İstanbul ’daki milli teşkilâtlar İngiliz, Fransız ve Yunan denetimindeki depoları basarak tedarik ettikleri silâh ve cephaneyi tüccarların malları arasına saklayarak İnebolu ’ya oradan da Ilgaz dağları aşılarak Ankara ’ya ulaştırıyorlardı Ayrıca dıştan satın alınan silâhlar da benzer yoldan Anadolu ’ya gönderilmekteydi O günkü şartlarda gezgin ve eşyalar İnebolu ’dan Ankara ’ya 11 günde ulaşabiliyordu Kış şartları ve sanki tehlikelerle bu zaman bir avuç içi çıkabilirdi Ankara Kayseri yolu da aynı şartlarda olup, 13 gün, Ankara Kırşehir 9 gün, Yozgat Kayseri 4 günde alınıyordu
Karayollarındaki bu olumsuz şartlara eşkiya baskınları da eklendiği vakit koşul daha da korkunç bir hâl almaktadır Zira Trablusgarp Savaşı ’ndan Milli Çaba ’ye uzanan 20 takvim vakit içinde Türk askerinin savaşsız ay ve günü geçmediği için askerlerin terhisi de muhtemel değildi Askerlikten kurtulmanın üç yolu vardı Bunlardan birincisi dağa çıkıp bir çeteye katılma, ikincisi el veya ayağını kaybedip ordudan ihraç edilme son olarak da din görevlileri askere alınmadığı için bir camii ya da mescitte görevli olduğu takdirde askere alınmazdı Bu üç grup aralarında Kuvayı Milliye döneminde dağa çıkanlar kurdukları çetelerle düşmana karşısında uğraş etmişler ve vatan savunmasına katılmışlardı Keza bu çeteler Ermeni ve Rum çetelerine karşısında da ahenkli ordu birliklerinin kurulmasına dek geçen süre içinde amansız bir uğraş vermişlerdir
Milli Çaba döneminde gıda sıkıntısı dayanılmaz boyutlara ulaşmış idi Çünkü sahibi askere giden araziler varlıklı gayri Müslimler kadar ucuz fiyata satın alınmış, tarlalar, bono ve bahçeler ekilmemiş bakılmamış olduğu için ülke genelinde bir kıtlık (gayri Müslimler hariç) dönemi yaşanmıştır Ulusal Mücadele kahramanı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Sivas Kongresi dönüşünde Sivas Kayseri yol azığı 20 yumurta, 1 okka peynir ve 20 ekmek idi Bu durum sanırım o günkü Anadolu ’nun iktisadi durumunu ortaya kurmak için yeterlidir Bu idareli şartların yaşandığı dönemde düşman kuvvetlerinin Sakarya nehrinin doğusuna geçmesi TBMM ’nde büyük heyecan uyandırır ve Meclis 78 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa ’ya olağanüstü yetkilerle Başkumandanlık görevini verir Mustafa Kemal Paşa, Yunanlılar ’a karşısında Büyük Taarruz hazırladığı için “Tekâlifi Milliye Emirlerini yayınlar Bu konunun hükümleri her evden iki çift çorap, çarık ve çamaşır ile evindeki sahiresinin % 40 ’ını, tüccar da elinde bulunan yiyecek ve ordu donanımını bedeli daha sonra ödenmek üzere devlete verecektir Hem cümbür cemaat elinde bulunan yaylı araba, kağnı ve ulaşım için hayvanların % 20 ’sini ordu emrine verecektir Bu dönem ile ilgili bir hatırayı Türk halkının durumunu dobra dobra ortaya koyması düşüncesiyle nakletmek istiyorum Tekâlifi Milliye kararlarına karşın yaylı arabasını ordu emrine vermeyen bir köy muhtarının bu tutumu tartışmaya sebep olur Köyün imamı sebebini muhtara sorduğunda “bu otomobil ile köyün evlenme, sünnet düğünleri yapılıyor sevabını alır ve muhtar yaylı arabasını görevlilere teslim etmez Köyün imamı muhtara hitaben “bugünler nikah, dernek günleri değildir Memleket istiklâl kavgası yapıyor Siz arabayı orduya verin, vatan kurtulsun, gönüller şen olsun, nikah, dernek yayalara ait da yapılır der Muhtar, bir arabanın % 20 ’si olur mu? Diye itiraz edince koşul Konya ’daki Tekâlifi Milliye Komisyonu Başkanı Miralay Kâzım (Dirik) Bey ’e sorulur Durumdan haberdar edilen Albay Kâzım Bey İmam Efendi ’nin tutumundan fazla hoşnut olur ve “Böyle düşünen din adamlarımızdan Allah bu vatanı mahrum etmesin İmam Efendi ’nin iki ellerinden öperim Kafası gibi cevabı da dürüst yoldadır cevabını dilekçenin altına yazar Bu anlayışla her türlü yokluğa rağmen Anadolu ’da artık ulusal ruhun uyandığını ve bu duygunun Ulusal Uğraş ’de nahoş şiddet olduğunu söyleyebiliriz
İtilaf Devletleri ’nin Mütareke ’nin imzalanmasını takiben Anadolu ’da işgale başladığı sırada bu devletlerin adına ve onların askerlerinin kılığına girmiş olan gayri Müslimler akla hayale gelmeyecek, insanlık dışı toplu cinayet yaptılar Osmanlı Devleti ’nin Birinci Dünya Savaşı ’nda karşısında görmediği Yunanistan, İtilaf Devletleri namına Batı Anadolu ’yu işgale yeltenmiştir Haksız işgal ve katliamlar karşısında Anadolu ’da her yaş, nesil ve meslek mensubu vatan evlâdının her türlü olumsuz şartlara rağmen başlatmış olduğu nizami olmayan ulusal hareketin adı Kuvayı Milliye ’dir
Kuvayı Milliye hareketi, ulusal cemiyetlerin kurulması, kongre ve mitinglerin yapılması ve işgallere aleyhinde Ulusal Mücadele ’nin başlatılması şeklinde gelişme göstermiş, özellikle İstanbul ’un işgali, Anadolu ’da Rum ve Ermeni çetelerinin ihtiyar genç, kadın erkek demeden Müslüman Türk halkını katletmesi ve İzmir ’in işgali olayları bu hareketin güçlenmesi ve Anadolu ’ya yayılmasını olumlu yönde etkilemiştir Anadolu ’nun dört bir yanına cemiyetler kuruldu, mitingler yapıldı Mustafa Kemal Paşa ’nın öncülüğünde başlatılmış olan Ulusal Uğraş ’ye yardım verildi
Anadolu ’daki haksız işgallere karşı gösterilen tepkiler Milli Çaba ruhunun uyanışının bir ifadesidir Söz konusu işgale aleyhinde Güneydoğu Anadolu yerleşim merkezlerinden günümüzde bu yörenin içinde bulunduğu şartlardan nedeniyle seçtik gelen tepkilerden bir takım örnekleri şöyle sıralayabiliriz: “Şark vilâyetlerinde muhtar bir Ermeni devleti kurulması kararına ve İzmir ’in işgaline aleyhinde meydana çıkan Diyarbakır halkı adına Belediye Reisi Dellalzâde Abdurrahman ’ın öncülüğünde büyük bir miting düzenlenmiştir Aynı şekilde Silvan halkı 17 Mayıs 1919 ’da Belediye Reisi Ahmet Hilmi ve Müftü Abdurrahman Efendi ’nin İtilaf Devletleri temsilcilerine göndermiş oldukları telgrafta İzmir ’in işgaline aleyhinde tutumlarını şöyle belirtmektedirler: “İzmir ’in bir karış toprağını bile ziyana razı olamayacağımızı bütün uygarlık âlemine büyük acılı kalbimize çevirmen olarak tebliğine arabulucu olmanızı ve İtilaf Devletleri ’nin de bu hususa adaletle bakmalarını otuz bin nüfus namına rica ve talep eyleriz
İzmir ’in işgali ve Ermeniler ’in başlatmış olduğu katliamlar aleyhinde Siirtliler 19 Mayıs 1919 ve 23 Haziran 1919 tarihlerinde mitingler yapmışlardır Aynı sebeplerden nedeniyle Malatya ve Harput şehirlerinde de mitingler yapılmış, protesto telgrafları çekilmiştir İngiliz, takiben Fransız ve onların namına toplu cinayet yapan Ermeniler ’e karşısında 15 Ekim 1919 ’da Maraş ’ta yapılan mitingde Ermeniler ’in Osmaniye, Dörtyol ve Adana ’da işledikleri cinayetler Hükümeti ve İtilaf Devletleri nezdinde protesto edilmiştir
İngilizler işgal ettikleri Güneydoğu Anadolu ’yu Fransız işgaline terk etmek suretiyle İngiliz kılıklı, üniformalı Ermeni çetelerinin işledikleri cinayetlerden kurtulmak istediler Bu işgallere karşısında Antepliler 25 Kasım 1919 tarihinde 30 bin kişinin katıldığı bir miting düzenlemişlerdir Belediye Reisi Mehmet Lüfti, alınan kararları bir telgrafla Sulh Konferansı ’na göndermiştir Bu telgrafta “İngilizler ’in burada bulunduğu müddet kapsamında muşahade ettikleri veçhile Ayıntap şehri nüfusunun yüzde doksanı ve binden artı köyleri kamilen Türk ve Müslüman olduğu gibi, emlâk ve arazisinin büyük çoğunluğu zeka Müslümanlar ’a ait olduğundan tarihen ve muhiden Suriye ile alâkamız yoktur Wilson Prensipleri mucibince bizi kendi mukadderatımıza etken kılmak insaniyet ve vicdan noktası nazarından Birleşik Devletler ’in borcu olduğundan İngilizler ’den sonradan herhangi bir devlet işgale teşebbüs ederse izzeti nefsimizi rencide edeceği cihetle, olabilecek bu işgali tüm mevcudiyetimizle reddeder ve kattiyen kabul edemeyeceğimizi açıklama ile beraber yakın bir zamanda Paris ’te karar altına alınacak olan mukadderatımızın ilgisiz Ulusal İstiklâlimiz ’in korunmasını, yasal haklarımızın müdafaasını insanlık ve uygarlık adına rica eyler ve meslek bu ulusal arzumuzun Sulh Kongresi ’nde izahını istirham eyleriz denilmektedir
Mardin ’de de Maraş ’ın İngilizler göre Fransızlar ’a devredilmesi ve diğer işgalleri protesto için 30 Ekim 1919 tarihinde 25 bin kişinin katıldığı bir miting yapılmıştır Tekrar Maraş ’ta Fransız üniforması giymiş olan Ermeniler ’in yaptıkları katliama aleyhinde Pülümür ’de Şeyh Hüseyin Beyzade Mustafa Bey ’in başkanlığında toplanan Dersim aşiret reisleri 31 Ocak 1920 tarihinde protesto telgrafı çekmişlerdir
Garzan Müdafaai Hukuk Cemiyeti 1 Şubat 1920 ’de Garzan ’da protesto mitingi düzenlemiştir 2 Şubat 1920 ’de Nusaybin, Viranşehir ve Bitlis ’te de işgaller protesto edilmişti Aynı şekilde, 11 Şubat 1920 ’de Ergani, 13 Şubat 1920 ’de Dersim aşiret reislerinin ikinci telgrafı, bunu Malatya ve Arapgir halkının telgrafları işgallere karşısında halkın tepkisini açık şekilde beyan etmiştir Keza İstanbul ’un 16 Mart 1920 tarihinde İtilaf Devletleri göre işgali üstüne, Dersim, Cizre, Mardin, Besni, darende, Elaziz, Siverek, Kemah, Ayıntab ve Arapgir ’den protesto telgrafları çekilmek suretiyle işgal protesto edilmiştir Yeniden işgali kınamak ve bu uğurda mücadeleye hazır olduklarını ortaya düzenlemek için 18 Mart 1920 ’de Van ’da, 20 Mart 1920 Darende ’de ve öteki birçok yerleşim merkezlerinde işgallere karşısında Müslüman Türk halkı gerekli tepkiyi ortaya koymuşlardır Bu mitingler Nesil insanının ulusal, manevi ve vatan sevgisi duygularını harekete geçirmiş, yılların savaş yorgunu Türk milletinin uyanışını hızlandırmış milli birlik ve beraberliği pekiştirmiştir Yaşadığı köyü, kasabası veya şehri işgale uğrayanlar kendi ikâmetgâh merkezinde, henüz işgale uğramamış yerlerin sakinleri de işgale uğrayan en yakın yerlerin yardımına koşmak suretiyle bu işgal güçlerine tepkilerini cesur bir şekilde göstermişlerdir
Ulusal Uğraş ’nin nasıl kazanıldığı, Türklüğü değil etmeyi amaçlayan sömürgeci güçlere karşı milli asalet ve varlığın nasıl kurtarıldığını öğrenmenin tek yolu, bu mücadelenin önderi Atatürk ’ün kendi kaleminden meydana çıkan eserlerin ve dönemin diğer kaynaklarının bilinmesi ve okunmasıdır
Milli Uğraş ile Mustafa Kemal Paşa ’nın bir bütün halinde ele alınması konunun anlaşılması için elzemdir Zira büyük hareketler ama ve oysa liderlerle hedefine ulaşır Bu yüzden Mustafa Kemal Paşa olmasa da Milli Çaba kazanılabilirdi görüşünü taşıyanlar bu hareketi meydana geldiği dönem ve koşullar içinde tanımaları ve değerlendirmeleri halinde bu kanaatlerini değiştireceklerine inanıyoruz
Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi uyarınca cephelerde görevli öteki Osmanlı paşaları gibi İstanbul ’a dönmüş ve saray yaveri kadrosunda yeralmıştır Bu dönem Mustafa Kemal Paşa için ülkenin içinde bulunduğu şartları düşünme ve Payitaht ’da olup bitenleri yakından görme ve yaşama imkânı bulması yönüyle önemlidir Mustafa Kemal Paşa, İstanbul ’da bulunduğu sırada Milli Çaba ’nin fikri temellerini atmıştır Kendisi gibi cephelerden dönmüş olan silâh arkadaşları ile rahataçık görüşmeler yapmak suretiyle onlarla Ulusal Çaba ’nin kaçınılmaz olduğu konusunda hafıza birliğine varmış olduğunu görüyoruz Ama,bu hareketin başarılı olabilmesi için Mustafa Kemal Paşa ’nın Anadolu ’ya geçmesi gerekiyordu Doğu Karadeniz bölgesindeki Pontus faaliyetleri ile ilgili olayları uygun analiz etmek için gönderilecek ordu müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa ’nın seçim edilmesinde Paşa ’nın o tarihe değin üstlenmiş olduğu görevlerdeki başarısı etkili olduğu gibi, diğer bazı faktörler de laf konusudur Devlet ileri gelenlerinden birçoğu Milli Çaba ’nin zorunlu olduğunu dobra dobra söyleyemeseler zeka buna inanıyorlardı
Mustafa Kemal Paşa, Samsun ve takiben Amasya ’da geçtikten sonradan orada yayınlamış olduğu genelgede Ulusal Mücadele fikrinin halka mülk edilmesi görüşü hâkimdi Bu başlıca bu mevzuda atılmış birincil adım olması ve takiben Erzurum ve Sivas Kongreleri ’nin yapılması hasebiyle önemlidir
Mustafa Kemal Paşa ’nın başlatmış olduğu mücadele ülkenin içinde bulunduğu şartlar dolayısıyla halka mülk olmakta gecikmemiştir Anadolu ’nun en ücra köşelerinde Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri kurulmuştur Bu cemiyetler işgalleri protesto ederken bir yana da bayanerkek, gençihtiyar her yaş ve meslekten insanın içinde bulunduğu Kuvayı Milliye dönemi başlamıştır Mustafa Kemal Paşa Milli Çaba düşüncesini Türk milletine mal etmiş; cümbür cemaat düşüncesiyle, sözüyle, silahıyla, malıyla, canıyla Ulusal Çaba hareketine katılmıştır Bu hareketin dışarıya kalanlar ise bu akışa engel olacak konumda değildi Bundan Böyle Anadolu ’da silâhlı mücadele başlamış ve Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bu hareketi yönlendirme görevini üstlenmişlerdi Anadolu ’da kurulan Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson ’un yayınlamış olduğu genelgedeki esaslara istinaden Türk insanının çoğunlukta olduğunu kanıt amacına dayanıyordu İstanbul ’da kurulan Karakol ve Geçit teşkilâtları İstanbul ’da kalarak Milli Çaba ’nin hayata geçirilemeyeceğine inandıkları için bu düşüncedeki insanların Anadolu ’ya geçişini sağlama yanına İstanbul ’daki silâh ve cephanelerin bakımlı yollardan Anadolu ’ya taşınmasında son derece kayda değer bir görevi ifa etmişlerdi
Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ’da başlatılan bu hareketin yani Kuvayı Milliye ’nin yasallaştırılması, mücadelenin meşrulaştırılması için İstanbul ’da toplanan Meclisi Mebusan ’a delegeler göndermiştir Ancak burada Misakı Milli Kararları ’nın alınması ve tüm dünyaya ilân edilmesi gerekçe edilerek İstanbul, İtilaf Devletleri ’nce işgal edilmiş, Meclisi Mebusan basılmış ve Misakı Ulusal kararlarının alınmasında rolü olan mebuslar (milletvekilleri) tutuklanmışlardır Payitaht ’ın işgali, meclisin dağıtılması olayı Anadolu ’da Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri ve geniş insanlar kitlesi göre protesto edilmiştir Bundan Böyle Türk milletinin temsilcilerinin işgal altındaki İstanbul ’da toplanamayacağı herkes kadar kabul edilmiştir Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa demeç etmiş ve Meclis ’in Ankara ’da toplanacağını, bunun için yeni seçimlerin yapılmasını, İstanbul ’dan kaçıp, Ankara ’ya gelebilen mebusların da iştirakiyle 23 Nisan 1920 ’de Meclisi Ankara ’da toplamış ve bu yeni meclise Türkiye Büyük Millet Meclisi adını vermiştir Anadolu ’da başlatılmış olan Kuvayı Milliye Haraketi ’nin faaliyetleri TBMM ’nin almış olduğu kararlarla yasallık kazanmıştır
Atatürk ’ün hayatı ve faaliyetleri özenle incelendiğinde O ’nun almış olduğu karar ve uygulamalarını, yasal zeminlerde yaptığı görülmektedir Nitekim 20 Ocak 1921 tarihli Tüzük, Türk Milli Çaba Hareketi ve Türk İnkılâbı ’nın istinat ettiği esas yasadır Atatürk başlatmış olduğu Ulusal Uğraş hareketini anayasal bir temel üzerine yapı etmiştir
Mustafa Kemal Paşa ’nın öncülüğünde başlatılmış olan Kuvayı Milliye hareketi Anadolu ’nun dört bir yanında düşmana aleyhinde her türlü silahıyla mücadeleyi başlatmıştı Ama, başlatılan bu ulusal hareket işgalleri kesin ölçüde durdurmuş, halkın yüreğine su serpmiş olmasına karşın düşmanı söküp atamamıştı Zira, mevzii ve bölgesel faaliyetlerle düşmanın Anadolu ’dan atılması Misakı Milli ’nin hedeflerine ulaştırılması muhtemel görülmüyordu Hem yöresel kuvvetlerin zamanla mahalli kuruluşlara zemin hazırlaması halinde milli birlik ve beraberliğin temini güçleşebilirdi Tıpatıp günümüzde Afganistan ’da Sovyet işgaline karşısında mücadele eden mücahit teşkilâtlarının Sovyet işgalinden sonradan yaklaşık 10 yıldan beri birbirleriyle uğraş ettikleri gibi Bu düşünceyle Kuvayı Milliye ’nin uyumlu ordu birliklerine dönüştürülmesi yoluna gidilmiştir Bu değişimin teoride kolay ve zorunlu olduğu değin pratiğe geçirilmesi de o nispette zorlama olmuştur Bilhassa Topal Osman, Çerkez Ethem ve Çakırcalı olayı bu geçişin hangi güçlüklerle gerçekleştiğinin açık örnekleridir Türk milletinin ordu irk geleneğine sahip olması Kuvayı Milliye ’nin nizami ordu şekline dönüşmesini sağlayan en önemli manevi etkendir
Mustafa Kemal Paşa Kuvayı Milliye ’yi düzenli ordu birliklerine dönüştürdükten daha sonra hareketin merkezi Ankara olmuştur Bundan Böyle Milli Mücadele ’nin hedefine ulaştırabilmesi için maddesel ve manevi tüm kaynakların seferber edilmesi gerekiyordu Bu kaynakların cinsi, miktarı, tedarik, nakliye, kullanma biçimi için TBMM ’nin 78 Ağustos 1921 ’de almış olduğu “Tekâlifi Milliye kararları en hoş örnektir Tekâlifi Milliye kararları ile Türk insanından bedeli sonradan ödenmek üzere toplanmış olan giyimkuşam, yiyecek ve ulaşım araçlarının cinsi ve miktarı o günkü Anadolu ’nun iktisadi durumunu yani Türkiye Cumhuriyeti ’nin hangi şartlarda ve nasıl bir esas üstünde kurulduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir Bu özelliğinden nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’ne “Borcunu Milletine Ödeyen Devlet tanımı uygun düşmektedir
Atatürk 5 Ağustos 1921 tarihinde TBMM ’nin kararıyla Başkomutanlığa getirilmiş ve 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ile işgalcilere son darbeyi vurmuş, 9 Eylül 1922 tarihinde de Batı dünyası namına Anadolu ’daki işgali gerçekleştirmeye kalkışan davranışları insanlık onuru ile bağdaşmayan, cinayetlerin sorumlusu taşeron Yunan kuvvetleri geldikleri gibi, lakin ayıplı olarak Anadolu ’dan atılmışlardır
Atatürk, 3 Ekim 1922 ’de Mudanya Konferansı ’nı takiben 24 Temmuz 1923 ’de Lozan uzlaştırma Antlaşması ’nı gerçekleştirdikten sonradan tüm dikkatini Milli Mücadele ’nin askeri cephesindeki faaliyetle anında aynı dönemde başlatmış olduğu dahili yönetime, 1300 yıl önce Türk Bilge Kağan ’ın tarihi Türk yurdu Türkistan ’da adını Türk budunundan alan Göktürk Devletin ’den daha sonra ikinci olarak Atatürk, adı Türk olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’ni Anadolu ’da kurmuştur Kesintisiz 20 sene aralıksız savaşlar sebebiyle yeniden tükenmiş Anadolu ’nun insan kaynağını, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını harekete geçirmede de Ulusal Uğraş ’de olduğu gibi başarılı olmuştur
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin askeri mimarı bu aşamadan itibaren sivil mimar olarak birbirini takip eden ilke ve inkılâplarını hayata geçirmenin mücadelesini vermiştir Bugün Türk insanı her türlü insan haklarına sahip, çağı yakalama mücadelesini veriyorsa bunu o gün atılan temellere, alınan kararlara borçludur Türk insanı işadamı, sanat ve zanaat yapabiliyorsa, kendi mekteplerinde kendi dili ve kaynakları ile eğitim yapabiliyor, inancını inancının gereği inandığı gibi yaşayabiliyorsa hiç şüphesiz bunda Kuvayı Ulusal yani Ulusal Çaba ’nin birinci derecede rolü olmuştur Biz Atatürk ’ü ve O ’nun mücadelesini bu manada anlıyor, O ’nu yeni Türk Devleti ’nin varlığının mimarı olarak tanıyoruz Atatürk ’ü Türk insanının milli ve manevi değerlerinden soyutlayarak anlamanın ve tanıtmanın Atatürk ’e karşısında yapılacak en büyük haksızlık olacağına inanıyoruz Osmanlı, Türk ve İslâm fobisi için Atatürk şemsiyesini kullanarak milli, manevi ve tarihi değerlerimizi yok farz etmek ve bunları tehlike saymak Atatürk ’ün fikirlerinde ve davranışında yer almadığı için Atatürk ’e gönül verenlerde de olmamalıdır Huysuz halde Atatürk ’ü bu fobilerle tanıma ve tanıtmaya kalkışmanın Atatürk ’ü Atatürk ’cilt uzaklaştıracağı manzara ve kanaatindeyiz *
Atatürk, Osmanlı Devleti ’nin dağılma döneminde çocukluk, gençlik, eğitim ve iş hayatının büyük bir kısmını yaşamış ve bu dönemde üstlenmiş olduğu görevleri de galibiyet ile sonuçlandırmıştır Bu yüzden Osmanlı Devleti ’nin idari, mali, askeri ve dış politikasını yakından biliyordu Düveli muazzama olarak bilinen, o günkü dünyanın hâkimleri ile Trablusgarp Savaşı ’ndan Birinci Dünya Harbi ’ne uzanan çizgide değişik vakit ve zeminlerde karşı karşıya gelmiş, dolayısıyla da onları tanıma fırsatı bulmuştur Bu şart O ’na ülkesi ve düşmanlarını yakından tanıma fırsatı vermiştir Başarısını etkileyen faktörlerin en önemlilerinden birisi bu olmalıdır
Atatürk ’ü tanımak için O ’nun Ulusal Çaba öncesi, Milli Mücadele dönemi ve sonrası hayatının tüm safhaları ile bilinmesi lâzımdır Ayrıca Osmanlı Devleti ’nin son bir asırlık döneminde yönetimle ilgili, mali, askeri ve öteki müesseselerinin iyi bilinmesi, Cumhuriyet dönemi müesseseleri ile karşılaştırılması yani Sevr ile paylaşılan Anadolu ile Lozan ’da sınırları çizilen aziz vatanın mukayesesinin yapılması Ulusal Çaba ’nin cephede ve masada nasıl kazanılmış olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır Zira Ulusal Uğraş öncesinde Anadolu ’da azınlık Rum ve Ermeni unsuru eğitim, sanayi, ticaret, zanaat ve her türlü kaynakları tekeline almış, Türk evlâdına da sınırlarda vatan savunması kalmıştır
Bir insanı tanımanın yolu onun icraatları olmalıdır Meseleye bu açıdan bakarsak Türk insanının Mondros Mütarekesi ve takiben Sevr Andlaşması ’na karşısında Anadolu ’da başlatmış olduğu Kuvayı Milliye hareketinin fikri ve fiili öncüsü olarak bu idealin amacına ulaştırılmasında O ilk sırayı almaktadır Bunun yanına günü geldiğinde yani Kuvayı Milliye ile düşman işgalinin kırılması ve kovulmasının muhtemel olmayacağı düşüncesiyle ahenkli orduya geçişi en düşük kayıp ile gerçekleştirmeyi başarmış ve gerektiğinde Kuvayı Milliye ’de ısrarlı olan en yakın dostlarını devre dışı bırakmasını bilmişti Düşman kuvvetlerinin Batı Anadolu ’yu işgali ile Ankara üstüne saldırmaya hazırlanması esnasında bütün yetki ve sorumluluğu üstlenerek Büyük Taarruz ’u gerçekleştirmiş ve dolayısıyla nihai zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibidir
Atatürk, Mondros Mütarekesi ’nin uygulamaya konulmasını takiben görevli olduğu Suriye cephesinden İstanbul ’a dönmesi için almış olduğu çağrı üstüne İstanbul ’ a gelmiş ve “Saray Yaveri kadrosuna atanmıştır Bu dönem O ’na Ulusal Mücadele plânlarını yapma ve düşüncelerini, değişik cephelerden kendisi gibi İstanbul ’a dönen arkadaşlarına açma fırsatı vermiştir Laf konusu silâh arkadaşlarının hemen tamamı Ulusal Uğraş hareketine katılmışlarsa da birincil anda derhal hepsinin Atatürk ile aynı görüşü paylaştığı söylenemez Bunlar aralarında manda görüşünü savunanlar ve Anadolu ’ya geçip hayatının kalan kısmını geçirmeyi düşünenler vardı Yeniden Mustafa Kemal Atatürk ’ün Ulusal Uğraş fikrini paylaşmakla birlikte asker, silâh ve para bulmanın muhtemel olmayacağını savunanlar da vardı Mustafa Kemal onların kafalarındaki sorulara yanıt bulmada ve onları ikna etmede başarılı olmuştur Ordu müfettişi olarak Anadolu ’ya geçmeyi başardıktan daha sonra arkadaşlarından aldığı güçle Milli Çaba ateşini yakmıştır
Atatürk, Mudanya Mütarekesi ’ni peşine düşüp takip eden yıllarda Anadolu ’da kurulan yeni Türk Devleti için dünün veya o günün geçerli idare biçimini tahsis yetkisini cumhuriyet idaresi yönünde kullanmıştır Yeni Türk Devleti için tercihini en isabetli şekilde yapmış olduğunu içinde yaşadığımız coğrafyadaki ülkelere bakarak söyleyebiliriz Mustafa Kemal Paşa yeni devletin kurucusu olarak yeni bir hanedan kurma, meşruti bir idare veya kuzey komşumuzun büyüsüne kapılarak sosyalist bir sistemi hayata geçirme gücüne o günkü ortamda sahip idi Atatürk söz konusu rejimlerin arayışını zeka zararlı ve güvenli olmayan bulmuş, halkın kendi kendisini idare sistemi olan cumhuriyet rejimini seçerek onu Türk gençliğine itimat etmiştir
Türk insanının Ulusal Uğraş ’nin hangi koşullar aşağı başlatıldığı, kazanıldığı ve yeni Türk Devleti ’nin başta insan gücü olmak üzere hangi kaynaklara dayandırıldığı konusunda dönemin kaynaklarına inilerek bilgilendirildiği söylenemez Çoğunlukla, milli bayramlarda ve kutlama günlerinde kalıplaşmış sözler, şiirlerle yetinilmekte, hatta daha da ileri gidilerek yapılan tanımlarla Atatürk Atatürk ’deri uzaklaştırılmaktadır Oysaki Atatürk ve dönemi Milli Uğraş, kaynaklarına dayanarak ortaya konmalı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin hangi koşullar aşağı kurulduğu, o dönemin Anadolu ’sunun insan ve zenginlik kaynaklarının tespiti, dönemindeki ülkeler ve günümüz ile mukayesesi yapılmalıdır Milli Çaba döneminde Anadolu şehirleri, bunlar arasındaki ulaşım düzeni, araçları, mücadeleyi yürüten liderler cephedeki askerin, okullardaki öğrencilerin yemeiçme, giyim, kuşam, sıhhat vb şartlan, TBMM Hükümeti ’nin bu sıkıntılara çareler arayışı ve bir yanda da dış düşmanlara karşısında verdiği mücadele örnekleriyle anlatılmalıdır
Milli Mücadele dönemi esnasında Anadolu ’da esas ulaşım arabulucu tozlu ve bakımsız yollarda gidip gelen yaylı beygir arabaları ile kağnı idi Demiryolları çok az ve ilkel, deniz yolları da yabancı şirketlerin kontrolünde bulunuyordu Başkent İstanbul ’u Milli Çaba ’nin hareket merkezi Ankara ’ya bağlayan yol İnebolu üzerinden geçiyordu İstanbul ’daki milli teşkilâtlar İngiliz, Fransız ve Yunan denetimindeki depoları basarak tedarik ettikleri silâh ve cephaneyi tüccarların malları arasına saklayarak İnebolu ’ya oradan da Ilgaz dağları aşılarak Ankara ’ya ulaştırıyorlardı Ayrıca dıştan satın alınan silâhlar da benzer yoldan Anadolu ’ya gönderilmekteydi O günkü şartlarda gezgin ve eşyalar İnebolu ’dan Ankara ’ya 11 günde ulaşabiliyordu Kış şartları ve sanki tehlikelerle bu zaman bir avuç içi çıkabilirdi Ankara Kayseri yolu da aynı şartlarda olup, 13 gün, Ankara Kırşehir 9 gün, Yozgat Kayseri 4 günde alınıyordu
Karayollarındaki bu olumsuz şartlara eşkiya baskınları da eklendiği vakit koşul daha da korkunç bir hâl almaktadır Zira Trablusgarp Savaşı ’ndan Milli Çaba ’ye uzanan 20 takvim vakit içinde Türk askerinin savaşsız ay ve günü geçmediği için askerlerin terhisi de muhtemel değildi Askerlikten kurtulmanın üç yolu vardı Bunlardan birincisi dağa çıkıp bir çeteye katılma, ikincisi el veya ayağını kaybedip ordudan ihraç edilme son olarak da din görevlileri askere alınmadığı için bir camii ya da mescitte görevli olduğu takdirde askere alınmazdı Bu üç grup aralarında Kuvayı Milliye döneminde dağa çıkanlar kurdukları çetelerle düşmana karşısında uğraş etmişler ve vatan savunmasına katılmışlardı Keza bu çeteler Ermeni ve Rum çetelerine karşısında da ahenkli ordu birliklerinin kurulmasına dek geçen süre içinde amansız bir uğraş vermişlerdir
Milli Çaba döneminde gıda sıkıntısı dayanılmaz boyutlara ulaşmış idi Çünkü sahibi askere giden araziler varlıklı gayri Müslimler kadar ucuz fiyata satın alınmış, tarlalar, bono ve bahçeler ekilmemiş bakılmamış olduğu için ülke genelinde bir kıtlık (gayri Müslimler hariç) dönemi yaşanmıştır Ulusal Mücadele kahramanı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Sivas Kongresi dönüşünde Sivas Kayseri yol azığı 20 yumurta, 1 okka peynir ve 20 ekmek idi Bu durum sanırım o günkü Anadolu ’nun iktisadi durumunu ortaya kurmak için yeterlidir Bu idareli şartların yaşandığı dönemde düşman kuvvetlerinin Sakarya nehrinin doğusuna geçmesi TBMM ’nde büyük heyecan uyandırır ve Meclis 78 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa ’ya olağanüstü yetkilerle Başkumandanlık görevini verir Mustafa Kemal Paşa, Yunanlılar ’a karşısında Büyük Taarruz hazırladığı için “Tekâlifi Milliye Emirlerini yayınlar Bu konunun hükümleri her evden iki çift çorap, çarık ve çamaşır ile evindeki sahiresinin % 40 ’ını, tüccar da elinde bulunan yiyecek ve ordu donanımını bedeli daha sonra ödenmek üzere devlete verecektir Hem cümbür cemaat elinde bulunan yaylı araba, kağnı ve ulaşım için hayvanların % 20 ’sini ordu emrine verecektir Bu dönem ile ilgili bir hatırayı Türk halkının durumunu dobra dobra ortaya koyması düşüncesiyle nakletmek istiyorum Tekâlifi Milliye kararlarına karşın yaylı arabasını ordu emrine vermeyen bir köy muhtarının bu tutumu tartışmaya sebep olur Köyün imamı sebebini muhtara sorduğunda “bu otomobil ile köyün evlenme, sünnet düğünleri yapılıyor sevabını alır ve muhtar yaylı arabasını görevlilere teslim etmez Köyün imamı muhtara hitaben “bugünler nikah, dernek günleri değildir Memleket istiklâl kavgası yapıyor Siz arabayı orduya verin, vatan kurtulsun, gönüller şen olsun, nikah, dernek yayalara ait da yapılır der Muhtar, bir arabanın % 20 ’si olur mu? Diye itiraz edince koşul Konya ’daki Tekâlifi Milliye Komisyonu Başkanı Miralay Kâzım (Dirik) Bey ’e sorulur Durumdan haberdar edilen Albay Kâzım Bey İmam Efendi ’nin tutumundan fazla hoşnut olur ve “Böyle düşünen din adamlarımızdan Allah bu vatanı mahrum etmesin İmam Efendi ’nin iki ellerinden öperim Kafası gibi cevabı da dürüst yoldadır cevabını dilekçenin altına yazar Bu anlayışla her türlü yokluğa rağmen Anadolu ’da artık ulusal ruhun uyandığını ve bu duygunun Ulusal Uğraş ’de nahoş şiddet olduğunu söyleyebiliriz
İtilaf Devletleri ’nin Mütareke ’nin imzalanmasını takiben Anadolu ’da işgale başladığı sırada bu devletlerin adına ve onların askerlerinin kılığına girmiş olan gayri Müslimler akla hayale gelmeyecek, insanlık dışı toplu cinayet yaptılar Osmanlı Devleti ’nin Birinci Dünya Savaşı ’nda karşısında görmediği Yunanistan, İtilaf Devletleri namına Batı Anadolu ’yu işgale yeltenmiştir Haksız işgal ve katliamlar karşısında Anadolu ’da her yaş, nesil ve meslek mensubu vatan evlâdının her türlü olumsuz şartlara rağmen başlatmış olduğu nizami olmayan ulusal hareketin adı Kuvayı Milliye ’dir
Kuvayı Milliye hareketi, ulusal cemiyetlerin kurulması, kongre ve mitinglerin yapılması ve işgallere aleyhinde Ulusal Mücadele ’nin başlatılması şeklinde gelişme göstermiş, özellikle İstanbul ’un işgali, Anadolu ’da Rum ve Ermeni çetelerinin ihtiyar genç, kadın erkek demeden Müslüman Türk halkını katletmesi ve İzmir ’in işgali olayları bu hareketin güçlenmesi ve Anadolu ’ya yayılmasını olumlu yönde etkilemiştir Anadolu ’nun dört bir yanına cemiyetler kuruldu, mitingler yapıldı Mustafa Kemal Paşa ’nın öncülüğünde başlatılmış olan Ulusal Uğraş ’ye yardım verildi
Anadolu ’daki haksız işgallere karşı gösterilen tepkiler Milli Çaba ruhunun uyanışının bir ifadesidir Söz konusu işgale aleyhinde Güneydoğu Anadolu yerleşim merkezlerinden günümüzde bu yörenin içinde bulunduğu şartlardan nedeniyle seçtik gelen tepkilerden bir takım örnekleri şöyle sıralayabiliriz: “Şark vilâyetlerinde muhtar bir Ermeni devleti kurulması kararına ve İzmir ’in işgaline aleyhinde meydana çıkan Diyarbakır halkı adına Belediye Reisi Dellalzâde Abdurrahman ’ın öncülüğünde büyük bir miting düzenlenmiştir Aynı şekilde Silvan halkı 17 Mayıs 1919 ’da Belediye Reisi Ahmet Hilmi ve Müftü Abdurrahman Efendi ’nin İtilaf Devletleri temsilcilerine göndermiş oldukları telgrafta İzmir ’in işgaline aleyhinde tutumlarını şöyle belirtmektedirler: “İzmir ’in bir karış toprağını bile ziyana razı olamayacağımızı bütün uygarlık âlemine büyük acılı kalbimize çevirmen olarak tebliğine arabulucu olmanızı ve İtilaf Devletleri ’nin de bu hususa adaletle bakmalarını otuz bin nüfus namına rica ve talep eyleriz
İzmir ’in işgali ve Ermeniler ’in başlatmış olduğu katliamlar aleyhinde Siirtliler 19 Mayıs 1919 ve 23 Haziran 1919 tarihlerinde mitingler yapmışlardır Aynı sebeplerden nedeniyle Malatya ve Harput şehirlerinde de mitingler yapılmış, protesto telgrafları çekilmiştir İngiliz, takiben Fransız ve onların namına toplu cinayet yapan Ermeniler ’e karşısında 15 Ekim 1919 ’da Maraş ’ta yapılan mitingde Ermeniler ’in Osmaniye, Dörtyol ve Adana ’da işledikleri cinayetler Hükümeti ve İtilaf Devletleri nezdinde protesto edilmiştir
İngilizler işgal ettikleri Güneydoğu Anadolu ’yu Fransız işgaline terk etmek suretiyle İngiliz kılıklı, üniformalı Ermeni çetelerinin işledikleri cinayetlerden kurtulmak istediler Bu işgallere karşısında Antepliler 25 Kasım 1919 tarihinde 30 bin kişinin katıldığı bir miting düzenlemişlerdir Belediye Reisi Mehmet Lüfti, alınan kararları bir telgrafla Sulh Konferansı ’na göndermiştir Bu telgrafta “İngilizler ’in burada bulunduğu müddet kapsamında muşahade ettikleri veçhile Ayıntap şehri nüfusunun yüzde doksanı ve binden artı köyleri kamilen Türk ve Müslüman olduğu gibi, emlâk ve arazisinin büyük çoğunluğu zeka Müslümanlar ’a ait olduğundan tarihen ve muhiden Suriye ile alâkamız yoktur Wilson Prensipleri mucibince bizi kendi mukadderatımıza etken kılmak insaniyet ve vicdan noktası nazarından Birleşik Devletler ’in borcu olduğundan İngilizler ’den sonradan herhangi bir devlet işgale teşebbüs ederse izzeti nefsimizi rencide edeceği cihetle, olabilecek bu işgali tüm mevcudiyetimizle reddeder ve kattiyen kabul edemeyeceğimizi açıklama ile beraber yakın bir zamanda Paris ’te karar altına alınacak olan mukadderatımızın ilgisiz Ulusal İstiklâlimiz ’in korunmasını, yasal haklarımızın müdafaasını insanlık ve uygarlık adına rica eyler ve meslek bu ulusal arzumuzun Sulh Kongresi ’nde izahını istirham eyleriz denilmektedir
Mardin ’de de Maraş ’ın İngilizler göre Fransızlar ’a devredilmesi ve diğer işgalleri protesto için 30 Ekim 1919 tarihinde 25 bin kişinin katıldığı bir miting yapılmıştır Tekrar Maraş ’ta Fransız üniforması giymiş olan Ermeniler ’in yaptıkları katliama aleyhinde Pülümür ’de Şeyh Hüseyin Beyzade Mustafa Bey ’in başkanlığında toplanan Dersim aşiret reisleri 31 Ocak 1920 tarihinde protesto telgrafı çekmişlerdir
Garzan Müdafaai Hukuk Cemiyeti 1 Şubat 1920 ’de Garzan ’da protesto mitingi düzenlemiştir 2 Şubat 1920 ’de Nusaybin, Viranşehir ve Bitlis ’te de işgaller protesto edilmişti Aynı şekilde, 11 Şubat 1920 ’de Ergani, 13 Şubat 1920 ’de Dersim aşiret reislerinin ikinci telgrafı, bunu Malatya ve Arapgir halkının telgrafları işgallere karşısında halkın tepkisini açık şekilde beyan etmiştir Keza İstanbul ’un 16 Mart 1920 tarihinde İtilaf Devletleri göre işgali üstüne, Dersim, Cizre, Mardin, Besni, darende, Elaziz, Siverek, Kemah, Ayıntab ve Arapgir ’den protesto telgrafları çekilmek suretiyle işgal protesto edilmiştir Yeniden işgali kınamak ve bu uğurda mücadeleye hazır olduklarını ortaya düzenlemek için 18 Mart 1920 ’de Van ’da, 20 Mart 1920 Darende ’de ve öteki birçok yerleşim merkezlerinde işgallere karşısında Müslüman Türk halkı gerekli tepkiyi ortaya koymuşlardır Bu mitingler Nesil insanının ulusal, manevi ve vatan sevgisi duygularını harekete geçirmiş, yılların savaş yorgunu Türk milletinin uyanışını hızlandırmış milli birlik ve beraberliği pekiştirmiştir Yaşadığı köyü, kasabası veya şehri işgale uğrayanlar kendi ikâmetgâh merkezinde, henüz işgale uğramamış yerlerin sakinleri de işgale uğrayan en yakın yerlerin yardımına koşmak suretiyle bu işgal güçlerine tepkilerini cesur bir şekilde göstermişlerdir
Ulusal Uğraş ’nin nasıl kazanıldığı, Türklüğü değil etmeyi amaçlayan sömürgeci güçlere karşı milli asalet ve varlığın nasıl kurtarıldığını öğrenmenin tek yolu, bu mücadelenin önderi Atatürk ’ün kendi kaleminden meydana çıkan eserlerin ve dönemin diğer kaynaklarının bilinmesi ve okunmasıdır
Milli Uğraş ile Mustafa Kemal Paşa ’nın bir bütün halinde ele alınması konunun anlaşılması için elzemdir Zira büyük hareketler ama ve oysa liderlerle hedefine ulaşır Bu yüzden Mustafa Kemal Paşa olmasa da Milli Çaba kazanılabilirdi görüşünü taşıyanlar bu hareketi meydana geldiği dönem ve koşullar içinde tanımaları ve değerlendirmeleri halinde bu kanaatlerini değiştireceklerine inanıyoruz
Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi uyarınca cephelerde görevli öteki Osmanlı paşaları gibi İstanbul ’a dönmüş ve saray yaveri kadrosunda yeralmıştır Bu dönem Mustafa Kemal Paşa için ülkenin içinde bulunduğu şartları düşünme ve Payitaht ’da olup bitenleri yakından görme ve yaşama imkânı bulması yönüyle önemlidir Mustafa Kemal Paşa, İstanbul ’da bulunduğu sırada Milli Çaba ’nin fikri temellerini atmıştır Kendisi gibi cephelerden dönmüş olan silâh arkadaşları ile rahataçık görüşmeler yapmak suretiyle onlarla Ulusal Çaba ’nin kaçınılmaz olduğu konusunda hafıza birliğine varmış olduğunu görüyoruz Ama,bu hareketin başarılı olabilmesi için Mustafa Kemal Paşa ’nın Anadolu ’ya geçmesi gerekiyordu Doğu Karadeniz bölgesindeki Pontus faaliyetleri ile ilgili olayları uygun analiz etmek için gönderilecek ordu müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa ’nın seçim edilmesinde Paşa ’nın o tarihe değin üstlenmiş olduğu görevlerdeki başarısı etkili olduğu gibi, diğer bazı faktörler de laf konusudur Devlet ileri gelenlerinden birçoğu Milli Çaba ’nin zorunlu olduğunu dobra dobra söyleyemeseler zeka buna inanıyorlardı
Mustafa Kemal Paşa, Samsun ve takiben Amasya ’da geçtikten sonradan orada yayınlamış olduğu genelgede Ulusal Mücadele fikrinin halka mülk edilmesi görüşü hâkimdi Bu başlıca bu mevzuda atılmış birincil adım olması ve takiben Erzurum ve Sivas Kongreleri ’nin yapılması hasebiyle önemlidir
Mustafa Kemal Paşa ’nın başlatmış olduğu mücadele ülkenin içinde bulunduğu şartlar dolayısıyla halka mülk olmakta gecikmemiştir Anadolu ’nun en ücra köşelerinde Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri kurulmuştur Bu cemiyetler işgalleri protesto ederken bir yana da bayanerkek, gençihtiyar her yaş ve meslekten insanın içinde bulunduğu Kuvayı Milliye dönemi başlamıştır Mustafa Kemal Paşa Milli Çaba düşüncesini Türk milletine mal etmiş; cümbür cemaat düşüncesiyle, sözüyle, silahıyla, malıyla, canıyla Ulusal Çaba hareketine katılmıştır Bu hareketin dışarıya kalanlar ise bu akışa engel olacak konumda değildi Bundan Böyle Anadolu ’da silâhlı mücadele başlamış ve Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bu hareketi yönlendirme görevini üstlenmişlerdi Anadolu ’da kurulan Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson ’un yayınlamış olduğu genelgedeki esaslara istinaden Türk insanının çoğunlukta olduğunu kanıt amacına dayanıyordu İstanbul ’da kurulan Karakol ve Geçit teşkilâtları İstanbul ’da kalarak Milli Çaba ’nin hayata geçirilemeyeceğine inandıkları için bu düşüncedeki insanların Anadolu ’ya geçişini sağlama yanına İstanbul ’daki silâh ve cephanelerin bakımlı yollardan Anadolu ’ya taşınmasında son derece kayda değer bir görevi ifa etmişlerdi
Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ’da başlatılan bu hareketin yani Kuvayı Milliye ’nin yasallaştırılması, mücadelenin meşrulaştırılması için İstanbul ’da toplanan Meclisi Mebusan ’a delegeler göndermiştir Ancak burada Misakı Milli Kararları ’nın alınması ve tüm dünyaya ilân edilmesi gerekçe edilerek İstanbul, İtilaf Devletleri ’nce işgal edilmiş, Meclisi Mebusan basılmış ve Misakı Ulusal kararlarının alınmasında rolü olan mebuslar (milletvekilleri) tutuklanmışlardır Payitaht ’ın işgali, meclisin dağıtılması olayı Anadolu ’da Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetleri ve geniş insanlar kitlesi göre protesto edilmiştir Bundan Böyle Türk milletinin temsilcilerinin işgal altındaki İstanbul ’da toplanamayacağı herkes kadar kabul edilmiştir Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa demeç etmiş ve Meclis ’in Ankara ’da toplanacağını, bunun için yeni seçimlerin yapılmasını, İstanbul ’dan kaçıp, Ankara ’ya gelebilen mebusların da iştirakiyle 23 Nisan 1920 ’de Meclisi Ankara ’da toplamış ve bu yeni meclise Türkiye Büyük Millet Meclisi adını vermiştir Anadolu ’da başlatılmış olan Kuvayı Milliye Haraketi ’nin faaliyetleri TBMM ’nin almış olduğu kararlarla yasallık kazanmıştır
Atatürk ’ün hayatı ve faaliyetleri özenle incelendiğinde O ’nun almış olduğu karar ve uygulamalarını, yasal zeminlerde yaptığı görülmektedir Nitekim 20 Ocak 1921 tarihli Tüzük, Türk Milli Çaba Hareketi ve Türk İnkılâbı ’nın istinat ettiği esas yasadır Atatürk başlatmış olduğu Ulusal Uğraş hareketini anayasal bir temel üzerine yapı etmiştir
Mustafa Kemal Paşa ’nın öncülüğünde başlatılmış olan Kuvayı Milliye hareketi Anadolu ’nun dört bir yanında düşmana aleyhinde her türlü silahıyla mücadeleyi başlatmıştı Ama, başlatılan bu ulusal hareket işgalleri kesin ölçüde durdurmuş, halkın yüreğine su serpmiş olmasına karşın düşmanı söküp atamamıştı Zira, mevzii ve bölgesel faaliyetlerle düşmanın Anadolu ’dan atılması Misakı Milli ’nin hedeflerine ulaştırılması muhtemel görülmüyordu Hem yöresel kuvvetlerin zamanla mahalli kuruluşlara zemin hazırlaması halinde milli birlik ve beraberliğin temini güçleşebilirdi Tıpatıp günümüzde Afganistan ’da Sovyet işgaline karşısında mücadele eden mücahit teşkilâtlarının Sovyet işgalinden sonradan yaklaşık 10 yıldan beri birbirleriyle uğraş ettikleri gibi Bu düşünceyle Kuvayı Milliye ’nin uyumlu ordu birliklerine dönüştürülmesi yoluna gidilmiştir Bu değişimin teoride kolay ve zorunlu olduğu değin pratiğe geçirilmesi de o nispette zorlama olmuştur Bilhassa Topal Osman, Çerkez Ethem ve Çakırcalı olayı bu geçişin hangi güçlüklerle gerçekleştiğinin açık örnekleridir Türk milletinin ordu irk geleneğine sahip olması Kuvayı Milliye ’nin nizami ordu şekline dönüşmesini sağlayan en önemli manevi etkendir
Mustafa Kemal Paşa Kuvayı Milliye ’yi düzenli ordu birliklerine dönüştürdükten daha sonra hareketin merkezi Ankara olmuştur Bundan Böyle Milli Mücadele ’nin hedefine ulaştırabilmesi için maddesel ve manevi tüm kaynakların seferber edilmesi gerekiyordu Bu kaynakların cinsi, miktarı, tedarik, nakliye, kullanma biçimi için TBMM ’nin 78 Ağustos 1921 ’de almış olduğu “Tekâlifi Milliye kararları en hoş örnektir Tekâlifi Milliye kararları ile Türk insanından bedeli sonradan ödenmek üzere toplanmış olan giyimkuşam, yiyecek ve ulaşım araçlarının cinsi ve miktarı o günkü Anadolu ’nun iktisadi durumunu yani Türkiye Cumhuriyeti ’nin hangi şartlarda ve nasıl bir esas üstünde kurulduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir Bu özelliğinden nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’ne “Borcunu Milletine Ödeyen Devlet tanımı uygun düşmektedir
Atatürk 5 Ağustos 1921 tarihinde TBMM ’nin kararıyla Başkomutanlığa getirilmiş ve 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ile işgalcilere son darbeyi vurmuş, 9 Eylül 1922 tarihinde de Batı dünyası namına Anadolu ’daki işgali gerçekleştirmeye kalkışan davranışları insanlık onuru ile bağdaşmayan, cinayetlerin sorumlusu taşeron Yunan kuvvetleri geldikleri gibi, lakin ayıplı olarak Anadolu ’dan atılmışlardır
Atatürk, 3 Ekim 1922 ’de Mudanya Konferansı ’nı takiben 24 Temmuz 1923 ’de Lozan uzlaştırma Antlaşması ’nı gerçekleştirdikten sonradan tüm dikkatini Milli Mücadele ’nin askeri cephesindeki faaliyetle anında aynı dönemde başlatmış olduğu dahili yönetime, 1300 yıl önce Türk Bilge Kağan ’ın tarihi Türk yurdu Türkistan ’da adını Türk budunundan alan Göktürk Devletin ’den daha sonra ikinci olarak Atatürk, adı Türk olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’ni Anadolu ’da kurmuştur Kesintisiz 20 sene aralıksız savaşlar sebebiyle yeniden tükenmiş Anadolu ’nun insan kaynağını, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını harekete geçirmede de Ulusal Uğraş ’de olduğu gibi başarılı olmuştur
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’nin askeri mimarı bu aşamadan itibaren sivil mimar olarak birbirini takip eden ilke ve inkılâplarını hayata geçirmenin mücadelesini vermiştir Bugün Türk insanı her türlü insan haklarına sahip, çağı yakalama mücadelesini veriyorsa bunu o gün atılan temellere, alınan kararlara borçludur Türk insanı işadamı, sanat ve zanaat yapabiliyorsa, kendi mekteplerinde kendi dili ve kaynakları ile eğitim yapabiliyor, inancını inancının gereği inandığı gibi yaşayabiliyorsa hiç şüphesiz bunda Kuvayı Ulusal yani Ulusal Çaba ’nin birinci derecede rolü olmuştur Biz Atatürk ’ü ve O ’nun mücadelesini bu manada anlıyor, O ’nu yeni Türk Devleti ’nin varlığının mimarı olarak tanıyoruz Atatürk ’ü Türk insanının milli ve manevi değerlerinden soyutlayarak anlamanın ve tanıtmanın Atatürk ’e karşısında yapılacak en büyük haksızlık olacağına inanıyoruz Osmanlı, Türk ve İslâm fobisi için Atatürk şemsiyesini kullanarak milli, manevi ve tarihi değerlerimizi yok farz etmek ve bunları tehlike saymak Atatürk ’ün fikirlerinde ve davranışında yer almadığı için Atatürk ’e gönül verenlerde de olmamalıdır Huysuz halde Atatürk ’ü bu fobilerle tanıma ve tanıtmaya kalkışmanın Atatürk ’ü Atatürk ’cilt uzaklaştıracağı manzara ve kanaatindeyiz *