Son Konu

Mukemmel vucut takıntısı yapmayın!

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
MUKEMMEL VUCUT TAKINTISI YAPMAYIN!

imagesmukemmelvucuttakintisiyapmayin5ad510f675dcf

Turkiye'nin onde gelen işkadınlarından Leyla Akcağlılar'ın hayatını kaybetmesiyle gundeme gelen anoreksiya nevroza'nın, ciddi bir tuzak olduğunu belirten Psikolog Şebnem Turhan uyarıyor:

Zayıflara ilişkin toplumun değer yargıları, medyanın da zayıflığa ozendirmesi, arkadaş etkileri, ailenin cocuğu diyete teşvik etmesi ya da tam tersine surekli yemek yemesi icin baskı kurması gibi bircok etken ozellikle genc kızların anoreksik olmasına zemin hazırlıyor Bu nedenle topluma, aileye ve medyaya onemli gorevli duşuyor

Medical Park Bahcelievler Hastanesi'nden Psikolog Şebnem Turhan; genc kızları tehdit eden yeme bozukluğu anoreksiya nevroza hastalığı hakkında bilgiler verdi:


Hepimizin dış gorunuşumuzle ilgilendiğimiz ve fazlasıyla dikkat ettiğimiz bir donemimiz olmuştur Ozellikle buluğ ve ergenlik donemlerimizde hepimiz icin nasıl gorunduğumuz onemlidir ve bu duruma diğer donemlerden daha fazla odaklanmak normaldir de Dış gorunuşumuze dikkat etmek, ideal kiloda olmak ve bakımlı olmak; bizi hem sağlıklı kılması acısından, hem de ruhsal acıdan iyi hissettiren durumlardır Ancak her davranışta olduğu gibi, dış gorunuşumuzle ilgilenmeye olması gerekenden daha fazla odaklandığımızda (daha zayıf olmak, hep zayıf kalmak, yemek yememe, daha kaslı olmak icin ağır egzersizler yapmak) bu durum bir takıntı; sonrasında da ruhsal bir hastalık olarak karşımıza cıkabilir
İşte soz konusu bu ruhsal hastalıklardan biri de ‘anoreksiya nevroza' (AN) hastalığıdır AN; buluğ ve ergenlik doneminde, yani 1218 yaşları arasında başlayan ve genellikle genc kızlarda gozlenen ‘şişmanlama korkusu' olarak tanımlanır Rastlanma sıklığı net bir şekilde bilinmiyor; ancak eskiye oranla sanıldığının aksine cok nadir gorulen bir hastalık olmadığı kesin! Anoreksiya takıntısının ortaya cıkmasında; biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenlerin birlikte rol oynadığı sanılıyor

İLK CİNSEL TECRUBE NEDEN OLABİLİR

Biyolojik olarak; kalıtım, endokrinolojik sistemdeki değişiklikler; psikolojik olarak bazı gelişimsel ozellikleri kabullenmekten kacınma, yetiştiriliş tutumları, zayıflara ilişkin toplumun değer yargıları (medyanın da buyuk etkisiyle toplumda idealize edilmiş vucut olculerine ulaşma isteği), arkadaş etkileri (belirli beden tiplerine ilişkin arkadaşlar arasındaki tutumlar), kişinin bedeninden hoşnut olmamasına karşı bir tepki, mukemmeliyetci kişilik yapısına sahip olma, onemli ailevi sorunlar ve kişide bazı psikiyatrik bozuklukların bulunması vb'nin anoreksiya nevrozaya zemin hazırladığı soylenebilir
Anoreksiya nevroza'nın oluş nedenleri cok net olarak bilinmemesine karşın, hastalığı ortaya cıkaran bazı ortak olayların olduğu gozlenebilir Yakın, eş, arkadaş ayrılmaları, ilk cinsel tecrube, cinsel ilişkiye zorlanma ve zorlu gecen ergenlik donemi; hastalığın onde gelen ortaya cıkarıcı nedenleri olarak sayılabilir

AİLELER DE ZEMİN HAZIRLAYABİLİYOR

Anoreksiyanın devamını sağlayan ailevi tepkileri de unutmamak gerekir Cunku bazı durumlarda ailelerin de, diyet urunler alarak, cocuklarının zayıflama tutkularını onayladıkları ve destek oldukları gozlenir Bazı aileler ise farklı bir tutum takınarak; cocuklarının yeterli beslenmemeleri karşısında kendilerini suclu hisseder ve cocuklarıyla olumlu şekilde ilişki kurmak yerine, yeme bozukluğunu surdurucu bir tavır icine girerler

ASLINDA HEP YEMEK HAYAL EDERLER!

Anoreksiya nevroza hastalarının genel ozellikleriyle ilgili olarak şunlar soylenebilir: Her şeyden once hasta, şişmanlama korkusuyla yemek yemeyi reddeder Bu tavrını değişik şekillerde sergileyebilir; orneğin yemiş gibi yapar ama hic yemez, bazen lokmaları ağzında tutar, bazen de uzun sureyi alan yemek yeme davranışı geliştirebilirler İştahları azalmış gibi ya da yokmuş gibi gorunmesine karşın, hastayı yemekten asıl alıkoyan bunlar değil kilo alma korkusudur Hastalar, yemeyi sanılandan daha fazla duşunur ve duşlerler (hatta haberlerde gorduğumuz iş kadını gibi yemekle ilgili bir iş yaptığı gozlenir) Bazı grup hastalar ise gercekten iştahsızdırlar ve yemek istekleri yoktur Ancak temeldeki endişe ‘kilo alma' endişesidir

HEM COK ZAYIF HEM DE 3 AYDIR REGL OLMUYORSA DOKTORA GİDİN
Her hastalıkta olduğu gibi anoreksiya nevrozada da erken teşhis ve tedavi onemlidir Bu durumun gecici bir takıntı mı yoksa uzman yardımı almayı gerektiren bir durum mu olduğu nasıl anlaşılır?

Anoreksiya nevrozada kişi, olması gereken kilonun yuzde 15 daha zayıfsa,
Olması gereken kilonun altında olmasına karşın, hala kilo alıp şişmanlamaktan aşırı şekilde korkuyorsa,
Dışarıdan bakıldığında bir deri bir kemik olarak tanımlanmasına karşın; hala kalcalarının geniş olduğunu, cok yağlandığını, belinde bir kalınlaşma olduğunu soyluyorsa,
En az 3 aydır mensturasyon (adet kanaması) olmuyorsa,
Aşırı hareketlilik halindeyse,
Zaman zaman bilincsizce aşırı yemek yeme donemleri varsa,
Yemek sonrası kendiliğinden ya da parmağıyla yediklerini cıkarıyorsa,
Surekli olarak bağırsak boşaltıcı ve idrar sokturucu gibi urunler kullanıyorsa; mutlaka durumun değerlendirilmesi icin bir uzmana başvurulması gerekir

YAKINLARINA BUYUK GOREV DUŞUYOR CUNKU ONLAR HASTALIĞI KABUL ETMEZLER
Anoreksiya nevroza hastalarının tedaviyi almadaki en buyuk sorunları; icinde bulundukları durumun bir hastalık olduğunu kabul etmemeleridir Soz konusu durum onlar icin bir sıkıntı değildir Bu nedenle tedavi almak icin bir yakınlarının yardımına ihtiyacları vardır Hastalığın tek bir nedene dayanmaması; biopsikososyal bir hastalık olarak değerlendirilmesine ve bir ekip olarak multidisipliner bir şekilde primer tıbbi hekim, psikoterapist, psikiyatrist ve beslenme uzmanı tarafından tedavinin planlanmasını gerekli kılar Yakınlar da unutmamalıdır ki; soz konusu tedavi bir iki yılı bulabilen ve zaman zaman aksaklıların olabileceği zorlayıcı bir surectir Ortalama olarak beş yılı kapsayan arşiv kayıtlarına gore; araştırmalar, uygun şekilde tedavi edilen AN hastalarının yuzde 40'ının tam iyileştiğini, yuzde 25'nin ise orta duzeyde iyileşme gosterdiğini ortaya koymuştur Bu rakamlar da soz konusu hastalığın ciddiyetini vurguluyor
 
Üst Alt