Mikhail Bakhtin, modern cağda edebi turler arasındaki ilişkilerin radikal bir bicimde değiştiğini belirttiği 'Romanda Soylem' başlıklı makalesinde 'romanın hukumranlık kurduğu bir cağda obur turlerin hemen hepsinin az ya da cok romanlaştığını' one surer
Bakhtin, bu goruşlerini, Dostoyevski Poetikasının Sorunları'nın 'Sonuc' bolumunde de tekrar eder Romanlaşma, ozellikle şiirde, serbest vezin ve serbest veznin bir sonucu olarak, 'cok seslilik'tir
Oyku Terzioğlu, 'Nazım Hikmet ve Somurgecilik Karşıtlığının Poetikası' (Phoenix Yayınları, ) adlı o cok değerli calışmasında Bakhtin'in bu teorik tespitlerinden yola cıkarak Nazım Hikmet'in Benerci Kendini Nicin Oldurdu? ve Jokond ile SiYaU adlı 'şiir' kitaplarında, farklı toplumsal sınıfların cok seslilikle dilegetirilişini romanlaşmaya ornek gosteriyor Nazım da, Jokond ile SiYaU ve Benerci Kendini Nicin Oldurdu?'den 'roman' olarak soz etmekte ve 'şiirle roman arasındaki sınırları silikleştirmektedir ki, bu Oyku Terzioğlu'nun cok doğru olarak tespit ettiği gibi, 'Nazım'ın 'okurlarına şiire dair yepyeni bir okuma kontratı sunduğunu' gosterir
Oyku Terzioğlu'nun bugune kadar Nazım Hikmet uzerine yapılan akademik calışmalardan cok farklı ve kışkırtıcı bu calışması, bana gore, edebiyat sosyolojisi bağlamında da buyuk değer taşıyan yargıları da iceriyor XIX yuzyıla gelinceye kadar şiirin duz yazı icin ideal bir model oluşunun, bu yuzyıldan itibaren, deyiş yerindeyse, tersine donuşu, romanın başat (dominant) bir anlatı turu olarak one cıkmasının zihinsel arkaplanını oluşturur Bugun ulkemizde de, şiirin geriye itilmesi ve romanın one cıkmasının nedenlerini, Avrupa edebiyatında gorulen bu tepetaklak oluş'la ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır Oyku Terzioğlu'nun da, Mark Jeffreys'in 'Ideologies of the Lyric' adlı calışmasından yola cıkarak tespit ettiği gibi, duz yazı kurmaca turlerinin, ozellikle de romanın anlatıyı tekeline almasıyla da anlatı, şiirin alanından dışlanmaya başlanmış ve şiir, daha onceleri ancak bir turu olan 'liriğin gettosuna itilmiş'tir
Bu durumda şiir, ya (i) oykulemeyi (narration) oteleyen saf şiir veya oznel duyguları dile getiren lirik şiir olarak kalacak, ya da (ii) duzyazılaşacak ya da, 'romanlaşacak'tır Duzyazısallaşma, şiir bağlamında okura sunulan (Nazım Hikmet'in deyişiyle) yeni bir 'okuma kontratı' demektir Nitekim Oyku Terzioğlu, şiirde duzyazısallaşmaya ilişkin bu 'okuma kontratı'nın Avrupa şiirinde TS Eliot ve ozellikle de 'Cantos'larıyla Ezra Pound tarafından yururluğe konulduğunu bildiriyor
Avrupa'nın entelektuel tarihinde Nietzsche'nin bu 'okuma kontratı'na son kertede radikal bir ornek teşkil ettiği soylenebilir Felsefe metinlerinin Aristoteles'ten itibaren verili kabul edilen okunma tarzlarının inşa ettiği 'okuma kontratı'nın, şiirin 'okuma kontratı'yla yer değiştirmesi, şuphesiz, buyuk bir 'soylem devrimi'dir 'Boyle Buyurdu Zerduşt'u nasıl okumalıyız: Şiir olarak mı, felsefi bir duzyazı metni olarak mı?
Yukarıda da belirttim: Oyku Terzioğlu, 'Jokond ile SiYaU' ve 'Benerci Kendini Nicin Oldurdu?'de Nazım'ın bu şiirleri nasıl duzyazısallaştırdığı (romanlaştırdığı) sorusuna, Bakhtin'den yola cıkarak 'cok seslileşme' ve elbette 'mizah' yanıtının verilebileceğini gosteriyor Sonuc? Sonuc şu: 'Nazım Hikmet'in romanlaştığı ortaya koyulan şiirlerinde cok seslileşme Marksist oğreti doğrultusunda, somurgeci ust sınıflarla ve doğal işci sınıfı olarak gosterilen somurge halkları sınıfsal catışmanın temsilini, mizah da bu catışmanın sembolik duzlemde bir devrimle sonuclanmasını sağlamıştır'
Oyku Terzioğlu, Bilkent Universitesi Turk Edebiyatı Bolumu'ne verdiği yuksek lisans tezinin geliştirilmiş bicimi olan bu kitabıyla, 'ustun başarı'yı, Nazım gibi soylersem, 'ferade ferade' hak ediyor