Son Konu

O Gün, Verilen Nîmetlerden Sorulacaksınız

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Cenâbı Hak bize çok büyük bir nîmet verdi; en büyük Peygamber?e ümmet olduk Elhamdülillâh müslüman bir toplum içindeyiz Tabi Cenâbı Hak:

? ? ?? ??

“…O gün, verdiğimiz nîmetlerden sorulacaksınız (etTekâsür, 8) buyuruyor

Bu âyet indiği zaman, Efendimiz ashâbıyla beraber bir yerde yemek yediler (Uzun bir şey, ben kısaca şey yapayım) Et, kebap yediler, şey yediler, bir koyun kızartması, bir de tatlı su, soğuk su, bir de hurma Helâl tamamen Zaten yemeleri de Efendimiz?in, üçte bir su, üçte bir yemek, üçte bir boşluk

“?Bakın (dedi), bu (dedi), yediklerimizden de hesaba çekileceğiz (Bkz Müslim, Eşribe, 140)

Yani helâlin hesâbı Nedir o da? Şükretmek Cenâbı Hakk?a teşekkür edebilmek

Yine bir misal bu, Hamdi Efendi?nin tefsirinde var:

Bir genç geliyor Rasûlullah Efendimiz?e:

“?Yâ Rasûlâllah! Benim dünyada hiçbir şeyim yok diyor Herhâlde ben diyor bu;

? ? ?? ??

(“Sonra o gün, verdiğimiz nîmetlerden elbette sorulacaksınız etTekâsür, 8)

Bu âyeti kerîmenin ben muhâtabı değilim diyor

Efendimiz diyor:

“?Bak (diyor), delikanlı (diyor), senin (diyor), gölgelendiğin bir ağaç var mı? (Diyor) Bir ağaçta gölgeleniyor musun? diyor

Bak bu ağacı Allah senin için yarattı Diğer yıldızlarda ağaç yok Senin için yarattı

“?İçtiğin bir tatlı su var mı? diyor Bir deniz suyu içmiyorsun

“?Ayağına giydiğin bir şey var mı? diyor “Sen de bunlardan sorulacaksın diyor (Bkz Süyûtî, VIII, 619)

Velhâsıl Cenâbı Hak:

“…Şükreden kullarım azdır (esSebe’, 13) buyuruyor

Demek ki ilk âyet Fâtiha?da:

?? ??? ? ?

(“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allâh?a mahsustur elFâtiha, 2)

Her rekâtta tekrarlıyoruz Demek ki Cenâbı Hakk?a kul hep hamd ü senâ hâlinde olacak Teşekkür hâlinde olacak Kulluğunu ihmâl etmeyecek

Kur?ânı Kerîm ilâhî bir rehber

? ??

(“…Takvâ sahipleri için bir hidâyet elBakara, 2)

Takvâ sahibi olmamızı istiyor Cenâbı Hak âyeti kerîmede Kamer Sûresi?nde:

“Andolsun Biz, Kur?ân?ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık O hâlde düşünüp ibret alan yok mu? diyor bu Kur?ânı Kerîm?den (Bkz elKamer, 17, 22, 32, 40)

Bir mektup gelse bir askerdeki oğlumuzdan, yahut bir tanıdığımızdan, bir ahbâbımızdan, açıp tekrar tekrar okuruz

Kur?ânı Kerîm, Allâh?ın kullarına gönderdiği birer mektup Hem de bir saâdet mektubu “İbret alan yok mu? buyuruyor, bu, geçmiş kavimlerin başına gelen hâdiselerden

Orada nasıl istikâmetleneceğiz? Nasıl bir takvâ hayatı yaşayacağız? “İbret alan yok mu? buyuruyor

Yine Muhammed Sûresi?nde:

“Onlar Kur?ân?ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? (Buyuruyor) Yoksa kalplerinde kilit mi var onların? (Muhammed, 24) diyor Bu kadar azap âyetleri var, Cehennem tasvirleri var, Cennet tasvirleri var… Beşerî intibâlarla Cenâbı Hak îzah ediyor “…Kalplerinde kilit mi var onların? buyuruyor Kalpleri yok mu diyor, ibret almıyorlar!

“Andolsun Biz, öğüt alsınlar diye bu Kur?ân?da insana her türlü misali verdik (ezZümer, 27) buyuruyor

Ondan sonra Cenâbı Hak bir imtihan durumunu bildiriyor Her şeyi bir imtihan olarak verdi

Göz bir imtihan: Bu gözleri nerede kullanıyorsun? “Gözler konuşacak buyuruyor Cenâbı Hak, Fussilet Sûresi?nde (Bkz Fussilet, 20)

Kulaklar bir imtihan: Bu kulağı nerede kullanıyorsun?

Deriler imtihan: Bu vücudu nerede kullanıyorsun?

Allah sana bir konuşma verdi, bir et şeyinin içinde haznesinin, bir dil, bir et parçası dolaşıyor, senin hissiyâtını aktarıyor Dilini nerede kullanacaksın, ağzını? Hepsi bunlar kayda geçiyor

Mal öyle: Cenâbı Hak sana verdi ona vermedi? Niye sana verdi, düşüneceksin o zaman Allah bana mal verdi Niye bana mal verdi? Ben bu malı nasıl kullanacağım? Mülk kime âittir? Bu mülk benim mi?

Cenâbı Hak buyuruyor:

“İnsan var ya (buyuruyor, okunan âyeti kerîmede) Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda, bol nîmet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der (elFecr, 15)

Hâlbuki çok kimse için mal zehir oluyor İsrafa dalıyor, pintiliğe şey oluyor Merhameti kısıtlanıyor Kendini düşünüyor İsrafa giriyor, günümüzün bir fâciası Kurtuluş yok Cenâbı Hak hiçbir kula Süleyman aleyhisselâm?dan fazla servet vermedi Süleyman aleyhisselâm nasıl yaptı? Serveti kalbinin dışında taşıdı Demek ki Allah ne verdi? Kul bunu emânetçi olarak alacak Bu bir emanettir ?? ??? (Mülk, Allâh?ındır)

Beşerî sistemlerde kavga var: Mülk, ferdin olsun, toplumun olsun vs… Cenâbı Hak “mülk benimdir diyor Kimse mülkle gelmiyor, mülkle de gitmiyor Bir de kazandığının hesabıyla gidecek Çünkü mal bir emanettir Nîmetlerin sahibi Cenâbı Hak?tır Kul kendisine ikram edilen nîmetlerin bir lûtuf olduğunun farkında olacak ve bunu infak edecek

Cenâbı Hak Kârun?u misal veriyor Kasas Sûresi?nde Daha evvel sâlih bir kuldu Tevrat?ı en iyi tefsir edenlerden biriydi Allah korusun, malına sığındı Cenâbı Hak da sığındığı malla yerin dibine gömdü

Her nîmet, iki uçlu bıçak gibi Verdiği nîmetler, kalbin istikâmetinde, vahyin içinde kullanılırsa ne mutlu! Kişiyi Cennet?e… Yok nefsinin istikâmetinde kullanılırsa Allah korusun Cehennem yolcusu ediyor

Kendine biriktirmek, pintilik, bir gasptır Cenâbı Hak bunu kendine biriktir diye vermedi Onun için para yılan gibidir Hangi delikten girdiyse oradan çıkar Haramdan geldiyse harama gider, helâlden geldiyse helâle gider

Bir kimsenin diyorlar, malının, kazancının ne olduğunu görmek istersen, onun sarfına bak, nereye sarf ettiğine bak

Yani herkes, bütün insanlar birbirine muhtaç Bugün yoksul, varlıklıya muhtaç Kıyamet günü de o varlıklı, yoksula muhtaç Onun duâsına muhtaç Hasta, dünyada sağlama muhtaç Kıyamette de o hastanın duâsına muhtaç İyi ki şu hastaya baktım diyecek

Şu güzel bir misal:

Bir gün Ahnef bin Kays, Irak heyetiyle birlikte Hazreti Ömer?in yanına gelmişti Çok sıcak bir gündü Hazreti Ömer bir önlük giymişti Zekât develerinin bakımını yapıyordu Onları görünce:

“?Ahnef (dedi), üst elbiseni çıkar da bana yardıma gel (dedi) Çünkü (diyor), bu benim temizlediğim, zekât devesidir (diyor) Onda yetimlerin dulların hakkı vardır diyor

İçlerinden biri diyor ki gelen heyetten:

“?Allah sana (diyor) iyilik versin (diyor) ey mü?minlerin emiri! Bu kadar köle varken (diyor), sen emretsen de o işi onlar yapsa diyor

Hazreti Ömer diyor ki:

“?Ey kişi! (Diyor) Kim (diyor) Ömer?den (diyor) daha iyi bir köle olabilir? (Diyor) Mâdem ki (diyor), ben müslümanların işini üzerime aldım, öyleyse ben, İslâm?ın kölesiyim (buyuruyor) Nasıl (diyor) kölenin efendisine karşı samimî olması, emâneti hakkıyla îfâ etmesi gerekiyorsa, bir mü?minin de müslümanlara karşı böyle yapması gerekir buyuruyor (Ali elMüttakî, V, 76114307)

Bu hususta çok, Mevlânâ?dan vs çok ibretli tavsiyeler var

Sâdîi Şîrâzî diyor ki:

“Birine (diyor) iyilik ettin (diyor), sakın (diyor) gururlanma (diyor), kibirlenme (diyor) Ben efendiyim, ben beyim, o bana muhtaçtır deme (diyor) Büyüklenme (diyor) Sana Allah bu nîmeti verdi (diyor) Sen ona minnettar ol (diyor) Ona hizmet ettiğin için, ecir alacağın için sen ona minnettar ol (diyor) Zamanın kılıcı o muhtacı vurmuş deme (diyor) Zira (diyor) vuran kılıç henüz daha kınına girmemiştir Mümkündür ki o kılıç gün gelir, bir gün seni biçer buyuruyor

Gelen Sûriyeli Muhâcirleri düşünelim Hepsinin evi vardı, barkı vardı vs vardı

Yine bir Allah dostu:

“Fakirin (diyor) sadakaya ihtiyacından fazla kendisinin sadaka sevabına muhtaç görmeyen zengin, sadakasını iptal etmiş olur diyor Ecrini kaybetmiştir, diyor

Mü?min, büyük bir hassâsiyetle iki şeye dikkat etmeli:

Birincisi, cebindeki paraya haram karışmayacak Bugün maalesef ona çok haram karışıyor

İkincisi de gönlümüzde muhabbetini taşıdığımız kimsenin şekline biçimine gireriz

Gazâlî diyor ki:

“Zihnî beraberlik zamanla kalbî beraberlik hâline gelir

Onun için Cenâbı Hak:

??? ?

“…Sâdıklarla beraber olun (etTevbe, 119) buyuruyor

Fâsıklarla olmayın Hattâ fâsıkların olduğu yerden bile geçmemek

Amellerimizde iki büyük müessir, muhabbet ve para Sevdiğin adamla yanlış yola gidersin, sevdiğin adamla doğru yola gidersin

Onun için dostumuza dikkat etmemiz lâzım Dâimâ duâ edeceğiz:

“Yâ Rabbi! Bana haramdan korunmayı nasib et Yâ Rabbi! Sevmediğini bana sevdirme, sevdiğini bana sevdir

Onun altındaki âyette:

“Onun imtihan olarak rızkını daralttığımızda o da üzülür (diyor fakir olan) Rabbim beni önemsemedi… (elFecr, 15) Ona verdi bana vermedi…

“??? ? ?? (gaybı Allah?tan başkası bilemez)

Belki kendisi için bu hayır olduğunu düşünecek Belki verseydi azacaktı, Cehennemlik olacaktı

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Ben (diyor, Mîraç?ta diyor), en çok fakirleri (diyor) Cennet?e girerken gördüm (buyuruyor) Zenginler(in sâlihleri bile) bir hesap içindeydi buyuruyor (Bkz Buhârî, Rik?k, 51; Müslim, Zühd, 93)

En mühim; Cenâbı Hak?tan râzı olmak Takdir eden, Cenâbı Hak

Ondan sonra gelen âyet:

“Hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz! (elFecr, 17)

Cenâbı Hak Rasûlullah Efendimiz?i bile yetim olarak dünyaya getirtti; bir örnek…

Demek ki yetimi himâye etmek Bilhassa yetimin mânevî terbiyesinde bulunmak çok büyük bir fazilet Yani yetimi arayıp bulmalısın Onların ahlâkına, terbiyesine çok ehemmiyet vermemiz lâzım O, büyük, bizim için bir nîmet olduğunu düşünmemiz lâzım

Efendimiz vefât ederken sesi kısılıncaya kadar ümmetine duâ ediyordu Yani ?? ?? (“…Bugün (dîninizi) tamamladım… elMâide, 3) âyeti geldi Vedâ Haccı?nda Yani dînin tamamlandığı bildirildi Öyle olduğu hâlde Efendimiz hep ümmetinin derdindeydi Ümmetine hep tavsiye hâlindeydi

Meselâ, vefâtına yakın Bakî Kabristanı?nı ziyaret etti Ashâbı kirâmı topladı:

“?Ashâbım! (Dedi, bize kendinden bir numûne: ) Kimin malını aldımsa bilmeden, işte malım, gelsin alsın! (Buyurdu Geriye attı üzerindeki şeyi: ) Kimin sırtına vurdumsa, işte sırtım, gelsin vursun! buyurdu (Ahmed, III, 400)

“…Âhirette hesaplaşmak çok zor, rezillik çok zordur dedi Dünyada helâlleşin… buyurdu (Bkz İbni Esîr, elKâmil, II, 319)

Yine vefat ederken de iki şeyi tekrarladı Râvî diyor ki:

“Sesi kısıldı Allah Rasûlü?nün (diyor) Fakat tekrara devam ediyordu Birincisi: Namaz, namaz, namaz (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

Bu namaza, kendimiz dikkat ettiğimiz gibi kardeşler, yavrularımızı da alıştıracağız, sevdireceğiz onu

??? ??? ? ???

(“Onlara merhametli Rabb?in söylediği selâm vardır Yâsîn, 58)

Bu, Cennetlikler büyük bir merasimle karşılanacaklar

Ardından:

? ??

“Mücrimler! Siz ayrılın kenara! (Yâsîn, 59) diyecekler “Siz Cehennem yolcususunuz diyecekler

Sekar Cehennemi?ne Müddessir Sûresi?nde kimler… Cennet?e girenler, öbür taraftan seslenecekler Cehennemliklere:

“?Siz ne yaptınız, ne halt ettiniz af edersiniz Cehennemlik oldunuz?

Onlar diyecekler ki:

“?Biz namaz kılanlardan değildik diyecekler (Bkz elMüddessir, 4043)

Aman evlâtlarımızın maddî şeyine o kadar dünyada istikbâl… Esas istikbâl, âhiret istikbâli Muhakkak yavrularımızı namaza alıştıralım

İmam Mâlik Hazretleri diyor ki:

“Babam (diyor), bana (diyor), bir hadis ezberletirdi, bir hediye verirdi (diyor) İkinci bir (diyor), ertesi gün tekrar bana bir hadis ezberlediğimde bir hediye daha verirdi (diyor) Ben (diyor), öyle bir hâle geldim ki zamanla, babam hediye vermediği zaman bile hadis ezberlemeye devam ettim, o hadîsin rûhâniyeti bana huzur veriyordu

Muhakkak evlâtlarımızı, torunlarımızı, elinden tutup, onlara bir ikram alarak, namaza alıştıralım Çünkü:

? ??

“Mücrimler! Ayrılın! (Yâsîn, 59) diyecek o zaman Cenâbı Hak Babaoğul, anaoğul ayrılacak

Orada beş vasıf bildiriyor Cenâbı Hak:

O Cehennemlikler;

“Biz beş vasfa dûçâr olduk, onun için Cehennemlik olduk

Birincisi; namaz kılanlardan değildik (Tabi bu namazın içinde namazdan başka ibadetler de var)

İkincisi; merhametsizdik diyorlar (Kendimizi düşünüyorduk) Fakirleri, açları doyuranlardan değildik diyorlar

Üçüncüsü; gaflete dalanlarla, dünyaya dalanlarla beraberdik (İşte bugün internet vs o cep telefonları vs…)

Âhireti de inkâr edenlerden olduk diyorlar Düşünmüyorduk âhireti artık Ölüm geldi çattı diyorlar (Bkz elMüddessir, 4347)

Cenâbı Hak korusun!

“Hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye de birbirinizi teşvik etmiyorsunuz (elFecr, 1718)

“Bir hurman varsa yarım hurmanı ver diyor Allah Rasûlü (Bkz Buhârî, Zekât, 9, 10; Müslim, Zekât, 67, 97)

Fakat bir hurman varsa Ton hurman varsa o tona göre vereceksin Hem vereceksin, hem de teşvik edeceksin…



Alıntı;
Osman Nûri Topbaş

 
Üst Alt