Son Konu

Ölümü Çocuklara Nasıl Anlatmalı?

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ölüm meselesini çocuklara en içten biçimdeanlatmanın en içten yolu biz büyüklerin en içten biçimde anlatmamızdan geçer



Yer Sarsıntısı sonrası, çoğu birey öyle çok konuda yığınla şey söyledi Fakat her meselede olduğu gibi bu meselede de, atlanan, gözden kaçan, hiç değinilmeyen mevzular kaldı Bu kapısı açılmadık konuların içinde en önemlisi de, bütün hayatı koca bir oyun gibi görebilen çocukların, aniden gerçek hayatın en hakiki yüzüyle burun buruna gelmeleri oldu Çocuklar bu büyük depremden sonradan, annelerini, babalarını, kardeşlerini, sokakta birlikte oynadıkları arkadaşlarını ölümün alıp götürüşünü gördüler Enkaz altlarından ölü insanların çıkarılışını izlediler, yıkıntı sokaklarda, eski oyun günlerinin izini ararken daha önce hiç tanışmadıkları cisim kokularını duydular Vefat, tüm çıplaklığıyla karşılarına çıktı Büyükler kendi dertlerine düşmüş olmanın verdiği telâşla, çocukların bu ölümle ilk ve yoğun karşılaşmalarının ardındaki, onlara ne gibi açıklamalarda bulunulması gerektiğini, teselliye yoksul küçük kalplerin nasıl teskin edileceğini düşünmeye bu konuda gerçek ve işe yarar talimatlar yapmaya lüzum duymadılar
Zelzele sonrası ilerleyen günlerle birlikte, bu konuda bir takım yazılar yazıldı Meselâ ünlü bir yazan ölümü kendi dünyasında çözememiş bir insan çaresizliğiyle meseleyi farkediyor fakat; “4 yaşında bir çocuk babası olarak bu türden hassas konularda daha ‘lokal ’ ve ‘gerçekci ’ çözüm ve önerileri beklediğini itiraf ediyordu Evet bu itiraf vefat meselesini, tüm gerçekliğiyle birlikte kuşatamamış ve kucaklayamamış birinin çaresizliği idi İslâmiyetin öbür dünya inancından uzak kalmışlığın, inanamamışlığın kaydı idi
•••
Batı dünyasından elimize geçen ve ölümle amaca uygun olan değişik yazılar, İslâmiyetin her yaş grubu için ne dek isabetli müjde ve telkinlerde bulunduğunu dobra dobra ortaya koymaktadır Batılı bir çocuk eğitimcisinin başından geçen fazla enteresan bir olay, bu hakikate misâl olarak gösterilebilir
Bu eğitimcinin minik yaştaki kızı, günün birinde, bir türlü yemek yemek yemez olmuştur Annesi çocuğa önce yemesi için yalvarmış, sonra zorlamışsa da avantaj vermeyince acıkması için beklemiştir Ancak aradan 2 gün geçtiği halde küçük çocuk, ağzına bir lokma zeka koymamıştır En nihayet annesi çok ısrar edince, yavrucak ağlamaya başlar ve dilinden şu sözler dökülür:
—Ne olur anneciğim sen de yeme, çünkü seni çok seviyorum
Annesi, niçin yememesi gerektiğini sorduğunda küçük kız sebebini söyler ve anne hayretler içinde kalır Meğer küçük kız ile babası aralarında birkaç gün evvel şöyle bir konuşma geçmiştir
—Baba, niçin yemek yemek yiyoruz?
—Büyümek için
—Büyüyünce ne olacak?
—İhtiyarlıyacağız
—Peki ihtiyarladıktan sonradan ne olacağız?
—Ne olacak, cümbür cemaat gibi biz de öleceğiz
O günden daha sonra çocuk, yemek yememeğe karar vermiştir Çünkü o, herkesin yemek yediği için öldüğünü zannedip; öyleyse yemek yemek yemem; yemezsem büyümem, büyümeyince de ihtiyarlamam ve dolayısıyla ölmem diye düşünmektedir Natürel kendisi ölmek istemediği gibi, çok sevdiği annesinin de ölmesini istemiyor Bu sebeple O'nun da yememesi için, yalvarıp yakarıyor Ve eğitimci bu hâdiseyi naklederek okuyucularına Çağırmak ki, çocuklara anlaşılması baskı olan vefat ve âhiret gibi mevzuları anlatmamalıyızdiyor Bunu burada noktalayıp bir başkasına göz atalım
Hekim D Freundin de, Readers Diegest adlı derginin bir sayısında Çocuklara ölümden bahsetmeli mi?konulu bir yazı yayınlar ve ölüm konusunda şu tavsiyelerde bulunur: Çocuğunuzun köpeği ölünce, derin bir uykuya daldığını, kardeşi, arkadaşı veya bir yakını ölünce de onların bir seyahate çıktığını söylersinizdiyor
Oysa birkaç gün sonra gelen yüzlerce mektupta; çocuğumuzu yatırıp uyutamıyoruz ve birlikte seyahate çıkamıyoruz Çünkü köpeğinin ve arkadaşlarının başına gelen âkibetin, kendilerine de geleceğinden korkuyorlar, ne yapacağız, şaşkına döndük şeklinde birçok soru soruluyor Doktorun cevaben yazdığı yazı ise; Bu meseleyi pozitif kurcalamakla hata ettikşeklinde oluyor
İşte bu cevaplar hiç kuşkusuz çaresizliğin ve aczin, ilâhî esaslardan habersizliğin ifadesinden diğer bir şey olmasa gerek Aramak ama, insan nev'inin yarısını teşkil eden çocuklar fakat ölüm sonrası bir hayat inancıyla insanca yaşayabilirler Ve yalnız Cennet fikriyle onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara karşı dayanabilirler Ve her zaman civarda kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümlerinin onların endişeli nazarlarına çarpmasına, ama ebedî hayatın müjdesiyle sabır edebilirler Ayrıca bunu tahminde bulunmak baskı değildir Çünkü çocuklar daha küçük yaşlardan başlayarak çeşitli vefatkalım tecrübeleriyle belirtilmiş bir ölçüde ölümle birincil karşılaşmaya içten ilâhi bir programlama çerçevesinde hazırlanmaktadır Parlak ve karanlığın birbirini takibi, uyuma ve uyanık kalma dönemleri, değişik çocukluk oyunları, ölüm ve hayat zıtlıkları şuurunu geliştirmekte, çocuk yavaş yavaş bazı şeylerin kalıcı ve ahenkli bir şekilde gelip gittiğini, ister istemez öğrenmektedir Bize düşen ise, en iyi ve realist telkini, ruha uygun olarak enjekte edebilmektir Yeri gelmişken bu konuda da bazı deneyim ve tespitlerin ışığında çocuktaki vefat şuurunun kendini hangi yaşta gösterdiğine göz atalım
Az Önce 5 yaşına gelmemiş küçüklerin, ölümün varlığından bütünüyle habersiz ve herşeyin canlı olduğu, Macaristan, Çin, İsveç, ABD doğumlu çocuklarda yapılan testlerde hepsinin aynı anlama şeklini paylaştığı görülmüştür
Çocuklara gerçeklerin bizim inancımız doğrultusunda öğretilmesi, onların ağır ağır ölüm fikrini kabul etmelerine ve bu tutumlarının fikir ve konuşmalarına yansımasına sebep olur
Pedagog ve psikologlar göre yapılan araştırmalar, çocuğun ruhî dünyasının en fazla sarsıldığı yaşların 7 ve 9 yaşları olduğunu ortaya koymuştur Çünkü çocuğun ölümü ihtiva eden, ölü taklidi yapması gerektiren oyunlara merak sarması bu döneme rastlar Ölü taklidinin yer aldığı oyunların oynanması, çocuğun vefat düşüncesini hayatın içine yerleştirmesi açısından tesirli bir rol oynar Bu dönemdeki çocukların çoğu, ölümü bütün hayatî faaliyetlerin süresiz olarak kesilmesi şeklinde benimserler Meşhur bir pedagog olan Carlos Costanetana'ya tarafından; çocuk oysa kendini doğrulayacak tasvirlere dayalı his ve müşahede tahlillerini yapabilecek duruma eriştiği bu yaştan itibaren, dünyayı ve hayatı tanımayı öğrenmiş ve dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olmağa yargı kazanmış demektir
Hiç kuşkusuz insanlar içinde yapılan bu araştırmalarda, mantık ölçülerine sığmayan tecrübe ve buluşlara da yüz yüze gelmek mümkündür Ancak gerçi bunların hepsi bir araya geldiğinde, şaşırtıcı bir şekilde birbiriyle ahenk belirten bir tablo oluşmaktadır
Ilk Önce zikrettiğimiz iki örnekte olduğu gibi; susmak veya meseleyi örtbas etmeye çalışmak kime ne kazandırır? Doğrusu, bizce hiç ehemmiyeti olmayan şeylerin dahi en ince noktalarını soran veya araştıran çocuk, nasıl olur da kendisini ve tüm yakınlarını alâkadar eden vefat ve âhiret gibi mevzuları sormaz, araştırmaz?
Eğer siz ona Ölüm fakirlik değil! Hiçlik değil! Sönmek yok! hakikatını ve kabir kapısının nur âlemine açılan bir kapı olduğunu anlatamazsanız çocuğun, küçücük kalbi paramparça olacaktır Oynamakta olduğu kolay bir oyuncağı zeka elinden almaya çalıştığınızda üzgün çocuk, eğer âhireti bilmezse, hergün beraber oynadıkları kardeşinin veya sevdiği bir yakınının pat diye kaybolmasına nasıl sabır edecektir?
Halbuki ruhu, Cennet ve öbür dünya inancınınnuruyla aydınlanan bir çocuğun yüzündeki acı ve hüzün sisi dağılacak Yine De fazla sevdiğim oyun arkadaşım veya kardeşim öldü, lakin Cennetin bir kuşu oldu; orada bizden daha iyi yaşar Ayrıca nasıl olsa biz de O'nun yanında gideceğiz İleride yine onlarla beraber olacağım Ölüm yok almak yok ki üzüleyim Ölüm sadece bir yer, bir oda değişikliğinden ibarettirdüşüncesi şuur ve hislerine yansıyınca, gözyaşları dinecek ve o minicik kalbi rahatlık bulacaktır
Yazımızı Prof Dr Atalay Yörükoğlu ’nun ölüm ve çocuk konusundaki bir tavsiyesiyle bitirelim: “Çocuklar ölümle, fazla erken yaşlarda ilgilenmeye başlarlar Öldükten sonra iyilerin cennete gideceğini öğrenmek, onlar için birçok süre yatıştırıcı olur Sevdiği dedesi ölen bir küçük çocuk, bu gerçeği fazla hoş dile getirmişti: Dedem beni bırakıp cennete gitti, orada başka çocuklarla oynuyor!
A Yörükoğlu ’nun, çocuğun bu durumuyla ilgili olarak anne ve babalara son tavsiyesi; “Onların sevdiği kişilerle, bir öte dünyada buluşmak ümidini kırmayın şeklindedir
Son olarak şunu da açıklama edelim ama; ölüm meselesini çocuklara en doğru biçimde anlatmanın yolu biz büyüklerin onu en içten biçimde anlamamızdan geçer *
 
Üst Alt