bilgiliadam
Yeni Üye
Omer Seyfettin Dama Taşları Kitap Ozeti
Omer Seyfettinin Dama Taşları Adlı kitabı Dama Taşları, Nakarat, Mermer Tezgah, Acaba Ne İdi, Gizli Mabet, Apandisit, Hafifden Bİr Seda, Keramet Ve Cirkinliğin Esrarı olmak uzere toplamda 9 Adet Hikayesi bulunmaktadır
Kitapda Bulunan hikayelerden bir kacının Ozeti şoyle
Gizli Mabed Ozeti
Taşra alemi Yani İstanbul un dışında gecen yaşam, ne hoştur! Bunu ancak yaşayan bilir Bir taraftan eşraf, din adamları filan! Obur taraftan memurlar, subaylar, oğretmenler Sonra kasabanın cift cubuk sahibi yerle ahalisi Her grubun ayrı kahvesi, ayrı eğlenmesi, ayrı zevki vardır Beynessunufdenilebilecek tek adam kasabanın belediye doktorudur O daima herkesle konuşur, duşer, kalkar Oğretmenlerin, memurların, subayların oturdukları kahvelere girer Eczane ise eşrafın kulubudur Buyuk rutbeli memurlar da oraya uğrarlar Avukat yazıhaneleri de bir dereceye kadar ezcaneye benzer
Mermer Tezgah Ozeti
Cabi Efendi, oyle her ihtiyar gibi sabahtan akşama kadar evinde pineklemezdiHer sabah gun doğmadan kendini sokağa atardı Yine bir baha sabahı Cabi Efendi kapısında gorundu Yurudu Şimdi nereye gidecekti! Daima, yola duzuldukten sorna buna karar verirdi
Nakarat Ozeti
Hikayenin başkahramanı Pirbelice,Babina gibi Bulgar koy ve kasabalarında emrine verilen munfeze ile Bulgar cetecilerine karşı savaş veren bir Turk subayıdırBaşından gecen olayları anı defterine kaydeder
Pirbelice gorevini Bibanada yapmak icin binbaşısından ricada bulunur ve Bibanaya tayin olurBurası kucuk bir Bulgar koyudurBuraya geldikten bir sure sonra sıkılganlığı ve umursamazlığı burada da devam ederOkumaz,yazmaz,yorgundur ve icinde bulunduğu ortamdan şikayetcidir
Karışık duygular icerisindeyken bir kadın sesi duyar ve sesin sahibini merak ederKarışık duyguların derinliğinde kendini kaybederBir taraftan İstanbulu,annesini;diğer taraftanise duvardaki yazıları okurBu duygular icerisindeyken sesin sahibini gorurSesin sahibi kaldığı odanın karşısındaki evde oturan,guzel,sarışın bir Bulgar kızıdırBirbirlerine tebessum ederek tanışırlar ve Turk subayı ona aşık olurKız ile tanıştıktan sonra Turk subayı canlanmış,iştahı acılmıştır Luzumlu hallerin dışında odadan dışarı cıkmaz ve Bulgar kızının pencereden avazı cıktığı kadar bağırarak soylediği Bulgarca şarkının sozlerini kendine gore anlamlandırırŞarkı sozlerini kendine gore ,seni seviyorum olarak duşunurKendini bu kıza kaptırmıştır ve onunla avunur
Turk subayının tayini Manastıra cıkarGidecektir,ama icinde burukluk vardırCunku, her ne kadar sevgilisinin pencereye her cıkışta soylediği şarkıya kendi kendine bir anlam verdiyse de tam olarak Turkce karşılığını oğrenememiştirDukkancıya dayanamaz ve sorar Dukkancı buranın namuslu bir yer olduğunu soylesede Pirbelice şarkının sozlerini daha da fazla merak ederDukkancıya zorla tercumesini yaptırırŞarkının sozlerinin gercek anlamı Bizim olacak, bizim olacak,İstanbul bizim olacakşeklindedir
Turk subayı beyninden vurulmuşa doner,şaşırırHatasını cok gecte olsa anlarBir tarafta
Bulgar kızının şarkısında bile milliyetcilik yaptığını; diğer tarafta ise kendisinin ruh halini,vazife karşısındaki kayıtsızlığını,sorumsuzluğunu duşunur
Omer Seyfettinin Dama Taşları Adlı kitabı Dama Taşları, Nakarat, Mermer Tezgah, Acaba Ne İdi, Gizli Mabet, Apandisit, Hafifden Bİr Seda, Keramet Ve Cirkinliğin Esrarı olmak uzere toplamda 9 Adet Hikayesi bulunmaktadır
Kitapda Bulunan hikayelerden bir kacının Ozeti şoyle
Gizli Mabed Ozeti
Taşra alemi Yani İstanbul un dışında gecen yaşam, ne hoştur! Bunu ancak yaşayan bilir Bir taraftan eşraf, din adamları filan! Obur taraftan memurlar, subaylar, oğretmenler Sonra kasabanın cift cubuk sahibi yerle ahalisi Her grubun ayrı kahvesi, ayrı eğlenmesi, ayrı zevki vardır Beynessunufdenilebilecek tek adam kasabanın belediye doktorudur O daima herkesle konuşur, duşer, kalkar Oğretmenlerin, memurların, subayların oturdukları kahvelere girer Eczane ise eşrafın kulubudur Buyuk rutbeli memurlar da oraya uğrarlar Avukat yazıhaneleri de bir dereceye kadar ezcaneye benzer
Mermer Tezgah Ozeti
Cabi Efendi, oyle her ihtiyar gibi sabahtan akşama kadar evinde pineklemezdiHer sabah gun doğmadan kendini sokağa atardı Yine bir baha sabahı Cabi Efendi kapısında gorundu Yurudu Şimdi nereye gidecekti! Daima, yola duzuldukten sorna buna karar verirdi
Nakarat Ozeti
Hikayenin başkahramanı Pirbelice,Babina gibi Bulgar koy ve kasabalarında emrine verilen munfeze ile Bulgar cetecilerine karşı savaş veren bir Turk subayıdırBaşından gecen olayları anı defterine kaydeder
Pirbelice gorevini Bibanada yapmak icin binbaşısından ricada bulunur ve Bibanaya tayin olurBurası kucuk bir Bulgar koyudurBuraya geldikten bir sure sonra sıkılganlığı ve umursamazlığı burada da devam ederOkumaz,yazmaz,yorgundur ve icinde bulunduğu ortamdan şikayetcidir
Karışık duygular icerisindeyken bir kadın sesi duyar ve sesin sahibini merak ederKarışık duyguların derinliğinde kendini kaybederBir taraftan İstanbulu,annesini;diğer taraftanise duvardaki yazıları okurBu duygular icerisindeyken sesin sahibini gorurSesin sahibi kaldığı odanın karşısındaki evde oturan,guzel,sarışın bir Bulgar kızıdırBirbirlerine tebessum ederek tanışırlar ve Turk subayı ona aşık olurKız ile tanıştıktan sonra Turk subayı canlanmış,iştahı acılmıştır Luzumlu hallerin dışında odadan dışarı cıkmaz ve Bulgar kızının pencereden avazı cıktığı kadar bağırarak soylediği Bulgarca şarkının sozlerini kendine gore anlamlandırırŞarkı sozlerini kendine gore ,seni seviyorum olarak duşunurKendini bu kıza kaptırmıştır ve onunla avunur
Turk subayının tayini Manastıra cıkarGidecektir,ama icinde burukluk vardırCunku, her ne kadar sevgilisinin pencereye her cıkışta soylediği şarkıya kendi kendine bir anlam verdiyse de tam olarak Turkce karşılığını oğrenememiştirDukkancıya dayanamaz ve sorar Dukkancı buranın namuslu bir yer olduğunu soylesede Pirbelice şarkının sozlerini daha da fazla merak ederDukkancıya zorla tercumesini yaptırırŞarkının sozlerinin gercek anlamı Bizim olacak, bizim olacak,İstanbul bizim olacakşeklindedir
Turk subayı beyninden vurulmuşa doner,şaşırırHatasını cok gecte olsa anlarBir tarafta
Bulgar kızının şarkısında bile milliyetcilik yaptığını; diğer tarafta ise kendisinin ruh halini,vazife karşısındaki kayıtsızlığını,sorumsuzluğunu duşunur