bilgiliadam
Yeni Üye
Omer Seyfettin Uc Nasihat Kısa Ozeti
Omer Seyfettin Uc Nasihat Kitabı Kısa Ozeti
Durmuşun bir anasından başka kimsesi yoktu Fakirdi Ama gencti kuvvetliydi Okuzunun biri olunce tarlasını suremedi Para kazanmak,tekrar ciftini duzebilmek icin gurbete gitmeye karar verdi Gurbet,İstanbul demektir Koyde kim caresiz kalırsa,kimin işi bozulursa,İstanbul yolunu tutar Durmuş da torbasını omuzladı Carıklarını sıktı,eline bir değnek aldı,gurbetcilerin arkasına katıldı Dere tepe aştı Nihayet İstanbula geldi İki gun hemşehrilerinin kahvesinde pinekledi Ne iş tutacağını bilmiyordu Bir sanatı yoktu Bari uşak olayım,dedi Kapı aramaya başladı Bir hafta gecti Munasip bir yer bulamadı Bir gun kahvede Mustakim Efendi isminde birini salık verdiler;evi Edirnekapısında idi Durmuş gitti Bu efendiyi buldu Ak sakallı,nur yuzlu bir ihtiyar Eteğini optu Uşak arıyormuşsunuz,beni alın efendim,dedi Mustakim efendi,onu tepeden tırnağa suzdu Nereli olduğunu sordu Durmuş:Kastanbolluyum,dedi Evli misin? Hayır Anan,baban var mı? Yalnız anam var Babam sizlere omur Ne vakit İstanbula geldin ? On gun evvelOn gun boş mu gezdin? İş aradımBulamadın mı? Bulamadım
Kazanacağı parayı ne yapacağını,borcu olup olmadığını sordu Durmuşun verdiği cevaplardan memnun oldu Peki oğlum dedi Ben seni yanıma alayım ama Cok para verememDurmuş:Ben cok para istemem efendim,dedi Ama ben pek az para veririm Ne kadar verirsiniz? Bir kuruş Gunde bir kuruş mu? Hayır Haftada bir kuruş mu? Hayır Durmuş biraz şaşaladı Tekrar sordu: Ayda bir kuruş mu efendim? Hayır ! Senede bir kuruşdurmuş bu ihtiyar efendiyi kendisiyle eğleniyor sandı Guldu Onune baktı Utandı Fakat Mustakim efendi yine: Senede bir kuruşdedi yalnız bu kadar değil Bir de nasihat vereciğim Durmuş gozlerini yerden kaldırdı: Ben nasihatı ne yapayım? Bana para lazım efendim Para sarf olunur biter,yahut kaybolur,oğlum Ama insanın aldığı nasihat hic bitmez Olunceye kadar işine yarar
Durmuş,mahzun mahzun yine onune baktı Kuru lafın işe yarayacağına hic aklı ermedi Tekrar Mustakim efendinin eteğini optu Cıkıp gidecekti İhtiyarimagesomerseyfettinucnasihatkisaozeti5b0b2c1672a2fpngur oğlum dedi Şoyle duvarlara bak Goruyorsun ya Hep kitap doluBurada beş bin kitap var Ben bunların hepsini okudum Omrum ilim ile gecti Sacım,sakalım kitap uzerinde ağardı Aklın paradan daha kıymetli,paradan daha işe yarar bir şey olduğuna kanaat getirdim Nasihat,hazır bir akıl demektir Yoksa ben sana senede beş on lira verebilirim Fakat paradan daha kıymetli olan nasihatı veriyorum Aklın varsa kal Bana hizmet et Durmuş:Hayır efendim,bana para lazım,nasihat lazım değildedi dışarı cıktı Sokakta yalnız kalınca duşundu Acaba bu paradan kıymetli olan nasihat neydi? Kahveye geldi O gece merakından hic uyuyamadı Acaba tek kuruşa katık olarak vereciği nasihat ne idi? Sabah olunca Edirnekapısının yolunu tuttu Mustakim efendiye gitti Eteğini optu: Vereceğiniz nasihatı merak ettim,dedi,bir sene hizmet edeceğim Pekala oğlum,sene nihayeti kuruşunla nasihatını alırsın Durmuş tam bir sene kitap odasını supurdu Bahceyi belledi Su taşıdı Merenleri yıkadı Camları sildi Mustakim efendinin her hizmetini yaptı Nihayet bir sabah efendisi onu cağırdı: İşte oğlum,yanıma gireli tam bir sene oldu Kulaklarını iyi ac Nasihatını vereyim: Yolunu ,izini bilmediğin yere gitme! Al şu kuruşunu da Durmuş ,efendisinin uzattığı kuruşu aldı Birden bire canı sıkıldı Buyuk bir nasihat alacağını sanıyordu Halbuki bu kuru bir laftı Ben bu nasihatı zaten biliyordum efendim ,dedi Mustakim efendi guldu: Biliyorsan iyiŞimdi o bildiğini hatırladın,bu daha iyiDurmuş alık alık bakakaldı Demek ki bir sene hep bu iki cift laf icin calışmıştı haEfendisinin eteğini optu İzin aldı Cıkıp gidecekti İhtiyar dedi ki:İstersen bir sene daha kal Yine bir nasihatla bir kuruş veririm Hayır istemem efendim,diyerek Durmuş cıktı Hemşehrilerinin kahvesine gitti Gece yine merakından uyuyamadı Acaba bu vereceği nasihat ne idi? Bir sene sabretmiş,birinci nasihat icin calışmıştı Şimdi meraktan catlayacaktı Acaba ikincisi ne idi? Dayanamadı Kalktı,Mustakim efendinin evine geldi Mustakim efendi onu cağırdı Bu sefer kuruşu peşin verdi Sonra: Al nasihatını:Emanete hıyanetlik etmededi Durmuşun yine canı sıkıldı Efendim ben bu nasihatı biliyordum İyi ya işteBiliyorsan şimdide hatırladın Bildigini hatırlamak ,yeniden bir şey oğrenmek kadar faydalıdır Durmuş giderken tıpkı gecen seneki gibi : Oğlum eğer bir sene daha kalırsan ,sana bir kuruşum,ama son bir nasihatım daha vardedi durmuş kabul etmedi Cıktı Hemşehrilerinin kahvesine gitti Bir gece ,iki gece, uc geceRahat uyuyamadı Acaba efendisinin son nasihatı ne idi? Belki bildiği bir şeydi Ama ne idi? Hep bunu duşunuyordu Sersem sersem iş aradı Bulamadı:Madem ki iki senelik emeğim havaya gitti,bir sene daha uğraşır,şu son nasihatıanlar,merakta kalmamdeditekrar geldi Eski kapsına girdi Tam bir sene daha Mustakim efendiye hizmet etti Sene nihayetinde efendisi onu cağırdı Kuruşunu eline verdi: Al nasihatını da dediKarını kendinin gitmediği yere gece yatısına gonderme ! Durmuş bu nasihata da omzunu kaldırdı İcinden Dipsiz bir laf iştededi izin aldı Cıkacağı zaman efendisi nereye gideceğini sordu Artık memlekete efendim Başka bir yere girmeyecek mi sin? Hayır Nicin ? uc sene oldu gurbetteyim Anam ihtiyar gideyim bakayım, ne oldu? Pekala oğlum;yalnız yola cıkacağın zaman buraya uğra,sana bir hediye vereceğim Anana benden gotur olur mu? Olur efendim dedi Hemşehrilerinin kahvesine gitti Bu sene memlekete giddecek gurbetcilere başına geleni anlattı Hepsi gulduler Ulan sen deli misin dediler Artık İstanbulda durmak istemedi Ama memlekete nasıl gidecekti ? cebinde uc kuruşundan başka on para yoktu Gurbete yayan gelinirdi ama,gurbetten yayan donulmezdi Para lazımdı Herkes kirayla surucu atları tutardı Ayakla bu sıvacı kervanına karışmak mumkun değildi Hemşehrileri haline acıdılar Aralarında ona bir beygir toplayacak para topladılar Tam Uskudara gececekleri akşam,Durmuş,efendisinin evine gitti İşte gidiyorum efendim dedi İhtiyar kalktı:Yolun acık olsun al şu hediyelerimi anana gotur, diye ona iki buyuk somun uzattı Durmuş icinden:haya munasebetsiz herif? Şu gonderdiği hediyelere bak diye kızdı Ama belli etmedi Somunları aldıkahveye geldi Heybesine koydu Salıcılarla beraber Uskudara gecti Handa bekleyen beygirlere bindiler Geceleyin ay aydınlığında yola duzuldulerdere tepe duz gittiler Dağlar aştılar Bir gun bir ormanın kenarında taşkınca bir suya geldiler Gececek yeri bulamıyorlardı Durmuş bu kadar bir su karşısında hemşehrilerinin urkekliğine guldu Atını suya surecekti Tam bu sırada efendisinin verdiği nasihat aklına geldi Yolunu izini bilmediğin yere gitme! Dizgini topladı Atının on ayakları suyun icinde idi Yanındaki arkadaşı durmadı Atını surdu İki adım atıncaya birden suyu icinde kayboldu Cıksın diye beklediler Cıkmadı O vakit civarda bir coban buldular Suyun gecilecek yerini oğrendiler Meğerse orası bir girdapmış Durmuş efendisinin nasihatını hatırlayarak,atını o zavallıdan evvel surmediğine şukretti Bir senelik hakkını helal etti Yolda hemşehrileri ona yiyecek de veriyorlardı Bir gun karnı cok acıktı Efendisinni hediye gonderdiği şu somunlardan birisini koparıp yesem dedi Elini heybesine atarken,tam bir senelik emek sarfederek işittiği nasihat aklına geldi:emanete hıyanetlik etme! Elini cekti Şeytana uymayayım dedi Birkac gun,birkac gece daha yuruduler Nihayet bir gun karanlık bir ormanın kenarından geciyorlardı Ağacların arasından: Teslim olun diye bir ses işitti Durdu Onunla beraber butun kervan durdu Eşkiyalar her tarafı cevirmişti Efe meydana canını kurtarmak isteyen uzerinde,başında nesi var,nesiyok buraya bıraksın Selametle yoluna gitsi diye haykırdı Kimse dayanamadı Kimse kacamadı Eşkiyalar yolun gerisini de tutmuşlardı Can maldan tatlı Heskes nesi var nesi yok efenin onune doktu Senelerce emeklerle kazanılan lira kemerleri altın keseleri gumuş elmas hediyeler daha bir cok şeyler Durmuşa sıra gelince:Benim bir şeyim yok dedi Efe inanmadı Nedemek sen gurbetten gelmiyor mu sun? Gurbetten geliyorum Calışmadın mı? Calıştım Para kazanmadın mı? Kazanmadım Yalan Vallayi kazanmadım Hemşehrilerime sor istersen Efe hemşehrilerine sordu Hepsi Durmuşun para kazanmadığını, senede bir kuruşa hizmet ettiğini anlattılar Efe Durmuşun aptallığına hem guldu ,hem kızdı Adamlarına:Şu budalaya bir sopa cekinde bir daha ,bir daha para kazanmadan gurbette para kazan mayı gurbette kalmayı oğrensin! Dedi Durmuşu yere yatırdılar Canı cıkıncaya kadar dovduler Sılacıların hepsi Durmuş gibi hepsi evlerine on parasız donduler Durmuşun anası daha ziyade ihtiyarlamıştı Zavallı kadın uc senedir cektiği sefaleti anlattı Niye para kazanmadın a oğlum?diye darılacak oldu Durmuş:Hemşehrilerim gibi kazansaydım ,yine eşkiyalara kaptırarak, elim boş donecekti dedi Heybeden bir somun cıkardılar Kırınca şıngır ,şıngır etrafa altınlar yayıldı Şaşırdılar Obur somunu da kırdılar Onunda ici altın dolu imiş Sevinerek hepsini topladılar Durmuş iki senelik emeğini efendisine emanet etti Eğer bir sene bir sene hizmet ederek aldığı,yolunu izini bilmediğin yere gitme! Nasihatını aklına getirmeseydi girdapta boğulacaktı İkinci sene aldığı,emanete hıyanetlik etme! Nasihatını hatırından cıkarsaydı, yolda somunları kıracak,altınlar meydana cıkacak,sonra hemşehrileri gibi soyulacaktı Yavaş yavaş duşundukce,efendisinin ne kadar buyuk ne kadar akıllı bir adam olduğunu anlamaya başladı Ona İstanbulda iken aylık verseydi,ihtimal otede beride yiyecek,biriktiremeyecekti Yahut sılaya donerken paraları meydanda getireceği icin bir kazaya uğrayacaktı Durmuş daha ziyade duşundukce akılolmazsaparahicbir işe yaramazdı İşte arkadaşlarının hali! Dağ başlarından ,eşkıya icinden ,dolu kemerlerle gecmenin cezasını gorduler Durmuş zengin olunca tarla aldı Bağ aldı Koca bir ciftlik kurdu Koyunun ağası oldu Ama bir turlu evlenemiyor,yaşı otuzu gectiği halde bir kız bulup alamıyordu Evlenmesini teklif eden koy ağalarına : Bende isterim ama bir şartla!derdi nasıl şart ağa? Karıyı kendim bulunmadığım yere misafir gondermem Akrabalarının yanına gondermez misin Gondermem Anasının,babasının yanına da mı gondermezsin? Kendim bulunmadığım hicbir yere gondermem Nicin? Bilmem Durmuş efendisinin ucuncu nasihatini bir turlu aklından cıkaramadı İlk iki nasihati de evvela anlayamamıştı Ama sonraOnların ne kadar faydasını gordu Kendi koyunden ,komşu koylerde bu şartlarla kimse kız vermiyordu Herkes:Biz evladımızı esir yapmayız diyordu Nihayet iki saat uzak bir koyde oksuz bir kız bulundu Durmuş onu aldı Şanına layık duğun yaptı Mesut oldu Bir erkek cocuğu dunya ya geldi Aradan dort sene gecti Karısını hicbir yere gondermedi Anca beraber kanca beraber derdi Bir gun karısının akrabaları geldi Koylerinde duğun varmış Durmuştan bir gece izin istediler Hayır olmaz !dedi nicin? Bilmem Efendisinin nasihatı aklından cıkmıyordu Yalvardılar yakardılar O razı olmadı Kendi koylusu de karısının karısı nın koylusune karıştı: Zavallı kadın verem olacak diyelaf atmaya başladılar Hep birden onun uzerine duştuler And verdiler Durmuş artık herkesin ısrarına dayanamadı Bir gece kalmak icin karısını koye yolladı O akşam pişmanlığından yemek yiyemedi Nicin efendimin nasihatını dinlemedim Diye sıkılmaya başladıdinlediği iki nasihat tan buyuk faydalar gormuştu Şimdi son nasihat ı dinlemediği icin kim bilir ne buyuk bir zarar gorecekti? Duramadı Uşaklarına atını hazırlattı Geceleyin iki saat otedeki koye yetişti Duğun evinin onune gitti Deli kanlılar citlere dayanmışlar,avluda,meşaleler altında oynayan kızlara,kadınlara bakıyorlardı O da yaklaştı Karısının cocuğu ile beraber bir koşede oturmuş buzulduğunu gordu Acaba bu gece hangi akrabasının yanında yatacaktı İcine bir kurt girdi Dondu Arkasına baktı Bir koca karı geciyordu Ondan bunu anlamak istedi Bana bak nine,sana bir şey soracağım Sor oğlum Şu koşede cocuğu ile bir taze oturuyor,goruyor mu sun? Koca karı dikkatle baktı: Goruyorum dedi Kimin nesidir o? Ah evladım sorma,onu bir zalim herif aldı Zavallı tazeye dunyayı zindan etti Dort senedir işte,koyune yeni geliyor Acayip Evet butun koylu zorladı da ,bu sefer izin alabildi Kocası fena oyle zalim bir adam ki Durmuşun yureği atmaya başladı Karısının nerede yatacağını sordu Koca karı: bilmem diye cevap verdi Durmuş duşundu, taşındı, birden bire dedi ki: Beni bu gece bu kadınla yatıra bilirsen sana beş altın veririm Yiğidim ondan kolay ne var? Demek beni,beni onla yatıra bileceksin? Elbet Nasıl? Onun akrabaları benim kapı bir komşum dur Benim her sozumu dinlerler Avlularının nihayetinde bir tek oda vardır Gider onları kandırır,bu kadını oraya yatırırım El ayak kesildikten sonra seni goturur gizlice bu odaya sokarım Doğru soyle Sen hemen altınları ver yiğidim Durmuş kesesinden beş altın cıkardı Kocakarıya verdi Atını onun avlusuna bağladı Hiddetinden tir tir titriyordu Gece yarısı gecti Koca karı geldi Onu aldı Kucuk bir bahce kapısından gecirdi Bir avlunun nihayetindeki tek odaya soktu Durmuş yuzunu şalıyla sarmıştı Karısı onu tanımadı Hemen bağırmaya başladı Durmuş sesini cıkarmadı Kapıyı kilitledi Uzerine yurudu Zavallı kadın koşeye buzulmuş,hem bağırıyor,hem tekme atıyordu Durmuşu yanına hic yaklaştırmadı Akşamdan uyuyan oğlu yatağın uzerindeydi Annesinin haykırmasına uyanmadı Mışıl mışıl uyudu Durmuş karısını daha ziyade bağırtmamak icin kapının yanına oturdu Hic sesini cıkarmadı Butun gece ağlayan kadıncağız sabaha karşı korkudan yorgunluktan sızar gibi olmuştu Avluda horozlar ottu Durmuş yavaşca yatakta uyuyan cocuğunu aldı Sessizce dışarı cıktı Avluyu gecti Atına bindi Dort nala koyune dondu Karısının akrabaları gece cocuğun calındığını duyunca ne yapacaklarını şaşırdılar Ağaya ne cevap vereceğiz?diye duşunmeye başladılar Kocakarı buna da bir kulp buldu: Bu oda zaten eski Yakınız Gece yangın oldu cocuğu kurtaramadık, dersiniz Onu dinlediler Hemen odayı yaktılar Ağlayarak sızlayarak Durmuşun karısını evine getirdiler Hepsinin alnında catkı vardı Doğunup duruyorlardı Durmuş:Cocuk nerede ?diye sordu Ah olan oldu ! Gece odamız yandı Cocuğu kurtaramadık dediler Durmuş gulduNeye ağlıyorsun canım,dedi Başımız sağ olsun Elhamdulillah genciz Allah başkasını verirKarasının akrabaları Durmuşun bu soğuk kanlılığından biraz ferahlar gibi oldular Tam bu sırada kapı acıldı Durmuşun cocuğuiceri girdi Annesinin kucağına atıldı Cocuğun yandığını yandığını soyleyenler şaşırdılar O vakit Durmuş: Gordunuz ya,yalancı alcaklar,nicin karımı kendimin bulunmadığı yere gondermiyorumdiye bağırdı Hepsini teme tokat kovdu Karısına dondu:Eğer gece bana orada el surseydin hemen seni oldurecektim İşte ibret al da,sakın bir daha kocandan ayrı bir yere gitmek istemededi ihtiyar efendisine uc senelik emeğinin hakkını da helal etti
alıntı
Omer Seyfettin Uc Nasihat Kitabı Kısa Ozeti
Durmuşun bir anasından başka kimsesi yoktu Fakirdi Ama gencti kuvvetliydi Okuzunun biri olunce tarlasını suremedi Para kazanmak,tekrar ciftini duzebilmek icin gurbete gitmeye karar verdi Gurbet,İstanbul demektir Koyde kim caresiz kalırsa,kimin işi bozulursa,İstanbul yolunu tutar Durmuş da torbasını omuzladı Carıklarını sıktı,eline bir değnek aldı,gurbetcilerin arkasına katıldı Dere tepe aştı Nihayet İstanbula geldi İki gun hemşehrilerinin kahvesinde pinekledi Ne iş tutacağını bilmiyordu Bir sanatı yoktu Bari uşak olayım,dedi Kapı aramaya başladı Bir hafta gecti Munasip bir yer bulamadı Bir gun kahvede Mustakim Efendi isminde birini salık verdiler;evi Edirnekapısında idi Durmuş gitti Bu efendiyi buldu Ak sakallı,nur yuzlu bir ihtiyar Eteğini optu Uşak arıyormuşsunuz,beni alın efendim,dedi Mustakim efendi,onu tepeden tırnağa suzdu Nereli olduğunu sordu Durmuş:Kastanbolluyum,dedi Evli misin? Hayır Anan,baban var mı? Yalnız anam var Babam sizlere omur Ne vakit İstanbula geldin ? On gun evvelOn gun boş mu gezdin? İş aradımBulamadın mı? Bulamadım
Kazanacağı parayı ne yapacağını,borcu olup olmadığını sordu Durmuşun verdiği cevaplardan memnun oldu Peki oğlum dedi Ben seni yanıma alayım ama Cok para verememDurmuş:Ben cok para istemem efendim,dedi Ama ben pek az para veririm Ne kadar verirsiniz? Bir kuruş Gunde bir kuruş mu? Hayır Haftada bir kuruş mu? Hayır Durmuş biraz şaşaladı Tekrar sordu: Ayda bir kuruş mu efendim? Hayır ! Senede bir kuruşdurmuş bu ihtiyar efendiyi kendisiyle eğleniyor sandı Guldu Onune baktı Utandı Fakat Mustakim efendi yine: Senede bir kuruşdedi yalnız bu kadar değil Bir de nasihat vereciğim Durmuş gozlerini yerden kaldırdı: Ben nasihatı ne yapayım? Bana para lazım efendim Para sarf olunur biter,yahut kaybolur,oğlum Ama insanın aldığı nasihat hic bitmez Olunceye kadar işine yarar
Durmuş,mahzun mahzun yine onune baktı Kuru lafın işe yarayacağına hic aklı ermedi Tekrar Mustakim efendinin eteğini optu Cıkıp gidecekti İhtiyarimagesomerseyfettinucnasihatkisaozeti5b0b2c1672a2fpngur oğlum dedi Şoyle duvarlara bak Goruyorsun ya Hep kitap doluBurada beş bin kitap var Ben bunların hepsini okudum Omrum ilim ile gecti Sacım,sakalım kitap uzerinde ağardı Aklın paradan daha kıymetli,paradan daha işe yarar bir şey olduğuna kanaat getirdim Nasihat,hazır bir akıl demektir Yoksa ben sana senede beş on lira verebilirim Fakat paradan daha kıymetli olan nasihatı veriyorum Aklın varsa kal Bana hizmet et Durmuş:Hayır efendim,bana para lazım,nasihat lazım değildedi dışarı cıktı Sokakta yalnız kalınca duşundu Acaba bu paradan kıymetli olan nasihat neydi? Kahveye geldi O gece merakından hic uyuyamadı Acaba tek kuruşa katık olarak vereciği nasihat ne idi? Sabah olunca Edirnekapısının yolunu tuttu Mustakim efendiye gitti Eteğini optu: Vereceğiniz nasihatı merak ettim,dedi,bir sene hizmet edeceğim Pekala oğlum,sene nihayeti kuruşunla nasihatını alırsın Durmuş tam bir sene kitap odasını supurdu Bahceyi belledi Su taşıdı Merenleri yıkadı Camları sildi Mustakim efendinin her hizmetini yaptı Nihayet bir sabah efendisi onu cağırdı: İşte oğlum,yanıma gireli tam bir sene oldu Kulaklarını iyi ac Nasihatını vereyim: Yolunu ,izini bilmediğin yere gitme! Al şu kuruşunu da Durmuş ,efendisinin uzattığı kuruşu aldı Birden bire canı sıkıldı Buyuk bir nasihat alacağını sanıyordu Halbuki bu kuru bir laftı Ben bu nasihatı zaten biliyordum efendim ,dedi Mustakim efendi guldu: Biliyorsan iyiŞimdi o bildiğini hatırladın,bu daha iyiDurmuş alık alık bakakaldı Demek ki bir sene hep bu iki cift laf icin calışmıştı haEfendisinin eteğini optu İzin aldı Cıkıp gidecekti İhtiyar dedi ki:İstersen bir sene daha kal Yine bir nasihatla bir kuruş veririm Hayır istemem efendim,diyerek Durmuş cıktı Hemşehrilerinin kahvesine gitti Gece yine merakından uyuyamadı Acaba bu vereceği nasihat ne idi? Bir sene sabretmiş,birinci nasihat icin calışmıştı Şimdi meraktan catlayacaktı Acaba ikincisi ne idi? Dayanamadı Kalktı,Mustakim efendinin evine geldi Mustakim efendi onu cağırdı Bu sefer kuruşu peşin verdi Sonra: Al nasihatını:Emanete hıyanetlik etmededi Durmuşun yine canı sıkıldı Efendim ben bu nasihatı biliyordum İyi ya işteBiliyorsan şimdide hatırladın Bildigini hatırlamak ,yeniden bir şey oğrenmek kadar faydalıdır Durmuş giderken tıpkı gecen seneki gibi : Oğlum eğer bir sene daha kalırsan ,sana bir kuruşum,ama son bir nasihatım daha vardedi durmuş kabul etmedi Cıktı Hemşehrilerinin kahvesine gitti Bir gece ,iki gece, uc geceRahat uyuyamadı Acaba efendisinin son nasihatı ne idi? Belki bildiği bir şeydi Ama ne idi? Hep bunu duşunuyordu Sersem sersem iş aradı Bulamadı:Madem ki iki senelik emeğim havaya gitti,bir sene daha uğraşır,şu son nasihatıanlar,merakta kalmamdeditekrar geldi Eski kapsına girdi Tam bir sene daha Mustakim efendiye hizmet etti Sene nihayetinde efendisi onu cağırdı Kuruşunu eline verdi: Al nasihatını da dediKarını kendinin gitmediği yere gece yatısına gonderme ! Durmuş bu nasihata da omzunu kaldırdı İcinden Dipsiz bir laf iştededi izin aldı Cıkacağı zaman efendisi nereye gideceğini sordu Artık memlekete efendim Başka bir yere girmeyecek mi sin? Hayır Nicin ? uc sene oldu gurbetteyim Anam ihtiyar gideyim bakayım, ne oldu? Pekala oğlum;yalnız yola cıkacağın zaman buraya uğra,sana bir hediye vereceğim Anana benden gotur olur mu? Olur efendim dedi Hemşehrilerinin kahvesine gitti Bu sene memlekete giddecek gurbetcilere başına geleni anlattı Hepsi gulduler Ulan sen deli misin dediler Artık İstanbulda durmak istemedi Ama memlekete nasıl gidecekti ? cebinde uc kuruşundan başka on para yoktu Gurbete yayan gelinirdi ama,gurbetten yayan donulmezdi Para lazımdı Herkes kirayla surucu atları tutardı Ayakla bu sıvacı kervanına karışmak mumkun değildi Hemşehrileri haline acıdılar Aralarında ona bir beygir toplayacak para topladılar Tam Uskudara gececekleri akşam,Durmuş,efendisinin evine gitti İşte gidiyorum efendim dedi İhtiyar kalktı:Yolun acık olsun al şu hediyelerimi anana gotur, diye ona iki buyuk somun uzattı Durmuş icinden:haya munasebetsiz herif? Şu gonderdiği hediyelere bak diye kızdı Ama belli etmedi Somunları aldıkahveye geldi Heybesine koydu Salıcılarla beraber Uskudara gecti Handa bekleyen beygirlere bindiler Geceleyin ay aydınlığında yola duzuldulerdere tepe duz gittiler Dağlar aştılar Bir gun bir ormanın kenarında taşkınca bir suya geldiler Gececek yeri bulamıyorlardı Durmuş bu kadar bir su karşısında hemşehrilerinin urkekliğine guldu Atını suya surecekti Tam bu sırada efendisinin verdiği nasihat aklına geldi Yolunu izini bilmediğin yere gitme! Dizgini topladı Atının on ayakları suyun icinde idi Yanındaki arkadaşı durmadı Atını surdu İki adım atıncaya birden suyu icinde kayboldu Cıksın diye beklediler Cıkmadı O vakit civarda bir coban buldular Suyun gecilecek yerini oğrendiler Meğerse orası bir girdapmış Durmuş efendisinin nasihatını hatırlayarak,atını o zavallıdan evvel surmediğine şukretti Bir senelik hakkını helal etti Yolda hemşehrileri ona yiyecek de veriyorlardı Bir gun karnı cok acıktı Efendisinni hediye gonderdiği şu somunlardan birisini koparıp yesem dedi Elini heybesine atarken,tam bir senelik emek sarfederek işittiği nasihat aklına geldi:emanete hıyanetlik etme! Elini cekti Şeytana uymayayım dedi Birkac gun,birkac gece daha yuruduler Nihayet bir gun karanlık bir ormanın kenarından geciyorlardı Ağacların arasından: Teslim olun diye bir ses işitti Durdu Onunla beraber butun kervan durdu Eşkiyalar her tarafı cevirmişti Efe meydana canını kurtarmak isteyen uzerinde,başında nesi var,nesiyok buraya bıraksın Selametle yoluna gitsi diye haykırdı Kimse dayanamadı Kimse kacamadı Eşkiyalar yolun gerisini de tutmuşlardı Can maldan tatlı Heskes nesi var nesi yok efenin onune doktu Senelerce emeklerle kazanılan lira kemerleri altın keseleri gumuş elmas hediyeler daha bir cok şeyler Durmuşa sıra gelince:Benim bir şeyim yok dedi Efe inanmadı Nedemek sen gurbetten gelmiyor mu sun? Gurbetten geliyorum Calışmadın mı? Calıştım Para kazanmadın mı? Kazanmadım Yalan Vallayi kazanmadım Hemşehrilerime sor istersen Efe hemşehrilerine sordu Hepsi Durmuşun para kazanmadığını, senede bir kuruşa hizmet ettiğini anlattılar Efe Durmuşun aptallığına hem guldu ,hem kızdı Adamlarına:Şu budalaya bir sopa cekinde bir daha ,bir daha para kazanmadan gurbette para kazan mayı gurbette kalmayı oğrensin! Dedi Durmuşu yere yatırdılar Canı cıkıncaya kadar dovduler Sılacıların hepsi Durmuş gibi hepsi evlerine on parasız donduler Durmuşun anası daha ziyade ihtiyarlamıştı Zavallı kadın uc senedir cektiği sefaleti anlattı Niye para kazanmadın a oğlum?diye darılacak oldu Durmuş:Hemşehrilerim gibi kazansaydım ,yine eşkiyalara kaptırarak, elim boş donecekti dedi Heybeden bir somun cıkardılar Kırınca şıngır ,şıngır etrafa altınlar yayıldı Şaşırdılar Obur somunu da kırdılar Onunda ici altın dolu imiş Sevinerek hepsini topladılar Durmuş iki senelik emeğini efendisine emanet etti Eğer bir sene bir sene hizmet ederek aldığı,yolunu izini bilmediğin yere gitme! Nasihatını aklına getirmeseydi girdapta boğulacaktı İkinci sene aldığı,emanete hıyanetlik etme! Nasihatını hatırından cıkarsaydı, yolda somunları kıracak,altınlar meydana cıkacak,sonra hemşehrileri gibi soyulacaktı Yavaş yavaş duşundukce,efendisinin ne kadar buyuk ne kadar akıllı bir adam olduğunu anlamaya başladı Ona İstanbulda iken aylık verseydi,ihtimal otede beride yiyecek,biriktiremeyecekti Yahut sılaya donerken paraları meydanda getireceği icin bir kazaya uğrayacaktı Durmuş daha ziyade duşundukce akılolmazsaparahicbir işe yaramazdı İşte arkadaşlarının hali! Dağ başlarından ,eşkıya icinden ,dolu kemerlerle gecmenin cezasını gorduler Durmuş zengin olunca tarla aldı Bağ aldı Koca bir ciftlik kurdu Koyunun ağası oldu Ama bir turlu evlenemiyor,yaşı otuzu gectiği halde bir kız bulup alamıyordu Evlenmesini teklif eden koy ağalarına : Bende isterim ama bir şartla!derdi nasıl şart ağa? Karıyı kendim bulunmadığım yere misafir gondermem Akrabalarının yanına gondermez misin Gondermem Anasının,babasının yanına da mı gondermezsin? Kendim bulunmadığım hicbir yere gondermem Nicin? Bilmem Durmuş efendisinin ucuncu nasihatini bir turlu aklından cıkaramadı İlk iki nasihati de evvela anlayamamıştı Ama sonraOnların ne kadar faydasını gordu Kendi koyunden ,komşu koylerde bu şartlarla kimse kız vermiyordu Herkes:Biz evladımızı esir yapmayız diyordu Nihayet iki saat uzak bir koyde oksuz bir kız bulundu Durmuş onu aldı Şanına layık duğun yaptı Mesut oldu Bir erkek cocuğu dunya ya geldi Aradan dort sene gecti Karısını hicbir yere gondermedi Anca beraber kanca beraber derdi Bir gun karısının akrabaları geldi Koylerinde duğun varmış Durmuştan bir gece izin istediler Hayır olmaz !dedi nicin? Bilmem Efendisinin nasihatı aklından cıkmıyordu Yalvardılar yakardılar O razı olmadı Kendi koylusu de karısının karısı nın koylusune karıştı: Zavallı kadın verem olacak diyelaf atmaya başladılar Hep birden onun uzerine duştuler And verdiler Durmuş artık herkesin ısrarına dayanamadı Bir gece kalmak icin karısını koye yolladı O akşam pişmanlığından yemek yiyemedi Nicin efendimin nasihatını dinlemedim Diye sıkılmaya başladıdinlediği iki nasihat tan buyuk faydalar gormuştu Şimdi son nasihat ı dinlemediği icin kim bilir ne buyuk bir zarar gorecekti? Duramadı Uşaklarına atını hazırlattı Geceleyin iki saat otedeki koye yetişti Duğun evinin onune gitti Deli kanlılar citlere dayanmışlar,avluda,meşaleler altında oynayan kızlara,kadınlara bakıyorlardı O da yaklaştı Karısının cocuğu ile beraber bir koşede oturmuş buzulduğunu gordu Acaba bu gece hangi akrabasının yanında yatacaktı İcine bir kurt girdi Dondu Arkasına baktı Bir koca karı geciyordu Ondan bunu anlamak istedi Bana bak nine,sana bir şey soracağım Sor oğlum Şu koşede cocuğu ile bir taze oturuyor,goruyor mu sun? Koca karı dikkatle baktı: Goruyorum dedi Kimin nesidir o? Ah evladım sorma,onu bir zalim herif aldı Zavallı tazeye dunyayı zindan etti Dort senedir işte,koyune yeni geliyor Acayip Evet butun koylu zorladı da ,bu sefer izin alabildi Kocası fena oyle zalim bir adam ki Durmuşun yureği atmaya başladı Karısının nerede yatacağını sordu Koca karı: bilmem diye cevap verdi Durmuş duşundu, taşındı, birden bire dedi ki: Beni bu gece bu kadınla yatıra bilirsen sana beş altın veririm Yiğidim ondan kolay ne var? Demek beni,beni onla yatıra bileceksin? Elbet Nasıl? Onun akrabaları benim kapı bir komşum dur Benim her sozumu dinlerler Avlularının nihayetinde bir tek oda vardır Gider onları kandırır,bu kadını oraya yatırırım El ayak kesildikten sonra seni goturur gizlice bu odaya sokarım Doğru soyle Sen hemen altınları ver yiğidim Durmuş kesesinden beş altın cıkardı Kocakarıya verdi Atını onun avlusuna bağladı Hiddetinden tir tir titriyordu Gece yarısı gecti Koca karı geldi Onu aldı Kucuk bir bahce kapısından gecirdi Bir avlunun nihayetindeki tek odaya soktu Durmuş yuzunu şalıyla sarmıştı Karısı onu tanımadı Hemen bağırmaya başladı Durmuş sesini cıkarmadı Kapıyı kilitledi Uzerine yurudu Zavallı kadın koşeye buzulmuş,hem bağırıyor,hem tekme atıyordu Durmuşu yanına hic yaklaştırmadı Akşamdan uyuyan oğlu yatağın uzerindeydi Annesinin haykırmasına uyanmadı Mışıl mışıl uyudu Durmuş karısını daha ziyade bağırtmamak icin kapının yanına oturdu Hic sesini cıkarmadı Butun gece ağlayan kadıncağız sabaha karşı korkudan yorgunluktan sızar gibi olmuştu Avluda horozlar ottu Durmuş yavaşca yatakta uyuyan cocuğunu aldı Sessizce dışarı cıktı Avluyu gecti Atına bindi Dort nala koyune dondu Karısının akrabaları gece cocuğun calındığını duyunca ne yapacaklarını şaşırdılar Ağaya ne cevap vereceğiz?diye duşunmeye başladılar Kocakarı buna da bir kulp buldu: Bu oda zaten eski Yakınız Gece yangın oldu cocuğu kurtaramadık, dersiniz Onu dinlediler Hemen odayı yaktılar Ağlayarak sızlayarak Durmuşun karısını evine getirdiler Hepsinin alnında catkı vardı Doğunup duruyorlardı Durmuş:Cocuk nerede ?diye sordu Ah olan oldu ! Gece odamız yandı Cocuğu kurtaramadık dediler Durmuş gulduNeye ağlıyorsun canım,dedi Başımız sağ olsun Elhamdulillah genciz Allah başkasını verirKarasının akrabaları Durmuşun bu soğuk kanlılığından biraz ferahlar gibi oldular Tam bu sırada kapı acıldı Durmuşun cocuğuiceri girdi Annesinin kucağına atıldı Cocuğun yandığını yandığını soyleyenler şaşırdılar O vakit Durmuş: Gordunuz ya,yalancı alcaklar,nicin karımı kendimin bulunmadığı yere gondermiyorumdiye bağırdı Hepsini teme tokat kovdu Karısına dondu:Eğer gece bana orada el surseydin hemen seni oldurecektim İşte ibret al da,sakın bir daha kocandan ayrı bir yere gitmek istemededi ihtiyar efendisine uc senelik emeğinin hakkını da helal etti
alıntı