Son Konu

Osmanlı Devletinin Doğuşu-Kuruluşu

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlının kuruluş tarihi
Osmanlı Devletinin kuruluşu


Osmanlı Devleti
Osmanlı Devleti'nin Doğuşu

Anadolu Turkluğunu yeniden birliğe kavuşturan, yayılmasını ve guclenmesini sağlayan Osmanlıların ortaya cıkışı meselesi, Batı Anadolu'nun uc bolgesinde yeni bir Turkiye'nin doğuşu ile sıkı sıkıya bağlıdır Osmanlı hanedanının mensup bulunduğu, Oğuzların sağ kolu olan Gunhan kolunun Kayı boyu, dokuzuncu yuzyıldan itibaren, Selcuklularla beraber Ceyhun nehrini gecerek İran'a geldi Rivayetlere gore, Horasan'da Merv ve Mahan tarafına yerleşen Kayılar, Moğolların tecavuzleri uzerine, yerlerini bırakarak Azerbaycan'a ve Doğu Anadolu'ya goc ettiler Bir rivayete gore, Ahlat'a yerleşen Kayılar, oradan Erzurum ve Erzincan'a, daha sonra Amasya'ya gelerek, oradan Halep taraflarına goc ettiler Bir kısmı Caber Kalesi civarında kalırken, diğer bir kısmı Cukurova'ya gitti Cukurova'ya gelenler, daha sonra Erzurum civarında Surmelicukur'a vardılar Aralarında cıkan ihtilaf uzerine, bir kısmı asıl yurtlarına donerken, Ertuğrul ile kardeşi Dundar'ın emrindekiler, bir muddet Surmelicukur'da kaldıktan sonra, Moğolların batıya akınları uzerine, Selcuklu sultanı Alaaddin Keykubad'a muracaat ederek Karacadağ taraflarındaki Rum (Bizans) hududuna yerleştirildikleri soylenirse de bu, tarihi gerceklere pek uygun duşmemektedir

Gunduz Alp'i Ertuğrul Gazi'nin babası olarak gosteren ve bugun ilim aleminde kabul edilen diğer bir rivayete gore ise, Gunduz Alp'in Ahlat'ta vefatından sonra oymağın başına gecen oğlu Ertuğrul Gazi, buradan hareketle Erzincan'a oradan da Bizans sınırına yakın olmak gayesiyle, Karacadağ mıntıkasına gelmiştir Kesin olan bir şey varsa o da Ertuğrul Gazi liderliğindeki Kayıların, on ucuncu yuzyıl ortalarında Ankara'nın batısında bulunmalarıdır Sonraları, tahminen 1231 yılında, Sultan Alaaddin'in kendilerine ıkta (arazi) olarak verdiği Soğut ve Domanic'e gelip yerleşmişlerdir

Diğer taraftan Moğollar, Orta Asya Turkluğunu ve medeniyetini imha ederken, istilanın dehşeti karşısında, onların kılıcından kurtulan buyuk gocebe kitleleri, şehirli alim, tacir, edebiyatcı ve sanatkarlar da Anadolu'ya sığınıyordu Goc dalgaları, Selcuklu hududunda eskiden beri mevcut gocebelerle yeni Turk boylarını biribirine karıştırıyor ve uclardaki yoğunluğu suratli bir şekilde arttırıyordu Kaynakların kayıt ve tasvirine gore, Azerbaycan ve Arran (Karadağ) ovaları ile vadileri, karıncalar gibi kaynaşıyor ve goc dalgaları buradan Anadolu'ya akıyordu Boylece, Moğollardan kacan Turkmenler, Anadolu'ya nufus ve hayatiyet getiriyor ve siyasi parcalanmaya rağmen bu ulke yeni bir kudret kazanıyordu 1261'den itibaren, Moğol kontrolunun nispeten zayıf bulunduğu ve Turkmen nufusunun gittikce kuvvetlendiği Kızılırmak'ın batısındaki bolgede (KastamonuAnkaraAkşehirAntalya hattının batısında) uc beylikleri ortaya cıktı Eskişehir, Kutahya, Afyon ve Denizli, Selcukluİslam kulturunun yerleştiği uc merkezleri olarak yukselip Gazi Turkmenlerin faaliyette bulunduğu en ileri uc bolgesiyle Selcuklu uc bolgesi arasında bir ara bolge haline geldiler Uc bolgelerinde ortaya cıkan Turkmen beylikleri arasında Konya'ya hakim olan Karamanoğulları en kuvvetlisi gorunuyor ve Selcukluların varisi olduğunu iddia ediyordu Batı Anadolu'da Aydınoğulları, devrin şartlarına gore mukemmel bir donanma gucune sahip bulunuyorduGocebe bir kavmin suratle denizci olması ve Adalar (Ege) Denizini alt ust eden gazalarıyla hayranlık uyandırması, şaşılacak bir gelişmeydi Bu devir Anadolu'sunda yine muhim sayılabilecek bir guce sahip bulunan Germiyanoğulları, Karesioğuları, Menteşeoğulları, Saruhanoğulları, Hamidoğulları ve Candaroğulları beyliklerinden her biri, kendi hesabına yayılma mucadelesine girişti Bunlar arasında Soğut'te kurulan Osmanlı Beyliği en mutevazı bir durumda bulunuyordu

Ertuğrul Bey, tahminen doksan yaşında olduğu halde, 1288'de vefat ettiğinde, Osmanlı Beyliği; Karacadağ, Soğut, Domanic ve cevresinde 4800 kilometrekarelik mutevazı bir toprak parcasına sahipti Ertuğrul Bey'in vefatından sonra, uctaki Oğuz aşiretlerinin ittifakıyla, Kayı boyundan olduğu icin, Osman Bey hepsine baş secildi Diğer Anadoluı beyleri birbirleriyle uğraşırken Osman Bey, Bizans'la mucadele etti Bu sayede 1288'de Selcuklu sultanının gonderdiği hakimiyet alametlerini alan Osman Gazi, boylece kendi nufuz bolgesini ve oradaki reayayı (halkı) Bizans'a ve komşu beylere karşı koruma mesuliyetini yuklenmiş oldu Cevresine aldığı Samsa Cavuş, Konuralp, Akcakoca, Aykut Alp, Abdurrahman Gazi gibi aşiret beyleriyle birlikte fetih hareketini başlatan Osman Gazi kısa surede İnonu, Eskişehir, Karacahisar, Yarhisar, İnegol ve Bilecik'i zaptetti Bilecik'in fethi ve Osman Bey'in beylik merkezini buraya nakletmesiyle; Anadolu Selcuklularınca Moğollara karşı girişilen başarısız Sulemiş isyanı neticesinde Sultan III Alaaddin Keykubad'ın kacması hemen hemen aynı tarihlere rastladı Bu sebeple Selcuklu Devleti'nin başsız kalması neticesinde daha serbest hareket etmeye başlayan Osman Gazi, bağımsızlığını (istiklalini) ilan etti (27 Ocak 1300) Bolgenin ve Bizans'ın icinde bulunduğu durumdan istifade eden Osman Bey'in kuvvetleri, Bursa onune kadar akınlarda bulunuyordu Lefke, Mekece, Akhisar, Geyve ve Leblebici kalelerinin fethinden sonra Osman Gazi, askeri harekatın başına oğlu Orhan Gazi'yi getirdi (1320) Osman Gazi, Bundan sonra olumune kadar, teşkilat meseleleriyle meşgul oldu 1324 veya 1326'da olduğu tahmin edilen Osman Bey vefat ettiği sırada, Bursa Osmanlılar'ın eline gecti Bursa'nın zaptından sonra, beylik merkezi buraya nakledildi ve şehir yeni binalarla suslendi Gercekte, Selcuklular'ın tarih sahnesinden cekilmesiyle Anadolu bir virane gorunumundeydi Cunku, Moğollar'ın Anadolu'daki etkisi hala hissediliyordu Ancak, Selcuklu'dan kalan değerli hazineler vardı Bunlar dil, din ve alfabe birliğiydi Bunun ruhu da gaza aşkı idi Osmanlı, bunların hepsini kendinde toplamıştı Dil, din ve alfabe birliği sayesinde, halk sınır tanımıyordu Savaşma ve şehit olma isteği, her an, Hristiyanlarla gaza eden Osmanlı Beyliği'ne buyuk fırsatlar verdi İşte bu aşk ve şevkle, diğer beylerin tebaası Osman eline goc etti veya en azından onların başarısı icin gonulden dua etti Alimlar de aynı yolu takip ederek, Edebali, Davudı Kayseri, Dursun Fakih gibi buyukler, Karaman ulkesinden kalkıp, Osmanlı toprağına kondular ve kultur faaliyetlerini başlattılar

Orhan Gazi devrinde Bizans'a karşı kazanılan Pelekanon Muharebesinden sonra İznik fethedildi (1330) Orhan Gazi'nin 1361'e kadar olan hukumdarlığı devresinde Osmanlı Devleti, kardeş beylikler uzerinde hakim bir guc haline geldi Daha once Ege ve Rumeli'e Karesi, Saruhan ve Aydınoğulları, gaza hareketinin onculeri durumunda idiler Ancak, Karesi Beyliği'nin ilhakıve Aydınoğlu Gazi Umur Bey'in, Haclı saldırıları karşısında İzmir limanını kaybetmesi uzerine, bu bolgedeki gaza liderliği Orhan Gazi'ye gecti Bu sırada Bizans'ta baş gosteren ic savaş ve Kantakuzen'in Gazi beylerle ittifakı, Turklerin Rumali'ye gecişini kolaylaştırdı Orhan Gazi'nin oğlu Suleyman Paşa'nın destanlara konu olacak mahiyette gercekleştirdiği Rumeli'ye geciş, Turk tarihinin en buyuk hadiselerinden biri oldu İlk once Cimpe Hisarını ele geciren Suleyman Paşa, burayı bir us olarak kullanmaya başladı Daha sonra Biga'da topladığı orduyu, Guney Marmara kıyısında Kemer limanından gemilerle karşıya naklederek Bolayır'ı zaptetti Ardından kuvvetlerini iki kola ayırarak, bir taraftan Gelibolu'ya, obur yandan da Trakya'ya karşı iki uc kurdu ve muntazam gaza akınlarına başladı 1354 yılnda Gelibolu'nun zaptı ile, bu ilk Rumeli fatihleri yarımadanın fethini tamamladılar 1357'de veliaht Suleyman'ın ve ardından Sultan Orhan Gazi'nin vefatları, Rumeli'deki fetihlerin bir muddet durmasına sebep oldu ise de Sultan I Murad (13611389) Anadolu'da birliği sağladıktan sonra, tekrar Rumeli cihetine yonelerek Osmanlılar'ın, Avrupa'da sağlam bir şekilde yerleşmesini sağladı 1362'de Edirne fethedildi Haclı kuvvetlerine karşı 1364'de Sırpsındığı, 1371'de Cirmen zaferleri kazanıldı Bu fetih ve zaferlerin sonunda Osmanlılar kesin olarak Avrupa'da yerleştiler ve tesir sahaları butun Balkanları icine alan bir genişliğe erişti Bulgaristan ve Sırbistan, Osmanlılar'a tabi olmayı kabul ettiler Osmanlı kuvvetleri, uc koldan harekata devamla, Kuzey Makedonya, Niş, Manastır, Sofya ve Ohri'yi aldılar Diğer taraftan, Anadolu'da Turk birliğinin sağlanması icin mucadele veriliyordu Hamidoğuları Beyliğinden Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Yalvac, Şarkikaraağac ve Germiyanoğullarından da Kutahya, Tavşanlı, Emet, Simav ve cevresinin Osmanlılara gecmesi, KaramanOsmanlı ilişkilerini gerginleştirdi Cok gecmeden de iki devlet arasında savaş cıktı Ancak, Karaman kuvvetlerini bozguna uğratan Osmanlılar, bir sure bu beyliğin saldırılarından emin oldular Ote yandan Osmanlıları Balkanlardan atmak uzere, Sırp, Macar, Ulah, Boşnak, Arnavut, Leh ve Cek kuvvetlerinden oluşturulan buyuk Haclı kuvvetlerinin, 20 Haziran 1389'da Kosova'da yok edilmesi tarihe, ornek imha hareketlerinden biri olarak gecti Turk tarihinin muhim hadiselerinden biri olan Kosova Meydan Muharebesi, Doğu Avrupa'nın kaderini de tayin etti Balkan yarımadasını asırlar boyunca Turk hakimiyeti altına koyan bu zafer sonunda, Sultan Muradı Hudavendigar, bir Sırp tarafından şehid edildi

Ertuğrul Gazi'nin, oğlu Osman Gazi'ye bıraktığı 4800 kilometrekarelik beylik, 43 yıl icinde, uc mislinden daha fazla buyuyerek 16000 kilometrekareye ulaştı Orhan Gazi ise, babasından devraldığı devletini, altı kat daha buyuterek, 95 bin lilometrekareye cıkardı Nihayet, Muradı Hudavendigar 13611389 yılları arasında, devletini beş misli daha buyuterek, 500 bin kilometrekareye yukseltti Artık aşiretten beyliğe gecen Osmanlı Devleti, imparatorluğa hazırlanıyordu ve gayesini de cizmişti

Gercekten de, bir aşiretten, cihangir bir imparatorluğa giden yolda, neler yapıldığı incelenecek olursa, devletin temelleri ve şaşırtıcı yukselişi daha iyi anlaşılır Nitekim Fransız tarihcisi Grengur da Bu yeni imparatorluğun teessusu, beşer tarihinin en buyuk ve hayrete değer vakalarından biridirdemektedir

Bu hızlı yukselişin sebepleri şoyle sıralanabilir:

1 Osman Gazi ve haleflerinin gercekleştirdiği fetihler, Anadolu halkı icin yeni gaza ve yerleşme sahaları acmakta idi Osmanlıların devamlı ilerlemesini goren Anadolu'daki yiğit ve savaşcı gaziler gittikce artan bir sayıda, Rumeli uclarına intikal ediyordu

2 Samsa Cavuş, Konur Alp, Akcakoca, Aykut alp, Abdurrahman Gazi, Hacı İlbeyi ve Evrenos Gazi gibi hareket serbestisi olan beylerin idaresinde toplanan kuvvetler, devamlı taaruz ve ilerlemeyle yeni hatlara yerleşiyorlar ve akınlar devam ediyordu

3 Fethedilen bolgelere, Anadolu'dan gocen yoruk ve koylu kitleleri, alperenler, dervişler, ahiler onculuk etmekteydiler Onlar gazilerin yanında, hatta bazan ilerisinde zaviyeler kurarak, sonradan gelen koyluler icin tutunma ve toplanma merkezleri meydana getiriyorlardı

4 Anadolu'dan gelen fakir koylulerle ırgatlar, zaviye etrafında, ekseriya derviş adı altında, bazı yukumluluklerden muaf olarak toprağı işlemekte ve bir Turk koyunun doğmasına yol acmakta idiler Nitekim Trakya'da koy adlarının buyuk coğunluğu bu gibi derviş, şeyh veya fakihlerin isimlerini bugun bile taşımaktadır

5 Osmanlı fetihleri yalnız kılıcla değil, daha cok istimalet denilen uzlaştırıcı ve sevdirici bir politika neticesinde gercekleşmekteydi Osmanlı idaresinin, gayrımuslimlere can ve mal guvenliğiyle dinlerinde serbestlik tanıması, onların gitgide İslamı kabul etmelerine yol acıyordu Yine bu durumun sonucu olarak cok defa, geniş bolgeler, şehir ve kasabalar kendiliğinden Osmanlı hakimiyetini tanımakta idiler

6 Osmanlılar Anadolu'da, Hristiyan varlıklarını ve idare tarzlarını bozmayarak onları kendi nufuzları altına aldılar Bu musamahayı, Rumeli'de daha geniş surette ve onların eski varlıklarını korumak uzere uyguladılar Baştan başa Hristiyanlarla meskun olan Balkan Yarımadası halkı, kısa zaman icinde bu tarzdaki adilane hareket ve idari siyasetteki incelik sayesinde İslamiyeti secti

7 Balkanlarda Bizans İmparatorluğunun bozulmuş olan yonetim tarzı neticesinde, ağır ve keyfi vergiler, soygunlar ve asayişsizlik yayılmıştı Buna mukabil, Turklerin disiplinli hareketleri, feth edilen yerlerin halkına karşı adaletli, şefkatli ve taassuptan uzak bir politika takip etmeleri, vergilerin tebaanın odeyebileceği şekilde uygulanması ve ozellikle mutaassıp Ortodoks olan Balkan halkını Katolik mezhebine girmeleri icin olumle tehdit edenlere karşı, Turklerin buralardaki unsurların dini ve vicdani duygularına hurmet gostermeleri, Balkan halkının, Osmanlı idaresini Katolik baskısına karşı, bir kurtarıcı olarak karşılamalarına sebep oldu

8 Osmanlı fetihlerinin en bariz vasfı, gelişiguzel, macera ve capul şeklinde değil, bir program altında, şuurlu bir yerleşme şeklinde olmuş olmasıdır Bu da fethedilen yerlerdeki halkın hoşnutluğuna ve yeni idareden memnun olmalarına yol actı Fetih programının esaslarından biri de yeni elde edilen stratejik yerlere, buyuk ve onemli şehir ve kasabalara Anadolu'dan gocmenler getirilerek yerleştirmek suretiyle muhtelif kısımlara ayrılıp, şehir ve kasabalarda derhal ilmi ve sosyal muesseseler oluşturulmasıdır

9 Nihayet Balkan fetihlerinin gelişmesinde ve istikrarında, asırlarca evvel Balkanlara gelerek yerleşen ve daha sonra Hristiyanlığı kabul etmiş olan, fakat Turkluğunu unutmayan Pecenek, Kuman ve Gagavuzlar ile Vardarların da etkili olmaları ihtimal dahilindedir

Osmanlı Beyliği, daha kurulduğu andan itibaren askeri, adli ve mali teşkilatla işe başladı Bilhassa askeri işlere fazla onem verilerek, başarının sebepleri hazırlandı Fakat bu gorunuşteki kudret, tamamen ayrı dinde olan yabancı bir bolgede, yani Balkanlarda yayılma ve yerleşme icin yeterli değildi Bu iş, daha fazla, manevi ruhi sebeplerle, oylesine goz kamaştırıcı bir hızla ve şuurlu bir bicimde oldu ki, bugun dahi duşunenleri hayretler icinde bırakmakta ve 20 yuzyılda bile benzeri gorulmemiş bu hareket, dun olduğu gibi bugun de yerli ve yabancı nesillerin hayranlığını cekmektedir Nitekim, zamanın tarihci, duşunur ve ilim adamları, bu hususta şunları soylemektedir: Hristiyan dunyasındaki arkası kesilmeyen Yahudi duşmanlığı ve Engizisyona karşılık, Hristiyan ve Muslumanlar, Osmanlıların idaresi altında ahenk icinde yaşıyorlardı(Gibbons)

Turklerin zihnine ve hafızasına nakşedilmiş olan prensipler, onları yeryuzundeki insanların en insaniyetlisi, en hayırseveri haline getirmiştir Butun bu faziletlere rağmen Avrupalıların barbar demesi, yırtıcı bulması, savaşlarına gore hukum vermesinden ileri gelir Gercekten Muslumanlar canlarını esirgemeden savaşırlar, duşmanları aynı zamanda dinlerinin de duşmanıdır Bu şecaat (kahramanlık) Turklere sadece dinlerinden değil, aynı zamanda milli karakterlerinden gelir Ama bir milletin gercek karakteri, savaş alanının silah gurultuleri arasında tayin edilemez Turkleri gercekten tanımak isteyenler, onların faziletlerini değerlendirmeli, torelerin karakter ve fiilerindeki tesirlerini muhakeme etmeli, onları barış zamanındaki orf ve adetleri icinde incelemelidir Aslında Turkler, savaşta ne kadar sert, mağrur ve yırtıcı iseler, barışta da o kadar sakindirler En buyuk kahramanlıkları gosteren, gozlerini kırpmadan ateşe atılan bu insanlar, gunluk hayatlarına dondukleri zaman, gercek karakterlerini alırlar O zaman onların insani duygularla dolu, iyiliksever insanlar olduğu anlaşılır

Bu duygu, butun Turklere şamildir Hepsinin de ruhuna oylesine derin bir şekilde işlemiştir ki, savaşta birer cesaret timsali olan bu kimseler, barışta, fakir babası, duşkunun dostu olurlar İclerinde en kotusu, en hasisi bile, yine de bir vazife olarak iyilik etmekten cekinmez(D'ohsson)

Sonuc olarak Osmanlı Devleti, kavimler, dinler ve mezhepler arasında, sağlam bir ahenk, halk kitleleri arasındahicbir fark ve tezada izin vermemekle, dunya tarihinde milletlerarası en kudretli ve cihanşumul bir siyasi varlık teşkil etti Osmanlı Devleti ve sultanlarının davaları da, kendi tabirleri ile nizamı alem (dunya barışı) uzerinde toplanıyor, koca devletin varlık sebebi ve savaşları da, milli ve insani esaslara bağlı bulunan bir cihan hakimiyeti duşuncesine dayanıyordu

Osman Gazi'nin, butun Osmanlı sultanlarının bir anayasa olarak kabul ettikleri ve uyguladıkları, vasiyetnamesinin ozu şu şekildedir: Allahu tealanın emirlerine muhalif bir iş eylemeyesin! Bilmediğini alimlerden sorup anlayasın İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine in'amı, ihsanı eksik etmeyesin ki, insan ihsanın kulcağızıdır Zalim olma! Alemi adaletle şenlendir ve Allah icin calışmayı terk etmeyerek beni şad et Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbal ve hilm (yumuşaklık) goster! Askerine ve malına gurur getirip, ilim ehlinden uzaklaşma Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız, Allah'ın dinini yaymaktır Yoksa, gavga ve cihangirlik davası değildir Sana da bunlar yaraşır Daima herkese ihsanda bulun! Memleket işlerini noksansız gor


alıntı
 
Üst Alt