bilgiliadam
Yeni Üye
Osmanlı Devleti'nin Yukseliş Sebepleri Nelerdir?
1) En onemli sebep, manevi değerlerine ve İslama olan bağlılıklarıdır Bunu ilayı kelimetullah ruhu diye de ifade edebilirsiniz Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başına bir millettir Bir ferdin himmeti milleti olabilmesi icin, o ferdi milletine bağlayan kuvvetli bağlar ve şahsi hayatını milletin hayatına tercih ettiren onemli sebepler bulunmalıdır Bu onemli sebepler ve kuvvetli bağlar, manevi değerlerden başkası olamaz O halde manevi değerleri ile ordusunu techiz etmeyen bir millet, gelecekte her an tehlikelere maruz kalır ve varlığını surduremez Bu manayı tarihe bakarak, daha da muşahhas hale getirebiliriz Osmanlı Devletinin bir zamanlar, butun Avrupa nın buyuk devletlerine karşı hayatını ve varlığını devam ettiren, şu devletin ordusundaki Kur'an dan alınan şu fikirdir: Ben olsem şehidim, oldursem gaziyim Gercekten Kosova meydan muharebesine cıkan Murad Hudavendigar Yarab beni din yolunda şehid , ahirette said et demiş ve istediği olmuştur
Vatana ihanet sucuyla 1821 yılında Patrikhanenin orta kapısı onunde asılmış bulunan İstanbul 'daki Fener Patriki Gregorios tarafından Rus Carı Aleksandr'a yazılan mektupta aynen şu ifadeler yer almaktadır:
Turkleri maddeten ezmek ve yıkmak mumkun değildir Cunku Turkler , sabırlı, mukavemetli, mağrur ve izzeti nefisli insanlardır Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından ve kadere rıza gostermelerinden, ananelerinin kuvvetinden ve amirlerine itaat duygusundan ileri gelmektedir Bu sebeple, Turklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağları koparmak, dini metanetlerini zaafa uğratmak gerekir
Sultan Aziz devrinde, İstanbul Rus Elcisi olan GeneraI İgnatyef , bu mektubu zikrettikten sonra şunu ilave eder: Ben vazifedeyken bu teşhisler isabetle tecelli etti Evet maalesef bu oyunlara gelen Tanzima t gencliği, Rus elcisinin dediği gibi, milli ananelerin duşmanı ve atalarının papucları olamayacak bir hale gelmişlerdi' İbni Kemal de, Osmanlı Devletinin Gazneliler , Selcuklular ve Harzemiler gibi, Musluman devletlerle mucadele ederek ve kendi mevlalarına isyan ederek yukselmediğini, belki tamamen yukarıda anlatılan gaza ruhuyla ve yuksek bir himmetle yukseldiğini misaller vererek acıklamaktadır
2) Osmanlı Devletini yukselten sebeplerin ikincisi, Osmanlı Devletinin ozellikle yukselme donemlerinde tam bir hukuk devleti olması yani şeri şerif ve kanunı munifin esas kabul edilmesidir Gercekten de, icinde 763 Kanunnameyi neşrettiğimiz Osmanlı Kanunnameleri adlı eserimizi inceleyenler goreceklerdir ki, Osmanlı Devletinin yukseliş, duraklama, gerileme ve yıkılışını, kanunnamelere bakarak grafikle gostermek mumkundur Osmanlı Kanunnameleri, Fatih den itibaren zirvededir Kanuni devrine kadar, kanun yapma ve kanunu uygulama gorevleri ehil ellerdedir II Selim den itibaren durgunluk başlamıştır iyi Murad zamanında durmuştur Daha sonra ise, once gerilemiş; sonra da Adaletnameler le ortulemeyecek kadar gedikler acılmıştır 17001800 yılları arası Osmanlı Devletinin hukuk devleti olmaktan cıkma tehlikeleri yaşadığı donemdir Osmanlı vatandaşı, yukselme doneminde Musluman olsun gayri muslim olsun, tam bir hukuk devleti olduğuna ve ayırım yapılmaksızın adaletin icra edildiğine inanmaktadır İşte vatandaşı boyle bir inanca sahip devletin yukselmesi mukadderdir Padişah fermanıyla kira bedellerinin olduğu gibi bırakılması olmaz Zira Padişahın emriyle nameşrU olan şey meşrU olmaz; haram olan nesne helal olmak yokdur Bu hususlarda emri şeri şerif budur Bir turlu dahi değildir Şeri hukumlere vakıf iken onları ketmetmek, Kuran'daki bir ayetin tehdidine maruz kalmaktır diyen Ebussuud lar; Ve kiliseleri ellerinde ola, okuyalar ayinlerince Amma can ve nakus calmayalar Ve kiliselerin alub mescid etmeyem diyen Fatihler ve nihayet Madem ki, onlar raiyyetliği kabul etmişler
3) Devletin devam ve bekasına sebep olan para ve askerin mukemmel oluşudur Osmanlı Devletinin yukselmesine sebep olan para, halktan zorla toplanan para değil, memleketin mamur olmasından ortaya cıkan paradır Bu donemde, Osmanlı parasının kaynakları tamamen şeri vergiler ve meşru gelir kaynaklarıdır; tekalifi orfiyye neredeyse yok gibidir Yıldırım Bayezid , kadıların davacı ve davalılardan aldıkları harcları ruşvet sayarak buna vesile olan kadıları idam etmeye kalkışacak kadar hassastır Asker ise, ehliyetli ve vasıflıdır Cunku tam bir gaza aşkıyla eğitimli askerler yetişmektedir Kanuni devrine kadar, yenicerinin adedi en fazla 1012 bin kadardır
4) Gunumuzde bazı araştırmacıların tenkit ettiği gılman sistemi yani kapıkulu sistemi de, devletin yukseliş sebeplerinin başında gelmektedir Zira tarihde coğu buyuk devletler, kendilerine tabi olan aristokrat beylerin isyanlarıyla yıkılmışlardır Abbasi Devleti kendi elleriyle buyuttukleri aristokrat aileler eliyle; Buyuk Selcuklu Devleti mevali olan Harzemiler eliyle yıkılmışlardır Gunumuzde de devletin hanedanlarla sıkıntıda olduğu ortadadır
5) Osmanlı Devletinin yukselme donemlerinde tam manasıyla hur bir ilmin de onemli etkisi olduğunu ifade etmekte yarar vardır Memleket ve vatan bir vucuda benzer; aklı ve ruhu ilim ve ma'rifettir; cesedi ve bedeni de siyaset ve idaredir Bu iki unsur arasında muvazenenin te'min edildiği donemlerde, daima medeniyet, terakki ve refah gorulmuştur Abbasi Devleti'nin ilk halifeleri, Endulus Emevilerinin başlangıctaki idarecileri ve ilk Osmanlı Padişahları, bu muvazeneyi temin eden en muşahhas misallerdir Fatih Sultan Mehmed'in vezirlik ve kazaskerlik teklifini reddeden, diğer taraftan Fatih'i tekyesine de kabul etmeyen Molla Gurani ; Fatih sarayında ve kendisi de tekye ve medresesinde kaldığı muddetce, bu dengenin korunabileceğinin cok iyi idraki icindedir Bir Osmanlı Kanunnamesinde bu onemli muvazene dusturu şu şekilde ifade edilmektedir: Kadılar, şer'i hukumler i icra edeceklerdir Ancak memleketin nizamı, korunması ve vatandaşın idaresi ile alakalı hususları hukkamı seyf ve siyaset olan vukelayı devlete havale edeceklerdir Bu sebebledir ki, eskiler, devlet adamlarına erbabı seyf , ilim adamlarına ise erbabı kalem demişlerdir
6) Osmanlı Devletini yukselten sebeplerden birisi de vazifelerin, ister ilmiyede, ister seyfiyede ve isterse de kalemiyede olsun, ehil olanlara verilmesidir Medeniyetlerin kurulmasında ve yıkılmasında maharet ile salahatın onemi inkar edilemez Tarihe bakıldığında gorulecektir ki, bu iki vasfı kendinde birleştiren milletler nice medeniyetler kurmuşlar ve daima payidar olmuşlardır Yıkılan butun medeniye t ve devletlerin altında ise, aranırsa mutlaka bu iki vasıftan birinin veya ikisinin yokluğunun yattığı esefle muşahede olunur Maharet , kişinin kendi mesleğinde ehil, uzman ve kabiliyetli olmasıdır Salahat ise, kişinin din ve ahlakca yuksek bir seviyeye ulaşmasıdır Şunu onemle belirtelim ki, salahat ve maharet birbirinden ayrıdır Hamiyet, vatanperverlik, sadakat ve adalet gibi ulvi duygular, salahatın meyvesidir ve o bahcede yetişir İş, san'at, kabiliyet ve benzeri hususlar ise, maharet bahcesinden derlenebilen meyvelerdir Kalb ve vicdanı manevi duygularla bezenmeyen bir insandan hakiki manada hamiyet, sadakat ve adalet beklenilemez Ancak, iş, san'at ve kabiliyet başka şeyler olduğu icin, salih olmayan bir adam guzel cobanlık yapabilir; ayyaş bir adam ayık olduğu zamanlarda iyi saat tamir edebilir Yani bu noktada salahat ayrıdır, maharet ayrı
1) En onemli sebep, manevi değerlerine ve İslama olan bağlılıklarıdır Bunu ilayı kelimetullah ruhu diye de ifade edebilirsiniz Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başına bir millettir Bir ferdin himmeti milleti olabilmesi icin, o ferdi milletine bağlayan kuvvetli bağlar ve şahsi hayatını milletin hayatına tercih ettiren onemli sebepler bulunmalıdır Bu onemli sebepler ve kuvvetli bağlar, manevi değerlerden başkası olamaz O halde manevi değerleri ile ordusunu techiz etmeyen bir millet, gelecekte her an tehlikelere maruz kalır ve varlığını surduremez Bu manayı tarihe bakarak, daha da muşahhas hale getirebiliriz Osmanlı Devletinin bir zamanlar, butun Avrupa nın buyuk devletlerine karşı hayatını ve varlığını devam ettiren, şu devletin ordusundaki Kur'an dan alınan şu fikirdir: Ben olsem şehidim, oldursem gaziyim Gercekten Kosova meydan muharebesine cıkan Murad Hudavendigar Yarab beni din yolunda şehid , ahirette said et demiş ve istediği olmuştur
Vatana ihanet sucuyla 1821 yılında Patrikhanenin orta kapısı onunde asılmış bulunan İstanbul 'daki Fener Patriki Gregorios tarafından Rus Carı Aleksandr'a yazılan mektupta aynen şu ifadeler yer almaktadır:
Turkleri maddeten ezmek ve yıkmak mumkun değildir Cunku Turkler , sabırlı, mukavemetli, mağrur ve izzeti nefisli insanlardır Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından ve kadere rıza gostermelerinden, ananelerinin kuvvetinden ve amirlerine itaat duygusundan ileri gelmektedir Bu sebeple, Turklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağları koparmak, dini metanetlerini zaafa uğratmak gerekir
Sultan Aziz devrinde, İstanbul Rus Elcisi olan GeneraI İgnatyef , bu mektubu zikrettikten sonra şunu ilave eder: Ben vazifedeyken bu teşhisler isabetle tecelli etti Evet maalesef bu oyunlara gelen Tanzima t gencliği, Rus elcisinin dediği gibi, milli ananelerin duşmanı ve atalarının papucları olamayacak bir hale gelmişlerdi' İbni Kemal de, Osmanlı Devletinin Gazneliler , Selcuklular ve Harzemiler gibi, Musluman devletlerle mucadele ederek ve kendi mevlalarına isyan ederek yukselmediğini, belki tamamen yukarıda anlatılan gaza ruhuyla ve yuksek bir himmetle yukseldiğini misaller vererek acıklamaktadır
2) Osmanlı Devletini yukselten sebeplerin ikincisi, Osmanlı Devletinin ozellikle yukselme donemlerinde tam bir hukuk devleti olması yani şeri şerif ve kanunı munifin esas kabul edilmesidir Gercekten de, icinde 763 Kanunnameyi neşrettiğimiz Osmanlı Kanunnameleri adlı eserimizi inceleyenler goreceklerdir ki, Osmanlı Devletinin yukseliş, duraklama, gerileme ve yıkılışını, kanunnamelere bakarak grafikle gostermek mumkundur Osmanlı Kanunnameleri, Fatih den itibaren zirvededir Kanuni devrine kadar, kanun yapma ve kanunu uygulama gorevleri ehil ellerdedir II Selim den itibaren durgunluk başlamıştır iyi Murad zamanında durmuştur Daha sonra ise, once gerilemiş; sonra da Adaletnameler le ortulemeyecek kadar gedikler acılmıştır 17001800 yılları arası Osmanlı Devletinin hukuk devleti olmaktan cıkma tehlikeleri yaşadığı donemdir Osmanlı vatandaşı, yukselme doneminde Musluman olsun gayri muslim olsun, tam bir hukuk devleti olduğuna ve ayırım yapılmaksızın adaletin icra edildiğine inanmaktadır İşte vatandaşı boyle bir inanca sahip devletin yukselmesi mukadderdir Padişah fermanıyla kira bedellerinin olduğu gibi bırakılması olmaz Zira Padişahın emriyle nameşrU olan şey meşrU olmaz; haram olan nesne helal olmak yokdur Bu hususlarda emri şeri şerif budur Bir turlu dahi değildir Şeri hukumlere vakıf iken onları ketmetmek, Kuran'daki bir ayetin tehdidine maruz kalmaktır diyen Ebussuud lar; Ve kiliseleri ellerinde ola, okuyalar ayinlerince Amma can ve nakus calmayalar Ve kiliselerin alub mescid etmeyem diyen Fatihler ve nihayet Madem ki, onlar raiyyetliği kabul etmişler
3) Devletin devam ve bekasına sebep olan para ve askerin mukemmel oluşudur Osmanlı Devletinin yukselmesine sebep olan para, halktan zorla toplanan para değil, memleketin mamur olmasından ortaya cıkan paradır Bu donemde, Osmanlı parasının kaynakları tamamen şeri vergiler ve meşru gelir kaynaklarıdır; tekalifi orfiyye neredeyse yok gibidir Yıldırım Bayezid , kadıların davacı ve davalılardan aldıkları harcları ruşvet sayarak buna vesile olan kadıları idam etmeye kalkışacak kadar hassastır Asker ise, ehliyetli ve vasıflıdır Cunku tam bir gaza aşkıyla eğitimli askerler yetişmektedir Kanuni devrine kadar, yenicerinin adedi en fazla 1012 bin kadardır
4) Gunumuzde bazı araştırmacıların tenkit ettiği gılman sistemi yani kapıkulu sistemi de, devletin yukseliş sebeplerinin başında gelmektedir Zira tarihde coğu buyuk devletler, kendilerine tabi olan aristokrat beylerin isyanlarıyla yıkılmışlardır Abbasi Devleti kendi elleriyle buyuttukleri aristokrat aileler eliyle; Buyuk Selcuklu Devleti mevali olan Harzemiler eliyle yıkılmışlardır Gunumuzde de devletin hanedanlarla sıkıntıda olduğu ortadadır
5) Osmanlı Devletinin yukselme donemlerinde tam manasıyla hur bir ilmin de onemli etkisi olduğunu ifade etmekte yarar vardır Memleket ve vatan bir vucuda benzer; aklı ve ruhu ilim ve ma'rifettir; cesedi ve bedeni de siyaset ve idaredir Bu iki unsur arasında muvazenenin te'min edildiği donemlerde, daima medeniyet, terakki ve refah gorulmuştur Abbasi Devleti'nin ilk halifeleri, Endulus Emevilerinin başlangıctaki idarecileri ve ilk Osmanlı Padişahları, bu muvazeneyi temin eden en muşahhas misallerdir Fatih Sultan Mehmed'in vezirlik ve kazaskerlik teklifini reddeden, diğer taraftan Fatih'i tekyesine de kabul etmeyen Molla Gurani ; Fatih sarayında ve kendisi de tekye ve medresesinde kaldığı muddetce, bu dengenin korunabileceğinin cok iyi idraki icindedir Bir Osmanlı Kanunnamesinde bu onemli muvazene dusturu şu şekilde ifade edilmektedir: Kadılar, şer'i hukumler i icra edeceklerdir Ancak memleketin nizamı, korunması ve vatandaşın idaresi ile alakalı hususları hukkamı seyf ve siyaset olan vukelayı devlete havale edeceklerdir Bu sebebledir ki, eskiler, devlet adamlarına erbabı seyf , ilim adamlarına ise erbabı kalem demişlerdir
6) Osmanlı Devletini yukselten sebeplerden birisi de vazifelerin, ister ilmiyede, ister seyfiyede ve isterse de kalemiyede olsun, ehil olanlara verilmesidir Medeniyetlerin kurulmasında ve yıkılmasında maharet ile salahatın onemi inkar edilemez Tarihe bakıldığında gorulecektir ki, bu iki vasfı kendinde birleştiren milletler nice medeniyetler kurmuşlar ve daima payidar olmuşlardır Yıkılan butun medeniye t ve devletlerin altında ise, aranırsa mutlaka bu iki vasıftan birinin veya ikisinin yokluğunun yattığı esefle muşahede olunur Maharet , kişinin kendi mesleğinde ehil, uzman ve kabiliyetli olmasıdır Salahat ise, kişinin din ve ahlakca yuksek bir seviyeye ulaşmasıdır Şunu onemle belirtelim ki, salahat ve maharet birbirinden ayrıdır Hamiyet, vatanperverlik, sadakat ve adalet gibi ulvi duygular, salahatın meyvesidir ve o bahcede yetişir İş, san'at, kabiliyet ve benzeri hususlar ise, maharet bahcesinden derlenebilen meyvelerdir Kalb ve vicdanı manevi duygularla bezenmeyen bir insandan hakiki manada hamiyet, sadakat ve adalet beklenilemez Ancak, iş, san'at ve kabiliyet başka şeyler olduğu icin, salih olmayan bir adam guzel cobanlık yapabilir; ayyaş bir adam ayık olduğu zamanlarda iyi saat tamir edebilir Yani bu noktada salahat ayrıdır, maharet ayrı