Son Konu

Osmanlı İmparatorluğu Zamanında Yaptırılan Camiler

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlı İmparatorluğu Zamanında Yaptırılan Camiler osmanlı vaktinde yaptırılan camiler nelerdir isimleri yapılış tarihleri kimler yaptırmış özellikleri resimleri ile ilgili bilgiler burada melekler Ülkemiz lüzum doğal güzellikleri, gerekse kültürel mirasıyla dünya üstünde öne meydana çıkan milletlerin başında kazanç meleklerosmanliimparatorluguzamanindayaptirilancamiler5c54d4ca23cdaalt Asya ve Avrupa'nın bütün birleştiği noktada bulunan ülkemiz, her karışında üstünde yaşanan uygarlıkların izini taşır Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz Osmanlı İmparatorluğu kültürel mirasıdır Osmanlılar zamanında yaptırılan camiler, medreseler, külliyeler bu zamana değin ayakta kalmış en büyük kültürel varlıklarımızdandır Bu varlıklarla ilgili yaptığım minik bir gezimi daha önce fakat yazılarımdan birinde sizlerle paylaşmıştım Bu makalemizde de Osmanlı vaktinde yaptırılan camilerden dile getirmek istiyorum sizlere, buyrun tarihte bir gezintiye çıkalım 1549063361 1549063361 osmanliimparatorluguzamanindayaptirilancamiler5c54d4ca58d1bosmanliimparatorluguzamanindayaptirilancamiler5c54d4ca58d1b osmanliimparatorluguzamanindayaptirilancamiler5c54d4ca58d1b HACI TURHAN MESCİDİ Akkoyunlu Uzun Hasan'ın Tokat'ı yakmasından sonradan Fatih Sultan Mehmet vaktinde Artıkoğullarından Hacı Turhan tarafından 1471 yılında yaptırılmıştır Eski kazancılar içinde bulunan mescit, moloz taştan yapılmıştır MEYDAN CAMİİ Sultan 2 Beyazıt'ın annesi Gülbahar Hatun namına yaptığı cami, kayıtlarda Hatuniye camiiolarak geçer Meydan mahallesinde adını aldığı geniş bir alanda 1474 yılında yaptırılmıştır Tokatta yapılan en hoş Osmanlı eserlerinden biridir Kesme taştan üretilmiş asıl mekan üstünde tek kubbesi, tek minaresi ve altı sütundan oluşan, beş kubbeli son cemaat yeri vardır Eski tarihi kayıtlarda; cami yapımı bittikten daha sonra ufak olduğu görülmüş (Sultan 2 Beyazıt'ın buna kızması üzerine ustaları öldürttüğü söylenti edilir) ve iki yanında birer mescit daha inşa ettirilmiştir, denilmektedir Sonradan yer sarsıntılarına karşı, doğu ve batı yönlerinde yapılan payandalar mimari estetiğini bozmaktadır Ana mekan, revaklar ve minaresindeki rölief süslemeleriyle, zarif ve uyumlu bir mimari yapıya sahiptir Avlunun ortasıda ahşaptan üretilmiş orjinal olmayan bir şadırvan ve yanında Gülbahar hatun medresesi yer alır Tokat'lıların Ali paşanın yapısı, Meydan'ın kapısı dedikleri yakıştırma sebepsiz değildir Meydan caminin Selçuk tarzı stalaktitlerle işlenmiş misket portali ve geçme ağaçtan üretilmiş kapısı birer sanat şaheseridir Ağaç kapıyı çevreleyen sarı ve siyah renkli mermerlerden yapılmış kemerin üzerinde Arapça yazılı kitabe yer almaktadır Camii duvarları, minaresi ve mescitler kireç taşından, tromplu kubbesi tuğladan örülmüştür Son cemaat yerindeki bronz çemberli altı kolon mermerdir Mihrap ve mimberi mermerden yapılmış caminin, iyi aydınlatılmış bir mekanı ve kubbesinde badana süslemeler vardır ALACA MESCİT Rüstem Çelebi mahallesinde Plevne ilkokulunun yanındadır Selçuklu'ların İlhanlı sultanı Gazan Han ile müşterek yönetimleri vaktinde yapılmıştır sonra büyük bir tahribata uğrayan caminin minaresi haricen kalan bölümleri Abdurrahman Bini Ahi Eda'nın adına ithafen Abdüzaziz Bini İbrahim kadar 1505 yılında yaptırılmıştır KAZANCILAR MESCİDİ Sulu sokaktadır (1985 Ağustos ayında belediye tarafından yıktırılan Yağcı Han mescite bitişikti) Kapının çok üzerinde saçağa yakın yerde dairesel bir kitabesi vardır Bu kitabeye kadar yapılış tarihi Yavuz Sultan Selim zamanına rastlamaktadır BAHZAT CAMİİ Tokat'ın en karakteristik yerlerinden biri olan Behzat çarşısında Behzat çayı yanındadır Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fakih oglu Hacı Behzat tarafından 1935 yılında yaptırılmıştır Minik ve kare biçimli olan cami binasına sultan 2 Abdülhamit zamanında (1881) yılında vatandaşların bağışlarıyla ikinci bir kubbe daha yaptırılmıştır Kesme taştan yapılmış güzel bir minaresi olan caminin 1535 tarihli Osmanlı sülüsüyle yazılı kitabesi Öğretmen Behzat'a aittir Diğeri tamir kitabesidir Cami yandaki mezar Hoca Behzat'a aittir ALİ PAŞA CAMİİ Cumhuriyet meydanının güneyinde yükselen cami, Tokat'taki en büyük Osmanlı anıt eseridir Sultan 2 Selim zamanıda Ali Paşa göre 1572 yılında yaptırılmıştır Ali paşa, Kanuni Sultan Süleymanın oglu Şehzade Beyazıdın damadı olduğu söylenirAli Paşanın eşi ve oğlu Mustafa beyin türbeleride cami avlusundadır 16 asır Osmanlı camii mimarisinin özelliklerini taşıyan caminin kare olan esas mekanı üstünde, tek kubbesi ve tek minaresi vardır Tamamı kesme taştan yapılan cami, Cumhuriyet alanında toplu ve büyük bir blok olarak göze çarpar Sekiz kolon üstünde yedi kubbeli son cemaat yeri, avlusunda Ali Paşanın eşi ve oğluna ait iki türbe bulunmaktadır Ana mekanın kıble dıştan kalan öteki üç duvarında ortak mahfiller yer alır Bunların kuzey yönündekiler oda şeklindedirler Kesme taştan kemerli olarak üretilmiş mahfillerin üstteki kısmında kadınlara ait bölümler vardır Kubbe kaidesinde, sekizgen kasnakta ve duvarlarda penceleri olan caminin stalaktitli mihrap ve mimberi sarı ve gök mermerden yapılmıştır 19 asır boyama buket desenleriyle yapılan iç süsleme caminin yapıldığı 16 yüzyıl ile bağdaşmıyor Osmanlı geleneğine kadar, sürgünde olan soylular, yaptırdıkları eserler için yazıt koyamazlardı bu nedenle camide kitabe yoktur Fakat Ali Paşa avluya yaptırdığı türbesine, mezar kitabeleri koydurarak ismini dolambaçlı olarak camiye mülk etmiştir ULU CAMİ Tokat'ın en eski ve ilginç camilerinden biridir Yapılış tarihi olaak geçen H 1090, M 1678 yapılış tarihi değil onarım tarihidir Kitabesinden Çün bu cami oldu ceditifadesi, caminin yenilendiğini gösteriyor Keza iç mekanlarda ve kuzey revaklarında kesme taştan üretilmiş kemerli kolonları ile batı yönündeki son cemaat yerinin devşirme (Bizans) sütunları da caminin çok eski olduğunu göstermektedir Herhangi bir nedenle zarar gören cami Sultan Avcı Mehmet zamanında restore edilmiş ve 1678 tarihli yazıt o vakit takılmıştır Birinci Dünya Savaşında asker iskan edilen sırça sonradan kendi haline terk edilmiş ve yıkılmış olmuştur 1950 yılından itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarım gören cami bugün ibadete açılmıştır Tokat'ta orjinalliğini maksimum koruyan tarihi eserlerden biri olan Yüce cami moloz ve kesme taşlardan yapılmıştır Ahşap kirişli ve çıta süslemelerle kapatılmış mekanının üzeri dört köşe kiremit bir çatıyla örtülülüdür Kesme taştan kibar bir minaresi olan Yüce caminin güney batı köşesine bir kuş evi oyulmuştur Perdahlanmamış kireç taşları üstüne çini görünümü belirlemek için pastel renklerle boyanmış bu Nahif sütun süslemelerin ne vakit yapıldığı bilinmemektedir Kemer ve alınlarında Selçuklu çinilerindeki geçme rumi motifler ve kemer içlerinde birbirine ast minik panolar halinde 16, 17 asır iznik çini desenlerini anımsatan süslemeler yapılmıştır Bunlar Avcı Mehmet tahta çıktığı tarihte yapılan büyük restorasyonda tamamlanmış olabilirler Caminin ilginç yanlarından diğeri de doğu ve batı yönlerindeki revakların, araç gereç ve işçilik bakımından birbirinden öbür olmasıdır TAKYECİLER CAMİİ Diğer camilere kadar değişik mimari üslubu olan Takyeciler camiinin yapıldığı tarihi bilinmiyor Yalnızca güney duvarının bedestene doğru olan köşesinde 1871 tarihli (Sultan Aziz zamanı) bir tamir kitabesi varmış Ama caminin bu tarihten çok evvel yapıldığı anlaşılıyor Camide moloz ve kesme taştan üretilmiş mekan ve kolonlar üstünde dokuz kubbe bulunmaktadır Tokat'ta her döneme ait özellikleri içeren camiler bakmak mümkündür Halen il merkezinde ibadete açık olan 59 cami ve mescitin 39 tanesi Osmanlılar vaktinde yapılmıştır BURSA YÜCE CAMİİ 13951399 yılları arasında Yıldırım Bayezid kadar Bursa'da yaptırılan cami, Bursa'daki mimari eserlerin en büyüğüdür Cami Kapısının üstünde İvaz Paşa'nın adı bulunmaktadır Paye ve sütunlu olan düz çatı ile örülen Selçuklu Camii'lerinin kubbeli düzene çevrilmiş birincil örneklerindendir 56x68 m boyutlarındadır 12 Paye ile, 5 nefe bölünmüştür 20 kubbesi vardır Üzeri açık kubbenin aşağıda bir şadırvan vardır Şadırvanın çevresinde Kur'an okumak için ayrılmış sofalar vardır Üzeri kabartma kıvrık dallarla süslenmiş ve ceviz ağacından yapılmış sekiz köşeli ufak çerçevelerin birleştirilmesiyle meydana gelen mimberin sağ kanadında, yapan ustanın adı (Elhac Mehmed Abdülaziz İbni Dakira) yaılmıştır Ön cephenin iki köşesinde birer minare vardır BURSA YEŞİL CAMİİ 1413 yılında Çelebi Mehmed döneminde başlanan cami, 1424 yılında Sultan II Murad vaktinde tamamlanan cami, ilk dönem Osmanlı mimarisinin kayda değer eserleri aralarında yer alır Planı zıt T şeklinde olup, iç kısmı sekiz bölüme ayrılmıştır Mihrabın bulunduğu kubbeli kıble eyvanıyla ast eyvanlar, ortadaki üzeri kubbeli başlıca mekana açılır Kıble ayvanı orta mekanda dört, bağlı eyvanlarda bir basamak yükseltilmiştir Başlıca mekanın ortasında bir şadırvan yer alır; bunun üstünde kubbede aydınlık feneri bulunmaktadır Üstteki katta besbelli hünkar mahfili, bunun iki tarafında saray daireleri, alt katta erkanı osmaniyeye ait mahfiller vardır Cami'nin ana ünü çini kaplamalarından gelmektedir EDİRNE MURADİYE CAMİİ Sultan II Murad kadar 1435'te yaptırılan Muradiye Camii, birincil atama Osmanlı mimarisinin kayda değer örneklerindendir EDİRNE SELİMİYE CAMİİ Sultan II Selim' in emri üzerine Mimar Sinan kadar Kıbrıs' ın fethiyle elde edilen ganimetlerle eski sarayın baltacılar koğuşunun bulunduğu yerde yapılmıştır 1568 1574 yıllarında tamamlanan Selimiye Camii OsmanlıTürk mimarisinin en büyük eseridir Üçer şerefeli dört minaresi vardır Her minarenin yüksekliği 79,89 m' dir Kubbesi 31,28 m çapında olan Selimiye Camii' nin Harim tarafındaki minarelerin şerefelerine ayrı olarak yollardan çıkılabilmektedir EDİRNE ÜÇ ŞEREFELİ CAMİİ Sultan II Murad tarafından yaptırılmış ve 1447'de tamamlanmıştır Bu caminin ayakları felçli olan Konyalı bir mimar tarafından yaptırıldığı söylenir Bu cami'ye Yeni Cami, Camii Kebir denildiği gibi, millet üç şerefeli büyük minaresinden nedeniyle Üç Şerefeli Camii olarak anmaktadır Cami altı köşeli sütun üstünde bir büyük kubbe ile bu kubbenin iki yanına dördü büyük dördü minik 8 kubbeyle örtülüdür 18 Sütun üzerine dayanan 21 kubbeli revakla çevrilidir Biri 3, biri 2 ve öteki ikisi birer şerefeli edinmek üzere 4 minaresi vardır EYÜP SULTAN CAMİİ İstanbul'da Haliç'in kuzey ucunda Eyüp semtinde bulunmaktadır İslamiyet'i birincil kabul edenlerden ve Arapların İstanbul'u kuşatması esnasında şehit olan Hz Eyyubu ElEnsari'nin gömüldüğü yerdedir Fatih Sultan Mehmed'in emri ile buraya bir türbe, yanına da bir cami yapıldı 1458 yılında yapılan ilk cami mahvolmuş, bugünkü caminin ilk örneği olan yapı Sultan Üçüncü Selim vaktinde 17981800 yıllarında Uzun Hüseyin Efendi göre yaptırılmıştı Cami son defa Sultan İkinci Mahmud vaktinde tamir ettirildi 1822 yılında deniz tarafına rastlayan minareye yıldırım us, minarelerin üst şerefelerine kadar olan kısmı her yerde yaptırıldı Cami, planı bakımından sekiz payeli camiler grubuna girer Eyüp Sultan Camii'nin çevre duvarı içinde bulunan HzEyyubu El Ensari'ye ait türbe 1458 yılında yaptırıldı Sultan Birinci Ahmed ve Sultan İkinci Mahmud dönemlerinde tamir gören türbe 16yy'dan itibaren çinilerle süslendi Türbedeki gümüş şebeke ve şamdanlar son devirlere ait olmakla beraber sandukanın but ucundaki kuyunun kabrin keşfi esnasında yer alan pınar olduğu ileri sürülür Eyüp Sultan Türbesi yüz yıllar boyu İslam aleminin ziyaret yeri olmuştur FATİH CAMİİ Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmed göre Fatih semtinde yaptırıldı Bizans devrinde, caminin yapıldığı yerin yakınlarında Havariyun kilisesi vardı Fatih Camii'nin, bu kilisenin yıkıntılarından faydalanarak yapıldığı sanılmaktadır Cümle kapısının iki yanına ve üstünde bulunan Arapça kitabeye tarafından yapımına 1467 yılında başlanan Fatih Camii, 1470 yılında tamamlanabildi Mimarı, Sinaüddin Yusuf bin Abdullah'tır Cami, plan olarak anıtsal bir biçimde yapılmıştır Merkezi kubbe, iki fil ayağı ile iki sütun üzerine oturtulmuştur Fatih Camii, 1766 yılında yaşanan bir depremden dolayı enkaz haline geldiği için Sultan Üçüncü Mustafa, 1767 ve 1771 yılları aralarında camiyi Mimar Mehmed Tahir Ağa'ya tamir ettirdi Caminin birincil inşasından bugün yalnızca şadırvan avlusunun üç duvarı, şadırvan, tac kapı, mihrap, birinci şerefeye değin minareler ve çevre duvarının bir kısmı kalmıştır Şadırvan avlusunda, kıble duvarına paralel olan revak diğer üç yönden daha yüksektir Kubbelerin dış kasnakları sekiz köşelidir ve kemerlere oturur Kemerler genel olarak kırmızı taş ve beyaz mermerlerle işlenmiş, yalnız mihverdekilere yeşil taş kullanılmıştır Daha Alçak ve üstteki pencerelerin etrafı geniş silmelerle çevrelenmiştir Söveler mermerdendir ve gayet geniş, kuvvetli silmelerle belirtilmiştir Demir parmaklıklar, kalın demirden ve topuzludur Revak sütunlarının sekizi yeşil Eğriboz, ikisi pembe, ikisi esmer granitten, son cemaat yerindekilerin bazıları ise darı granitindendir Başlıklar tamamen mermerden ve hepsi istalaktitlidir Kaideler de mermerdir Avlunun biri kıblede, ikisi yanda üç kapısı vardır Şadırvan sekiz köşelidir Mihrabın yaşmağı istalaktitlidir Hücre köşeleri yeşil direkli, kum saatleri ile süslü ve üstü kibar bir taçla biter Yaşmağın üstünde tek satırlık bir ayet vardır On iki dilimli olan minare, cami ile büyük bir ahenkle birleşmiştir Çinili levhalar son cemaat duvarının sağ ve solundaki pencere aynalarındadır Fatih Camii'nin ilk yapımında, cami alanını genişletmek için duvarlar ve iki ayak üstüne bir kubbe oturtulmuş ve bunun da önüne bir yarım kubbe ek edilmiştir Bu Vesile Ile 26 m çapındaki kubbe bir yüzyıl boyunca en büyük kubbe niteliğini korumuştur Caminin ikinci kere yapılışında payandalı camiler planı uygulanarak küçük kubbeli sivri bir bina meydan getirilmiştir Şimdiki durumda, merkezi kubbe dört fil yağına oturmakta ve bunu dört apsis çevrelemektedir Yarım kubbelerin etrafında ikinci derecede yarım ve bütün kubbeler, mahfildeki ve dıştaki abdest musluklarının önündeki galerileri örtmektedir Mihrabın sol göre, türbe yanından geniş bir rampa ile girilen Hünkar mahfili ve odalar bulunmaktadır Minarelerin taş külahları 19yy sonunda yapılmıştır Mimar Mehmed Tahir Ağa camiyi tamir ettiği sırada eski camiden kalan klasik parçalarla her tarafta yaptığı barok parçaları iyi bir şekilde birleştirdi Caminin alçı pencereleri son devirlerde yıkılmış olduğundan normal çerçevelerle değiştirildi Avlu kapısının yan yangın havuzu Sultan İkinci Mahmud tarafından 1825 yılında yaptırıldı Caminin geniş bir dış avlusu vardı Bunun tabhaneye meydana çıkan kapısı eski camiden kalmıştır HACI ÖZBEK CAMİİ 1334 yılında İznik'te inşa edilen Hacı Özbek Camii'nin diğer bir adı da Çarşı Mescididir Caminin tek kubbesi üç kemerli ve üzeri tonozla örtülü son cemaat yeri vardır Kubbe tuğladan, duvarlı moloz arasına tuğla hatıl işlenerek yapılmıştır Daha Aşağı kattaki pencereler tuğladan örülü ve sivri kemerlidir Kasnak pencereleri ise ahşap lentoludur LEFKOŞE SELİMİYE CAMİİ 1209'da yapımında başlanan katedral, dağıtılmış istilacıların yağmalarına uğrmaış ve 1571'de Kıbrıs'ın en büyük camisine dönüştürülmüştür Caminin adı, Kıbrıs'ın fethi esnasında padişah olan II Selim'in anısına 1954'te Selimiye olarak değiştirilmiştir NURİ OSMANİYE CAMİİ 1748 yılında I Mahmud zamanında yapımına başlanan ve II Osman zamanında (1755) yapımı tamamlanan, Mustafa Ağa göre İstanbul'daki Nuri Osmaniye semtine yapılan camii Su kaynağının üzerine yapıldığından dolayı tabanı kemerlerle desteklenmiştir Bir dış avlusu, bir de iç avlusu vardır İç avlunun, ikisi yanlarda, biri besbelli edinmek üzere üç kapısı vardır İç avlu, biri besbelli, dördü yanlarda olmak üzere dokuz kubbeyle örtülmüştür Şerefelerin altı, yatay şeritler şeklindedir Minare külahları taştandır tekrar tekrar beş sıraya dizilmiş 174 adet penceresi vardır Bu pencerelerin kemerleri daire kavisli ve dilimlidir Kubbede, dördü sağır edinmek üzere 32 pencere vardır Mihrabın sağında ve solunda mermerden bir mimber vardır Sahnın iç duvarları iki sıra halinde kalın ve çıkıntılı kornişlerle üçe ayrılır Mermere oyulmuş olan Fatiha Suresi, mihrabın sağından başlayarak tüm sahnı dolaşır ŞAM SULTAN SELİM CAMİİ I Selim göre 1516'da Şam'da yaptırılan camidir Cami pandandiflere dayalı bir kubbeyle örtülüdür Önünde üç kemerli ve minik kubbeyle kapatılmış bir son cemaat yeri ve bunun çevresinde üç yanlamasına sütunlara dayanan önde yedi, yanlarda üçer kemerli, eğimli bir çatı ile örtülü revak bulunmaktadır Caminin kuzeybatı ve kuzeydoğu köşelerinde iki ince minare yer alır Ön tarafta bulunan avlunun sağında ve solunda almak üzere semer kemerli onikişer ufak kubbeyle örtülü revaklara açılan altışar hücreli bulunmaktadır Ayrıca batıda minik bir mescit bulunmaktadır SULTANAHMED CAMİİ İstanbul'da bugünkü Sultanahmet semtinde Sultan I Ahmed göre yaptırılan cami; medrese, darülkurra, sıbyan mektebi, türbe, arasta, dükkanlar, hamam, darüşşifa, imaret ve üç sebilden oluşmaktadır 16091620 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmed Ağa göre yapılmıştır Duvarlarla cepheli bir dış avlunun içinde yer alan cami, her ikiside kareye yakın planlı bir ibadet mekanı ile bir şadırvan avlusundan oluşur İbadet mekanını örten yirmiki metre çapındaki ortak kubbe dört yandan yarım kubblerle çevrilmiş, boş kalan dört köşeye de birer ufak kubbe getirilerek tam bir merkezi plan şeması oluşturulmuştur Büyük kubbeyi tyaşıyan kemerlerin oluşturduğu daire kesitli dört filayağı dilimli yapılarak kalınlık etkisinin azaltılmasına çalışılmıştır Kubbeye geçiş büyük pandantiflerle sağlanmıştır Caminin duvarları, ikinci pencere sırasına değin mavi rengin başat olduğu çinilerle kaplıdır Duvarların ve filayaklarının yarıdan yukarısı, kemelerin, pandantiflerin, yarım kubbelerin ve büyük kubbenin içi yine mavi ağırlıklı kalem işleri ile bezenmiştir Bu yüzden cami, özellikle Avrupalılar arasında Mavi Camii olarak bilinir Dört yanı revaklı şadırvan avlusunun dış avluya bakan iki tabi duvarıyla, caminin iki katlı revaklarla zenginleştirilmiş ast duvarlarının üzerinde, zemin hizasında abdest muslukları sıralanmıştır İkisi iç avlunun dış köşelerinde, dördü de cami kütlesinin köşelerinde yer alan minarelerin ilk ikisi ikişer öbürleri üçer şerefelidir Dış avluda, caminin güneydoğu köşesinde bulunan ve bir rampa ile çıkılan Hünkar Kasrı bu uygulamanın birincil örneğidir burası bugün Halı Müzesi olarak kullanılmaktadır Caminin bodrumunda da Kilim ve Düz Yaygılar Müzesi açılmıştır Sultan I Ahmed ile oğullarının ve annesinin türbesi burada bulunmaktadır ÜSKÜDAR SELİMİYE CAMİİ İstanbul Üsküdar'da 1801 yılında III Selim kadar yaptırılan cami Dikdörtgen geniş bir avlunun içinde yer alır Kuzey, güney, doğu ve batıdan birer girişi vardır Esas girişi batıdan olup, buaray on basamaklı bir merenden çıkılır Asıl mekanın üzerini örten kubbe tuğla ile örtülmüştür ve üzeri kurşun kaplıdır Batı cephesinde iki katlı hünkar daireleri vardır Mermer sütunlar üstüne oturan bu dairelerden sağdaki Padişahın namaz kılması, soldaki ise dinlenmesi ve ziyaretçileri kabul etmesi için ayrılmıştır Selimiye camii süsleme bakımından epeyce zengindir Kubbe, kalem işi süsleme, kubbe göbeği ayetlerle bezelidir YENİ CAMİİ Sultan III Mehmed tarafından temelleri atılmış, Sultan II Murad kadar 1447'de tamamlanmıştır Yeni Cami'ye, Camii Kebir denildiği gibi insanlar aralarında Üçüncü Şerefeli Cami olarak anılmaktadır En önemli Türk eserleri arasında yer alan Yeni Cami'nin felçli bir Konyalı mimar tarafından yaptırıldığı söylenir Cami altı dikili taş üstünde büyük bir kubbe ile bunun iki yanına dördü büyük, dördü ufak 8 kubbeyle örtülüdür 18 kolon üzerine dayanan 21 kubbeli revakla çevrilidir ve dört minaresi vardır ; biri üç, biri iki, diğer ikisi ise birer şerefelidir (Üç şerefeli minarenin yüksekliği : 67,62 metredir)  
 
Üst Alt