Son Konu

Osmanlı'da Harem

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlı'da Harem osmanlıda harem teşkilatı osmanlı hareminde en yüksek mertebe iki haremin hizmetçisi osmanlıda harem hayatı osmanlı dairesi Soru: Batılı bir kısım yazarların Harem’le ilgili kitapları hakkında neler söylenebilir?Bunlar gerçekleri yansıtıyor mu? Batılı bir kısım yazarların Hare’le ilgili kitapları , erotik romanlar gibidir ve iyice gerçek dışı olan sahnelerle doludurBurada Kitaplarda oysa düş mahsulü iftiraları bir bir ele almamız fazlaca uzun süreceğinden bu mesele ile ile ilgili 1960’lı yıllarda Harem’in restorasyonunda görevli bir Fransız tarihçisi olan Robert Anhegger’i kulak vermek gerekiyor: “ Harem’in Avrupalıların yüzyıllarca yazıp çizdiği ile hiç bir alakası olamdığını farkettimHarem padişahın dilediği kadınla yatması için düzenlenmiş bir kurum değilMimarisi bile vuna uygun yok Padişahın cariyeleri görebilmesi ve aralarından birini seçebilmesi muhtemel değilKapılar daireler geçişler buna göre planlanmamışCariyeler 25 kişilik koğuşlarda kalıyor,üstteki katta yatan kalfaların sıkı denetimi söz konusuPadişahın annesi kendi bölümünde, padişahın kadınları ayrı bölümde, padişah ise kendi dairesinde Padişahın kadınını annesi seçip oğluna sunuyorPadişahın kalkıpcariyeler bölümüne geçebilmesi için kuş olup uçması lazımHarem bir üniversite gibi düşünülmüş Cariyeler ise öğrencilerBurada yaşayanların bir dakikası bile manâsız geçirilmiyor aralıksız bir eğitim biçki, nakış,müzik,Cariyeler esir değil,hele cinsel esir hiç değil, bence doğru deyim cariyenin padişahın evlatlığı olduğudur Soru: Saray’daki cariyelerin hepsi Padişahların hanımları mıydı? Yoksa görevleri nelerdir? Osmanlı padişahları, harem dairesinde istihdam ettirdikleri veya aile hayatı yaşadıkları cariyelerle şeri şerifin hükümlerini aynen başvuru formu etmişlerdir Saray’daki cariyelerin sayıca artması Fatih zamanına rastgelir Nasıl devşirilen erkekler, Enderun Mektebinde nezaket edilerek Osmanlı devleti’nin askeri ve idari üstteki makamlarına çoğalma imkanı elde etmişlerse, Harem Mektebine alınan cariyelerde zekalarına, ahlaklarına ve güzelliklerine göre evvela haremin hizmetçisi statüsündeki grubu olan cariye, kalfa ve ustalar makamlarına ve daha sonra da Padişahlar göre seçilmeleri halinde (Bu seçim yukarıda da bahsettiğimiz gibi padişahın anneleri tarfından oluyor, padişah ise yalnızca nihyi kararı veriyordu) Padişah ile karıkoca hayatı yaşayan favori, ikbal ve Bayan Efendi ve sonuç olarak Valide Sultan payelerine kadar artma imkanları vardı O halde Harem Mektebinde yetişen cariyeleri iki gruba ayırabiliriz; Birinci grub, belli başlı haremin ve padişah ailesinin hizmetini görebilen cariyelerHaremde azen ayıları 400500’ e ulaşan cariyelerin % 90’ ı bu gruba girerBunların Padişah ve ailesinin hizmetlerini görme haricen padişahla aile hayayı yaşamaları mevzubahis değildirBunlar kendi aralarında seviyelerine göre 1Acemiler, 2Cariyeler, 3Kalfalar, 4Ustalar edinmek üzre 4 gruba ayrılılardıBunlar günümüzde bir fazla insanın evlerinde paralı çalışan hizmetçiler statüsünde idi, Lakin bekar olduklarından her an padişahın annnelerince seçilip 2 gruba girme imkanları vardıAyrıca bunlar istedikleri herhangi biriylede evlenebiliyorlardı, bu nedenle çırağ edilme adı aşağıda evlendirilip haremden çıkarılıyorlardı İkinci grub, ise padişahın ailesi idi fakat padişah katiyen 4 kadından fazlası ile aile hayayı yaşamamış, ara sıra boşadıkları olmuşsada padişahlar içinde 8 den artı kadınla aile hayatı yaşayanı çıkmamıştırLakin biraz evvel de dediğimiz gibi padişahın aynı anda nikahlı bulunduğu yani aile hayatı yaşadığı kadın ayısı dörttü Dr Talha uğurluel 2 Harem Nedir? Harem lûgatte korunan, mukaddes ve muhterem yer anlamına kazanç Ev, konak ve saraylarda genelde iç avluya bakacak bir şekilde planlanan, kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan rahatça jurnal hayatlarını sürdürdükleri kısımdır Burada yaşayan kadınlara da harem deniyor olması, İslamiyet'in bu bölümlere, özellikle hane kadınlarıyla belirtilmiş bir kan bağı haricen kalan erkeklerin (nâmahrem) girişini yasaklamasından kaynaklanır Osmanlı devlet teşkilâtında haremi hümâyûn tabiri hem haremi keza de enderunu içine alır Enderun padişah, saray ve devlet hizmetinde bulunacak erkeklerin, harem ise ikametgâh görevinin yanında kadınların yetiştirilmesi için bir eğitim müessesesidir Bu bakımdan hareme yüksek dereceli kadınlar akademisi de denilebilir Burada en daha aşağı kademe olan cariyelikten ustalığa kadar bir terfi sistemi bulunmaktadır Haremin bu son derece çarpıcı ve alımlı yönü ne yazık oysa, daima geri plana itilmiş ve yeterince değerlendirilmemiştir Buna karşılık harem hayatının gizliliği ve mahremiyeti herkese malum olduğu halde bilhassa batılı yazarlar göre hiç bilinmeyeni en aşina kısmıymış gibi harem hakkında anlatılanlar kolay ilişkiler üstüne kurulmuştur Buradaki bilgilerle senaryolanan çeşitli film, roman ve tiyatrolarda da maalesef çok geniş bir teşkilata sahip bulunan haremin belli başlı fonksiyonu göz ardı edilmiş ya da maksatlı olarak unutturulmaya çalışılmıştır Fakat son yıllarda harem üzerine yapılan yerli ve yabancı bilim adamlarının yaptıkları incelemeler Osmanlı sarayının harem bölümünün padişahın evi ikametgâhı olmasının yanısıra dünyada eşi sözde görülmeyen bir mektep hüviyetinde olduğunu gözler önüne sermektedir Haremi Hümayun hakkında on takvim yorucu bir mesai sonunda kayıtlar belgelerine dayalı bir doktora tezi hazırlayan Amerikalı uzman Leslie Peirce Biz batılılar İslam toplumunda cinselliği takıntı haline getirmek gibi eski lakin güçlü bir geleneğim mirasçılarıyız Harem, müslüman cinsel duyarlılığı üstüne kurulu Batı efsanelerinin kuşkusuz en yaygın simgesidirdedikten daha sonra haremin maksat ve teşkilatı hakkında verdiği bilgiler aleyhteki iddialara en güzel cevaptır Hanedan ailesi üyeleri için harem bir ikametgâhtı Sultan ailesinin hizmetkârları için ise bir eğitim kurumu diye tasvir olunabilir Genç kadınlar sadece padişaha yerinde cariyeler ve annesiyle diğer ileri gelen harem kadınlarına nedimler temin etmek amacıyla yok, bununla birlikte askerîidarî hiyerarşinin tepesine yakın erkekler için yerinde benzer sağlama amacıyla eğitilirlerdi Enderun, saray içinde padişaha bireysel hizmet yoluyla erkekleri nasıl saray dışarıya hanedana hizmet hazırlıyorsa, harem de kadınları padişah ve annesine bireysel hizmet aracılığıyla dış dünyadaki rollerini almaya hazırlıyordu Azat edilerek enderun mezunları ya da diğer görevlilerle evlendirilen bu kadınların payına da kocalarının oluşturduğu erkek hanelerini (selamlık) tamamlayan haremler meydana getirmek düşerdi Sultan hanesinin kurduğu teşkilat ve eğitim kalıbı bu köle evlilikleri vasıtasıyla çoğaltılarak Osmanlı yönetici sınıfının sosyal ve politik temelini oluşturuyordu Saray eğitim sisteminin hem erkek keza de kadınlar için esas hedeflerinden biri hükümran hanedana sadakatin aşılanmasıydı İmparatorluk elitini sarmalayan bağları erkekler kadar kadınlar da sürdüğü için elitin sadakatinin odağında yalnızca padişahın kendisi yok, aynı zamanda sultan hanesinin kadınları, yani bir tam olarak haneden ailesi vardı Yeniden 17 yüzyıl bir takım batılı yazarlardan haremin gizliliğinin yaznısıra harem hakkında konuşamların da fanteziler üretmekten diğer bir şey yapmadıklarını gözlemlemek mümkündür Sarayın, ikinci avluya girmelerine müsade verilen yabancıların gidebildiği kadarını gördüm İçeriyi görmedim Fakat hükümdarlarına karşısında huşu duyduklarını bildiren olağanüstü bir sükunet ve saygı içindeki sonsuz bir görevliler ve hizmetkârlar kalabalığı ile karşılaştım(Henry Blunt, A Voyage into the Levant, 163 Kadınlar dairesine ilişkin bir bölümü buraya, okuyucuya bu daireyi iyi bilmenin imkânsızlığını anlatabilmek için dahil ediyorum Buraya erkeklerin girmesi yasaktır ve bu yasak Hristiyan manastırındakinden çok daha büyük bir özenle uygulanır Sultanın aşk hayatının niteliği gizli tutulur Bunun üstüne konuşmayacağım ve bu konu hakkında hiç bir bilgi edinemedim Bu konuda fantezi hazırlamak basit fakat doğru bir şeyler söylemek alabildiğine güçtür(JeanBaptiste Tavernier Nottvelle Relation de l'interieur du serrail de Grand Seigneur, 1675) Kardeşim, Osmanlı imparatorlarının sarayı konusundaki merakını herkesten basit giderebilirim Çünkü yirmi yıldan fazla bir süredir bu sarayın içine kapalı kalmış biri olarak güzelliklerini, hayat tarzını, disiplinini gözlemleme zamanım oldu Farklı Alanlara Yönlendirilmiş tanıdık olmayan gezginlerin bir kısmı dilimize de çevrilmiş olan bir fazla harika tasvirine inanılacak olursa b sarayın büyülü bir yer olmadığını düş etmemek güçtür Fakat sarayın ana güzelliği içinde gözlenen düzende ve burada yaşamış zinde kişilerin hizmetine bakacak olanların eğitiminde yatar(François Petis de la Croix, Ett General de l'Empire Ottoman, 1695) Osmanlı Sarayı'nın harem bölümünde kimler yaşadı? Vazifeleri nelerdi? Nelere sebep oldular? Acı ve tatlı hatıraları ve tarihi gerçekleriyle bir yazı dizisi3 Osmanlı’da Harem’in Hakiki Yüzü Bir ülkede yer sarsıntısı sözkonusu olursa jeologlar, hastalıklar sözkonusu olursa doktorlar, savaş sözkonusu olursa siyasiler ve askerler konuşurlar Bu bizim ülkemizde de böyledir Ama bizde iki konu vardır oysa bunlar üzerinde cümbür cemaat konumuna, birikimine, eğitimine bakmadan bundan başka de allame edasıyla konuşur Bu konulardan bir adam başına dindir diğeri tarih Tarihle ilgili bir şeyler laf konusu olduğunda siyasetçi konuşur, gazeteci konuşur, televizyoncu konuşur vs Bir Allah kulunun aklına da bu işin profosörleri bulup konuşturmak gelmez Ya Da kazanç de, onların söyleyecekleri işlerine gelmez Tarih deyince her zaman revaçta olan konulardan bir parça başına de Osmanlı ve haremidir Bunu içoğlanları takip eder Arkasında valide sultanlar, kadınlar saltanatı, devşirmeler vs böyle gider İlim ahlakına sahip bir tarihçinin Osmanlı haremi konusunda söyleyeceği şeyler çok azdır Çünkü elinde bu konuyla ilgili yeterli evrak, döküman vs yoktur Kalın duvarlarla çevrili harem binası, etrafındaki harem ağalarına ait binalar ve diğer ocakların daireleriyle hemen hemen ulaşılması imkansız bir kale gibidir İçinde değil, etrafındaki kendilerine ait binalarda yaşayan, zorunlu hallerde Haremin içine girmeleri gerektiğinde salavatı şerife getirerek dolaştıkları bir ortamdır Her odanın kapısının girişinde, duvarlarında ayetler, hadisler, dualar yer alan bir mekandır Harem Gerekli hallerde ancak harem ağalarına ve tabiplere açılan bu mekana yabancı seyyahların, tarihçilerin nasıl girip, orada adeta gezmiş dolaşmıs gibi haremi anlatışlarına şaşmamak elde yok Kaldı oysa bizimkilerin en çok başlıca aldıkları, kullandıkları kaynaklarda, ilmi otoritelerce yüzlerce kez tenkid edilmis, çürütülmüş bu batı tarihçilerinin kitaplarıdır I Ahmed döneminde saraya çaktırmadan girdiğini iddia eden Venedik elçisi Ottavinano, fakat Revan Kasrı’nın önündeki havuza kadar olan yerleri görebildiğini söyledikten sonradan padişahın odasındaki cariyesiyle nasıl ilişki kurduğunu detaylarıyla anlatmakta ve halk da bu anlatıma değerinde vererek kaynak gösterirken yapılan ilmi ahlaksızlığa çanak tutmaktalar 18 yüzyılda bile ama yazlık sarayların abes haremlerini gezebilen batılı birkaç yazar, nedense göremedikleri kısmı hayalleriyle doldurmayı denemişlerdi Havuzu gördüler ama havuz sefalarını kendileri uydurdular sonra da uydurduklarının resmini çizdiler Hata yaptıklarını olur ya de hiç bir vakit düşünmediler çünkü kendi kırallarının kadınları ile yaşantıları öyleydi Birlikte oldukları düzinelerce kadının güya çıplak resim ve heykelleri ile saraylarının duvarlarını süsleyen bir zihniyetin Osmanlı hükümdarlarındaki nezaket kavramını anlayabilmelerini zaten beklemiyoruz Lakin anlayamadığımız, bizim bize bunu nasıl yapabildiğimiz Yıllardan Beri Topkapı sarayını gezdiren rehberlerin turistlere Harem’in duvarlarında yazılmış Arapça metinleri göstererek bunların padişahların cariyeleri için yazdıkları aşk şiirleri olduğunu söylemelerini, ellerindeki broşürlerde de böyle yazmasını hangi düşünceyle açıklama yapmak gerek bilemiyoruz Zira bu Arapça metinlerin tamamı Kur’lahza ayetlerinden ve dualardan başka bir şey yok Hükümdarların çıplak cariyelerin danslarını seyrettiği idda edilen Hünkar Sofası Daire’sinin duvarlarında Bakara Suresi 257 ayetinden itibaren yedi ayet yazılıdır fakat bir ayetin meali aynen şöyledir: “Allah kendisine hükümranlık verdi diye (şımarıp azarak) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Sanki neredeyse Osmanlı hükümdarı bu ayetle gerçek hükümdarın kim olduğunu, hükümdarım diye şımarıp azdığı taktirde Nemrutlaşabileceği ihtimalini, hergün bilinç altına kazıyor, iman edenlerin karlı bir konumda, Nemrut gibi imansızların ise ne derece zararda olduğunu görüyor ve okuyordu Içten! Bu sofada padişah eşleri, çocukları, kızları, validesi ile birlikte oturur ve helal dairesinde (yani kimseyi huzurunda yarı çıplak oynatmadan) sazlar çalınıp ilahiler söylenip eğlenilirdi Oysa bugünkü insanların gösteri kavramından anladıkları şey otomatikman Osmanlı padişahının da pek eğlenmiş olması gerektiğini düşündürtüyordu onlara Onlar bunları yaptıklarına dair (yani hamam havuz sefaları, benzeri çıplak cariyelerin dans etmesi gibi) doküman bırakmayınca bizimkiler hayallerini evrakvesikakaynak haline getirdiler Pek ya; bir erkeğin elinin aşağıda 300500 cariye olur da nasıl bunlarla gününü gün etmez ancak Hele hele 36 Osmanlı padişahının içinden 15 tanesinin sadece bir veya iki kadınla birlikte olduğu diğerlerinin de en fazla yedi sekiz kadınla aile hayatı yaşadığı belgelerle gözlerine soksanız bu sefer de pişkin pişkin sırıtıp Osmanlı padişahlarının erkekliklerini sorgulamaya kalkacaklar Hemencecik şunu da belirtelim; şu lahza tek eşli (ama çok metresli) evlilik sisteminin içindeki millet olarak, Osmanlı padişahının birlikte olduğu 78 bayan bile bize çok abartılı gelecektir Fakat unutmamak gerekir fakat Osmanlı’nın yaşadığı dönemde tıpatıp dünyanın her uygun olduğu gibi bir kralın hoş kölesini istediği gibi kulllanması ve bunların sayısının yirmiye otuza çıkması normaldi pek normaldi fakat krallar bu kadınlarının heykellerini yaptırıp saraylarının yüksek duvarları üstüne herkesin görebileceği şekilde koydurabiliyorlar veya yüzlerce genç ve hoş kadınla hamam sefası yapabiliyorlardı Bizim haremi sorguladığımız gibi Avrupalılar kendi krallarının bu hallerini asla sorgulamadılar Tarihlerinin yaşanmış bir gerçekliği olarak tarihlerinde bıraktılar Fakat biz, asla yaşanmamış sahneleri alıp, içten gibi kabul edip, kendi kendimize duyduğumuz saygıyı ve özgüveni aramızdan kaldırdık 1909 yılına kadar Harem Dairesi’ne padişahtan diğer, ancak zorunluluk halinde Harem Ağaları ve doktorlar girebiliyorlardı Son onüç yıllık dönem ise Haremi görenlerin hatıratlarında oldukça net bir biçimde anlatılıyor Eyvah fakat (!) orada bile havuz – hamam sefaları değil Peki o vakit “Bu Harem nasıl bir yer? denilebilir Kısa ve net bir yanıt verelim: Tek idarecisinin Valide Sultan olduğu (yani padişahın annesi) kendisine ait, padişahın bile bozamadığı fazla belirli ve katı kuralları yer alan yüzlerce genç kızın, dönemin ilim anlayışına göre en iyi eğitimi aldığı, nihayetinde de devletin kayda değer kademesindeki görevlilerle evlendirilerek teliyleduvağıyleçeyizi ile gönderildiği bir bayanlar mektebidir Evet, bütün anlamıyla böyledir Çünkü saraya farklı alanlara yönlendirilmiş yollarla (esir alınarak veya satın alınarak) alınan bayan köleler yani cariyeler “Deneyimsiz statüsü ile saraya girerler Bunların padişahla görüşebilmesi olası değildir Öncelikle padişahla karşılaşabilecek, konuşabilecek bir eğitime alt tutulmaları gerekmektedir Eğer bunların içinden gerek zekası, lüzum güzelliği ve kabiliyetleri ile dikkati çeken birisi olursa bunlar daha özel bir eğitime tâbi tutulurlar fakat saraydaki 500600 cariyenin ancak %10’u bu guruba girebilir Bu %10’un içinden onları yetiştiren kalfalar ve Valide sultanın dikkatini çekebilenler fakat, has odalık olabilir ama bunlar padişahın özel hizmetlisi konumundadır Eğer Has Odalık olarak ayrılan cariyeler padişahın dikkatini çekmeyi başarabilirlerse, yani padişahla karıkoca hayatı yaşarsa ikbal mertebesine yükselir Çoğunlukla de ikballer padişahın çocuğunu doğurduğunda Kadın Efendi olurlardı Bunun bir üstteki mertebesi Bayan Efendinin Valide sultan olmasıdır ama o da oysa doğurduğu çocuk tahta çıkarsa mümkündür Özetle bütün kıyamet 600 cariyenin içinden benzer anda sayıları dördü beşi geçmeyen Kadın Efendi ve İkballer yüzünden kopmakta Şunu da belirtelim fakat, Osmanlı padişahı dileseydi o dönemde dünyanın her uygun olduğu gibi bu 500600 cariyeyi önünde resmi geçit yaptırıp içlerinden dilediğini de seçebilirdi Bunu yapabilecek siyasal otoriteye de, cariye köle konumunda olduğu için dinsel özgürlüğe sahipti Ancak o hareme girerken içeriye haber verilir ve onun geçeceği yol üzerindeki bütün dairelerin kapıları kapatılır, rastlantı sonucu bir cariye padişahla karşılaşacak olursa yaptığı terbiyesizlik sayılır ve o cariye cezalandırılırdı Pek oysa kitaplar, bu “tesadüfen karşılaşmalara sabır edemeyen padişahların yüksek ökçeli takunyalar yaptırıp Harem’in içinde iken bunlarla dolaştığını yazdı Geldiği anlaşılsın ve yolunun üzerinden çekilsinler diye Cariyeleri bırakın, çıktığı seferde nikahlı karısını bulunduğu şehre getirtmeyi unuttuğu için karısının sitem dolu mektuplarını bölge padişahları yazdı evraklar vesikaları Koca Sultan’ın sitem dolu mektuba cevabı ise; “Varın söyleyin Hafsa Sultan’a: Biz gaza kılıcını kuşanmışız Gayrısından başkasını gözümüz görmez olacakdı Buraya hatıralarına ve mahremiyetlerine hürmetsizlik olmasın diye isimlerini yazmayacağımız bir hükümdarımızın gözdesi ile aralarında geçenleri de edinmek durumunda kalacağız Zira köle bile olsa, rızası olmadan padişah ile karıkoca hayatı yaşamadıklarının pratik olarak delili gibidir bu hatıra Koca Sultan’ın aziz ruhundan özür dileyerek; Kızı anlatır padişahımızın: “ kumraldı, ela gözlü idi, 23 yaşında kadardı Gayet de iyi tahsil görmüş, son derece zarifti Daha saraya intisab ettiği (girdiği) günden itibaren babam kendisinden o kadar hoşlanmıştı Bundan Böyle, tekrar tekrar onu yanına gezdiriyor, kendisi ile uzun uzun, tatlı tatlı konuşuyordu Ama tüm bu “iltifatı şahaneye rağmen elâ gözlü dünya güzeli, hükümdarın bir takım arzularına “evet demiyordu Onun bu şiddetli mukavemeti babamın kendisine karşısında alâkasını daha ziyade arttırıyordu Bu hal böyle bütün beş yıl devam etti Elâ gözlü güzelde hiç bir değişim yoktu Bir bayram günü, fazla güzel görünen kız padişahın huzuruna girer tebrikini yapar Hünkar “Hâlâ inadında devam mısın? diye sorar Genç kız gözlerini yere indirip susar Bunun üzerine Hakan “ Hem sen bugün ne değin güzelsin! der Genç kızın bu iltifata cevabı şu olur: “Efendimiz!! Ömrüm epeyce size canımı feda etmeye her zaman hazırlanmış olacağım Yanınızdan ayrılmam Lakin tüm dünyayı bağışlasanız asla hareminiz olmam! Çünkü kocam olacak erkeğin yalnız ve yalnız bir karısı, yani ayrıntılarıyla bana ait olmasını isterim, huysuz halde kimse ile evlenmem Güzelden ümidini kesen Hükümdar ona bir konak alır, içini donatır 45 Yasında gayet dindar bir kıranta (oturaklı, gösterişli, rahat, orta yaşlı) zatla evlendirir Kocasının tek eşi olarak hayatını devam ettirir Binyediyüzlü yılların başında İstanbul’a gelen İngiltere Büyükelçisi’nin eşi Lady Montague’nin hatıraları batılıların öyle hoşuna gitmedi Hareme girebilen Lady’nin yazdıkları daha önceki ve sonraki batılıların yazdıklarına ters düştüğü için, gerek o dönemde, gerekse sonradan Lady Montague’yi yalancılıkla itham eden o kadar fazla yazar çıkacaktı O’nun ülkesi olan İngiltere’de üstelik de 1800’lü yıllarda, evli bir erkek çok rahatlıkla karısını gazeteye “ihtiyaçtan satılık ev hanımı ilanı vererek satabildiği için, Osmanlının saraya giren bayan köleye ücret bağlamasını, eğitim vermesini, sonradan da kıymetli çeyiz ve mücevherleri ile saraydan âzâd etmesini elbette anlamakta zorlanacak ve inkâr yolunu seçim edeceklerdi Aşağı, onun mektuplarından yaptığımız seçme parça, ne demek istediğimizi daha da iyi izah edecektir: “Bu milletin din ve töreleri hakkında beceriksiz bilgimiz var Dünyanın bu tarafına seyrek geliniyor Gelenler de ticaretten başka bir şey düşünmeyen tüccarlar Türkler ise, bunlarla yüzgöz olmayacak değin ağırbaşlılar Bu sebeple tüccarların getirdikleri bilgiler asılsız oluyor Ola Ki de dünyanın bütün kadınlarından daha serbest Hayatı hiç aksatmadan, zevkle süren, kaygılardan uzak yaşamış, anlamsız vaktini komşu ziyaretleriyle, hamamlarda yıkanmakla, veya bol para harcayıp yeni yeni modalar çıkarmakla geçiren yeryüzündeki tek kadın Avrupa’da hiç bir saray düşünemem ama, orada yabancı bir kadına karşısında bu dek namusluca davranılsın Hamamda ikiyüz dek bayan vardı Hiç birinde bizdeki gibi alaycı gülüşmeler ve fısıldaşmalara rastlamadım Bundan Başka benim için “hoş, çok hoş dediklerini işittim Bir kadının, bir diğer kadın için “hoş diyebilmesi hâyâl bile edilemez Konakların hepsinde bir harem dairesi ve cariyeler var Ancak bu cariyeler evin hanımına âit hizmetçiler Evin erkeği ömrü boyunca bunları yolda görse tanımaz Ne kadar garip değil mi? Kış geceleri toplanıyorlar, geç vakitlere dek öyle hoş ve saf eğleniyorlar oysa zamanın nasıl geçtiği hissedilmiyor Her evde misafir odaları var İkram ve misafirperverlik Türklerin yaşama kudreti gibi bir şey Çok zor ve ağır bir konu olan Harem’i böyle bir kaç satırda özetlemek elbetteki muhtemel değil Fakat kendimizle, geçmişimizle barış çabasının içinde minik bir damla olmaktı niyetimiz Yazımıza bir soru ile bitirmek istiyoruz: Biz, zamanın hiç bir diliminde ve dünyanın hiç bir coğrafyasında sarayına aldığı bir köleden “valide sultan dediğimiz zamanının “first ladysini çıkaran bir başka medeniyet bilmiyoruz Siz biliyor musunuz? alıntı  
 
Üst Alt