Son Konu

Peygamber Efendimizin tum detaylarıyla hayatı

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Hz Muhammed'in hayatı,


Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) 19 Ocak 570'te, Ağustos 569'da, 20 Nisan 571'de ya da 27 Nisan ya da 26 Nisan 571'de Mekke'de doğdu ve 8 Haziran 632'de Medine Yesrip'de vefat etti Hem Mekke, hem de Medine bugun Suudi Arabistan sınırları icinde bulunan Hicaz Asir Bolgesi şehirleridir Kunyesi Ebu'lKasım'dırMuhammed'in 610632 yıllarında aldığı vahiyler Kur'an'ı oluşturur

Cocukluğu
Mekkede İsmail SS soyundan Adnaniler kavminden Kureyş kabilesinden Haşimoğulları ailesinden gelir 570 yılında Mekkede doğdu Babası AbdAllah ibn AbdelMuttalib bin Haşim bin Abdul Menat(عبدالله بن عبد المطلب ابن هاشم بن عبد مناف بن قصي بن كلاب بن مرة بن كعب بن لؤي بن غالب ابن فهر بن مالك بن النضر بن كنانة بن خزيمة بن مدركة بن الياس بن مضر بن نزار بن معد بن عدنا :Tum soy ağacı arapca), annesi Medine Yesrip'ten Hazrec kabilesinden Nennaceler'den Veheb bin Abdumenaf'ın kızı Amine'dir Muhammed daha doğmadan babası oldu Yetiştirilmesini dedesi Abdulmuttalib uzerine aldı ve torununa o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammedadını verdi Muhammed o sıralarda Mekke'de bulunan Beni Sad kabilesinden Halime adlı bir kadına emanet edildi Muhammedi ondan once Ebu Lehebin cariyesi Suveybe emzirdi Muhammed uc yaşına kadar annesi Aminenin de gozetimiyle sut annesi Halimei Sadiyyenin yanında kaldı, daha sonra Mekke şehrine giderek kendi annesinin yanına dondu

Muhammed altı yaşında iken annesi Amine ve bakıcısı Ummu Eymenle birlikte akrabalarını gormek icin Medineye gittiler Bir ay Medinede kaldıktan sonra Mekkeye donuşte Ebvaya (Cuhfeden 37 km uzak) ulaştıklarında annesi vefat edip orada defnedildi Cariyeleri Ummu Eymen onu Mekkeye getirip dedesi Abdulmuttalibe teslim etti

Dedesi, yetiştirmesi icin onu, oğlu Ebu Talipe bıraktı Ebu Talip ona cok iyi baktı Yengesi de kendisine cok iyi davrandı; cocukları ac olsalar bile once onu doyurdu Muhammed “O, benim annem gibiydi der

Gencliği
Muhammed 9 yaşındayken amcası, ticaret yapmak icin gittiği Suriyeye onu da goturdu Busra kasabasında bir rahibin (Bahira) onun peygamber olacağını haber verdiği soylenir Genc Muhammed 17 yaşındayken de amcası Zubeyr ile Yemene gitti Bu geziler, bilgi ve gorgusunu artırmasının yanı sıra ruhsal yapısının gelişmesinde de etkin rol oynadı Bu arada da amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficar Savaşına katıldı Ticaretle olan ilgisi Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onun sermayesi ile ticarete başladı Suriyeye yaptığı ilk seferde cok kazanc elde etti


Evliliği
Muhammed durustluğu ile Hatice uzerinde iyi bir izlenim bıraktı ve Hatice'nin evlenme teklifini kabul ederek onunla evlendi Evlendiklerinde Muhammed 25, Hatice ise 40 yaşındaydı Muhammed cevresinden gelen paganist goruş ve uygulamalarla ilgilenmedi Kendisi, aynı donemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da acıkca karşı cıkmadı Onun bu donemdeki tutumu İslam inancının kutsal kitabı Kuranda “oysa, vahiyden once, kitap nedir, iman nedir sen bilmezdin (42Şura Suresi, 52) ve “Allah seni yorulmuş halde buldu ve doğru yola yonlendirdi (43, 7) ifadeleriyle gosterilir Bununla birlikte, gerek kendi ulkesinde, gerekse gezip gorduğu ulkelerdeki toplumlarda dinsel inanc ve ahlak bakımından gozune carpan cokuntu, sapkınlık ve bozulmalar, Muhammed uzerinde derin izler bıraktı ve onu bu konularda duşunmeye surukledi

Hatice, Muhammed'i amcazadesi Varaka Bin Nevfel ile tanıştırdı Varaka Hıristiyandı ve bilimle ilgiliydi Tevrat ile İncil'ide iyiden iyiye incelemiş ve arapcaya tercume etmiştiCok bilgili ve Filozof bir adamdı Dinler tarihini cok iyi biliyordu O araştırmaları sonucunda puta tapıcılığı bırakıp hıristiyanlığı kabul etmişti

Varaka Bin Nevfel Muhammed'i sevdi Onda peygamberlik alametlerini de sezmişti Bilgili olduğu icin Muhammed'de ona saygı gosteriyordu Varaka'yı her zaman ziyaret ediyordu O da Ona Tevrat'ı baştan başa okudu Adem'den İsmail'e kadar butun Peygamberlerin menkıbelerini anlattı Musa'nın dinini nasıl kurduğunu, İsa'nın Hıristiyanlığını da izah etti Vahdaniyeti ilahiye'yi derinden derine anlattı, fikir ve halvet yollarını gosterdi


Vahiy Donemi
Muhammed'in 610 yılından başlayarak, olduğu yıl olan 632'ye kadar aldığına inanılan vahiyler Kur'an'ı oluşturur


İlk yıllar
İslam inancına gore Peygamber olmadan once bu sorunlara care bulmak amacıyla toplumdan uzaklaşıp Mekkenin yaklaşık 6 km kuzeyinde bulunan Hira dağındaki bir mağaraya cekilmeyi ve Ramazan ayını burada gecirmeyi adet edindi Bu mağaraya gitmeye 12 yıl devam etti

40 yaşındayken 610'da, 26 Ramazan'ı 27sine bağlayan gece (Kadir gecesi), Muhammed'e geldiğine inanılan ilk vahiy şu şekilde anlatılır:

Kendi toplumunun paganlığı ile hristiyanlık ve musevilik gibi, kitaplı dinlerin de sapkınlıklara uğradığına karar verip bunlara ne gibi bir care bulunabileceğini duşunurken, Cebrail adlı melek geldi ve Muhammede Oku!dedi O da, “okumasını bilmem, ne okuyayım? dedi Bunun uzerine Cebrail, Muhammedi sıkarak, yine Oku!dedi Muhammed tekrar okuması olmadığını soyleyince, Cebrail onu sararak aynı şekilde sıktı ve geri salarak Oku!dedi Muhammedden aynı cevabı alınca: Ey Muhammed! İnsanı bir kan pıhtısından yaratan Rabbinin adıyla oku! Oku! İnsana bilmediğini bildiren Rabbin, en buyuk kerem sahibidirdedi ve gitti Muhammed, dehşet icinde uyandı

Bu ilk ayetlerin tesirinde, dehşet ve hayrete duşmuş olan Muhammed, hemen evine donmek uzere yerinden kalktı Vucudunu korku ve heyecan kaplamıştı Oyle bir havaya burunmuştu ki, bir an icin: Acaba cinler mi carptı, acaba şair mi oluyorum?diye aklından gecirdi O anda Cebrail: Ey Muhammed, sen Allahın Resulusun!dedi Muhammed mağaradan cıkmış, hafif adımlar atıyordu Her adım atışında, binlerce ses: Ey Muhammed selam olsun! Ya Resulullah, sana selam olsun!diyordu Her defasında geriye donuyor, taş ve ağaclardan başka bir şey goremiyordu Dağın ortasında yine Cebrail gorundu Ufuk ile sema arasını kaplamıştı Muhammed, olduğu yerde durdu; ne bir adım ileriye ne de geriye atabiliyordu Cebrailin heybetine dalmıştı Cebrail konuştu: Sana selam olsun ey Muhammed! Sen Allahın Resulusun! Onun peygamberisin!Cebrail bu sozleri soyledikten sonra kayboldu Muhammed, hala olduğu yerde duruyordu Ona peygamberlik verilmişti Allah onu kendi Peygamberi, Resulu yani insanlara elci olarak secmişti Gelen bu ilk vahiy uzerine, peygamberliğini ilk olarak Haticeye bildirdi Hatice de durumu amcazadesi Varaka Bin Nevfel e actı Varaka da ona; gorunen meleğin Cebrail olduğu, kendisine vahi nazır olduğunu ve peygamberlik geldiğini tefsir etti Sonra Hatice ile beraber geri gonderdi Bir sure vahiy kesildi Cok gecmeden, onu doğrudan doğruya goreve cağıran Kalk, insanlara tuttukları yolun kotu olduğunu bildir, Rabbini ulu tanı ve yuce tut Elbiseni temizle, putları terk et!ayeti (96Alak Suresi, 15) indi

Muhammedin İslam'a cağrısına ilk uyan, eşi Hatice oldu Onu amcası Talipin oğlu Ali, azatlı kolelerden Zeyd bin Harise ve Ebu Bekir izledi Bir sure yine vahiy kesildikten sonra on bir ayetten oluşan Duha Suresi (93) indi Bu surede, Allahın Peygamberi yalnız bırakmadığı, yetimken barındırdığı, bu nedenle yoksullara yardım edilmesi ve iyi davranılması gerektiği uzerinde duruldu Bu donemde islam dinini kabul edenlerin buyuk bir coğunluğu ust duzeyden, mal ve canlarını vermekten cekinmeyen kişiler oldukları halde, dinlerini gizlemek zorunda kaldılar Belli bir sure sonra Muhammed`i once akrabalarını, ardından Safa tepesine cıkarak tum Mekke halkını acıktan acığa musluman olmaya cağırdı İlk muslumanlar cok ağır hakaret ve işkencelere katlanmak zorunda kaldılar

Mirac
Muhammed Hac mevsiminde Mekkeye gelen Medineliler ile anlaştı Medineliler, dinsel bir vaizden cok, kabile savaşlarında kendilerine onderlik edecek birini arıyorlardı Muhammedde bu iki niteliğin de bulunduğu, Hicretten (622) sonra anlaşılacaktı

Kur'andan ve hadislerden aktarılanlara gore, Muhammed Medineye gitmeden bir sure once, Mirac olayı meydana geldi:

Bu gecede, Muhammed, Cebrailin eşliğinde, once Mescidi Aksaya gitti Orada, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerden bazılarıyla karşılaşarak, onlarla goruştu SidretulMuntehada, kendisine gosterilmek istenen Allahın ayetlerini gordukten sonra, aynı gecede Mekkeye dondu Ayrıca bu gecede Allah ile insanların anlayamayacağı bir dil ile konuşmuştur Bu semavi gece yolculuğunda, Muhammede Cennet ve Cehennem ve bu ikisine girenlerin hali gosterildi Bu yolculuk esnasında, diğer bazı hukumler yanında beş vakit namaz da farz kılındı Sunni inancında Muhammed bu yolculuğu hem ruh hem beden ile Şii inancında ise sadece ruh ile yapmıştır

Muhammed Mekkeye donunce, bu yolculuğunu anlattı Bunun uzerine Kureyş'liler, onla alay etmeye başladılar Ebu Bekir'e giderek dediler ki: “Senin adamın dun gece Kuduse, oradan da semaya cıkıp tekrar Mekkeye donduğunu soyluyor, ne dersin? Ebu Bekir de: “O dediyse doğrudur! dedi Fakat inanmayanlardan coğu bu sozle ikna olmadı


Akabe biatları
Muhammed, bir Hac mevsiminde Akabede Yesribliler (Medineliler) ile goruştu Medinelilerden, once altı, sonra on iki kişi musluman oldu Medineliler İslamı kabul edip memleketlerine donduler ve İslamı anlatmaya başladılar Ertesi yıl aynı yerde yetmiş uc erkek, iki kadın Medineli musluman, Muhammed Medineye gelip bu kente yerleşirse kendisini koruyacaklarına soz verdiler Bu anlaşma Mekkede oğrenilince muslumanlara baskı ve zulum daha da arttı ve muslumanlar buyuklu kucuklu topluluklar halinde Medineye goc etmeye başladılar Medinenin, Mekke ticaret yolu uzerinde bulunması ve burada muslumanların giderek coğalması, Mekkelilerin cıkarlarına aykırı duştu; bu nedenle muslumanların Medineye goc etmelerine engel olmaya calıştılar

Hicret
Muslumanlığa karşı olan Mekkeliler, her turlu baskıyla, Muhammedi davasından vazgeciremeyince ve Mekke dışında, yani Medinede muslumanların giderek kuvvetlendiğini gorunce; durumun kendileri icin tehlike yaratacağı duşuncesiyle, o zaman Kabeye yakın bir yerde bulunan DarunNedve dedikleri meclislerinde toplanarak meseleyi goruşmeye başladılar

Goruşler, İslam denen hareketin hızla buyuduğu ve Muhammedin bu calışmalarını durdurmak gerektiği merkezinde birleşiyordu; putperestlik tehlikeye girmişti ve İslam, Mekkenin duzenini bozabilecek gucteydi Mekkenin ileri gelenleri bu kararı alınca, nasıl hareket edecekleri ve hangi yontemleri uygulayacakları konusunda goruşmeye başladılar İlk once şu goruş ortaya atıldı: “Muhammedi prangaya vurup hapsedelim! Bu kabul edilmeyince: “Onu memleketimizden surgun edelim; ne hali varsa gorsun! denildi Bu goruş de kabul edimeyince, İslam'ı sevmeyen ve onu cok tehlikeli bulan Ebu Cehil: “Benim goruşume gore, onu oldurmekten başka caremiz yoktur Bunun icin de, her kabileden birer genc secelim Her birine de birer keskin kılıc verelim Bunların hepsi birden, kararlaştırdığımız yer ve zamanda Muhammedi pusuya duşurerek oldursunler; biz de ondan kurtulalım! Boyle olursa, onun kan davası butun kabilelere duşeceğinden ve ailesi olan Benu Abdi Menaf, herkese savaş acamayacağından, diyete razı olurlar, biz de diyetlerini veririz! dedi Bu goruş kabul edildi

O gece suikastciler, Muhammedin evini sararak, onu oldurmek icin uyumasını beklediler İslam inancına gore, Allah, onların oyununu Peygambere bildirdi ve Ali, Muhammed'in yerine gecti Suikastciler yorgani acıp yatakta Ali´yi gorunce cok sasirdilar ve durumu uslerine anlatmak uzere gittiler Muhammed, evden cıkarak Ebu Bekirin evine gitmiş ve hicret icin geldiğini soylemistir, Ebu Bekir sevincten ağlamaya başladı Ebu Bekirin evinde bir sure oturduktan sonra beraberce, Mekkenin guneybatısında bulunan Medine´ye hareket ettiler

Mekkeliler, Muhammed hicret edecek olursa, bir kısımı İslamı kabul etmiş olan Medineye gideceğini biliyorlardı Muhammed, bunu duşunerek, kuzeydeki Medine yoluna değil, Mekkenin guneybatısına duşen Sevr dağına hareket etti

Muhammed, Ebu Bekir ile Sevr mağarasında uc gun gecirdi Mağaraya once Ebu Bekir girmiş ve icinde akrep, yılan gibi zehirli hayvanların olup olmadığını yoklamıştı Bu kontrolden sonra Peygamber iceri girdi

Muhammedin hicret ettiğini oğrenen Mekke Hukumeti, her tarafa asker seferber etmiş, onları bulup getirene yuz deve odul vadetmişti Hukumet askerleri ve Ebu Cehil her tarafta Peygamber ve sadık arkadaşı Ebu Bekiri arıyordu Nihayet askerler Ebu Bekirin evine gelince Ebu Bekirin kızı Esma, onlara Ebu Bekir ve Muhammedin nerede oldukları konusunda bir şey soylemedi Bunun uzerine Ebu Cehil, Esmaya şiddetli bir tokat attı

Bu sırada Mekkeliler, her tarafta Muhammedi arıyordu Hatta becerikli bir iz surucusu, Mekke askerlerini Sevr mağarasına kadar getirmişti Ancak bu sırada bir mucize olmuş bir orumcek mağaranın ağzına ağ ormuş ve bir guvercinde yuvasini magra girisine kurmustuAskerler mağaranın yanına gelince, Ebu Bekir endişenmeye başladı Muhammed, onu teselli ediyordu: “Tasalanma, Allah bizimle beraberdir Bu sırada askerler, mağara girişindeki orumcek ağını ve guvercin yuvasını gorunce iceride kimse olamayacağını duşunerek geri donduler

Muhammed ve Ebu Bekir 20 Eylul 622de, Medine yakınlarındaki Kubaya ulaştılar Muhammed, tekbir ve ilahilerle karşılandı; Kubaya varır varmaz Kuba Mescidini inşa ettirdi Burada Kulsum bin Hedme konuk oldu Muhammed, on gun dinlendikten sonra, yanında bulunan ashabı ile beraber Medineye hareket etti Bu sırada Ali de Kubaya vardı

Muhammed Medine de Hamza basta olmak uzere tum Medinelilerce bekleniyorduPeygamber gorunduğunde bir mucize olmus ve Medine halkinin daha once hic bilmediği ve duymadığı bir ilahi (Taleal Bedru)ile karşılanmıştır Muhammed Medinede, Beni Salim mahallesinde Cuma Namazı'nı kıldı ve ilk hutbesini verdi Medinede Ebu Eyyub elEnsarinin konuğu oldu Medine´ye girdiğinde halk Peygamberlerinin kendi evlerinde kalması konusunda tartışınca iki cihan Peygamberi bir oneri sundu devesinin ilk cokecegi yere evinin yapilmasive halk bunu kabul ettiDevesinin ilk coktuğu yere bir Mescid ve kendi ailesinin kalması icin mescide bitişik odalar yaptılarMescidin bir yanına da barınaksız kişilerin kalabilmeleri icin “Suffeadı verilen bir yer yapıldı Aynı zamanda islam dunyasının ilk yatılı okulu sayılan bu yurtta kalanlara “Ashabu'sSuffe denildi


Mescidi Nebevi
Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidi Haram haricinde diğer mescitlerde kılınan namazlardan bin kat hayırlıdır

Medine (muslumanlarca Yesrip'e Medinetu'n Nebi , Peygamberin Ulkesi dendi) halkı, dinleri uğruna Mekkeden gocenlerden (muhacirun) ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı ensar adını alan yerli halk (aslen Yemenli Evs ve Hazrec kabileleri ki yerleştikleri bu yere Yemen Serabı anlamında Yesrip dediler Hazrec, Hadramut'ludur) ile Benu Kureyza, Benu Kaynuka, Benu Nadir adlı Yahudilerden oluşuyordu Bunlar arasında birlik sağlamak oldukca guctu Medine sınırları yakınlarında Hayber vb yerlerde yaşayan Yahudiler, varlıklı kişiler olduklarından, cevre uzerinde etkiliydiler Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki geleneksel duşmanlığın yeniden alevlenme olasılığı da vardı Ayrıca Ensar ile Muhacirunu kaynaştırmak, cozulmesi gereken bir sorundu Muhammed, butun bu kesimleri birleştirip bağdaştırmak amacındaydı Ancak her şeyden once cok yoksul olan gocmenlerin durumlarının duzeltilmesi gerekiyordu Muhammed Muhacirleri Ensar ile kardeş ilan ederek, ensarın onlara yardım etmesini sağladı Yahudiler ile acılan aralarını duzeltmek icin bu kavmi, hıristiyan ve putperestleri de muslumanlarla birlikte icine alan Medine kent devletini kurdu Arapca MadinatMadinah ya da Turk soyleyişi ile Medine kelimesi şimdiki devlet anlamındadır, Yesrip bir site devleti idi Şimdi bile İsrail Devleti'nin resmi adı Madinat Yişraldir Bu kesimlerin hak ve yukumluluklerini saptayan 47 maddelik bir tur Medine Anayasası'nı benimsendi

Kendi dinleri ile bircok benzerlikler gostermesine karşın, Yahudiler muslumanlığa karşı cıktılar Muhammed onlara, İslam dininin kendinden onceki peygamberlerin soylediklerine uygun ve onların da bildirdiği, dolayısıyla onların dininin devamı olan bir din olduğunu ifade etti Yahudiler yine de İslam dinine ve muslumanlara karşı olumsuz tutumlardan vazgecmediler Medinede Muhammede karşı olanlar yalnızca bunlar değildi; Mekkeli putperestlerin ajanları muslumanlığı sectiklerini soyleyip karışıklık cıkartmaya calışıyorlardı


İlk dini ritueller
Kur'an, Musevilik ve Hıristiyanlığı din olarak tanımakla birlikte, donemindeki Musevi ve Hıristiyanların bu dinleri bozduklarını belirterek, onları yeniden tevhit dinine cağırdı Hicretin 2 yılında (624) Kudus yerine, Mekke(Kabe) kıble olarak kabul edildi Muslumanlar Hac farizasını yerine getiremediklerinden, kurban, Musalla denilen acık alanda kesildi; ertesi yıl ise Ramazan ayı, yeniden Oruc ayı olarak kabul edildi ve hac yeniden farz kılındı

632 yılının Mart ayında (9 Zilhicce) Arafe gunu 100000 den fazla kişiye Rahmet Dağı'nda verdiği son hitabesine veda hutbesi denir Bu hac, Resulullah SalatSelam'ın ilk, tek ve son haccı idi
 
Üst Alt