İnsan fiziksel ve ruhsal olmak üzere iki farklı yapıdan oluşur. Bu yapılar sanıldığının aksine birbirlerinden bağımsız ve uzak kavramlar değillerdir. Ruh ve beden ancak beraber sistematize bir şekilde çalışabilirse insanda tam bir iyi oluş hali gözlemlenebilir. Nitekim oluşan ruhsal rahatsızlıklar bedenimizi, bedenimizde oluşan fizyolojik rahatsızlıklarsa psikolojik durumumuzu etkilemektedir. Hatta bazen ruhsal bir problem fiziki anlamda kendisini daha fazla gösteriyorken, yaşadığımız biyolojik bir rahatsızlığın etkileriyse psikolojik anlamda kendine daha fazla yer bulabilmektedir. Nihayetinde ruhsuz bir beden yahut bedensiz bir ruh tüm işlevini tamamı ile kaybetmiş demektir.
Beden sağlığımızla ilgili yaşadığımız bir problemde, ilgili alanda uzman tıp hekimlerine baş vururuz. Tetkikler, tahliller yapılır, hastalığımıza ilişkin tanı konur ve hekimimiz tarafından oluşturulan tedavi protokolünden sonra nihayet eski sağlığımıza kavuşuruz. Bedensel sağlık, insanlığın varlığından beridir önem gösterdiği bir alandır. Günümüzde de tıp fakültelerinde, özel klinik ve hastanelerde, şehir ve devlet hastaneleri gibi kolektif yapıdaki merkezlerde bilumum sağlık hizmeti verilmeye çalışılmaktadır. Bedensel sağlığımıza bu derece ihtimam göstermemizin nedeni, rayında ve sorunsuz bir hayat yaşama isteğimizden ileri gelmektedir. Bedensel sağlık sorunlarıysa bu isteğimizin önünde duran ciddi problemler haline gelebilmektedir. Bahsi geçen bu ciddi problemlerden bir diğeri ise en az bedensel sağlımız kadar önemli olan ruhsal sağlığımızdır. Uzun yıllar her ne kadar fizyolojik sağlığımız kadar önemsenmese de son yıllarda da sağlıksal anlamda sorunsuz bir hayat yaşamamızın bir diğer ayağının da ruhsal sağlık olduğu anlaşılmıştır. İnsanlar tam bir iyi oluş hali yakalamanın psikolojik anlamda stabil bir düzeyde olunmasının da önemli rolünün olduğunu anlamışlardır.
Psikiyatrist, Psikoterapist, Psikolog gibi kavramlar da ruhsal sağlık sorunlarıyla baş etmemizde bize yardımcı olan uzmanların kullandığı unvanlardır. Bu unvanların her biri belli bir düzeyde aynı konuları ele alsa da eğitim süreçleri ve lisans programları farklıdır. Bunlardan ilki olan Psikiyatristlik, altı yıllık tıp eğitiminin ardından dört yıllık bir alan eğitimi alınarak elde edilir. Bu unvana sahip kişiler, tıp eğitimi de aldıkları için psikolojik rahatsızlıklara tanı koyma ve ilaç tedavisi uygulama yetkisine sahiptirler. Yine Psikolojik rahatsızlıkların rehabilitasyonuyla ilgilenen Psikoterapistler ise tanı koyamaz ve ilaç tedavisi uygulayamazlar. Psikoterapi yönteminde yaşanan sorunlar, danışan ve danışmanın iş birliği içerisinde yürüteceği terapi süreçlerinden geçerek çözüme ulaşır. Bir kişinin psikoterapi hizmeti verebilmesi için Psikoloji, PDR gibi ilgili yüksek öğretim programlarından birini bitirmesi ve Klinik Psikoloji üzerine mastır yapmış olması gerekir. Bunun yanında çift terapisi hizmeti verilebilmesi için terapistin, Aile Danışmanlığı, cinsel terapi gibi terapi yöntemlerinde de uzmanlık alabileceği sertifika programlarını tamamlamış olması beklenir. Psikologlar ise insanın ruhsal, davranışsal ve zihinsel süreçleriyle ilgilenen, bu süreçlerin işleyişine yönelik araştırmalar yapan kişilerdir. Dört yıllık bir psikoloji bölümünü bitirmek Psikolog olabilmek için yeterlidir.