Son Konu

Psikolojik Danışmanlık ve Psikoterapinin Faydaları: Neden Gitmeliyim?

klimaci

Yeni Üye
Katılım
9 Ocak 2022
Mesajlar
151,968
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
45
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0

Psikoterapinin, psikolojik iyileşme ve gelişme sağlayan bir yöntem olduğu kanıtlanmıştır. Araştırmalar, psikoterapinin psikolojik sorunları gidermede %85 etkili olduğunu bulmuştur. %85 etkililik oranı, psikoterapide hangi yöntemin kullanıldığından bağımsızdır. Bütün terapilerde ortak olan özellikler iyileşmede ve psikolojik gelişimde %30 etkilidir, beklenti %15, spesifik terapi yöntemleri %15 ve terapi dışı faktörler yani kişinin hayatındaki değişimler ise %40 etkilidir. Bütün terapilerde ortak olan özellikler; terapist ile danışan arasında kurulan terapötik ilişkinin niteliği ve terapistin ilgili ve dikkatli olması, danışanın sürecini anlayabilmesi gibi kişisel faktörlerdir.

1.Psikoterapi yaşananların anlatılabilir hale gelmesini sağlayabilir.


Konuşma terapisi metodunu kullanan psikoterapiler, danışanlara deneyimlerini anlatma imkanı verir. Deneyimlerimiz, bizde ham halleriyle saklıdır. Henüz kelimelere dökülmemişlerdir ve nasıl ifade edebileceğimizi her zaman bilemediğimiz yaşantılar olarak depolanırlar. Psikoterapide, bu yaşantıları kelimelere dökebilmemiz için kendimize ait bir alana sahip oluruz. Kelimelere dökme denemesi, bu alanda görece daha kolaydır; çünkü güvenli, sınırları belirli, etik ve gizlilik ilkelerinin geçerli olduğu bir alandır. Nasıl anlatacağımızı bilemediğimiz yaşantıları, güvenle kelimelere dökme ve ifade etme şansı buluruz. Önceden tanımsız bir şekilde birikmiş yaşantılar, terapistin de yardımı ile tanımlanarak anlam kazanırlar. Hem ifade etmenin rahatlığını, hem de tanımlamanın anlamlılığını buluruz.

2. Psikoterapide, acı veren yaşantılarımıza karşı duyarsızlaşabiliriz.

Psikoterapide, bize zor gelen bir deneyimi anlattıkça, içinde derinleşmek ve anlamak için tekrar tekrar anlattıkça; bu deneyimin neden olduğu ağır duygu yükü azalır. Bu deneyimi hatırlarken hissettiğimiz acı azalır. Acı azalınca bu deneyim üzerine konuşmak, anlatmak ve bize olan etkisini anlamaya çalışmak daha kolay hale gelir. Deneyimin getirdiği duyguyu taşımak kolaylaşabilir.

3. Psikoterapi, kişinin yaşantılarının sorumluluğunu almasını sağlayabilir.

Kişi, kendini başına bir şeyler gelen, birtakım olumsuzluklara maruz kalan biri olarak ifade etmekten yaşadıklarının sorumluluğu alan birine dönüşür. Yaşantıları üzerindeki etkisini fark eder. Pasif konumdan aktif konuma geçer; nesne konumunda özne konumuna geçer. Yapılan, edilen, başına gelen kişi konumundan yapan, eden, isteyen, arzulayan, izin veren veya izin vermeyen konumuna geçer.

4. Psikoterapi, düzeltici bir duygusal deneyimdir.

Büyümemiz ve gelişimimiz sırasında bazı olumsuz deneyimler yaşamız olabiliriz ve bu yaşantıları içselleştirmiş olabiliriz. Bu olumsuz yaşantıları içselleştirdiğimizde, yaşantıların yarattığı çeşitli olumsuz algılardan kendi kendimize sıyrılmamız pek mümkün olmayacaktır. Büyüme ve gelişim dönemimizde yetersiz ya da dengesiz bakım almış olabilir. Psikoterapide, çeşitli olumsuzlukları olan bu bakım deneyimi; dengeli ve yeterli bakım veren terapist sayesinde düzelecek, terapinin sağladığı dengeli ve yeterli bakım içselleşebilecek ve eski olumsuz algılar yeni olumlu algılarla yer değiştirecektir. Bu özelliğiyle psikoterapi, düzeltici bir duygusal deneyimdir.

5. Psikoterapi, kişinin kendine ve diğerlerine karşı taşıdığı temsilleri düzenler.

Zihnimizde kendimize ve ötekilere dair bazı temsiller vardır. Diğer bir deyişle, kendimizle ve diğer insanlarla ilgili, kendimizin nasıl olduğu ve diğer insanların nasıl olduğu ile ilgili bazı düşüncelere sahibizdir. Kendimize ve ötekilere dair temsillerimiz, gelişim sürecimizde şekillenir ve bu dönemdeki deneyimlerimize bağlı olarak oluşur ve çoğunlukla değişmez kemik yapılar halini alır. Psikoterapi, bu görece sığ ve değişmez temsilleri irdeleyerek, kendimize ve diğer insanlara dair düşüncelerimizin daha zengin, kapsamlı, gelişmiş, gerçekçi ve bütünlüklü olmasını sağlar.

6. Psikoterapi, kişinin kendini sakinleştirme kapasitesini artırır.

Kendini sakinleştirme becerisi esas olarak beş altı yaşlarında oturur; ancak bazı kişilerde bu aldıkları bakımın özelliğinden dolayı daha fazla bazılarında ise daha azdır. Kendini sakinleştirme becerisi görece az olan kişiler, duygularıyla baş etmekte daha fazla zorlanırlar, özellikle yoğun duygular karşısında oldukça çaresiz hissedip bu tür duygularla baş edemediklerini düşünebilirler. Bakım veren kişi, bakım verdiği kişi için duyguları düzenleme işlevini sağlar, zamanla bu işlev içselleştirilir ve kişi kendi kendini sakinleştirebilir hale gelir. Düzenli psikoterapiye giden bir kişinin, kendini sakinleştirme kapasitesi artabilir.

7. Psikoterapi, belirsizliğe tahammül edebilme kapasitesini artırır.

Duygularımızı düzenleme ve kendimizi sakinleştirme kapasitemiz arttıkça belirsizliklere, zorluklara, hayal kırıklıklarına, gerilimlere ve engellenmelere karşı tahammül kapasitemiz artar. Psikoterapi, bu tür durumlara karşı tahammül etme kapasitemizi artırır. Psikoterapi, daha az kaygılı hale gelmemizi, kaygı hissettiğimizde de kaygımızı yatıştırabilir hale gelmemizi sağlar.

8. Psikoterapi, kendi üzerimize düşünebilme kapasitemizi artırır.

         Psikoterapide, kişinin kendi deneyimlerini kelimelere dökmesi, tanımlaması, yaşadıklarını anlamlandırması; deneyimlerinin derinliklerini ve anlamlarını araştırması; duygu yükünü taşıyabilir, kaygısını kontrol edebilir hale gelmesi ve bu sayede deneyimlerini daha fazla irdeleyebilmesi kendi üzerine düşünebilme kapasitesini artırır. Kaçınılan konular üzerinde durabilme ve düşünebilme kapasitesi; diğer konuların ise daha derin katmanlarını düşünüp araştırabilme becerisi verir.  

         9. Psikoterapi, duygularımızı refleksif davranışlara dökmek yerine üzerine düşünebilmemizi sağlar.

         Bazı duygularımızı yeterince irdeleyemez, anlamlandıramaz ve tanıyamayız. Üzerine düşünmek yerine bilinçli bir şekilde çok da istemeden bazı davranışlarda bulunuruz. Bu davranışlarımız, bazı duygularımızın ve psikolojik sürecimizin yansımasıdır; fakat neyi neden yaptığımızın tam olarak farkında değilizdir. Psikoterapi, ani davranışlarda bulunmadan önce kişiye duygusal süreçlerini tanıma, anlama ve üzerine düşünebilme, dolayısıyla düşünerek ve neyi neden yaptığını bilerek hareket etme imkanı verir.

         10. Uzun dönemli bir psikoterapi beynin yapısını değiştirir.

         Psikoterapi, psikolojik süreçlerimizi ve kişisel gelişimimizi  etkilemenin yanında beyin yapımızı da değiştirerek çeşitli kalıcı değişimlere neden olur. Frontal lob daha fazla kullanılabilir hale gelir. Frontal lobun daha işlevsel hale gelmesi, yaşantılarımıza farklı açılardan bakmamızı sağlar. Yeni örüntüler ve bakış açıları gelişir. 


 
Üst Alt