iltasyazilim
Yeni Üye
Radar ve Sonar
Sonar (İngiltere’de daha önce ASDIK olarak bilinirdi), su altında ses dalgaları kullanarak yön ve uzaklık bulmaya yarayan bir sistemdir Radar da aynı ilkeye dayanmakla birlikte ses dalgaları yerine radyo dalgalarından yararlanır
İki sistem de temelde basittir Akustik (ses) ya da elektromagnetik (radyo) dalgalar yollanır Bu dalgalar katı bir cisme çaptıkları zaman, bir kısmı yansır ve geri gelerek, bir ses ya da dalga yankısı oluşturur Alınan yol, dalganın gidiş ve gelişi arasında geçen zamanla, dalganın hızı çarpılarak bulunur Normal olarak bu, söz konusu cisme uzaklığın iki katıdır İkinci dünya savaşı sırasında yapılan ilk radarlar, taşınmak için treylere yüklenirdi Bazılarında, radar ışınını yönlendirmeye yarayan bir “mercek vardı
Gelişim ve Kullanımları;
Sonar, ses denizcilik bilimi ve uzaklık saptama anlamına gelir (İngilizce soud Navigation And Ranging sözcüklerinin ilk harflerinden oluşmuştur) ve temelde deniz altıları, öteki gemileri, mayın taralarını, buzulları, batık gemileri ve öteki su altı tehlikelerini saptamak için geliştirilmiştir Sonar, “etken yada “edilgen olabilir Etken sonarda bir akustik dalga gönderilir ve yankısı kaydedilir Edilgen sonarda, gemiler, makinelerinin çıkardığı seslerle saptanır Günümüzde sonar, balıkçı gemileri tarafından balık sürüleri aramakta ve okyanus diplerini incelemekte kullanmaktadır
1935’de Robert WvatsonWatt’ın (18921973) başkanlığında bir İngiliz grubu, askerlikte kullanmak için, radyoyla yön bulma aracı geliştirmeyi amaçlayan bir araştırma programına başladılar İkinci dünya savaşı çıktığında (1939), İngiltere, doğu kıyıları boyunca uzanan bir uçak saptama sistemi kurdu RDF (radyoyla yön bulma) olarak bilinen bu sitem, çok geçmeden güney kıyılarına da yerleştirildi ve uçak sayılarının düşük olmasına karşın İngilizlerin hava savaşına karşın İngilizlerin hava savaşına karşın İngilizlerin hava savaşını kazanmasında temel etken oldu
RDF’nin sırları, daha sonra ABD’ye geçti Bu konuda, burada da yoğun araştırmalar yapıldı ve yeni teknolojiye, yeni bir isim (radar) verildi Savaşın ilk yıllarında, alman bilim adamları da bu tür araştırmalar yürütmüşlerdir Almanya’da elde edilen sonuçlar, radara benzemekle birlikte teknik olarak daha geriydi
Bir radar donanımı üç ayrı üniteden oluşur Özel radyo dalgası yayan bir verici, yansıyan her dalgayı alan ve değerlendiren bir alıcı; ve telsizcinin istenilen bilgiyi derhal okuyabileceği bir ekran olan gösterme ünitesi
Radar Anteni Çeşitleri:
Radar antenlerinin biçimleri, kullanılış amacına göre değişir Çoğu, istenilen yöne çevrilebilen kare ya da daire biçiminde düz bir metal kafesten oluşur Bazıları Bir hedefin otomatik olarak izlenmesi için belirli bir yönde kilitlenebilir Yön bulma radarının parabolik bir yansıtıcıyla odaklaştıran ışını, tıpkı bir projektör ışını gibi dardır Böylece, yansıyan dalgaların yüksekliği ve kapsamı kesin olarak ölçülebilir Gözetleme radar, dalgaları geniş bir yay çizerek gönderen bir antene sahiptirgemi radarında, ışın göreli olarak düz tutulur Uçaklarınki ise düşey bir yay çizer Her iki durumda, bazen anten, radarın çevreyi sürekli tarayabilmesi için döndürülür Radar alıcılarının çoğunda antenler, genellikle çok zayıf yansıyan dalganın, mümkün olduğu kadar büyük kısmını alacak biçimde yapılır
Değerlendirme ve gösterme
Uygun bir biçimde işleme tabi tutulan ve büyütün radar sinyalleri, ilk gönderilen dalgayla birlikte gösterme ünitesine gönderilir
Sinyal gösterme sistemi, genellikle osiloskobu temel alan katot ışınlı bir tüptür Bu ekranda, uzaklığın yada yüksekliğin yada her ikisinin de okunması mümkündür Öte yandan ekran, her yöndeki dalga yansıtan cisimlerin konumlarına özgü tam bir elektronik “harita verilebilir
Basit bir düz çizgi ekranında saptanan cismin (örneğin gökyüzünde bir uçak) yönü ve yüksekliği, radar ışınını yönünü ve yüksekliği, radar ışının yönü ve yüksekliğini belirten bir kadranda okunur Uzaklık, gönderme ve alma arasındaki zaman uzaklığının iki katı olduğu bir düz çizgi osiloskobunda parlak bir çizgiden okunur Göstergesi (PP) görüntüsü, tüpün merkezinde başlayıp çevresinde biten, radyal taramayla düzenlenmiş, bir düz çizgi osiloskobu ekranıyla elde edilir Sonra, tarama basmangıcı dönüş merkezi alınarak, tarama, antenin dönmesiyle uyum içinde döndürülür Osiloskop ekranı, uzun süreli fosfor esanslı bir madde ile kaplıdır Böylece, ekranda yansıyan sinyal (parlak bir nokta), antenin bir turu tamamlamasına dek görünmeye devam eder Yansıyan noktasının tüpün merkeziden uzaklığı, cismeni uzaklığını gösterir ve ekrandaki boyutu gerçek boyutuna uygundur
Bazı sistemlerde, yansıyan dalgayı daha güçlü atlamak ve tekrar göndermek için, röleli alıcı ve verici olmasına karşın radar donanımlarının çoğu, katı cisimlerden yansıyan zayıf dalgalara bağlı Dalgayı alıp tekrar gönderen sistemlere, “sekonder radar denir
Radardan uzaklaşan ya da ona yaklaşan bir cisimden elektromagnetik bir dalga yansıdığında, yansıyan dalganın frekansı değişir Ses biliminde çok iyi bilinen bu olaya, doppler olayı deniz meydana gelen frekans kayması, cismin hızını ölçülmede kullanılır
Sonar (İngiltere’de daha önce ASDIK olarak bilinirdi), su altında ses dalgaları kullanarak yön ve uzaklık bulmaya yarayan bir sistemdir Radar da aynı ilkeye dayanmakla birlikte ses dalgaları yerine radyo dalgalarından yararlanır
İki sistem de temelde basittir Akustik (ses) ya da elektromagnetik (radyo) dalgalar yollanır Bu dalgalar katı bir cisme çaptıkları zaman, bir kısmı yansır ve geri gelerek, bir ses ya da dalga yankısı oluşturur Alınan yol, dalganın gidiş ve gelişi arasında geçen zamanla, dalganın hızı çarpılarak bulunur Normal olarak bu, söz konusu cisme uzaklığın iki katıdır İkinci dünya savaşı sırasında yapılan ilk radarlar, taşınmak için treylere yüklenirdi Bazılarında, radar ışınını yönlendirmeye yarayan bir “mercek vardı
Gelişim ve Kullanımları;
Sonar, ses denizcilik bilimi ve uzaklık saptama anlamına gelir (İngilizce soud Navigation And Ranging sözcüklerinin ilk harflerinden oluşmuştur) ve temelde deniz altıları, öteki gemileri, mayın taralarını, buzulları, batık gemileri ve öteki su altı tehlikelerini saptamak için geliştirilmiştir Sonar, “etken yada “edilgen olabilir Etken sonarda bir akustik dalga gönderilir ve yankısı kaydedilir Edilgen sonarda, gemiler, makinelerinin çıkardığı seslerle saptanır Günümüzde sonar, balıkçı gemileri tarafından balık sürüleri aramakta ve okyanus diplerini incelemekte kullanmaktadır
1935’de Robert WvatsonWatt’ın (18921973) başkanlığında bir İngiliz grubu, askerlikte kullanmak için, radyoyla yön bulma aracı geliştirmeyi amaçlayan bir araştırma programına başladılar İkinci dünya savaşı çıktığında (1939), İngiltere, doğu kıyıları boyunca uzanan bir uçak saptama sistemi kurdu RDF (radyoyla yön bulma) olarak bilinen bu sitem, çok geçmeden güney kıyılarına da yerleştirildi ve uçak sayılarının düşük olmasına karşın İngilizlerin hava savaşına karşın İngilizlerin hava savaşına karşın İngilizlerin hava savaşını kazanmasında temel etken oldu
RDF’nin sırları, daha sonra ABD’ye geçti Bu konuda, burada da yoğun araştırmalar yapıldı ve yeni teknolojiye, yeni bir isim (radar) verildi Savaşın ilk yıllarında, alman bilim adamları da bu tür araştırmalar yürütmüşlerdir Almanya’da elde edilen sonuçlar, radara benzemekle birlikte teknik olarak daha geriydi
Bir radar donanımı üç ayrı üniteden oluşur Özel radyo dalgası yayan bir verici, yansıyan her dalgayı alan ve değerlendiren bir alıcı; ve telsizcinin istenilen bilgiyi derhal okuyabileceği bir ekran olan gösterme ünitesi
Radar Anteni Çeşitleri:
Radar antenlerinin biçimleri, kullanılış amacına göre değişir Çoğu, istenilen yöne çevrilebilen kare ya da daire biçiminde düz bir metal kafesten oluşur Bazıları Bir hedefin otomatik olarak izlenmesi için belirli bir yönde kilitlenebilir Yön bulma radarının parabolik bir yansıtıcıyla odaklaştıran ışını, tıpkı bir projektör ışını gibi dardır Böylece, yansıyan dalgaların yüksekliği ve kapsamı kesin olarak ölçülebilir Gözetleme radar, dalgaları geniş bir yay çizerek gönderen bir antene sahiptirgemi radarında, ışın göreli olarak düz tutulur Uçaklarınki ise düşey bir yay çizer Her iki durumda, bazen anten, radarın çevreyi sürekli tarayabilmesi için döndürülür Radar alıcılarının çoğunda antenler, genellikle çok zayıf yansıyan dalganın, mümkün olduğu kadar büyük kısmını alacak biçimde yapılır
Değerlendirme ve gösterme
Uygun bir biçimde işleme tabi tutulan ve büyütün radar sinyalleri, ilk gönderilen dalgayla birlikte gösterme ünitesine gönderilir
Sinyal gösterme sistemi, genellikle osiloskobu temel alan katot ışınlı bir tüptür Bu ekranda, uzaklığın yada yüksekliğin yada her ikisinin de okunması mümkündür Öte yandan ekran, her yöndeki dalga yansıtan cisimlerin konumlarına özgü tam bir elektronik “harita verilebilir
Basit bir düz çizgi ekranında saptanan cismin (örneğin gökyüzünde bir uçak) yönü ve yüksekliği, radar ışınını yönünü ve yüksekliği, radar ışının yönü ve yüksekliğini belirten bir kadranda okunur Uzaklık, gönderme ve alma arasındaki zaman uzaklığının iki katı olduğu bir düz çizgi osiloskobunda parlak bir çizgiden okunur Göstergesi (PP) görüntüsü, tüpün merkezinde başlayıp çevresinde biten, radyal taramayla düzenlenmiş, bir düz çizgi osiloskobu ekranıyla elde edilir Sonra, tarama basmangıcı dönüş merkezi alınarak, tarama, antenin dönmesiyle uyum içinde döndürülür Osiloskop ekranı, uzun süreli fosfor esanslı bir madde ile kaplıdır Böylece, ekranda yansıyan sinyal (parlak bir nokta), antenin bir turu tamamlamasına dek görünmeye devam eder Yansıyan noktasının tüpün merkeziden uzaklığı, cismeni uzaklığını gösterir ve ekrandaki boyutu gerçek boyutuna uygundur
Bazı sistemlerde, yansıyan dalgayı daha güçlü atlamak ve tekrar göndermek için, röleli alıcı ve verici olmasına karşın radar donanımlarının çoğu, katı cisimlerden yansıyan zayıf dalgalara bağlı Dalgayı alıp tekrar gönderen sistemlere, “sekonder radar denir
Radardan uzaklaşan ya da ona yaklaşan bir cisimden elektromagnetik bir dalga yansıdığında, yansıyan dalganın frekansı değişir Ses biliminde çok iyi bilinen bu olaya, doppler olayı deniz meydana gelen frekans kayması, cismin hızını ölçülmede kullanılır