Ağız ve dişler, sistemli olarak denetim edilmesi gereken noktalarımız arasında. Eksperlere nazaran tertipli fırçalamanın ve diş ipi kullanmanın yanı sıra en az altı ayda bir diş doktoruna görünmek gerekiyor. Bunun yanı sıra birtakım periyotlarda ağız ve diş sıhhati daha da ehemmiyet kazanıyor. Ramazan ayı da bunlardan biri. Oruç tutarken, pek çok kişi dişini fırçalamadığı için sahurdan iftara kadar olan uzun vadede ağızda kolaylıkla üreme ortamı bulan bakteriler, ağızda bed kokuya sebep olurken, diş çürüklerini de artırabiliyor.
Kokunun sebepleri
Oruç tutarken ağız bakımına her zamankinden daha ziyade itina gösterilmesi gerektiğini belirten Estetik Diş Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu'nun oruç tutanlar için teklifleri var. Öncelikle Kışlaoğlu, iftardan ve sahurdan sonra dişlerin daha ihtimamla fırçalanması gerektiğini belirtiyor: "Diş fırçalarken, lisan yüzeyi ve diş eti ortamlarının de fırça yardımıyla güzelce temizlenmesi gerekir. Ayrıyeten Ramazan'da ağız antiseptiği kullanabilirsiniz. İftar ve sahurdan acilen sonra ağızda asit orantısı arttığı için bakterilerin çoğalması için iyi bir ortam oluşur. Bu nedenle diş fırçalamanın yanı sıra ağız antiseptiği kullanılması kıymetlidir. Bunun yanı sıra anti bakteriyel gargara ya da ağız spreyi de kullanılabilir. Hiçbiri olmazsa tuzlu su ile gargara yapılabilir." Oruçluyken yaşanan en büyük dertlerden biri ağız kokusu. Dr. Kışlaoğlu'nun açıklamalarına nazaran ağız kokusu, sadece diş çürüklerinden kaynaklanmıyor. Dişeti illetleri, berbat yapılmış protezler, mide ve boğaz rahatsızlıkları da berbat kokulara neden olabiliyor. Lakin ağız bakımı âlâ bir halde yapılırsa ağızdaki makûs kokulardan kurtulmak mümkün. Oruçluyken yeme içme faaliyeti olmadığından, ağızda tükürük salgısının az seviyede olduğunu söyleyen Kışlaoğlu, iftar ve sahur yemeklerinden sonra fırçalanmayan dişlerde oluşan bakterilerin ağızda kolaylıkla üreyebildiğini vurguluyor. Kışlaoğlu, bakterilerin ağızda asitlenmeye yol açtığını, bunun da diş çürüklerine neden olduğunu söylüyor.
Sahurda daima birebir şeyleri yemekten sıkılanlar için teklifler
Günlük öğün sayısının azaldığı Ramazan ayında, bilhassa sıhhatinizi, vücudunuzun ve yavaşlayan metabolizmanızın istikrarını koruyabilmek için, ana ve ara öğünleri yeniden atlamadan tüketmeye çalışmak gerekiyor. Kahvaltı, diyetisyenlerin alışkanlık haline gelmesi için ehemmiyetle vurguladığı günün en kıymetli öğünü. Ramazan ayında ise sahur, kahvaltı bölgesine geçiyor. Bu nedenle de çok değerli. Diyet Formula diyetisyeni E. Yasemin Batmaca Ramazan'da sağlıklı beslenebilmenin yalnızca iftardan değil ibaret olmadığını, sahurda itibaren beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Örneğin sahurda neler yenmesi gerektiğini şöyle özetliyor:
Sahurda kahvaltı yapmak, en çok tercih edilen yemek çeşitlerinden. Tam tahıllı ekmek, peynir, zeytin kesinlikle sahur sofrasında yan almalı. Şayet şeker marazı yoksa haddinden fazla tüketmemek kaydıyla, doğal reçel, bal yahut pekmez de yenilebilir. Bunun yanı sıra domates, salatalık, al ve yeşil biber, maydanoz, tere, roka ve vesair yeşillikler tüketilebilir. Bu kahvaltı karbonhidrat, yağ, protein, posa, vitamin ve mineraller içeriyor.
Tahıllı ekmekli tost yahut sandviç, tercihen prebiyotik yoğurt, bol salata yahut zerzevat içeren bir öğün de yeniden doyurucu ve sindirimi kolay olacaktır.
Şiddetli yağ içermeyen zerzevat yemeği, tahıllı ekmek, tercihen prebiyotik yahut yarım yağlı/yağsız yoğurttan oluşan bir mönü de posa içerdiği için doyurucu olabilir.
Karbonhidrat, posa, vitamin ve mineral içeren tam tahıllı besinler (tam tahıllı kahvaltılık gevrekler yahut müsliler, kepekli, yulaflı, çavdarlı yahut çok tahıllı ekmek üzere ürünler) ile şiddetli ölçüde olmayan meyve tüketilebilir.
Ramazana hususî besinlerin başında gelen pidenin orta uzunluğunun sekizde birlik bir dilimi, bir dilim ekmek konumuna makbul. Ve büyüklükte bir pide kesimi yemenin mesele yaratmayacağını söylemek gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, pidenin umumide beyaz unla yapıldığı için esmer ekmeğe nazaran kan şekerini, daha süratli yükselttiğidir.