Roket; patlayıcı özellikte olan maddeleri, çok uzaklıkta bulunan belirli bir hedefe göndermek, bilimsel incelemelerde veri toplamak ya da ölçüm yapabilmek amacıyla geliştirilmiş, astronotların uzaya gönderilmeleri için kullanılan bir araçtır Roketlerde bulunan itiş gücünün kaynağı, roket motorlarında yapılan sıcak gazın hızlıca dışarıya atılmasından ortaya çıkan bir tepkidir Roketler, yakıcı olarak sıvı oksijeninin yanında, sıvı bir yakıtı da birlikte taşırlar Ayrı olarak tanklarda depolanan oksijen ve yakıt, pompalama sistemi kullanılarak yanma odasına aktarılır Yanma odasında meydana gelen küçük bir kıvılcımın hareketi başlatması ile birlikte ortaya çıkan sıcak gaz, fazla basınçla arkaya doğru atılır ve roket ileri doğru itilmiş olur
Roketler ilk kez 13 Yüzyılda Çinliler tarafından keşfedilmiş ve kısa menzilli, katı yakıtlı olarak kullanılmışlardır (O zamanlarda yakıt olarak barut kullanılmaktaydı) Bu dönem sonrasında ise, Avrupa’da da yapılmaya başlamış ve gelişimini burada da sürdürmüştür 19 Yüzyıl sonlarında, uzay araçları için roketlerin önemi ortaya çıkmaya başladı İlk sıvı yakıtlı roketin fırlatılması ise, 1926 yılında ABD’ li Goddard tarafından gerçekleştirildi Avrupa’da ilk sıvı yakıtlı roketin fırlatılması da, 1931 yılında Alman Winkler tarafından yapıldı Özellikle Almanlar bu roketleri daha da geliştirdiler ve v2 roketleri üzerine çalışmaya başladılar
1958’li yılların başında v2 roketlerinin gelişimiyle, dünya yörüngesine ilk uyduların yerleştirilmesi gerçekleşti Bu olayın ardından da çok kademeli roketler geliştirildi ve Satürn2 adlı roket üç kademeli olarak yapıldı Bu tür roketlerde, yakıt ve görevi biten kademe asıl roketten ayrılıyor, hafifleyen roket ise daha yüksek bir hıza ulaşıyordu Satürn5 roketinin ilk uçuşu 1967 yılında yapılmıştır Esas başarı ise, 1969 yılında gerçekleştirilen ve insanın ilk kez Ay’a çıkmasına sebep olan uçuşla elde edilmiştir Bu uçuş, Satürn5’ in dünyada o zamana kadar yapılan en kuvvetli roket olduğunu ispatlamıştır
Roket
Son yüzyıl süresince, uzayın daha iyi anlaşılmasını sağlayan, uzaya gidilmesine imkan tanıyan ve askeri gelişmelere sebep olan roket bilimi, tüm insanlığın kafasında karmaşık yapılar oluşturmuştur Roketlerin yapılması için çok ileri düzey fizik bilgisi ve uzmanlık gerektiği düşünülüyor, halbuki roketlerin çalışma sistemleri incelendiğinde, anlaşılması gayet basit bir temel fizik prensipleri karşımıza çıkar Roketlerin çalışma prensipleri, esas olarak yerçekimi kuvvetinden ayrılmayı amaçlamaktadır
Bir roketin havaya fırlatılabilmesi için, yerçekimi kuvvetinden kurtulması gerekir Hemen her şeyde olduğu gibi, roketlerde üzerlerine herhangi bir kuvvet gelmezse durumlarını korur ve sabit kalırlar Rokette bulunan motorun görevi, rokete gerekli olan ve onu hareket ettirecek gücü sağlamaktır Roket motorunun bu gücü alması ise gazlar sayesinde olur Bunun gerçekleşmesi için de, roket yapımına uygun olan gazlar çok yüksek ısıyla ısıtılır Bu ısının etkisiyle gaz molekülleri hızlıca hareket eder, gazın hızı ile oluşan püskürtme etkisi itici bir kuvvet uygular ve bu güç de roketi hareket ettirir