bilgiliadam
Yeni Üye
Sait Faik Abasıyanık Fındık Kısa Ozeti
Sait Faik Abasıyanık Fındık Hikaye Ozeti
İstanbulda Halıcıoğlundaki bir fabrikada işci Alinin ,annesiyle gecirdiği mutlu gunleri anlatırAnnesinin her gun , sabah ezanıyla kaldırdığı Ali,kızarmış ekmek kokan odada semaverin kaynayışına dalar Semaver onu her sabah hayata yeniden bağlayan, evlerinin saadeti, buyuk bir moral kaynağı haline gelmiştirSemaver, onun dunyasında icinde ne ıstırap, ne grev, ne de patron olan bir fabrika olarak canlanırdı Alinin annesine olum, bir misafir,bir başortulu, namazında niyazında bir komşu hanım gelir gibi gelir Ali annesini bir sabah vakti, semaverin başında olu bulur Evlerinin saadet kaynağı Semaver bir daha kaynamaz o evde Stelyanos Hrisopulos Gemisi, Burgaz adasında fakir,yaşlı bir Rum balıkcısının, kızı oldukten sonra ailesinden hayatta kalan son kişi olan ,hayal gucu denizler ve balıklarla beslenmiş , on iki yaşlarındaki torunu Trifonun yaptığı, bir metre uzunluğunda ,beyaza boyalı yelkenli gemi uzerine kurulmuşturBurgaz adasında diğer cocuklar bu oyuncak gemiye buyuk bir gıptayla bakıyordurlarTrifon bir oğle ustu,buyukbabasının adını verdiği gemisini denize indirir Burgazın butun cocukları pusudadırlar Gemi hafif yana yatmış pupa giderken, soba borusundan yapılmış bir top, camların icinden patlar, atılan taş geminin yanına isabet eder; bu taşı otekiler izler On altı cocuk ellerinde ceplerinde taşlar, guzelim gemiyi batırırlar İpek Mendilde,olay Bursada bir ipek fabrikasında gecmektedirYazar,bir gece fabrikaya kapıcının yerine goz kulak olur On beş yaşlarında,buğday tenli kucuk bir hırsızla karşılaşır Yazar , ona iyimser bir tavırla konuşarak yaklaşır Kucuk hırsız sevgilisinin ondan bir ipekli mendil istemesi uzerine parası olmadığından hırsızlık yapmak zorunda kaldığını anlatırYazar bu durumu hoş karşılar ve cocuğu serbest bırakırCocuk sevgilisinin o cok istediği mendili alamadan fabrikadan uzaklaşırYazar, fabrikada depo bolumunde kalmaktadır Gece yarısı, yazar uyurken, kucuk hırsız ağacların yardımıyla cıktığı pencerede belirir Yazar, bunu fark eder ama cocuğun bu cesaretinden etkilendiği icin, yerinden kıpırdamaz Cocuk o cok arzu ettiği mendili aldıktan sonra, kacarken uzun, geniş yapraklı soğut ağacından duşer ve hayatını bir ipek mendil uğruna kaybeder Kıskanclık, otuz beş yaşlarında bir koy oğretmeni ve ondan yaşca kucuk on yedi yaşındaki karısı Fadime arasında gecer Fadime, kucuk yaşında ağalarının zoruyla koyun oğretmeniyle evlendirilmiştir
Oğretmenle Fadime arasında karı koca ilişkisi yoktur Oğretmen kucuk koy ortamında yalnız kalmamak icin, kendisine arkadaş olsun diye Fadimeyle evlenmiştir Fadimenin gonlu coban Husrev dedir Oğretmen Fadimeyi yaşıtı olan coban Husrevle beraber gorunce duyduğu ince duygular, hikayede yazar tarafından yoğun bir şekilde vurgulanıyor Bohcada kucuk yaşta bir eve besleme gelen bir kızın,evin kucuk beyiyle arasındaki yakınlaşma kaleme alınmıştır Besleme kızla , kucuk bey kucukluklerinden itibaren beraber buyurlerOnceleri evin kucuk beyi her hareketi, tavrıyla besleme kızı ezerken, sonraları aralarında bir aşk başlar Bir yaz gunu, evin kucuk beyi, besleme kızın başı dizinde annesi tarafından yakalanınca kacar ; akşam donunce kızın yamalı bohcası artık sandık odasında her zamanki yerinde yoktur Annesi besleme kızı evden kovmuştur
Şehri Unutan Adamda coktandır şehre inmemiş hikayeci, otelin kapısından, insanlarla kaynaşmak ihtiyacıyla cıkar Bir kufeci cocuğundan, tutunculerden , genc kızlardan yoneltilen azarlara, cıkışmalara rağmen mutludur; dunyayı, şehri , her şeye rağmen kucaklamak isteğindedir Yazar, hikayede karşılaştığı butun olumsuzlukları optimist bir havayla karşılayıp, yaşamı ve insanları sevdiğini belirtiyor Garsonda Ahmet Trabzonlu zengin bir babanın tek oğludur İstanbula cok eski zamanlarda goc etmişlerdi Kocaman, bir kantariye mağazaları vardıToptan iş yaparlardı
Babasının olumunden sonra, Ahmet kantariye mağazası , evler ve dukkanları idare edemez ve sonunda Belvu Bahcesinde garsonluğa başlar, ama icinde her zaman babadan kalma bişeylere sahip olma duygusu hakimdirO bu duyguyu her haziranda burgaz adasında vasat bir kahveyi kiralayarak bastırmaya calışır, burada Belvu Bahcesi kadar kazan masada, kimseden emir almadan, kendi kendisinin patronudur artık Kitabın en uzun ve dramatik hikayesi İhtiyar Talebe; Birinci dunya Savaşına Avusturya ordusunun bir subayı olarak katılmış, acı yaralı gunler gecirmiş, şimdi on bir senedir Fransada bir universitede okuyan, Sırp veya Hırvat Pavel Stefanovic, biri cirkin biri guzel Amerikalı iki kız kardeşin oyununa kurban gider Gunune, saatine gore değişen, iki zıt karakter ve ruha sahip tek kişi sandığı bu iki kıza aşık olmuş, universiteyi bitirdiği gun, iki kızın aynı anda alaylarıyla karşılaşınca ruhi dengesini busbutun kaybederek hastaneye kapatılmıştır
Sait Faik Abasıyanık Fındık Hikaye Ozeti
İstanbulda Halıcıoğlundaki bir fabrikada işci Alinin ,annesiyle gecirdiği mutlu gunleri anlatırAnnesinin her gun , sabah ezanıyla kaldırdığı Ali,kızarmış ekmek kokan odada semaverin kaynayışına dalar Semaver onu her sabah hayata yeniden bağlayan, evlerinin saadeti, buyuk bir moral kaynağı haline gelmiştirSemaver, onun dunyasında icinde ne ıstırap, ne grev, ne de patron olan bir fabrika olarak canlanırdı Alinin annesine olum, bir misafir,bir başortulu, namazında niyazında bir komşu hanım gelir gibi gelir Ali annesini bir sabah vakti, semaverin başında olu bulur Evlerinin saadet kaynağı Semaver bir daha kaynamaz o evde Stelyanos Hrisopulos Gemisi, Burgaz adasında fakir,yaşlı bir Rum balıkcısının, kızı oldukten sonra ailesinden hayatta kalan son kişi olan ,hayal gucu denizler ve balıklarla beslenmiş , on iki yaşlarındaki torunu Trifonun yaptığı, bir metre uzunluğunda ,beyaza boyalı yelkenli gemi uzerine kurulmuşturBurgaz adasında diğer cocuklar bu oyuncak gemiye buyuk bir gıptayla bakıyordurlarTrifon bir oğle ustu,buyukbabasının adını verdiği gemisini denize indirir Burgazın butun cocukları pusudadırlar Gemi hafif yana yatmış pupa giderken, soba borusundan yapılmış bir top, camların icinden patlar, atılan taş geminin yanına isabet eder; bu taşı otekiler izler On altı cocuk ellerinde ceplerinde taşlar, guzelim gemiyi batırırlar İpek Mendilde,olay Bursada bir ipek fabrikasında gecmektedirYazar,bir gece fabrikaya kapıcının yerine goz kulak olur On beş yaşlarında,buğday tenli kucuk bir hırsızla karşılaşır Yazar , ona iyimser bir tavırla konuşarak yaklaşır Kucuk hırsız sevgilisinin ondan bir ipekli mendil istemesi uzerine parası olmadığından hırsızlık yapmak zorunda kaldığını anlatırYazar bu durumu hoş karşılar ve cocuğu serbest bırakırCocuk sevgilisinin o cok istediği mendili alamadan fabrikadan uzaklaşırYazar, fabrikada depo bolumunde kalmaktadır Gece yarısı, yazar uyurken, kucuk hırsız ağacların yardımıyla cıktığı pencerede belirir Yazar, bunu fark eder ama cocuğun bu cesaretinden etkilendiği icin, yerinden kıpırdamaz Cocuk o cok arzu ettiği mendili aldıktan sonra, kacarken uzun, geniş yapraklı soğut ağacından duşer ve hayatını bir ipek mendil uğruna kaybeder Kıskanclık, otuz beş yaşlarında bir koy oğretmeni ve ondan yaşca kucuk on yedi yaşındaki karısı Fadime arasında gecer Fadime, kucuk yaşında ağalarının zoruyla koyun oğretmeniyle evlendirilmiştir
Oğretmenle Fadime arasında karı koca ilişkisi yoktur Oğretmen kucuk koy ortamında yalnız kalmamak icin, kendisine arkadaş olsun diye Fadimeyle evlenmiştir Fadimenin gonlu coban Husrev dedir Oğretmen Fadimeyi yaşıtı olan coban Husrevle beraber gorunce duyduğu ince duygular, hikayede yazar tarafından yoğun bir şekilde vurgulanıyor Bohcada kucuk yaşta bir eve besleme gelen bir kızın,evin kucuk beyiyle arasındaki yakınlaşma kaleme alınmıştır Besleme kızla , kucuk bey kucukluklerinden itibaren beraber buyurlerOnceleri evin kucuk beyi her hareketi, tavrıyla besleme kızı ezerken, sonraları aralarında bir aşk başlar Bir yaz gunu, evin kucuk beyi, besleme kızın başı dizinde annesi tarafından yakalanınca kacar ; akşam donunce kızın yamalı bohcası artık sandık odasında her zamanki yerinde yoktur Annesi besleme kızı evden kovmuştur
Şehri Unutan Adamda coktandır şehre inmemiş hikayeci, otelin kapısından, insanlarla kaynaşmak ihtiyacıyla cıkar Bir kufeci cocuğundan, tutunculerden , genc kızlardan yoneltilen azarlara, cıkışmalara rağmen mutludur; dunyayı, şehri , her şeye rağmen kucaklamak isteğindedir Yazar, hikayede karşılaştığı butun olumsuzlukları optimist bir havayla karşılayıp, yaşamı ve insanları sevdiğini belirtiyor Garsonda Ahmet Trabzonlu zengin bir babanın tek oğludur İstanbula cok eski zamanlarda goc etmişlerdi Kocaman, bir kantariye mağazaları vardıToptan iş yaparlardı
Babasının olumunden sonra, Ahmet kantariye mağazası , evler ve dukkanları idare edemez ve sonunda Belvu Bahcesinde garsonluğa başlar, ama icinde her zaman babadan kalma bişeylere sahip olma duygusu hakimdirO bu duyguyu her haziranda burgaz adasında vasat bir kahveyi kiralayarak bastırmaya calışır, burada Belvu Bahcesi kadar kazan masada, kimseden emir almadan, kendi kendisinin patronudur artık Kitabın en uzun ve dramatik hikayesi İhtiyar Talebe; Birinci dunya Savaşına Avusturya ordusunun bir subayı olarak katılmış, acı yaralı gunler gecirmiş, şimdi on bir senedir Fransada bir universitede okuyan, Sırp veya Hırvat Pavel Stefanovic, biri cirkin biri guzel Amerikalı iki kız kardeşin oyununa kurban gider Gunune, saatine gore değişen, iki zıt karakter ve ruha sahip tek kişi sandığı bu iki kıza aşık olmuş, universiteyi bitirdiği gun, iki kızın aynı anda alaylarıyla karşılaşınca ruhi dengesini busbutun kaybederek hastaneye kapatılmıştır