Oyunlar uzun yıllardır sanatın çeşitli nimetlerinden yararlanarak bizleri bambaşka diyarlara götürüyor. Kimi nefis grafikleriyle ilginç bir dünya çizerken kimisi basit bulmacalarıyla yaşamı sorgulatan sorular soruyor. Bizi fani dünyanın günlük dertlerinden uzaklaştıran bu yapımlar ise satır aralarında bazı unutulmaz deneyimler vadediyor.
İçimizde bir şeylerin uyanmasını sağlayan ve düşünce dünyamızda felsefi izler bırakan bu yapımlar ise kesinlikle deneyim etmeniz gereken oyunlar arasında yer alıyor.
1. The Stanley Parable ve Özgür İradeyi Sorgulamak
Listedeki en ilginç keşif oyunlarından biri olan The Stanley Parable, oyun kavramının sınırlarını zorlarken özgür irade unsurunu da sorgulamamızı sağlıyor. Oyuncuların Stanley adındaki bir şirket çalışanına hayat verdiği oyun, bir anlatıcının eşliğinde onlarca farklı seçim yapma şansı sunuyor.
Fakat oyunun zekice tasarlanmış yapısı sayesinde seçimleriniz ve hikayenizin bir paradoksa dönüşmesi işten bile değil. The Stanley Parable, Steam üzerinde Son Derece Olumlu notuna sahip.
Seçimlerinizin bir önemi var mı? Siz gerçekten siz misiniz?
2. BioShock ve Ütopya Anlayışı
Oyun dünyasına adını altın harflerle yazdıran BioShock, serideki her halkasında sağlam oynanış mekaniklerini nefis bir hikayeyle birleştiriyor. Serinin oyunları refah ve mutluluğun son seviyede olduğu ve her bireyin eşitlik içerisinde yaşadığı şehirler de resmediyor.
Biz oyuncular ise Rapture ve Columbia adındaki bu görkemli kentlerin her köşesini karış karış gezerken, ütopya anlayışına yeniden yaklaşıyoruz. Bireyselliğin, objektivizmin ve ütopya anlayışının sağlam bir şekilde sorgulandığı oyunlar; felsefe hayranları için ideal diyebiliriz.
3. The Surge ve Mega Şirket Tehlikesi
The Surge zorlayıcı dövüş mekanikleri, karmaşık harita tasarımları ve sürükleyici atmosferleriyle keyifli bir souls deneyimi vadediyor. Dark Souls serisi ile tanımlanan souls türü, distopik bir dünya resmeden The Surge’de bir kez daha hayat bulmuş.
Oyun türünün unsurlarını başarılı bir şekilde aktarıyor. Fakat Deck13 tarafından geliştirilen yapım aynı zamanda ekolojik dengesini kaybetmiş, doğal kaynaklarını tüketmiş açgözlü bir dünya da sunuyor. Günümüzde Apple, Google ya da Tesla gibi dev şirketlerin adeta ülkelere dönüştüğü oyunda her şeyi kontrol altına alan bir firma da karşımıza çıkıyor. Yapım eğlenceli bir oynanış sunarken, günümüze çok uzak olmayan, mega şirketlerin dünyayı kontrol ettiği bir gelecek çiziyor.
4. This War of Mine ve Savaşın Acı Gerçekliği
This War of Mine için savaşın acı gerçekliğini en net şekilde sunan yapımlardan biri diyebiliriz. Bosna Savaşı’ndan esinlenerek geliştirilen oyun, çıkış yaptığı günden bu yana birçok ödül almayı başardı.
Ülkemizde oyunun severleri tarafından bir kısa filmi çekilen This War of Mine, savaşın filmlerde ve diğer oyunlarda gördüğümüz görkeminin arkasındaki tüm gerçekliği gözler önüne seriyor.
5. Spec Ops: The Line ve Etik
Emir komuta zincirini sorgulatan Spec Ops: The Line, oyuncuları zorlayıcı bir askeri operasyonun tam ortasına yerleştiriyor. Uygun fiyatı ve keyifli oynanışının yanı sıra, TPS savaş oyunu etiğin sınırlarını zorlayan sahneleri gözler önüne seriyor.
Savaştan dönen birçok gazinin neden travma sonrası stres bozukluğuna sahip olduğunu gösteren oyun, kesinlikle deneyim etmeniz gereken yapımlar arasında yer alıyor.
6. Everything ve Yaşam Felsefesi
David Oreilly tarafından geliştirilen Everything, oyunculara her şeye hayat verme şansı tanıyor. Oyunda böcekten geyiğe, dağdan buluta, atomdan plank taneciğine kadar her şeye dönüşmeniz mümkün. Bir oyundan çok başlı başına bir deneyim olan yapım, Alan Watts’ın spiritüalizm ile materyalizmden bahsettiği konuşmalarıyla da size eşlik ediyor.
7. Undertale ve Şiddet
Geçtiğimiz yılların en çok ses getiren ve sadece tek bir kişi tarafından geliştirilenUndertale ise birçok AAA yapımdan çok daha sağlam bir etki bıraktı. Yerinaltında bir dünyada maceraya koyulduğumuz oyun, şiddet ve merhamet arasında müthiş bir çizgi çiziyor.
Oyuncu belirli tuş kombinasyonlarıyla karşısına çıkan canavarı nasıl şiddet yoluyla etkisiz hale getirebiliyorsa, bunu aynı şekilde merhamet göstererek de yapabiliyor. Buradaki seçim sisteminin oyunun genel yapısına yedirilmesi ise Undertale’yi müthiş bir oyun yapıyor.
8. The Turing Test ve İnsanlıkla Yapay Zeka İlişkisi
Alan Turing’in yıllar önce bilime kazandırdığı Turing Testi bir makinenin insan gibi düşünüp düşünemediğini ölçer. Aynı ismi taşıyan bu bulmaca oyunu ise sizi Jüpiter’in uydusu olan Europa’ya götürüyor.
Oldukça başarılı olan puzzle türündeki yapım adeta bir Ben, Robot hikayesi kadar ilginç bir hikayeye sahip. Ava Turing adındaki bir astronota hayat verdiğiniz oyunda bir laboratuvardaki puzzle görevlerini tamamlıyor ve bu süreçte sürekli olarak bir yapay zekayla sohbet ediyorsunuz. Bilim dünyasındaki en popüler testlerden birini puzzle elementleriyle başarılı bir şekilde harmanlıyor.
9. Dark Souls ve Ölüme Karşı Mücadele
Yeni bir oyun türünün sınırlarını çizen Dark Souls, karanlık ve sürükleyici atmosferinin satır aralarında ölümün kaçınılmazlığının altını çiziyor. Her ölümün bir sonuçtan çok öğretici rolde yer aldığı yapım, oyuncuyu her yeni düşmanda yeni bir sınava sokuyor.
Düşmanın hareketlerini ve nasıl alt edilebileceğini anlamak için belki de onlarca kez ölmeniz gerekiyor. Her ölüm yolculuğunuzda yeni bir durak haline gelse de bu yolculuğun sonu belli. Sonunda ölüm de olsa yolculuğu önemli kılan şey son durak değil; kendisidir.
10. The Witness ve Bilginin Elde Edilmesi
The Witness çeşitli birçok puzzle elementinin yer aldığı tatlı bir oyun olarak öne çıkıyor. Fakat Thekla tarafından geliştirilen yapım aslında çok daha kadim bir hikaye anlatıyor. Oyun sizi yüzlerce bulmacayla karşı karşıya bıraktıktan sonra aslında kendi hikayenizi örmenizi sağlıyor. Bulmacaların ne anlama geldiğini ve nasıl çözüldüğünü öğrenmek de size kalmış durumda.
Başta basit bir bulmaca oyunu gibi gözüken The Witness herkes için olmayabilir, fakat herkesi anlattığı kesin.
11. NieR: Automata ve Nihilizm
Son on yılın en başarılı oyunlarından biri olan NieR: Automata, aslında satır aralarında hepimizin bir noktada sorduğu o kadim soruları soruyor. 'Anlamı ne?' ve 'tüm bunlar neden yaşanıyor?' gibi soruları nefis bir atmosfer tasarımıyla soran NieR, günün sonunda her şeyin bir sebebi olmayabileceğinin altını çiziyor.
Her şeyin ardında bir sebep arayan ve böyle anlam bulmaya çalışanlar kesinlikle Nier'e bir şans vermeli.
12. The Talos Principle ve İnsan Olmak Üzerine
The Talos Principle 'insanı insan yapan nedir' sorusunu video oyun formatıyla soran en başarılı yapımlardan biridir. Listemizdeki bir diğer bulmaca oyunlarından biri olan The Talos Principle, insanı merkeze alarak kimlik, organik yaşam ve bilinç gibi konuları işliyor.
13. Deus Ex: Mankind Divided ve Ayrımcılık
Mankind Divided, Deus Ex serisinin pek sevilmeyen oyunlarından biri olsa da toplum ve ayrımcılığa dair oldukça etkileyici sahneler çiziyor. Deus Ex serisi her halkasıyla felsefenin çeşitli konularında izler bırakıyor diyebiliriz. Fakat Mankind Divided, kendilerini teknolojik parçalarla geliştiren bireylerin olduğu bir gelecek vadediyor.
Bu gelecekte saf kalan insanlar, vücutlarında teknolojik protezler bulunan bireyleri dışlıyor. Toplumun ikiye bölündüğü bu gelecek aslında insanın fıtratında yer alan ayrım yapma refleksini de eleştiriyor.