bilgiliadam
Yeni Üye
Savaş ve Barış ile ilgili kompozisyon orneği,
Barış icinde yaşamak son derece onemli bir ihtiyactır İnsanlar barış ortamında daima huzurlu ve mutlu olur Savaş ise insanı huzursuz ve mutsuz eder
Tarihe baktığımızda iki buyuk dunya savaşı olduğunu goruruz Bu iki buyuk dunya savaşında da oldukca buyuk kayıplar verilmiş, ağır silahlar kullanılmış ve psikolojik olarak derin yaralar geriye kalmıştır Savaşın cevreye verdiği zarar insanlarda buyuk ve onemli etkiler bırakmaktadır Savaş her yerde kotudur Cunku ardında hep gozyaşı bırakır
Barış icinde yaşamak, toplumu guclendirdiği gibi, hayatı da kolaylaştırır Savaş yerine barışı secmek hayatı ve guzellikleri secmektir Toplumsal barış ve uzlaşma iyi yaşamanın şartıdır Ataturk barışın insan ve toplum hayatında ne kadar onemli olduğunu belirtmek icin Yurtta barış dunyada barış demiştir Demokrasi, ozgurluk, dayanışma, paylaşma, birlik icinde olma barışın sağlanması acısından son derce onemlidir
Barış icinde yaşamak dunyada ve toplumda en onemli olcutlerden birisidir Barış tacı, saltanat tacıyla kıyaslanamayacak kadar guzel ve değerlidir
Bir tek cocuğun hayatını kurtarabileceğimi bilsem vatanımdan, bayrağımdan, dinimden, ırkımdan vazgecerim
Bir Kurt cocuğunu bir Turk cocuğundan, bir Yahudi cocuğunu bir Arap cocuğundan, bir Amerikalı cocuğu bir Iraklı cocuktan ayırt etmem
Hicbir cocuğun olumu sevindirmez beni
Onların hepsi cocuk
Vurulup yıkıldıklarında, sonmekte olan gozleriyle son kez hayata bakıp başları toprağa duştuğunde, onlar sadece olu cocuk oluyorlar
Hep merak ederim, eğer savaş ilan edenlerin ve savaş kışkırtıcılığı yapanların cocukları cephenin en on mevzilerindeki ilk birlikte yer alacaklar diyen bir kural olsaydı, tarih bu kadar cok savaşa şahit olur muydu?
Yarın sabah yapılacak ilk saldırıda olecek ilk askerin kendi oğlu olduğunu bilerek kac siyasetci, kac general savaş kararı verecek, kac gazeteci hadi cocukları cepheye gonderelim diye bağıracaktı
Savaş isteyecekler miydi o zaman?
Savaşa gonderecekler miydi cocukları?
Ve eğer aralarından biri, ilk olecek askerin kendi cocuğu olacağını bilerek savaşa karar verecek olsaydı onu bir kahraman olarak mı yoksa oğlunun olumune kayıtsız kalan taş kalpli bir canavar olarak mı gorecektik?
Soracak mıydık kendimize, yeryuzunde insanın evladından daha kıymetli bir toprak parcası var mı? diye
Her savaşta ilk olen bir cocuk var
O başkasının cocuğu olduğu zaman mı savaştan rahatca sozediliyor?
Siz bir insanın savaşta nasıl olduğunu hic duşundunuz mu?
Once bir vınıltı duyulur, uğursuz, urkutucu bir vınıltı, başını kaldırıp gokyuzune bakarsın, o vınıltı ani bir homurtuya donuşur sonra, bir karaltı suratle yaklaşır ve dehşetli bir patlamayla etrafındaki hava boşalır, kolların, bacakların patlamanın olduğu yerden uzaklaşan havanın korkunc cekim gucuyle yerlerinden koparılır, alevler icinde yanan bedenin dağılır
Boyle oluyor cocuklar
Bazen bir mayına basıyorlar, son duydukları madeni bir mekanizmanın sesi oluyor ve butun etleri, kasları, damarları parcalanarak havaya ucuyor
Gozlerine giren mermiler, ciğerlerine saplanan kurşunlar
Kan gırtlaklarına doluyor
Niye ister bazı insanlar cocukların boyle olmesini?
Vatan icin mi, din icin mi, bayrak icin mi?
Aynı tanrıya ayrı dillerde yakaran insanların, Allah icin birbirlerini oldurmesi cok mu uygun dine?
İlk olecek asker kendi cocuğu olduğunda kac dindar boylesine buyuk bir istekle destekleyecek savaşı?
Her biri cocuğunu kurban eden bir Hazreti İbrahim mi olacak?
Dunya peygamberlerle mi dolu?
Eğer oyleyse bu zulum, bu kan, bu korkunc duşmanlık bunca peygambere rağmen nasıl var oluyor?
Sonsuz kainatın en uzak, en ucra, en ıssız koşelerindeki kucucuk mavi bir gezegenin ustundeki canlılar neden yaratıldıklarından beri birbirlerini olduruyorlar?
Niye icimizde tukenmeyen bir oldurme isteği var?
Ve, niye her toplum oldurenleri ve oldurtenleri alkışlıyor?
Tolstoyun muhteşem eseri Savaş ve Barışta, Prensin karısı edebiyat tarihinin en olağanustu karakterlerinden biri olan Pierree anlamaya calışarak sorar:
Hic anlayamıyorum, neden erkekler savaşsız yaşayamaz? Niye biz kadınlar boyle bir şey istemeyiz, niye bizim buna ihtiyacımız yoktur?
Bir başka sayfada, ertesi sabah meydan savaşına katılacak olan Prens Andrewın duşunceleriyle karşılaşırız
O gecenin son gecesi olabileceğini, ertesi gun olebileceğini duşunur
Bircoklarıyla birlikte olumun onun da kapısını calabileceğini aklından gecirirken hayal kurmaya başlar, ertesi gun savaş kaybedilirken kendisi ortaya cıkacak, yeni bir saldırı planı ortaya koyacak, emrine verilen kuvvetlerle duşmana saldırıp onları bozguna uğratacak, bunun uzerine ordu kumandanlığına getirilecektir
İcindeki bir ses sonra ne olacak diye sorar ona, butun bunları yaparsan sonra ne olacak?
Sonra ne olacağını bilmiyorum, der Prens kendi kendine, bilmek de istemiyorum Ama butun bu şanı şohreti, insanlar tarafından sevilmeyi istiyorsam ve hayatta tek istediğim buysa, sadece bunun icin yaşıyorsam, bu benim sucum değil Evet, sadece bunu istiyorum Bunu kimseye soyleyemem ama, aman tanrım, butun yapacaklarımı şanı şohreti cok sevdiğim icin mi yapacağım? Olum, yaralanma, ailemi kaybetme ihtimali, hicbirinden korkmuyorum Butun sevdiklerimden, bu ne kadar aykırı gorunurse gorunsun, bir zafer anı icin, hic tanımadığım insanların hayranlığı icin vazgecmeye hazırım
Bunun icin mi savaştı erkekler binlerce yıl?
Diğer erkeklerin saygısını ve hayranlığını kazanmak icin mi?
Bunun icin mi oldurduler?
Bunun icin mi oldurttuler?
Prens Andrew, başkalarının hayranlığını kazanmak, şana şohrete ulaşmak, erkekce bir saygı gormek icin kendi hayatını tehlikeye atmayı hayal ediyordu, bunlar icin kendi hayatından ve ailesinden vazgecmeye razı oluyordu ama bugunku kahramanlar cephelerden cok uzaklarda gizliler, kendi hayatlarını değil cocukların hayatlarını tehlikeye atıyorlar, kendi ailelerini değil başka insanların ailelerini acılara sokuyorlar
Bugunku kahramanlardan hangisi, hangi başkan, hangi lider, hangi onder, ilk olecek olan kendi cocuğu olacak olsaydı bu savaşı başlatacaktı?
Hangisi, Prens Andrew gibi kendisiyle yuzleşme cesareti gosterebilecekti?
Hangisi, binlerce genc cocuğu sırf kendime şan şohret sağlamak icin olume gonderiyorum, adımı taclandıracak bir zafer anı icin binlerce insanı olumun kucağına bırakıyorum diyecekti?
Ve hangisi, yıkılmış binaların, cokmuş evlerin, gocmuş mağaraların icinde olen cocukların hayatını, o cocukları oldurten silahları yapanların servetlerini biraz daha arttırmak, yaptığım gizli anlaşmalarla kanı paraya cevirmek icin feda ediyorum diyebilecekti
Barış icinde yaşamak son derece onemli bir ihtiyactır İnsanlar barış ortamında daima huzurlu ve mutlu olur Savaş ise insanı huzursuz ve mutsuz eder
Tarihe baktığımızda iki buyuk dunya savaşı olduğunu goruruz Bu iki buyuk dunya savaşında da oldukca buyuk kayıplar verilmiş, ağır silahlar kullanılmış ve psikolojik olarak derin yaralar geriye kalmıştır Savaşın cevreye verdiği zarar insanlarda buyuk ve onemli etkiler bırakmaktadır Savaş her yerde kotudur Cunku ardında hep gozyaşı bırakır
Barış icinde yaşamak, toplumu guclendirdiği gibi, hayatı da kolaylaştırır Savaş yerine barışı secmek hayatı ve guzellikleri secmektir Toplumsal barış ve uzlaşma iyi yaşamanın şartıdır Ataturk barışın insan ve toplum hayatında ne kadar onemli olduğunu belirtmek icin Yurtta barış dunyada barış demiştir Demokrasi, ozgurluk, dayanışma, paylaşma, birlik icinde olma barışın sağlanması acısından son derce onemlidir
Barış icinde yaşamak dunyada ve toplumda en onemli olcutlerden birisidir Barış tacı, saltanat tacıyla kıyaslanamayacak kadar guzel ve değerlidir
Bir tek cocuğun hayatını kurtarabileceğimi bilsem vatanımdan, bayrağımdan, dinimden, ırkımdan vazgecerim
Bir Kurt cocuğunu bir Turk cocuğundan, bir Yahudi cocuğunu bir Arap cocuğundan, bir Amerikalı cocuğu bir Iraklı cocuktan ayırt etmem
Hicbir cocuğun olumu sevindirmez beni
Onların hepsi cocuk
Vurulup yıkıldıklarında, sonmekte olan gozleriyle son kez hayata bakıp başları toprağa duştuğunde, onlar sadece olu cocuk oluyorlar
Hep merak ederim, eğer savaş ilan edenlerin ve savaş kışkırtıcılığı yapanların cocukları cephenin en on mevzilerindeki ilk birlikte yer alacaklar diyen bir kural olsaydı, tarih bu kadar cok savaşa şahit olur muydu?
Yarın sabah yapılacak ilk saldırıda olecek ilk askerin kendi oğlu olduğunu bilerek kac siyasetci, kac general savaş kararı verecek, kac gazeteci hadi cocukları cepheye gonderelim diye bağıracaktı
Savaş isteyecekler miydi o zaman?
Savaşa gonderecekler miydi cocukları?
Ve eğer aralarından biri, ilk olecek askerin kendi cocuğu olacağını bilerek savaşa karar verecek olsaydı onu bir kahraman olarak mı yoksa oğlunun olumune kayıtsız kalan taş kalpli bir canavar olarak mı gorecektik?
Soracak mıydık kendimize, yeryuzunde insanın evladından daha kıymetli bir toprak parcası var mı? diye
Her savaşta ilk olen bir cocuk var
O başkasının cocuğu olduğu zaman mı savaştan rahatca sozediliyor?
Siz bir insanın savaşta nasıl olduğunu hic duşundunuz mu?
Once bir vınıltı duyulur, uğursuz, urkutucu bir vınıltı, başını kaldırıp gokyuzune bakarsın, o vınıltı ani bir homurtuya donuşur sonra, bir karaltı suratle yaklaşır ve dehşetli bir patlamayla etrafındaki hava boşalır, kolların, bacakların patlamanın olduğu yerden uzaklaşan havanın korkunc cekim gucuyle yerlerinden koparılır, alevler icinde yanan bedenin dağılır
Boyle oluyor cocuklar
Bazen bir mayına basıyorlar, son duydukları madeni bir mekanizmanın sesi oluyor ve butun etleri, kasları, damarları parcalanarak havaya ucuyor
Gozlerine giren mermiler, ciğerlerine saplanan kurşunlar
Kan gırtlaklarına doluyor
Niye ister bazı insanlar cocukların boyle olmesini?
Vatan icin mi, din icin mi, bayrak icin mi?
Aynı tanrıya ayrı dillerde yakaran insanların, Allah icin birbirlerini oldurmesi cok mu uygun dine?
İlk olecek asker kendi cocuğu olduğunda kac dindar boylesine buyuk bir istekle destekleyecek savaşı?
Her biri cocuğunu kurban eden bir Hazreti İbrahim mi olacak?
Dunya peygamberlerle mi dolu?
Eğer oyleyse bu zulum, bu kan, bu korkunc duşmanlık bunca peygambere rağmen nasıl var oluyor?
Sonsuz kainatın en uzak, en ucra, en ıssız koşelerindeki kucucuk mavi bir gezegenin ustundeki canlılar neden yaratıldıklarından beri birbirlerini olduruyorlar?
Niye icimizde tukenmeyen bir oldurme isteği var?
Ve, niye her toplum oldurenleri ve oldurtenleri alkışlıyor?
Tolstoyun muhteşem eseri Savaş ve Barışta, Prensin karısı edebiyat tarihinin en olağanustu karakterlerinden biri olan Pierree anlamaya calışarak sorar:
Hic anlayamıyorum, neden erkekler savaşsız yaşayamaz? Niye biz kadınlar boyle bir şey istemeyiz, niye bizim buna ihtiyacımız yoktur?
Bir başka sayfada, ertesi sabah meydan savaşına katılacak olan Prens Andrewın duşunceleriyle karşılaşırız
O gecenin son gecesi olabileceğini, ertesi gun olebileceğini duşunur
Bircoklarıyla birlikte olumun onun da kapısını calabileceğini aklından gecirirken hayal kurmaya başlar, ertesi gun savaş kaybedilirken kendisi ortaya cıkacak, yeni bir saldırı planı ortaya koyacak, emrine verilen kuvvetlerle duşmana saldırıp onları bozguna uğratacak, bunun uzerine ordu kumandanlığına getirilecektir
İcindeki bir ses sonra ne olacak diye sorar ona, butun bunları yaparsan sonra ne olacak?
Sonra ne olacağını bilmiyorum, der Prens kendi kendine, bilmek de istemiyorum Ama butun bu şanı şohreti, insanlar tarafından sevilmeyi istiyorsam ve hayatta tek istediğim buysa, sadece bunun icin yaşıyorsam, bu benim sucum değil Evet, sadece bunu istiyorum Bunu kimseye soyleyemem ama, aman tanrım, butun yapacaklarımı şanı şohreti cok sevdiğim icin mi yapacağım? Olum, yaralanma, ailemi kaybetme ihtimali, hicbirinden korkmuyorum Butun sevdiklerimden, bu ne kadar aykırı gorunurse gorunsun, bir zafer anı icin, hic tanımadığım insanların hayranlığı icin vazgecmeye hazırım
Bunun icin mi savaştı erkekler binlerce yıl?
Diğer erkeklerin saygısını ve hayranlığını kazanmak icin mi?
Bunun icin mi oldurduler?
Bunun icin mi oldurttuler?
Prens Andrew, başkalarının hayranlığını kazanmak, şana şohrete ulaşmak, erkekce bir saygı gormek icin kendi hayatını tehlikeye atmayı hayal ediyordu, bunlar icin kendi hayatından ve ailesinden vazgecmeye razı oluyordu ama bugunku kahramanlar cephelerden cok uzaklarda gizliler, kendi hayatlarını değil cocukların hayatlarını tehlikeye atıyorlar, kendi ailelerini değil başka insanların ailelerini acılara sokuyorlar
Bugunku kahramanlardan hangisi, hangi başkan, hangi lider, hangi onder, ilk olecek olan kendi cocuğu olacak olsaydı bu savaşı başlatacaktı?
Hangisi, Prens Andrew gibi kendisiyle yuzleşme cesareti gosterebilecekti?
Hangisi, binlerce genc cocuğu sırf kendime şan şohret sağlamak icin olume gonderiyorum, adımı taclandıracak bir zafer anı icin binlerce insanı olumun kucağına bırakıyorum diyecekti?
Ve hangisi, yıkılmış binaların, cokmuş evlerin, gocmuş mağaraların icinde olen cocukların hayatını, o cocukları oldurten silahları yapanların servetlerini biraz daha arttırmak, yaptığım gizli anlaşmalarla kanı paraya cevirmek icin feda ediyorum diyebilecekti