İnsulin pankreastan salgılanan ve kan şekerini düşüren tek hormondur. İşte bu
hormonun pankreastan çok yetersiz salgılanması veya hiç salgılanmaması halinde ortaya
çıkan şeker hastalığına tip I diabet denir. Tip I diabet çocuklarda görülebildiği gibi
erişkinlerde de görülebilir. Hastalığın ortaya çıkmasında genetik eğilim önemlidir. Bağışıklık
sistemi bozukluğu da hastalığı ortaya çıkaran bir başka önemli etkendir. Bağışıklık sistemimiz
(immun sistem) vücudumuza zarar vermeye çalışan bakteri-virüs gibi mikroplar ile alerji
yapıcı veya kansere yol açabilecek zararlı moleküllere karşı mücadele halinde olan bir
sistemdir. Bağışıklık sistemimizin gücü sayesinde sağlıklı kalırız. Bu sistemin bozulup kendi
vücut dokularını düşman kabul etmesi halinde o zaman organizma kendine zarar vermeye
başlar. Buna “otoimmun bozukluk“ denir. Otoimmun bozukluğu cephedeki askerin dost
kuvvetleri düşmanla karıştırarak silahı düşmana değil de dost kuvvetlere çevirmesine
benzetebiliriz. Tip I şeker hastalığında da böyle bir bozukluk sonucu hedefini şaşıran
bağışıklık sistemi faaliyetleri pankreastan insulin salgılayan “ beta ” hücrelerini hasara uğratır
veya tamamen tahrip eder. Böylelikle kanda şekeri düşürmek üzere salgılanması gereken
insulin ya çok az salgılanır ya da hiç salgılanmaz ve kan şekeri düşürülemez. Genetik eğilimin
yanı sıra bazı virüsler bağışıklık sisteminin bozulmasını tetikleyebilirler. Tip II diabetin
özelliği ise insulin salgısının yetersiz olmasından ziyade insulinin etkisini göstermesine karşı
vücutta direnç gelişmesidir (aşırı kilo buna örnektir). Tip I diabetin kesin tedavisi bu gün için
yoktur. Konuyu iyi bilen bir uzman hekimin yönetiminde hastanın tedaviye ve diabetli
yaşama gereken uyumu sağlaması halinde uzun ve kaliteli yaşam mümkündür. Susuzluk hissi,
sık idrara çıkmak, çok acıkmak, kilo kaybı, halsizlik, görmede bulanıklık gibi belirtiler
hastanın ilk şikayetleridir. Tip I şeker hastalığına yol açan bazı risk faktörleri vardır. Örneğin
ailesinde her hangi bir kişide tip I diabet olan kişide tip I şeker hastalığı riski artar. Bebeklerde
erken inek sütüne başlamak tip I diabet riskine davetiye çıkarabilir. Bebeğin diyetine tahılı
çok erken eklemek de tip I diabet riski yaratabilir. Annelik yaşının çok erken olması, bebeğin
sarılıkla doğması, doğumdan sonra bebekte solunum yolu enfeksiyonu ortaya çıkması
(özellikle virüs enfeksiyonu) tip I diabet riski yaratan diğer faktörlerdir. Annenin gebeliğinde
preeklampsi geçirmesi de tip I diabet riski bakımından bebek için çok önemlidir (
preeklampside gebeliğin 20. haftasından sonra yüksek tansiyon ortaya çıkar , idrarla protein
kaybı ile ödem ve sara nöbeti gibi kasılmalar olur. Hayati tehlike yaratabilir. Halk arasında
gebelik zehirlenmesi denir). Epstein-Barr virüsü, koksaki virüs, kızamık virüsü gibi bazı
virüsler ya bağışıklık sistemini bozarak (otoimmun bozukluk) ya da doğrudan pankreasa zarar
vererek insulin salgılayan beta hücrelerini tahrip ederler. Tedavisi düzgün gitmeyen tip I
diabet hastalarında kalp-kan damarları-böbrekler-sinir sistemi geri dönülmez hasara
uğrayabilir. Kan şekeri ne kadar düzgün giderse bu organ ve sistemler o kadar düzgün çalışır,
korkulan komplikasyonlar olmaz. Tedavisi düzgün gitmeyen hastalarda ilerleyici damar
sertliği , kontrola alınamayan tansiyon yüksekliği, kalp damarlarında tıkanma ve kalp krizi,
beyin damarlarında tıkanma ve inme (felç), ayaklardan başlayıp yukarılara çıkan uyuşma-
karıncalanma- keçeleşme, özellikle gece gelen dayanılmaz ayak ağrıları, ağrı ve ısı duyusu
kaybı, kabızlık veya önü alınamayan gece ishalleri, kusma, idrar tutamama veya idrar
yapamama, böbrek yetmezliği ve dializ zorunluluğu, görme bozuklukları, erken gelen
katarakt, göz tansiyonu yüksekliği ve körlüğe götürebilen retina damarlarının hasarı, ayak-
bacak damarlarında daralma veya tıkanma yüzünden gangren riski ve uzvun kesilme tehlikesi,
ayaklardan-genital bölgelerden eksik olmayan mantar enfeksiyonları, inatçı kaşıntılar, diş
çürükleri ve diş eti hastalıkları, işitme kaybı, kemiklerde zayıflama ve daha bir çok
komplikasyon kapıda bekler. Bu diabetli kişi bir kadın ve gebe ise hem kendisi hem bebeği
için olağandan daha çok gebelik ve doğum riskleri taşır. Tek çözüm diyete-tedaviye riayet
etmek ve diabetle barışık yaşamaya uyum sağlayarak hayatını ona göre düzenlemektir. Böyle
yapan hastalarda bu tür riskler olmaz veya en alt düzeyde olur.
Sağlıklı kalın,