Sen Paris cakalıysan, biz İstanbul kurduyuz
Uyanık olmak gerkli ama insan ister istemez tongaya duşe biliyorinsan dayanamıyor duygusal yaklaşıyorlar
Biliyorum suc, biliyorum o insanlara, hele de cocuklara yarardan cok zararı var ama n'apiim dayanamıyorum Eğer ustumde para varsa dilenen birine birkac kuruş vermezsem hem icim icimi eziyor, hem de tuhaf bir sucluluk duygusuna kapılıyorum Bazılarının bircoğumuzdan daha zengin, evler katlar sahibi olduğu efsanelerini ben de duyuyorum elbette Ama acım diyen bir insana da Kralice Marie Antoinette gibi Fransız kalamıyorum Ya doğruysa?sorusu aclığın acı tadını bilen biri olarak kalbimi kemiriyor her seferinde
Bu safdilliğimden dolayı alay konusu olduğum da oluyor elbette İlk kez bir dilenci tarafından keklendiğimdebundan 45 yıl onceydi Taksim'den alışveriş yapmışım, elimkolum dolu, Harbiye'deki evime gidiyorum Hava buz gibi Sıcak yuvama, sıcak soframa sığınmak icin adımlarımı hızlandırmışım
BOYACI COCUĞUN TEZGAHI
Gezi Parkı'nın yanındaki kaldırımdan Elvan Abeylegesse gibi suratle seyrederken, kaldırımda renk renk boyalar ve ağlayan bir cocuk gordum Olsun olsun 910 yaşlarında bir oğlan cocuğu, kırılmış ayakkabı boyası tezgahının ve etrafa sacılmış boya kavanozlarına kapaklanmış, bir yandan kapkara kucuk elleriyle boyaları toplayıp kırık kavanozlara doldurmaya calışıyor, bir yandan da hıckıra hıckıra ağlıyor
Benim elimde elen, onun karaları cıplak Benim sırtımda kalın gocuk, o kazakla Ben sıcak evime gidiyorum, o sokakta Ben kazık kadar adam, o daha kucucuk bir cocuk Sorunca oğreniyorum: Ondan daha buyuk diğer ayakkabı boyacıları burada calışmadiyerek tezgahını da boyalarını da kırmışlar Butun sermayesini, tum varlığını
Kendimi 80'lerin Kadir İnanır filmlerinde buldum birden Bir boya tezgahı, birkac kavanoz boya kac paraya alınır bilmiyorum Cebimdeki butun parayı cıkardım, verdim cocuğa Başını sevdim, boya ve kirle karışık gozyaşlarını sildim Uzulme bu parayla yine alırsın, yarın yepyenisi olur tezgahınıngibisinden abuk sabuk laflarla cocuğu teselli etmeye alışıyorum Sanki tezgahını yeniden alsa herşey yoluna girecek, ertesi gun normal, mutlumesut bir cocuğa donuşecek
Cebimdeki butun para gitmişti ama yine de hayatın acımasızlığına karşı elimden geleni yapmış olmanın ic rahatlığıyla evimin yolunu tutabildim Butun dunyayı ben duzeltecek değildim ya!
MEĞER FENA KEKLENMİŞİM
Evde ahaliye, karşılaştığım durumu ve yaptığım iyiliği anlattığımda bayağı bir dalga gectiler benle Ben ilk kez denk geliyormuşum ama bu, İstanbul'un en eski dilenme numaralarından biriymiş Sonradan başka cok kişiden dinledim, tezgahı kırılmış boyacı cocukhikayesini Ama akıllandım Artık acımdiyen olduğunda cebimde neyim var neyim yok onune dokmek yerine en yakın bufeden yiyecek birşeyler ısmarlıyorum
Boyacı cocukla maceramdan birkac yıl sonra, gecen hafta Paris'teyim Ellerim ceplerimde, ağzımda sigara serseri serseri Moliere'in başkentinin tadını cıkarıyorum Paris'i ikiye bolen Sen Nehri uzerindeki koprulerden Pont Neuf'ten gecerken, koprunun korkuluklarının dibinde altın bir yuzuk gordum Tam neymiş diye eğilip alacağım, ben elimi cebimden cıkarıp yuzuğu alana kadar bir başka el ok gibi fırladı yuzuğu kaptı Ustu başı eski ama tertemiz, 2530 yaşlarında bir hanımdı yuzuğu alan
Yuzuk kadının elinde, bir an goz goze geldik
Fransızca yoksa sizin mi bu Mosyo?diye sordu Hayır da diyemedim; evet'le (oui) hayır (non) arası boğuk bir ses cıkardım şeytana uyarak Ulen Paris tatilini bir de altın yuzukle taclandırsam fena mı olur şimdi yani
KALLAVİ BİR ALTIN YUZUK
Oyleyse buyrun yuzuğunuzu, kusura bakmayındedi kadın Yuzuk elinde bana uzatıyor Nasıl da kallavi, kalın bir erkek yuzuğu! İster istemez gozum kaydı, yuzuğun ayarı mayarı herşey yazılı, Fransızca bir isim de kazınmış icine
Kadın sizin mi yuzukdiye usteledikce etraftan bakanlar olmaya başladı Hayır benim değil, sizde kalsındedim bu kez toplum baskısıyla Ama Mosyo ben Evanjelik'im, bunu kabul edememdedi kadın Lutfen alın, onun yerine kilisemize birkac kuruş yardım yapın Fırsatın bu kadarını da tepmeyeyim diye aldım yuzuğu, bir elimde yuzuk, bir elimde kadıncağıza birkac Euro vermek uzere cuzdan
O sırada cuzdanın uzerinde bir cift goz daha hissettim Kafamı kaldırdığımda 23 metre ilerdeki bir başka kadını gordu İstanbullu gozlerim ve hemen aydım nasıl bir katakulli icinde olduğuma Siz Evanjelikseniz, ben de Muslumanım Ben de kabul edemem bu yuzuğudiyerek yuzuğu kadının eline bıraktım, derhal oradan seyirttim
Oh ne ala be Polise şikayet etsen kanuni olarak hicbir sucu yok: Memur Beydiyecek, kopruden geciyordum, yerde bir yuzuk buldum Bu beyefendinin sandım, kendisine verdim O da birkac kuruş yardım yaptı Nereden bileyim yuzuğun sahte olduğunu!
Sen Paris cakalıysan, biz de İstanbul kurduyuz kızım, hadiiii başka kapıya!