Sevgi Neydi? Sevgi Neydi? Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere! Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? Ilk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı? Ilk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz hemen geriye doğru dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne vakit başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı? Ne süre sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne süre pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne süre bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle?! Her gün bir parçamızı daha bitiren teknoloji çağında sevgiye en son ne süre merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı? Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm demin yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şeydalandıran o muydu? Neydi sevgi?! Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yahut Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti birincil kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi?! Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi yok miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi yok miydi yoksa? En son ne süre kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipekli görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi, dış mıydı, yahut iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ancak can mı? Var edinmek mı, varlıktan aşmak mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yahut doğuyor mu? Sevgi neydi?! Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen lezzet mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabahtan evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi? Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı? Sevgi Medine'de, Semerkand'da, sevgi Bağdat'ta, Endülüs'te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu vaktiyle? Ya niçin hemen Ayasofya'da pitoresk, Divanyolu'nda kaldırım taşı, Ankara'da ittifak, Yeşil Kubbe'de Mevlanâ, Erciyes'te kar, Fırat'ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza?! Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Niçin gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder?! Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi? Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki birincil ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı her zaman okunan; yoksa birincil satur arayışları mı yeniden be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekte; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı? Sevgi bir acıydı nasıl olursa olsun, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan Şayet de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler namına Sevgi sınanmaktı adli İlahi'de ve sınavı geçmekti ercesine Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek Sevgi bir iyi isim bırakmaktı kötü yurdunda Ömür geçer de isim kalır Sevgi: İki hece Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öbür kelimelerin en güzeli Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi yargı edenleri en son ne vakit?! Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa? Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akıcı Nil olsa ne?! İkinin ikincisi Sıddîk aşkına