İnsanların merakla yaklaştıkları nasıl ve neden meydana geldiğini öğrenmek istedikleri bir hastalık ŞİZOFRENİ.
Şizofreni, yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkiliyor. Dünyada 60 milyon, Türkiye’de ise 600 bin şizofreni hastası bulunuyor.
Alevlenme ve yatışma dönemleriyle kendini gösteren kronik bir psikiyatrik hastalıktır. Şizofreni de migren ya da epilepsi gibi bir beyin hastalığı olmakla beraber gerek ortaya çıkmasında gerekse nasıl bir gidiş göstereceğinde çevresel, psikolojik ve sosyal etkenlerin de rolü vardır. Diğer psikiyatrik bozukluklara göre şizofreni kişinin mesleki ve sosyal işlevselliğinde daha ciddi kayıplara yol açabilmektedir. Genellikle 15-25 yaş arasında başlar, ne kadar erken başlarsa hasta üzerindeki hasarı o kadar fazla olur.Daha çok erkeklerde görülen hastalık sürekli ilaç kullanımı gerektirmektedir.
Şizofreni ne değildir?
Kişilik bölünmesi demek değildir. Şizofreni erken bunama demek değildir. Aşı ve ilaç yoluyla korunmanın mümkün olduğu bir hastalık değildir. Şizofreni farklı ya da zıt duygular taşımak demek değildir.
Psikoz Ne Demektir?
Psikoz kişide gerçeği değerlendirme yetisinin belirli bir süre bozulduğu durumların genel adıdır. Bu durum karşısında; algı bozuklukları, dış dünyada olup bitenleri yanlış değerlendirme, rüyalarıyla gerçekliği ayırt edememe güçlüğü söz konusu olabilir. Şizofreni, psikotik bozukluklarının başlıcasıdır. Ancak madde kullanımı ya da tıbbi nedenlerden de psikotik belirtiler görülebilir.
Şizofreninin Belirtileri Nelerdir?
Şizofreninin alevlenme ve yatışma dönemlerinde farklı belirti ve bulgular ön plana çıkar. Alevlenme döneminde özellikle düşünce ve algılama bozuklukları ön plana çıkar. Örneğin; kişi çevresindeki insanların ona karşı düşman olduğunu arkasından iş çevrildiğini ve herkesin kendisi hakkında konuştuğuna inanabilir. Bu düşünce bozukluğu değiştirilemez derecede güçlüyse hezeyan olarak tanımlanır. Kişinin çevresine karşı olan durumu da bu hatalı düşüncelerden etkilenir. Öfke duymak, insanlardan kaçınmak ya da kavgacı olmak gibi. Ya da kişi orta da bir ses veya görüntü olmamasına karşın bunların varmış gibi olduğunu algılayabiliyor(halüsinasyonlar).Sadece kendinin duyduğu seslere yüksek sesle cevap verirse bu durum karşıdan sanki kendi kendine konuştuğu algılanabilir. Şizofreninin alevlenme belirtileri yatıştıktan sonra kişide günlük işleri yapmada isteksizlik, bize basit gelen sorunlar karşısında üstesinden gelmekte güçlük çekme. Genel olarak hayatla başa çıkmakta zorlanma Kişi ev içindeki sorumluluklarını yerine getiremeyebiliyor. Bu durum ev halkı tarafından tembellik olarak algılansa da bunlar şizofreninin temel belirtileridir.
Sonuç olarak şizofreninin düşünmek, anlamak, sorun çözmek gibi birçok zihinsel işlevi bozabildiğini ve kişinin iş yaşantısını öğrenci ise okul başarısını ve bunların yanı sıra sosyal çevresini olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.
Bu Belirtiler Her Hastada Görülür Mü?
Her hastada tüm belirtiler görülmez. Hezeyanlar çoğu hastada görülürken, halüsinasyonlar da hastaların %70-80 kadarında görülebilir. Bazı hastalarda dağınık davranışlar ön plana çıkarken bazılarında ise; kendini çevreden soyutlama konuşmanın azalması dikkat bozuklukları daha ağırlıktadır.
Hastalık En Çok Hangi Yaşlarda Başlar?
Şizofreni genellikle genç yaşta, sıklıkla 18-25 yaş döneminde başlar. Bu aralığı 15-45 yaş olarak genişletmek de mümkündür. Ancak hastalığın erken belirtileri aylar hatta yıllar önce ortaya çıkar.
Hastalığın İlk Belirtileri Nelerdir?
Şizofrenin erken belirtileri ilk hastaneye başvurudan 2 yıl kadar önce başlar. Genellikle hastanın arkadaşlarıyla, ailesiyle ilişkilerin bozulması veya içe kapanma dikkat çekebilir.
Öğrenciyse, ders başarısındaki gerileme özellikle hastanın öğretmenlerince fark edilebilir. Okuldan kaçma, kavgacılık gibi davranış değişiklikleri de hastalığın habercisi olabilir. Her zaman bu tarz tutum sergileyen öğrencilerin de şizofren olduğu söylenemez. Tam teşhis konmadan böyle bir isim koymak mümkün değildir. Durgunluk, zihnini toparlayamama ve kendine bakmakta isteksizlik de şizofreninin erken belirtilerindendir. Erken belirtiler, depresyon belirtileriyle benzerlik gösterir.
Kimler Şizofreniye Yakalanma Bakımından Riskli Gruptadır?
Yukarıda söz edilen erken belirtiler ortaokul lise dönemindeki pek çok gençte, genç kızlığa ya da delikanlılığa geçiş döneminin karmaşası içinde de ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu belirtileri gösteren herkeste şizofreni gelişeceğini düşünmek yanlıştır. Ancak yakın akrabaları arasında şizofreni dâhil olmak üzere ciddi psikiyatrik hastalık bulunan bir kişide erken belirtiler gözlendiğinde dikkatli olmak gerekir. Çevresiyle ilişkileri eskiden beri zayıf, içe dönük diyebileceğimiz kişilerde de erken belirtiler özellikle dikkate alınmalıdır.
Şizofreni Yaygın Bir Hastalık mıdır?
Şizofreni nadir görülen bir hastalık değildir. Tüm dünyada, her 100 kişiden birinin yaşamının bir döneminde şizofreniye yakalanma riski vardır. İstanbul’da 50-60 bin civarında, Türkiye’de ise; 300-350.000 kadar şizofreni hastası olduğu söylenebilir.
Şizofreninin tanısında kullanılan film, test vb. tanı yöntemleri var mıdır?
Şizofreni alanında kullanılan laboratuvar yöntemleri hızla gelişmekle beraber bunlardan hiçbiri hastalığın kesin tanısının konmasında bize yardımcı değil. Günümüzde kişinin genetik özellikleri saptanarak hasta olanlarla olmayanlar arasındaki farklar saptanabiliyor. BT, MR gibi beyin görüntüleme yöntemleri, beyin elektrosu (EEG) şizofreni hastalarının beyinlerinde sağlıklı kişilere göre bazı farklılıklar olduğunu gösteriyor. Ancak bu yöntemler daha çok ayırıcı tanıda yararlı olmakta. Bununla beraber laboratuvar yöntemlerindeki gelişmelerin hastalığın oluşma nedenleri, tedaviye yanıtın ölçülmesi gibi konularda bize çok yararlı olacağı kesindir.
Şizofreni ile zekâ düzeyi arasında ilişki var mıdır?
Bu soru özellikle Akıl Oyunları filminden sonra daha sık sorulmakta. Aslında şizofreni farklı zeka düzeyine sahip bireylerde görülebilir. Ancak daha yüksek zihinsel kapasite gösteren bir işte çalışan bireylerde hastalığın oluşturduğu gerileme daha belirgin olmaktadır. Hastalığın zeki insanlarda görüldüğüne ilişkin kanının bundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Öte yandan hastalık zihinsen yetenekleri gerilettiğinden hastalık öncesine göre çoğu bireyin zekâ katsayısında (IQ) düşme olmaktadır.
Şizofreni hastaları tembel midir?
Hastalık nedeniyle okulu, işi bırakmak veya tıraş olmak, yatak toplamak, markete gitmek gibi günlük işleri yapmamak şizofreni hastalarının sıklıkla karşılaştıkları durumlardandır. Aileler bunu tembellik olarak yorumlarlar. Oysaki hastalık öncesinde kişi başarılı ve düzenli bir hayata sahip olabilir. Hastalıkla birlikte gelen bu gibi “üşengeçlikler” negatif yan etkilerdendir. Ailelerin daha duyarlı olmalarında fayda vardır. Bize basit gelen işler şizofreni hastaları için oldukça zor olabilir.
Şizofreni hastası başkalarına zarar verir mi?
Aslında şizofreni hastalarının zararı kendilerinedir. Günümüzde şiddet giderek salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Çevremizde “sağlıklı-normal” diye kabul edilen birisinin karısına, meslektaşına hatta hiç tanımadığı birisine şiddet uyguladığını duymayalım. Buna karşın şizofreni hastalarının “saldırgan” olduğuna ilişkin yüzyıllardır süregelen yaygın bir inanış var. Hastalık nedeniyle çevrede olup bitenleri yanlış yorumlayan hasta uygun davranışı seçmekte zorlanabilir. Bu sebepten hastaların konuşmaları, davranışları başkalarına garip gelebilir. Ancak çevreye zarar verme durumu ilacını düzenli almayan, alkol-madde kullananlar için söz konusudur. Saldırgan davranışlar gerçekleşirse, sıklıkla yakın aile bireyleriyle sınırlıdır. Şizofreni hastaları arasında tekrarlanan suç işleme durumu toplum ortalamasının altındadır. Öte yandan şizofreni hastaları yaygın biçimde çevrenin fiziksel ve duygusal saldırılarına maruz kalmaktadır. Hastaların saldırgan olduğuna ilişkin önyargıyı ortadan kaldırmak için en etkili yol; bu kişilerin düzenli tedaviye devam etmelerinin sağlanması ve alkol-madde kullanımının önlenmesidir.