Kısa tanımı omurganın eğriliğidir. Bu, sadece ön-arka planda bakıldığında yana olan eğrilikler değil aksiyel eksende rotasyonla birlikte olan deformitedir. Doğumdan büyüme çağının sonuna kadar herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.
Eğriliğin belirdiği döneme göre bir sınıflandırma yapılabilir. İnfantil idiyopatik skolyoz; 0-5 yaş arası görülür. Erkeklerde daha sıktır. Juvenil idiyopatik skolyoz; 3-10 yaş arası görülür. Kız-erkek oranı eşittir. Sıklıkla ilerleyici özelliğe sahiptir. Adolesan skolyoz; 10 yaş ile iskelet büyümenin tamamlanması arasında görülür. Kız çocuklarında daha sıktır. Skolyozun büyük bir kısmı henüz nedenini tam olarak bilemediğimiz idiyopatik diye adlandırlan gruptandır. Bunun yanı sıra doğumsal omurga ve kaburga anomalileri ve nöromuskuler hastalıklarda da görülür. Ülkemizde ortalama %2-4 oranında görülen skolyoz, kız çocuklarında yaklaşık 10 kat daha fazladır.
Düşük derecelerde vücuttaki asimetriyi farketmek zor olabilir. Özellikle banyo yaptırırken ebeveynlerin omuzlarda , göğüste ve sirtta çıkıntı gibi belirtiler yönünden uyanık olmaları gerekmetedir. Skolyozlu çocuklar arkadan bakıldığında omurganın düz bir seyir izinde olmadığı, baş ve leğen bölgesinin aynı hizada olmadığı gürülür. Omurganın rotasyonuna bağlı olarak gögüs kafesi bir tarafta içe çökük durur; sırtta tek taraflı olarak kaburgaların yükseldiği ve kamburluk(rib-hump deformitesi) geliştiği farkedilir. Çocuk öne eğildiğinde bu çıkıntı daha belirgin hale gelir. Skolyozun tipine göre bazen bir omuz diğerinden daha aşağıda görülür. Sırt, gögüs ve karın ağrısı nadirdir. İlerlemiş skolyozlarda kalp ve akciğer kapasitesinin azalmasına bağlı solunum güçlüğü, çapıntı, çabuk yorulma gibi solunum-dolaşım belirtileri ortaya çıkabilir. Skolyozun değerlendirilme ve takibi tüm gövdeyi(boyun ve pelvis dahil) içine alan grafilerle yapılır. Cobb yöntemi olarak adlandırılan bir yöntemle eğrilik derece olarak ölçülür.
Skolyozun küçük yaşta başlaması, çift eğrilikli olması, erkek hasta oluşu, büyük ve dengesiz eğiliklerin hızlı artış gösterdiği unutulmamalıdır. Puberte döneminde sekonder seks karakterlerinin görülmeye başlaması ile eğriliklerin artışının hızlandığı görülür. Skolyoz eğriliğinin ilerlemesi 6 ay içinde 5 derece veya üzerinde artış olması olarak kabul edilir. Bu sayılan durumlar, skolyoz tipi ve derecesi göz önüne alınarak tedavi planlanır.
20 derece altındaki eğriliklerde korse veya cerrahi tedavi uygulanmaz. Posturü ve gövde adelelerini güçlendirici egzersizler verilir. 6 aylık aralıklala hasta takip edilir. Eğrilikte artma yoksa bu tedavi programı ile tedavie devam edilir. Hızlı ilerleme göstermeyen, esnek, sırt bölgesinde 40 dereceye, bel gölgesinde 30 dereceye kadar eğriliklerde korse yöntemi kullanılır. Korse kişiye özel yapılır. Amaç öncelikle eğriliğin ilerlemesini durdurmaktır. Bazen sınırlıda olsa düzelme sağlanır. Günde 22-23 saat kullanılması önerilir. Sırt bölgesinde 40 derece ve üstü, bel bölgesinde 30 derece ve üstü veya hızlı ilerleyen skolyozlarda cerrahi tedavi seçilir. Cerrahi tedavi için çocuğun kemik büyümesinin sonlandığı belirlenmelidir. Daha erken yapılan cerrahi uygulamalar boy kısalığı veya öngörülemeyen yeni deformitelere yol açabilir. Çünkü yapılan işlem omurlar arasında kemiksel kaynama gerektiren ve bu şekilde sonuçlanan bir işlemdir. Bu nedenle 10 yaşından küçük çocuklarda bu işlem çok sınırlı tutulur veya geçici boyu uzayan rodlar kullanılarak yapılır.
Son yıllarda oldukça gelişen anestezik ilaçları, görüntülüme yöntemleri ve ameliyat içi nöromonitor uygulamaları ile ameliyat komplikasyonları önemli ölçüde azalmıştır.