Son Konu

Tanzimat Fermanı İlkeleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
41
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Tanzimatın İlkeleri,
Tanzimat Fermanı İlkeleri nelerdir,
Tanzimat Fermanının İlkeleri

Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 yılında Gulhanede, Padişahın, yabancı elcilerin ve halkın huzurunda fermanı yazan zamanın Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur
Tanzimat Fermanının değişik yerlerinde tanıdığı haklar ve benimsediği ilkeler şunlardır;
Mali Guce Gore Vergi (Her Ferdin Emlak ve Kudretine Gore Bir Vergii Munasip) İlkesi Fermanda “iltizam usUlu eleştirilmekte, bu usUlun memleketin “umurı maliyesini bir ademin yedi ihtiyarına ve belki pencei cebru kahrına teslim etmek anlamına geldiği belirtilmektedir Ferman bundan sonra halktan (ahalii memalikten) “her ferdin emlak ve kudretine gore bir vergii munasip tayin olunarak kimseden ziyade şey alınmamasını emrediyordu Boylece fermanda “mali guce gore vergi ilkesi kabul edilmiş oluyordu Devlet Harcamalarının Kanuniliği İlkesi Verginin toplanmasına ilişkin yukarıdaki ilke kabul edilirken, devlet giderlerinin yapılmasına ilişkin de kanunilik ilkesi ferman ile kabul ediliyordu Fermanda bu konuda, “Devleti aliyemizin mesarifisi kavanini icabiye ile tahdit ve tebyin olunup ana gore icra olunması lazimedendir denmektedir Asker Almada Adalet Ferman her şeyden once, “muhafazai vatan icin asker verme(nin) ahalinin farizei zimmeti2 olduğunu ilan etmektedir Ancak Ferman “şimdiye kadar cari olduğu vechile bir memleketin adedi nufusu mevcudesine bakılmayarak kiminden rutbei tahammulunden ziyade ve kiminden noksan asker istenilmesini eleştirmektedir Zira bu şekilde asker toplamak, “nizamsızlığa ve hem ziraat ve ticaret mevaddı nafiasının ihlalini mucip olmaktadır Keza bu şekilde askere alınanların omurlerinin sonuna kadar askerlik yapmaları uremenin kesilmesine neden olmaktadır Bu tespitleri yaptıktan sonra Ferman, bundan sonra, “her memleketten luzumu takdirinde talep olunacak neferatı askeriye icin dort veyahut beş sene muddet zımmında dahi bir tariki munavebe vaz ve tesis olunması(nın) icabı halden olduğunu ilan etmektedir Ceza Yargılamasına İlişkin Guvenceler Ferman suc işleyenlerin davalarının kanunlara uygun olarak ve alenen goruleceğine hukmetmektedir Bu şekilde verilmiş bir mahkeme kararı olmadıkca da hic kimse hakkında idam cezasının uygulanamayacağını ilan etmektedir Boylece “yargılanma hakkı tanınmış veya “yargılanmadan kimseye ceza verilemez şeklindeki ilke kabul edilmiş oluyordu Dolayısıyla o zamana kadar Padişahlara mutlak bir yetki olarak tanınan orfi cezalar verme yetkisinden Padişah vazgecmekte, bu yetkiyi mahkemelere devretmektedir3 Can Guvenliği (Emniyeti Can ) Fermanın başında “emniyeti can tanınmakta ve bu konuda yeni kanunların (kavanini cedide) “vaz ve tesisinin lazım ve muhim gorunduğu belirtilmektedir Fermanda yukarıda gorduğumuz bazı ilkeler (keyfi nedenlerle cezalandırmama, yargılamanın adil ve acık olması, yargılamasız ceza verilmemesi) de kişi guvenliğiyle ilgilidir Irz ve Namus Dokunulmazlığı (Mahfuziyeti Irz ve Namus) Tanzimat Fermanı “mahfuziyeti ırz ve namusu da tanımaktadır Yine Fermanda “hic kimse tarafından diğerinin ırz ve namusuna tasallut vuku bulmaması ongorulmuştur Burada “ırz ve namus deyiminin dar anlamda değil, geniş anlamda, “şeref ve haysiyet anlamında yorumlanması gerektiğine işaret edenler de vardır Gercekten de Tanzimat Fermanının yabancı dillere yapılmış cevirilerinde, bu “ırz ve namus icin “şeref (honneur, honour, ehre) kelimesi kullanılmıştır4 Mulkiyet Hakkı (Mahfuziyeti Mal ) Ferman “mahfuziyeti mal (mal dokunulmazlığı)ı tanımıştır Ferman, herkes mal ve mulkune tam bir serbesti icinde malik ve mutasarrıf olmalı ve buna dışarıdan herhangi bir mudahalede bulunulmamalıdır demektedir İlginctir ki, Tanzimat Fermanı can, mal ve ırz guvenliğini sadece tanıyıp ilan etmemekte, bunların nicin gerekli olduğunu da acıklamaktadır Bu acıklamada aşağıda goruleceği uzere liberal bir hava hakimdir Ferman, “emniyeti can ve mahfuziyeti ırz ve namus ve mal konularında yeni kanunların “vaz ve tesisi lazım ve muhim gorunduğunu belirtiyor ve bunun nedenini şoyle acıklıyor: “Şoyle ki dunyada candan ve ırzu namustan eazz bir şey olmadığından bir adem anları tehlikede gordukce, hilkati zatiye ve cibiliyeti fıtriyesinde hiyanete meyil olmasa bile muhafazai can ve namusu icin bazı suretlere teşebbus edeceği ve bu dahi devlet ve memlekete muzır olageldiği musellem olduğu misullU bilakis can ve namusundan emin olduğu halde sıdku istikametten ayrılmayacağı ve işi ve gucu hemen devlet ve milletine husni hizmetten ibaret olacağı dahi bedihi ve zahirdir Musadere Yasağı Fermanda acıkca “musadere yasağı kabul edilmiştir Fermana gore, bir kimsenin suc işlemesi halinde, onun malı musadere edilmemelidir Cunku, musadere o kişinin mirascılarını miras hakkından mahrum eder; oysa suclunun mirascılarının bu sucla bir alakaları yoktur Eşitlik İlkesi Yukarıda sayılan bu haklardan din ayrımı olmaksızın butun tebaanın yararlanması ongorulmuştur Bu konuda Tanzimat Fermanında Padişah şoyle demektedir: “Tebaı Saltanatı Seniyemizden olan ehli İslam ve mileli saire bu musaadatı şahanemize bilaistisna mazhar olmak uzere can ve ırz ve namus ve mal maddelerinden hukmi şeri iktizasınca kaffei memaliki mahrusamız ahalisine tarafı şahanemizden emnniyeti kamile verilmiştir Alıntıdan da anlaşılacağı uzere verilen haklardan (“musaadat yani musaadeler deniyor) din ayrımı olmaksızın istisnasız butun Osmanlı tebaasının yararlanacağı yolunda “tam guvence (emnniyeti kamile) verildiği belirtilmektedir Boylece Muslumanlar ile Musluman olmayanlar arasında eşitlik ilkesi benimsenmiştir Ferman, dini ne olursa olsun butun Osmanlı tebaasını kanun onunde eşit saymaktadır Tanzimat Fermanındaki eşitlik ilkesi sosyal statuler bakımından da gecerlidir Tanzimat Fermanının acıklanması icin cıkarılan bir ek fermanda, “vezirden cobana kadar herkesin eşit olduğu vurgulanmıştır5 Kanunların Hazırlanması: Meclisi Ahkamı Adliye Tanzimat Fermanı kanunların hazırlanması konusunda yeni bir usUl ongormuştur Kanunlar bir kurul tarafından hazırlanacak ve Padişah tarafından onaylanıp yururluğe konulacaktır Fermana gore, Kanunlar once Meclisi Ahkamı Adliyede goruşulup tartışılacaktır Bunun icin bir yandan Meclisi Ahkamı Adliyenin uye sayısının artırılması ve diğer yanda da, “vukela (bakanlar) ve ricali devlet dahi tayin olunacak eyyamda (gunlerde) orada ictima (toplanma) etmeleri ongorulmuştur Bu şekilde toplanacak Meclisi Ahkamı Adliyenin uyelerinin “cumlesinin efkar ve mutealatını (fikir ve goruşlerini) hic cekinmeyip serbestce soylemesi istenmiştir Keza askerlik işlerine ilişkin kanunların da Babı Seraskeri Darı Şurasında “soyleşilip kararlaştırılması ongorulmuştur Bu şekilde kararlaştırılan (karargir olunan) kanunların yururluğe girmesi icin (dusturul amel tutulmak uzere) Padişahın hattı humayunu ile tasdik edilmeleri ongorulmuştur Şuphesiz burada yasama yetkisinin Meclisi Ahkamı Adliyeye devredildiği soylenemez Kanun koyma yetkisi yine Padişahta saklı tutulmuştur Ancak, kanunların hazırlanmasında kurullardan yararlanılması ve bu kurullarda “serbestce soyleşme yonteminin kabul edildiğinin altını cizmek gerekir Kanunların hazırlanmasında “kurullara danışma ve “kurullarla calışma ilkelerinin onemi goz ardı edilmemelidir Bu parlamentolu rejime yonelişin bir habercisidir6 Kanunun Ustunluğu İlkesi Tanzimat Fermanında bu şekilde hazırlanan kanunların ustunluğu ve bağlayıcılığı cok acık bir şekilde vurgulanmaktadır Bu şekilde hazırlanan kanunlar, hem Padişahı, hem ulemayı, hem de vuzerayı bağlayacaktır Bir kere, Padişah bu şekilde cıkarılacak yeni kanunlara aykırı hareket etmeyeceğine yemin etmektedir Burada “iktidarın kendi kendini sınırlaması (autolimitation ) vardır7 İkinci olarak, fermanda “ulema ve vuzeradan velhasıl her kim olur ise olsun kavanini şeriyyeye muhalif hareket edenlerin kabahati sabitelerine gore, tedibatı layıklarının hicbir rutbeye ve hatır ve gonule bakılmayarak icrası ongorulmektedir Bu hukum ile “kanunun ustunluğu veya “kanuna saygı ilkesinin benimsendiği soylenebilir Zira artık, kanunları yapanlar ve onları uygulayanlar da kanunlar ile bağlı olacaktır Kanuna uymayan her kim olursa olsun “hicbir rutbeye ve hatır ve gonule bakılmayarak cezalandırılacaktır Kaynak: TURK ANAYASA HUKUKU SİTESİ
 
Üst Alt