bilgiliadam
Yeni Üye
Tasavvufun Anadolu'da Yaygın Olmasının Nedenleri Nelerdir?
Tasavvufun Anadolu'da Yaygın Olmasının Nedenleri hakkında bilgi
1 XII ve XIII Asır'da Tarikatlar
XI asır başında yaşamış bulunan Gazzali, Tasavvuf tarihimizde bir donum noktasıdır Gazzali'nin geliştirip sistematize ettiği ehli sunnet tasavvufu, Gazzali'den sonra muessese bazında faaliyet gostermeye başladı Bu yuzden XII ve daha sonraki asırlar, tasavvufun tarikat şeklinde muesseseleştiği cağlardır Tarikatların tekevvun doneminin ardından tasavvufi tefekkurun en onemli simaları (İbn Arabi, İbn Farıd, İbn Seb'in) bu asırlarda yetişmiştir
Bir yandan Abbasi hilafetinin her gecen gun siyasi nufUz ve istikrarını kaybetmesi, diğer yandan Batı'dan gelen haclı saldırılarıyla Doğu'dan gelen Moğol istilası, İslam dunyasını tarumar etmişti Bu yıllar Anadolu'da Anadolu Selcukluları ve beyliklerin, Mısır'da Memluklerin, Irak ve Suriye'de yine muhtelif beyliklerin hukum surduğu bir donemdir Siyasi otoritenin zaafa uğradığı bu yıllarda halkın manevi otoritelere sığındığı ve onların rUhani himayesinde ferahladığı dikkat cekmektedir Halkın ve yoneticilerin XI asırdan itibaren sUfilere gosterdikleri hurmet ve saygının bu asırlarda giderek arttığı gorulmektedir
Selcuklu hukumdarları, sUfilere samimi bir husni kabul gostermiş, fethettikleri bolgelerde onlar icin tekkeler inşa ederek vakıflar tahsis etmişlerdir 5451150 yılında Amasya'da inşa edilen hankahı Mes'Udi'yi diğerlerinin takip etmesi, XII miladi asırdan itibaren Anadolu'da bircok mutasavvıfın yerleşmesini sağlamıştır
VI ve VII Hicri, XII ve XIII miladi asır, tarikatlerin tekevvun donemidir Bugunku anlamıyla tekkesi, zaviyesi, şeyh ve murid munasebetleriyle ilk tarikatler bu yuzyılda kurulmuştur Bağdad'da Abdulkadir Geylani, Basra'da Ahmed Rifai, Turkistan bolgesinde Ahmed Yesevi, bu donemde yetişen ilk tarikat kurucularıdır
Abdulkadir Geylani'nin tam adı Muhyiddin EbU Muhammed b EbU Salih Zengidost'tur 4701076 yılında Hazar'ın guneyinde Gilan'a bağlı Neyf'de doğdu 5621166 yılında Bağdat'da oldu İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra onsekiz yaşında Bağdad'a geldi Bağdad'da muhtelif kişilerden dini ilimler tahsilini tamamladı Nihayet Ebu'lHayr Muhammed b Muslim Debbas vasıtasıyla tasavvuf yoluna girdi, tarikat hırkasını giydi 5211127 yılından itibaren Bağdad'da irşad ve nasihat faaliyetlerine başladı Etkili ve coşkulu vaazları sayesinde sevilen bir murşid oldu İlim ve devlet ricalinden pek cok kimse onun muridleri arasına katıldı O'nun tasavvufi eğitim anlayışında murid once riyazet ve cile doneminden gececek, dunyadan el etek cekecek, sonra sulUkunu tamamlayıp tekrar halkın arasına donecektir
Kendisinden sonra gelenlerce, başta İbn Arabi olmak uzere kutubve insanı kamilolarak tavsif edilen Abdulkadir Geylani'nin tarikatı İslam dunyasının her tarafına yayılmıştır Vaaz ve irşadlarından oluşan elGunye, elFethu'rRabbani, FutUhu'lgayb gibi eserleri vardır
Abdulkadir Geylani ile cağdaş olan tarikat pirlerinden biri de Ahmed Rifai (o5781183)dir 500 veya 5121118 yılında Basra'da doğan Rifai, dini ilmleri ikmal ettikten sonra dayısı Şeyh Mansur'dan tarikat almış, vefatından sonra da onun postuna oturmuştur Vefatına kadar bu hizmeti surdurerek adına bir tarikat teessus etmiştir
Bu yuzyıllarda Turkistan bolgesinde Sayram şehrinde dunyaya gelen ve Yesi'de yaşayıp oradaki insanları kendi dilleriyle tarikat, tasavvuf ve İslam yoluna cağıran bir mutasavvıf daha vardır O da Anadolu ve Balkanlar'a kadar uzanan bir cizgide tesir ve nufUz sahibi olan Ahmed Yesevi'dir 5621166 yılları civarında olen Ahmed Yesevi, Kuzey Turkistan bolgesinde İslamiyetin yayılmasını sağlamıştır
Ahmed Yesevi ile aynı şeyhten feyz alarak daha sonra kurulacak Nakşbendilik'in ilk temel esaslarını kuran Abdulhalik Gucduvani (o5951199) Maveraunnehr ve Buhara bolgesinde tasavvuf ve tarikat hizmetini surdurmuştur Nakşbendilik'in onbir esasınıkuran Gucduvani'den Bahaeddin Nakşbend'in uveysitarik ile feyz aldığı bilinmektedir
Aynı yuzyıllarda Kuzey Afrika'da teşekkul eden ve gunumuze kadar tesirini devam ettirecek olan Şaziliyye tarikatının kurucusu ise Ebu'lHasan Ali b Abdullah Şazili'dir 6571258 yılında vefat ettiğinde yerine Ebu'lAbbas Ahmed Mursi'yi halef bırakmıştır Şazeliye Mısır ve Kuzey Afrika'da en yaygın tarikatlerden birisidir
XII ve XIII asır, daha sonraki donemlerde tesir ve nufUzunu devam ettirecek Kubreviyye, Suhreverdiyye, Ekberiyye, Bedeviyye ve Mevleviyye gibi tarikatlerin teessus edip geliştiği yıllardır
Bunlardan Kubreviyye, Harezmli Şeyh Necmeddin Kubra (o6181221) tarafından kurulan tarikattır Necmeddin Kubra, Moğollarla yaptığı savaşta şehid olmuştur Tarikat ve nufUzu Turkistan bolgesinde saygın bir şeyhtir
Suhreverdiyye tarikatı Adabu'Imuridin muellifi Ebu'nNecib Suhreverdi (o5631167 ) tarafından kurulmuş ve zamanının şeyhler şeyhisayılan EbU Hafs Omer Suhreverdi tarafından geliştirilip sistemleştirilmiş bir tarikattır EbU Hafs Suhreverdi, uzun bir omur surmuş, cağdaşı Halife Nasır lidinillah'ın saygısını kazanmıştır Halife tarafından Anadolu Selcuklu Sultanı Alaeddin KeykUbad'a elci olarak diplomatik bir gorevle gonderilmiştir Avarifu'lmaarif adlı eseri tasavvuf klasikleri arasında yerini aldığı gibi, tekke ve zaviyelerdeki tasavvufi adab ve protokolu ihtiva eden kaynak eserlerden biri olmuştur
Bahaeddin Zekeriyya Multani (o6661268) Suhreverdiyye'nin Hindistan temsilcilerindendir Fahreddin Iraki, Multani'nin damadıdır Şeyhinin vefatından sonra Hindistan'dan kalkıp Anadolu'ya gelmiş, Konevi ile goruşerek İbn Arabi'nin fikirleriyle tanışmış ve Lemeat adlı eserini kaleme aldıktan sonra 6881289 yılında Şam'da vefat etmiştir İbn Arabi'nin en onemli ustadları arasında yer alan EbU Medyen Şuayb elMağribi (o5901194) bu devrin onemli şeyhlerindendir Abdulkadir Geylani şarkın (Şeyhu'1maşrık), o da mağribin şeyhi (Şeyhu'lmağrib) sayılmıştır
Ekberiyye tarikatı Şeyhi Ekber namıyla unlu Muhyiddin b elArabi (o6381240)'ye nisbet edilen bir tarikattır İbn Arabi, FusUsu'lhikem ve elFutUhatu'IMekkiyye adlı muhteşem eserleriyle tasavvuf tefekkurunde yerini aldığı gibi, aynı zamanda Ekberiyye tarikatının kurucusu sayılmıştır Endulus'te doğup Mısır, Şam, Anadolu gibi o gunun İslam ulkelerinin pek coğunu gezmiştir İbn Arabi vahdeti vucUdanlayışını sistemleştiren sUfi sayılır O'nun yaşadığı yıllar Vahdeti vucUd inancının İslam ulkelerinin her yanında değişik kişilerce temsil edildiği yıllardır Kuzey Afrika'da Abdulhak b Seb'in, Mısır'da İbnu'lFarid bu asırlarda bu duşunceyi temsil eden mutasavvıflar olarak dikkat cekmektedir
Bedeviyye tarikatı, 5961200 yılında Fas'ta doğmuş, 6751276 yıllarında Mısır'da olmuş Ahmed b Ali Bedevi'ye nisbet edilir Ahmed Rifai ve Abdulkadir Geylani gibi buyuk mutasavvıfların kabirlerini ziyaret eden Ahmed Bedevi, manevi olgunluğa eriştikten sonra, Mısır'a gelir ve Tanta şehrine yerleşir Burada kırk yılı aşkın bir sure halkı irşad ile meşgul olduktan sonra vefat eder ve oraya defnedilir Ahmediyye veya SutUhiyye gibi adlarla anılan Bedevilik, Mısır'da Şazeliyye'den sonra en yaygın tarikat olma ozelliğini hala surdurmektedir
Mevlana Celaleddin RUmi'ye nisbet edilen Mevlevilik de bu yılların tarikatıdır Mevlana babası Bahaeddin Veled (o6281231) ve Burhaneddin Muhakkik Tirmizi vasıtasıyla aldığı Kubrevilik, Şemsi Tebrizi'den aldığı vecd ve coşkuyu İbn Arabi tesiriyle aldığı vahdeti vucUd telakkisiyle yoğurmuş yepyeni bir mektep olmuştur Şemsi Tebrizi, Baba Kemal Cundi, Şeyh Rukneddin esSecasi, Evhaduddin Kirmani, Fahreddin Iraki ve Kirmani ile cağdaştır Omrunun coğunu seyahatlarla geciren Şems, 6421244 yılında Konya'ya gelerek Mevlana ile tanışmış, onun hayatını değiştirmiştir Şiir, edebiyat ve semaya onem veren bu yol, yıllar boyu Osmanlı ulkesinde kalem efendilerinin tarikatı olarak etkin olmuştur
Burhaneddin Muhakkik Tirmizi, Bahaeddin Veled'in talebesi ve murididir O'nun peşisıra Belh'ten Anadolu'ya gelip Kayseri'ye yerleşmiştir, Kubrevidir
Bu devrin unlu şeyhlerinden Adi b Musafır Hakkarili olup Musul civarında yaşayıp orada olmuş (o5571162 ) bir şeyhtir 6061209 yılında Şiraz'da vefat eden Ruzbihan Bakli XII asrın velUd mutasavvıflarındandır Onun Meşrebu'lErvahadlı makam, menzil ve kavramlara dair eseriyle Şatahatu'ssUfiyye'si meşhurdur
Necmeddin Kubra'nın halifelerinden Mecduddin Bağdadi, (o6061209) Harezmşah Sultanı Muhammed tarafından Ceyhun nehrine atılarak idam edilmiştir Feriduddin Attar eserinde onu anlatmaktadır Necmeddin Kubra'nın yetiştirdiklerinden biri de Seyfuddin Baharzi (o6581259) dir Necmuddin Razi (o6281230) de bu donemde eserleriyle tanınan muelliflerdendir Necm Dayeadıyla unlu Razi'nin Mirsadu'Iİbad adlı eseri meşhurdur Konevi ve Mevlana ile goruştuğu soylenmektedir
Baba Kemal Cundi, Necmeddin Kubra'nın halifelerinden ve Buhara yoresini aydınlatan gonul erlerindendir Sa'deddin Hamevi (o6501252) de Necmeddin Kubra'nın halifelerindendir Şeyh Aziz Nesefi (o7001300) de Sa'deddin Hamevi'nin yetiştirdiklerindendir elMaksadu'lAksa ve elMebde' ve'lmeadadlı eserlerin muellifidir
Ehli sunnet tasavvufu bir yandan gelişip kurumlaşırken, bir yandan Kalenderi, Hayderi gibi şia fırkalarının tasavvufi ortu ile faaliyet gosterdiği gorulmektedir Ozellikle Horasan bolgeleriyle Yemen taraflarında şia nufUzu altındaki yerlerde Hasan Sabbah adlı sapığın geliştirdiği batınilik cereyanı ile İhvanı Safa orgutunun teşkilatlandığı yıllar bu doneme rastlar
Tasavvufun tefekkur tarafını oluşturan vahdeti vucUdinancının Arap, İran ve Turk mutasavvıf ve şairlerince en sistematik şekilde terennum edildiği yıllar yine bu yıllardır Omer Hayyam, Ebu'1Ala elMaarri, Feriduddin Attar, Mevlana Celaleddin RUmi, Hafız bu devrin aşk şairleridir
XIII Asr'a kadar Kur'an, sunnet ve buyuk sUfilerle velilerin goruşleriyle teyid edilen tasavvufi duşuncelerin bu asırdan itibaren artık yavaş yavaş felsefi bazı kavramlarla izah edilmeye başlandığı da gorulmektedir Varlık, Allah ve insanın hakikati gibi konular, bu yıllarda tartışma zeminine girmiştir
XII ve XIII asır Moğol istilasının İslam dunyasını tedricen doğudan batıya Maveraunnehir'den Anadolu iclerine doğru kasıp kavurduğu bir donemdir Nitekim Cuveyni Tarihi CihangUşa adlı eserinde Moğol istilasını şoyle anlatır:
Geldiler, yakıp yıktılar, oldurup astılar ve defolup gittiler
Boyle bir siyasi ve ictimai bir ortam, ilim dunyasının belli olcude gerilediği bir donem olmakla beraber, munferid de olsa, değerli ilim ve fikir adamları ile mutasavvıfların yetiştiği donem olmuştur Tasavvuf bir hal ilmi olmakla birlikte, bu donemde belli yazılı eserler muvacehesinde talim olunan bir ilim haline gelmiştir Bu donemde kaleme alınan İbn Arabi'nin FusUs'u, Konevi'nin ona yazdığı FukUk'u, Fahreddin Iraki'nin Lemeat'ı, İbnu'lFarid'in (o6321234) Divanı tefekkur tarafı ağır basan, tasavvuf duşuncesini zengin kavramlarla acıklayan eserler olarak ilgi cekmektedir
Bu donemde hankah ve dergahların oneminin arttığı; koyler ve en kucuk yerleşim bolgelerine varıncaya kadar yaygınlaştığı gorulmektedir Tarikat ve şeyhlerin sistemli bir şekilde organizasyonunun bu donemde başladığı soylenebilir Nitekim Şihabuddin Suhreverdi'nin devrin halifesi tarafından Bağdad'da şeyhler şeyhiolarak gorevlendirilmesi ve ayrıca Fahreddin Iraki'nin Mısır'da MemlUk sultanı tarafından Mısır'ın şeyhler şeyhi olarak tayin edilmesi bunu gosterir1
Dergahlar bir eğitim yeri olarak muridlerin ahlaken yetiştirildiği; murşidlerin irşad icin hazırlandığı mekanlardır O gunun şartlarında dergahlardaki eğitim ve oğretim hizmetleri, nazari ve akli olmak uzere iki yolla yapılmaktaydı Nazari olan eğitim daha cok murşidlerin muridlere yaptığı nasihat, oğut ve uyarılardan ibaretti Ameli eğitim riyazet, itikaf, nafile oruc ve namaz, kırk gun sureli halvet ve cile turu şeyler ile sema ve zikirden ibaretti
Evhaduddin Kirmani (o6351237) ve Sadreddin Konevi (o6731274) bu donemin onde gelen sUfileridir Konevi, İbn Arabi'nin talebesi ve muakkıbı sıfatıyla onun fikirlerini yaymış ve Miftahul Gayb, enNusUs, elFukUk ve enNefahatul ilahiye gibi eserler kaleme almıştır Mevlana ile arkadaşlıkları bulunan Konevi'nin Mueyyeduddin Cundi ve Abdurrezzak Kaşani gibi talebeleri vardır
Mevlana'nın muritlerinden Husameddin Celebi (o6871288) bu devrin namlı mutasavvıflarından olup Mevlana'nın Mesnevi'sine ilham kaynağı saydığı bahtiyar sUfidir Sultan Veled, Mevlana'nın oğludur ve Husameddin Celebi'nin vefatından sonra babasının yerine postnişin olmuştur
Şihabuddin Suhreverdi'nin yetiştirdiklerinden Şeyh Sadi Şirazi (o6911292) bu asrın mUteber sUfi şairleri arasında yer alır
2 M XIV ve XV Asırlarda Tarikatlar
XII ve XIII asırlarda tarikatların kurulup tasavvufi irfani eserlerin telif edilmesinden sonra, gerek sasyal hayatta, gerekse devlet ricali nezdinde belli bir konuma erişmiş bulunuyordu Osmanlı devletinin kuruluş ve yukselme devrine rastlayan XIVXV asırlarda tasavvuf ve tarikatler en nufuzlu donemini yaşıyordu Bu asırda Anadolu'da varlığını hissettiren esnaf ve sanat erbabından kişilerin meydana getirdiği tasavvufi kurumlardan biri de Ahilik idi Ahiler silsilelerini Hz Ali (ra) vasıtasıyla Hz Peygamber (sss)'e dayandırırlar ve futuvvet ehli diye anılırlar Diğer tarikatların hırkasına mukabil futuvvet şalvarıgiyerler İclerinde pek cok munevverin de bulunduğu bu teşkilatın sadece esnaf topluluğu olmayıp aynı zamanda tasavvufi karakterde bir teşkilat olduğu da gorulmektedir
Ahilerin Anadolu'ya yayılmaları Abbasilerin son devirlerine rastlamaktadır Diğerleri gibi futuvvet erbabı ahilerin de Anadolu'ya gelişinde Moğol istilasının buyuk tesiri olmuştur Fakat ahiler bu goc sayesinde hem sahalarını genişletmiş, hem de nufUzlarını kuvvetlendirmiş oldular
İbn Batuta'nın Seyahatname'sinde, Sultan bulunmazsa şehrin ahisinin hakim olup padişah gibi hukum surduğunu ve gelip gidenlere ihsanlarda bulunduğunu kaydetmesi, ahilerin tesir ve nufUzunu gostermesi acısından onemlidir
Bu devirde pekcok ahi reisinin koylere yerleşerek inşa ettikleri zaviyeler sayesinde memleketin imar ve iskanı ile dini tebliğ ve irşad işlerinde hizmet gordukleri bir vakıadır
Aşıkpaşazade'nin Rum erenleri dediği ve Abdalanı RUm, Ahiyanı RUm, Baciyanı RUm ve Gaziyanı RUm diye dorde tasnif ettiği gruplardan Gaziyanı RUm, futuvvetin seyfi kolu olarak mutalaa edilebilir
Ahilerin yanısıra daru'lcihadolarak bilinen Anadolu'ya Turkmen babaları ve Ortaasya, Harezm, Horasan havalisinden Yesevi dervişleri de gelmişlerdir
Babai halifelerinden olduğu rivayet edilen Hacı Bektaş Veli (XIV asır), Horasanlı bir Turk olup kendi adına muzaf tarikatın piridir Aşıkpaşazade, Hacı Bektaş Veli'nin Horasan'dan geldiğini, Menteş adındaki bir kardeşini de beraberinde getirdiğini, niyetlerinin Baba İlyası gormek olduğunu ve bu maksadla Kırşehir ve Kayseri'ye gittiklerini, Menteş'in bilahare Sivas'a gidip orada şehid olduğunu anlatmakta ve Hacı Bektaş Veli'nin Osmanlı hanedanından herhangi bir kimse ile goruşmediğini belirtmektedir
Hayatı daha sonra gelen mensuplarınca iyice menkıbeleştirilen Hacı Bektaş Veli'nin kurduğu tarikatın mensuplarının Osmanlılar devrinde Yeniceri ocağının teessusundeki hizmetleri ise ayrıca kayda değer
SUfilerin halk uzerindeki nufUzu, hukumdarlarda ve devlet ricalinde zaten mevcud olan tasavvuf merakını ve mutasavvıfeye karşı temayulu daha da artırdı
Osmanlı Devleti'nin ilk kuruluşunda medresenin yanında bir tekkenin tesis edilmiş olması ve Dursun Fakih (o7261326)'le beraber Şeyh Edebali (o7261325)'nin bulunması devletin kuvvetler dengesine atılmış ahenkli bir adım mesabesindeydi
Şeyh Edebali, nufUzlu bir ahi şeyhi olmasının yanısıra, Osman Gazi (68012817261326)'nin kayınpederi bulunuyordu Tarihler onun davarı, nimeti cok, misafirhanesi dolup taşan zengin bir şeyh olduğunu kaydetmektedir Neşri'nin Şeyh Edebali'nin oğlu Mehmed Paşa'dan naklettiğine gore, bu şeyhin muridlerinin Osmanlı Ulkesi'nde sahip oldukları mevkiler pek yuksektir Mesela Bursa fethinde Sultan Orhan'a yoldaşlık eden Ahi Huseyin, Şeyh Edebali'nin kardeşi Ahi Şemseddin'in oğlu olduğu gibi Ahi Hasan, Ahi Mahmud ve Candarlı Kara Halil (o7891387) gibi devlet ricali arasında pek cok ahi vardı
Taşkopruluzade (o9681560) ile Aşıkpaşazade (o9081502), Osman Gazi devrinde sUfiyeden Şeyh Muhlis Baba (o7001301), Edebali (o7261325), Şeyh Aşık Paşa (o7331334), Elvan Celebi (Aşık Paşa'nın oğludur), Ahi Hasan Celebi ve Baba İlyas Celebi ve Baba İlyas Acem gibi azizleri zikretmektedir
alıntıdır
Tasavvufun Anadolu'da Yaygın Olmasının Nedenleri hakkında bilgi
1 XII ve XIII Asır'da Tarikatlar
XI asır başında yaşamış bulunan Gazzali, Tasavvuf tarihimizde bir donum noktasıdır Gazzali'nin geliştirip sistematize ettiği ehli sunnet tasavvufu, Gazzali'den sonra muessese bazında faaliyet gostermeye başladı Bu yuzden XII ve daha sonraki asırlar, tasavvufun tarikat şeklinde muesseseleştiği cağlardır Tarikatların tekevvun doneminin ardından tasavvufi tefekkurun en onemli simaları (İbn Arabi, İbn Farıd, İbn Seb'in) bu asırlarda yetişmiştir
Bir yandan Abbasi hilafetinin her gecen gun siyasi nufUz ve istikrarını kaybetmesi, diğer yandan Batı'dan gelen haclı saldırılarıyla Doğu'dan gelen Moğol istilası, İslam dunyasını tarumar etmişti Bu yıllar Anadolu'da Anadolu Selcukluları ve beyliklerin, Mısır'da Memluklerin, Irak ve Suriye'de yine muhtelif beyliklerin hukum surduğu bir donemdir Siyasi otoritenin zaafa uğradığı bu yıllarda halkın manevi otoritelere sığındığı ve onların rUhani himayesinde ferahladığı dikkat cekmektedir Halkın ve yoneticilerin XI asırdan itibaren sUfilere gosterdikleri hurmet ve saygının bu asırlarda giderek arttığı gorulmektedir
Selcuklu hukumdarları, sUfilere samimi bir husni kabul gostermiş, fethettikleri bolgelerde onlar icin tekkeler inşa ederek vakıflar tahsis etmişlerdir 5451150 yılında Amasya'da inşa edilen hankahı Mes'Udi'yi diğerlerinin takip etmesi, XII miladi asırdan itibaren Anadolu'da bircok mutasavvıfın yerleşmesini sağlamıştır
VI ve VII Hicri, XII ve XIII miladi asır, tarikatlerin tekevvun donemidir Bugunku anlamıyla tekkesi, zaviyesi, şeyh ve murid munasebetleriyle ilk tarikatler bu yuzyılda kurulmuştur Bağdad'da Abdulkadir Geylani, Basra'da Ahmed Rifai, Turkistan bolgesinde Ahmed Yesevi, bu donemde yetişen ilk tarikat kurucularıdır
Abdulkadir Geylani'nin tam adı Muhyiddin EbU Muhammed b EbU Salih Zengidost'tur 4701076 yılında Hazar'ın guneyinde Gilan'a bağlı Neyf'de doğdu 5621166 yılında Bağdat'da oldu İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra onsekiz yaşında Bağdad'a geldi Bağdad'da muhtelif kişilerden dini ilimler tahsilini tamamladı Nihayet Ebu'lHayr Muhammed b Muslim Debbas vasıtasıyla tasavvuf yoluna girdi, tarikat hırkasını giydi 5211127 yılından itibaren Bağdad'da irşad ve nasihat faaliyetlerine başladı Etkili ve coşkulu vaazları sayesinde sevilen bir murşid oldu İlim ve devlet ricalinden pek cok kimse onun muridleri arasına katıldı O'nun tasavvufi eğitim anlayışında murid once riyazet ve cile doneminden gececek, dunyadan el etek cekecek, sonra sulUkunu tamamlayıp tekrar halkın arasına donecektir
Kendisinden sonra gelenlerce, başta İbn Arabi olmak uzere kutubve insanı kamilolarak tavsif edilen Abdulkadir Geylani'nin tarikatı İslam dunyasının her tarafına yayılmıştır Vaaz ve irşadlarından oluşan elGunye, elFethu'rRabbani, FutUhu'lgayb gibi eserleri vardır
Abdulkadir Geylani ile cağdaş olan tarikat pirlerinden biri de Ahmed Rifai (o5781183)dir 500 veya 5121118 yılında Basra'da doğan Rifai, dini ilmleri ikmal ettikten sonra dayısı Şeyh Mansur'dan tarikat almış, vefatından sonra da onun postuna oturmuştur Vefatına kadar bu hizmeti surdurerek adına bir tarikat teessus etmiştir
Bu yuzyıllarda Turkistan bolgesinde Sayram şehrinde dunyaya gelen ve Yesi'de yaşayıp oradaki insanları kendi dilleriyle tarikat, tasavvuf ve İslam yoluna cağıran bir mutasavvıf daha vardır O da Anadolu ve Balkanlar'a kadar uzanan bir cizgide tesir ve nufUz sahibi olan Ahmed Yesevi'dir 5621166 yılları civarında olen Ahmed Yesevi, Kuzey Turkistan bolgesinde İslamiyetin yayılmasını sağlamıştır
Ahmed Yesevi ile aynı şeyhten feyz alarak daha sonra kurulacak Nakşbendilik'in ilk temel esaslarını kuran Abdulhalik Gucduvani (o5951199) Maveraunnehr ve Buhara bolgesinde tasavvuf ve tarikat hizmetini surdurmuştur Nakşbendilik'in onbir esasınıkuran Gucduvani'den Bahaeddin Nakşbend'in uveysitarik ile feyz aldığı bilinmektedir
Aynı yuzyıllarda Kuzey Afrika'da teşekkul eden ve gunumuze kadar tesirini devam ettirecek olan Şaziliyye tarikatının kurucusu ise Ebu'lHasan Ali b Abdullah Şazili'dir 6571258 yılında vefat ettiğinde yerine Ebu'lAbbas Ahmed Mursi'yi halef bırakmıştır Şazeliye Mısır ve Kuzey Afrika'da en yaygın tarikatlerden birisidir
XII ve XIII asır, daha sonraki donemlerde tesir ve nufUzunu devam ettirecek Kubreviyye, Suhreverdiyye, Ekberiyye, Bedeviyye ve Mevleviyye gibi tarikatlerin teessus edip geliştiği yıllardır
Bunlardan Kubreviyye, Harezmli Şeyh Necmeddin Kubra (o6181221) tarafından kurulan tarikattır Necmeddin Kubra, Moğollarla yaptığı savaşta şehid olmuştur Tarikat ve nufUzu Turkistan bolgesinde saygın bir şeyhtir
Suhreverdiyye tarikatı Adabu'Imuridin muellifi Ebu'nNecib Suhreverdi (o5631167 ) tarafından kurulmuş ve zamanının şeyhler şeyhisayılan EbU Hafs Omer Suhreverdi tarafından geliştirilip sistemleştirilmiş bir tarikattır EbU Hafs Suhreverdi, uzun bir omur surmuş, cağdaşı Halife Nasır lidinillah'ın saygısını kazanmıştır Halife tarafından Anadolu Selcuklu Sultanı Alaeddin KeykUbad'a elci olarak diplomatik bir gorevle gonderilmiştir Avarifu'lmaarif adlı eseri tasavvuf klasikleri arasında yerini aldığı gibi, tekke ve zaviyelerdeki tasavvufi adab ve protokolu ihtiva eden kaynak eserlerden biri olmuştur
Bahaeddin Zekeriyya Multani (o6661268) Suhreverdiyye'nin Hindistan temsilcilerindendir Fahreddin Iraki, Multani'nin damadıdır Şeyhinin vefatından sonra Hindistan'dan kalkıp Anadolu'ya gelmiş, Konevi ile goruşerek İbn Arabi'nin fikirleriyle tanışmış ve Lemeat adlı eserini kaleme aldıktan sonra 6881289 yılında Şam'da vefat etmiştir İbn Arabi'nin en onemli ustadları arasında yer alan EbU Medyen Şuayb elMağribi (o5901194) bu devrin onemli şeyhlerindendir Abdulkadir Geylani şarkın (Şeyhu'1maşrık), o da mağribin şeyhi (Şeyhu'lmağrib) sayılmıştır
Ekberiyye tarikatı Şeyhi Ekber namıyla unlu Muhyiddin b elArabi (o6381240)'ye nisbet edilen bir tarikattır İbn Arabi, FusUsu'lhikem ve elFutUhatu'IMekkiyye adlı muhteşem eserleriyle tasavvuf tefekkurunde yerini aldığı gibi, aynı zamanda Ekberiyye tarikatının kurucusu sayılmıştır Endulus'te doğup Mısır, Şam, Anadolu gibi o gunun İslam ulkelerinin pek coğunu gezmiştir İbn Arabi vahdeti vucUdanlayışını sistemleştiren sUfi sayılır O'nun yaşadığı yıllar Vahdeti vucUd inancının İslam ulkelerinin her yanında değişik kişilerce temsil edildiği yıllardır Kuzey Afrika'da Abdulhak b Seb'in, Mısır'da İbnu'lFarid bu asırlarda bu duşunceyi temsil eden mutasavvıflar olarak dikkat cekmektedir
Bedeviyye tarikatı, 5961200 yılında Fas'ta doğmuş, 6751276 yıllarında Mısır'da olmuş Ahmed b Ali Bedevi'ye nisbet edilir Ahmed Rifai ve Abdulkadir Geylani gibi buyuk mutasavvıfların kabirlerini ziyaret eden Ahmed Bedevi, manevi olgunluğa eriştikten sonra, Mısır'a gelir ve Tanta şehrine yerleşir Burada kırk yılı aşkın bir sure halkı irşad ile meşgul olduktan sonra vefat eder ve oraya defnedilir Ahmediyye veya SutUhiyye gibi adlarla anılan Bedevilik, Mısır'da Şazeliyye'den sonra en yaygın tarikat olma ozelliğini hala surdurmektedir
Mevlana Celaleddin RUmi'ye nisbet edilen Mevlevilik de bu yılların tarikatıdır Mevlana babası Bahaeddin Veled (o6281231) ve Burhaneddin Muhakkik Tirmizi vasıtasıyla aldığı Kubrevilik, Şemsi Tebrizi'den aldığı vecd ve coşkuyu İbn Arabi tesiriyle aldığı vahdeti vucUd telakkisiyle yoğurmuş yepyeni bir mektep olmuştur Şemsi Tebrizi, Baba Kemal Cundi, Şeyh Rukneddin esSecasi, Evhaduddin Kirmani, Fahreddin Iraki ve Kirmani ile cağdaştır Omrunun coğunu seyahatlarla geciren Şems, 6421244 yılında Konya'ya gelerek Mevlana ile tanışmış, onun hayatını değiştirmiştir Şiir, edebiyat ve semaya onem veren bu yol, yıllar boyu Osmanlı ulkesinde kalem efendilerinin tarikatı olarak etkin olmuştur
Burhaneddin Muhakkik Tirmizi, Bahaeddin Veled'in talebesi ve murididir O'nun peşisıra Belh'ten Anadolu'ya gelip Kayseri'ye yerleşmiştir, Kubrevidir
Bu devrin unlu şeyhlerinden Adi b Musafır Hakkarili olup Musul civarında yaşayıp orada olmuş (o5571162 ) bir şeyhtir 6061209 yılında Şiraz'da vefat eden Ruzbihan Bakli XII asrın velUd mutasavvıflarındandır Onun Meşrebu'lErvahadlı makam, menzil ve kavramlara dair eseriyle Şatahatu'ssUfiyye'si meşhurdur
Necmeddin Kubra'nın halifelerinden Mecduddin Bağdadi, (o6061209) Harezmşah Sultanı Muhammed tarafından Ceyhun nehrine atılarak idam edilmiştir Feriduddin Attar eserinde onu anlatmaktadır Necmeddin Kubra'nın yetiştirdiklerinden biri de Seyfuddin Baharzi (o6581259) dir Necmuddin Razi (o6281230) de bu donemde eserleriyle tanınan muelliflerdendir Necm Dayeadıyla unlu Razi'nin Mirsadu'Iİbad adlı eseri meşhurdur Konevi ve Mevlana ile goruştuğu soylenmektedir
Baba Kemal Cundi, Necmeddin Kubra'nın halifelerinden ve Buhara yoresini aydınlatan gonul erlerindendir Sa'deddin Hamevi (o6501252) de Necmeddin Kubra'nın halifelerindendir Şeyh Aziz Nesefi (o7001300) de Sa'deddin Hamevi'nin yetiştirdiklerindendir elMaksadu'lAksa ve elMebde' ve'lmeadadlı eserlerin muellifidir
Ehli sunnet tasavvufu bir yandan gelişip kurumlaşırken, bir yandan Kalenderi, Hayderi gibi şia fırkalarının tasavvufi ortu ile faaliyet gosterdiği gorulmektedir Ozellikle Horasan bolgeleriyle Yemen taraflarında şia nufUzu altındaki yerlerde Hasan Sabbah adlı sapığın geliştirdiği batınilik cereyanı ile İhvanı Safa orgutunun teşkilatlandığı yıllar bu doneme rastlar
Tasavvufun tefekkur tarafını oluşturan vahdeti vucUdinancının Arap, İran ve Turk mutasavvıf ve şairlerince en sistematik şekilde terennum edildiği yıllar yine bu yıllardır Omer Hayyam, Ebu'1Ala elMaarri, Feriduddin Attar, Mevlana Celaleddin RUmi, Hafız bu devrin aşk şairleridir
XIII Asr'a kadar Kur'an, sunnet ve buyuk sUfilerle velilerin goruşleriyle teyid edilen tasavvufi duşuncelerin bu asırdan itibaren artık yavaş yavaş felsefi bazı kavramlarla izah edilmeye başlandığı da gorulmektedir Varlık, Allah ve insanın hakikati gibi konular, bu yıllarda tartışma zeminine girmiştir
XII ve XIII asır Moğol istilasının İslam dunyasını tedricen doğudan batıya Maveraunnehir'den Anadolu iclerine doğru kasıp kavurduğu bir donemdir Nitekim Cuveyni Tarihi CihangUşa adlı eserinde Moğol istilasını şoyle anlatır:
Geldiler, yakıp yıktılar, oldurup astılar ve defolup gittiler
Boyle bir siyasi ve ictimai bir ortam, ilim dunyasının belli olcude gerilediği bir donem olmakla beraber, munferid de olsa, değerli ilim ve fikir adamları ile mutasavvıfların yetiştiği donem olmuştur Tasavvuf bir hal ilmi olmakla birlikte, bu donemde belli yazılı eserler muvacehesinde talim olunan bir ilim haline gelmiştir Bu donemde kaleme alınan İbn Arabi'nin FusUs'u, Konevi'nin ona yazdığı FukUk'u, Fahreddin Iraki'nin Lemeat'ı, İbnu'lFarid'in (o6321234) Divanı tefekkur tarafı ağır basan, tasavvuf duşuncesini zengin kavramlarla acıklayan eserler olarak ilgi cekmektedir
Bu donemde hankah ve dergahların oneminin arttığı; koyler ve en kucuk yerleşim bolgelerine varıncaya kadar yaygınlaştığı gorulmektedir Tarikat ve şeyhlerin sistemli bir şekilde organizasyonunun bu donemde başladığı soylenebilir Nitekim Şihabuddin Suhreverdi'nin devrin halifesi tarafından Bağdad'da şeyhler şeyhiolarak gorevlendirilmesi ve ayrıca Fahreddin Iraki'nin Mısır'da MemlUk sultanı tarafından Mısır'ın şeyhler şeyhi olarak tayin edilmesi bunu gosterir1
Dergahlar bir eğitim yeri olarak muridlerin ahlaken yetiştirildiği; murşidlerin irşad icin hazırlandığı mekanlardır O gunun şartlarında dergahlardaki eğitim ve oğretim hizmetleri, nazari ve akli olmak uzere iki yolla yapılmaktaydı Nazari olan eğitim daha cok murşidlerin muridlere yaptığı nasihat, oğut ve uyarılardan ibaretti Ameli eğitim riyazet, itikaf, nafile oruc ve namaz, kırk gun sureli halvet ve cile turu şeyler ile sema ve zikirden ibaretti
Evhaduddin Kirmani (o6351237) ve Sadreddin Konevi (o6731274) bu donemin onde gelen sUfileridir Konevi, İbn Arabi'nin talebesi ve muakkıbı sıfatıyla onun fikirlerini yaymış ve Miftahul Gayb, enNusUs, elFukUk ve enNefahatul ilahiye gibi eserler kaleme almıştır Mevlana ile arkadaşlıkları bulunan Konevi'nin Mueyyeduddin Cundi ve Abdurrezzak Kaşani gibi talebeleri vardır
Mevlana'nın muritlerinden Husameddin Celebi (o6871288) bu devrin namlı mutasavvıflarından olup Mevlana'nın Mesnevi'sine ilham kaynağı saydığı bahtiyar sUfidir Sultan Veled, Mevlana'nın oğludur ve Husameddin Celebi'nin vefatından sonra babasının yerine postnişin olmuştur
Şihabuddin Suhreverdi'nin yetiştirdiklerinden Şeyh Sadi Şirazi (o6911292) bu asrın mUteber sUfi şairleri arasında yer alır
2 M XIV ve XV Asırlarda Tarikatlar
XII ve XIII asırlarda tarikatların kurulup tasavvufi irfani eserlerin telif edilmesinden sonra, gerek sasyal hayatta, gerekse devlet ricali nezdinde belli bir konuma erişmiş bulunuyordu Osmanlı devletinin kuruluş ve yukselme devrine rastlayan XIVXV asırlarda tasavvuf ve tarikatler en nufuzlu donemini yaşıyordu Bu asırda Anadolu'da varlığını hissettiren esnaf ve sanat erbabından kişilerin meydana getirdiği tasavvufi kurumlardan biri de Ahilik idi Ahiler silsilelerini Hz Ali (ra) vasıtasıyla Hz Peygamber (sss)'e dayandırırlar ve futuvvet ehli diye anılırlar Diğer tarikatların hırkasına mukabil futuvvet şalvarıgiyerler İclerinde pek cok munevverin de bulunduğu bu teşkilatın sadece esnaf topluluğu olmayıp aynı zamanda tasavvufi karakterde bir teşkilat olduğu da gorulmektedir
Ahilerin Anadolu'ya yayılmaları Abbasilerin son devirlerine rastlamaktadır Diğerleri gibi futuvvet erbabı ahilerin de Anadolu'ya gelişinde Moğol istilasının buyuk tesiri olmuştur Fakat ahiler bu goc sayesinde hem sahalarını genişletmiş, hem de nufUzlarını kuvvetlendirmiş oldular
İbn Batuta'nın Seyahatname'sinde, Sultan bulunmazsa şehrin ahisinin hakim olup padişah gibi hukum surduğunu ve gelip gidenlere ihsanlarda bulunduğunu kaydetmesi, ahilerin tesir ve nufUzunu gostermesi acısından onemlidir
Bu devirde pekcok ahi reisinin koylere yerleşerek inşa ettikleri zaviyeler sayesinde memleketin imar ve iskanı ile dini tebliğ ve irşad işlerinde hizmet gordukleri bir vakıadır
Aşıkpaşazade'nin Rum erenleri dediği ve Abdalanı RUm, Ahiyanı RUm, Baciyanı RUm ve Gaziyanı RUm diye dorde tasnif ettiği gruplardan Gaziyanı RUm, futuvvetin seyfi kolu olarak mutalaa edilebilir
Ahilerin yanısıra daru'lcihadolarak bilinen Anadolu'ya Turkmen babaları ve Ortaasya, Harezm, Horasan havalisinden Yesevi dervişleri de gelmişlerdir
Babai halifelerinden olduğu rivayet edilen Hacı Bektaş Veli (XIV asır), Horasanlı bir Turk olup kendi adına muzaf tarikatın piridir Aşıkpaşazade, Hacı Bektaş Veli'nin Horasan'dan geldiğini, Menteş adındaki bir kardeşini de beraberinde getirdiğini, niyetlerinin Baba İlyası gormek olduğunu ve bu maksadla Kırşehir ve Kayseri'ye gittiklerini, Menteş'in bilahare Sivas'a gidip orada şehid olduğunu anlatmakta ve Hacı Bektaş Veli'nin Osmanlı hanedanından herhangi bir kimse ile goruşmediğini belirtmektedir
Hayatı daha sonra gelen mensuplarınca iyice menkıbeleştirilen Hacı Bektaş Veli'nin kurduğu tarikatın mensuplarının Osmanlılar devrinde Yeniceri ocağının teessusundeki hizmetleri ise ayrıca kayda değer
SUfilerin halk uzerindeki nufUzu, hukumdarlarda ve devlet ricalinde zaten mevcud olan tasavvuf merakını ve mutasavvıfeye karşı temayulu daha da artırdı
Osmanlı Devleti'nin ilk kuruluşunda medresenin yanında bir tekkenin tesis edilmiş olması ve Dursun Fakih (o7261326)'le beraber Şeyh Edebali (o7261325)'nin bulunması devletin kuvvetler dengesine atılmış ahenkli bir adım mesabesindeydi
Şeyh Edebali, nufUzlu bir ahi şeyhi olmasının yanısıra, Osman Gazi (68012817261326)'nin kayınpederi bulunuyordu Tarihler onun davarı, nimeti cok, misafirhanesi dolup taşan zengin bir şeyh olduğunu kaydetmektedir Neşri'nin Şeyh Edebali'nin oğlu Mehmed Paşa'dan naklettiğine gore, bu şeyhin muridlerinin Osmanlı Ulkesi'nde sahip oldukları mevkiler pek yuksektir Mesela Bursa fethinde Sultan Orhan'a yoldaşlık eden Ahi Huseyin, Şeyh Edebali'nin kardeşi Ahi Şemseddin'in oğlu olduğu gibi Ahi Hasan, Ahi Mahmud ve Candarlı Kara Halil (o7891387) gibi devlet ricali arasında pek cok ahi vardı
Taşkopruluzade (o9681560) ile Aşıkpaşazade (o9081502), Osman Gazi devrinde sUfiyeden Şeyh Muhlis Baba (o7001301), Edebali (o7261325), Şeyh Aşık Paşa (o7331334), Elvan Celebi (Aşık Paşa'nın oğludur), Ahi Hasan Celebi ve Baba İlyas Celebi ve Baba İlyas Acem gibi azizleri zikretmektedir
alıntıdır