Yüce İslam dinide bir hassa kadınları ilgilendirmek ile birlikte tesettür konusu her erkek ve kadın Müslümanı ilgilendiren çok önemli bir konudur. Peki, bu konuda şanlı peygamberimiz biz ümmetine hadisi şeriflerin de neler buyurmuştur. Şimdi bu konuda hadisi şeriflerin de yer alan Tesettürle ilgili hadisler nelerdir sorusunun cevabına yer verelim.
Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dedi ki: Peygamber (s.a.v.) bir gün Hazreti Aişe (r.a.)’nın evine girdi. Kız kardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun her tarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Peygamber (s.a.v.) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hazreti Aişe (r.a.) kız kardeşine “buradan uzaklaş Peygamber (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hazreti Esma uzaklaştı arkasından Peygamber (s.a.v.) içeriye girdi. Hazreti Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Peygamber (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi:
“Kız kardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez.” (Mecmeu’zzevâid nr:4168) Bu hadis-i şerif’ten Hazreti Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü, fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Peygamber (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını, ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini İslam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.
Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dedi ki: “Peygamber (s.a.v.) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim. Peygamber (s.a.v.) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedim ki, ey Allah’ın Resulü ben onu hanımıma giydirdim. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki, altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)
İbn-i Abbas (r.a.)’dan dedi ki: “Peygamber (s.a.v.) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklerden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)
“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel – müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)
Hazreti Aişe’den rivayete göre, bir gün Hazreti Ebû Bekir’in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah’ın Peygamber huzuruna girmişti. Peygamber (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir.” Hazreti Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.” (Ebu Davûd, Libâs, 31). “Allah Teala ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez” (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).
Hazreti Aişe (r.a)’dan nakledilen; “Allah Teala erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez.” (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.
“Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker.” (Tirmizî, Radâ, 18).
İmam Serahsi bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, “Giyindiği halde açık” olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: “Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helal olmaz.” (el-Mebsût, 10:155)
Hazreti Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü’minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)
Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder: “Abdurrahman’ın kızı Hafsa’nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hazreti Aişe’nin huzuruna girdi. Hazreti Aişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı.” (Muvatta’, Libas:4)
Harbın oğlu Züheyr bana anlattı: Bize Cerir Sehl’den o da babasından o da Ebu Hureyre (r.a)’den nakletti. Ebu Hureyre (r.a) dedi ki: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ateşlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamcılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biri de bir takım kadınlar topluluğudur ki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremeyecekler. Kokusu şu kadar, şu kadar yürüme mesafesinden alındığı halde, bunlar cennetin kokusunu da bulup alamayacaklardır.” (Müslim – sahih bab: libas ve’l- zineh hadis nr.3971)
Sahih-i Müslim’de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (s.a.v.), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)
“Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır.” (Ahmed b. Hanbel, II/187). “Diz kapağı avret yerindendir.” (Zeylai, Nasbu’r-Raye, I, 297).
Hazreti Aişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: “Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; “Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” (en-Nûr, 24/31) ayeti inince, etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar.”
Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: “Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hazreti Âîşe dedi ki: “Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nur suresinde “Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah’ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hazreti Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı.” (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II/600).