Son Konu

Tükenmişlik

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
35
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Tükenmişlik kavramı her ne kadar Freudenberger tarafından 1974'te tanımlanmış olsa da bizim hayatlarımıza son 10 yılda girdi diyebiliriz. Freudenberger tükenmişliği, insanların mesleki hayatları için bir tehlike; kişide yıpranma, başarısızlık, güç ve enerji yoksunluğu yaratan, isteklerin karşılanamaması ve aşırı yüklenme sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımlamıştır. Kavram daha sonra Maslach ve Jackson tarafından kronik yorgunluk, çaresizlik, umutsuzluk, fiziksel bitkinlik, olumsuz benlik algısı, mesleğe ve genel olarak hayata karşı olumsuz tutumlar ve işten uzaklaşma gibi durumları içeren bir sendrom olarak tanımlanmıştır. Kişilerde tükenmişliğin hep ya da hiç şeklinde görülmediğini, farklı boyutlarının farklı seviyelerde, değişim içinde olabileceğini vurgulamışlardır. Buna göre tükenmişliğin üç farklı boyutu vardır, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı.

Duygusal tükenme, tükenmişliğin genel boyutu olarak tarif edilmektedir. Kişilerde, özellikle insan ilişkilerinin ağırlıklı olduğu meslek gruplarında çalışan kişilerde, taleplerin yoğunluğu ile baş edememe sonucu oluşan fiziksel yorgunluk ve ruhsal yıpranma ile kendini gösterir. Çalışma koşullarının olumsuzluğu ve yoğunluğu kişide baskı oluşturmaktadır. Örgütsel beklentinin fazlalığı ve kişinin yaşadığı toplumsal rol çatışması, kişide içsel kaynaklarının tükendiği hissini yaratmaktadır. Bu yönüyle duygusal tükenme kavramı, genel anlamda tükenmişliğin içsel öğesidir. Duygusal tükenme yaşayan kişi, çalışma koşullarının yarattığı stresörler ile başa çıkamaz ve güç kaybı hisseder. Psikolojik anlamda kendini besleyemez duruma gelir. Bu insanların, depresyona, madde bağımlılığına ve somatizasyona yatkın oldukları belirtilmektedir.

    Duyarsızlaşma, kişinin iş ortamında sürdürülmesi gereken ilişkilerde yaşadığı olumsuzlukları ifade eder. Duyarsızlaşma yaşayan kişi, işi gereği karşısına çıkan ve iletişim kurmakla yükümlü olduğu insanları nesneleştirir veya insanları sadece sayı değerleri gibi görür. İş ortamında kurduğu ilişkilerde ilgisizlik, duyarsızlık ve duygudan yoksun davranışlar hakimdir. Ashforth ve Lee bunun bir savunma biçimi olduğunu öne sürmüşlerdir. Kişinin iş ilişkilerini bu şekilde inşa etmesinin sebebinin, istemediği taleplerden kaçınması ve olası tehditleri savuşturmak istemesi olduğunu belirtmişlerdir. Bu durumda duyarsızlaşma, tükenmeden kaçmak için bir savunma gibi görülebilir. Fakat başlı başına tükenmenin bir boyutudur.

    Son olarak kişisel başarı, tükenmişliğin stres ve baş etme/edememe diziliminin son halkası olarak görülebilir. Kişinin öz yeterliliği ile ilgili olan kavram, genel olarak kişinin kendini başarılı ya da başarısız görmesini ifade eder. Buna göre kendini başarısız gören kişi, yetersizlik duygusuna kapılacak ve kendine alaycı bir gözle bakmaya başlayacaktır. Kendini başarılı gören kişi ise mesleğinde ve genel olarak hayatında yetkinlik ve motivasyon hissedecektir. Yetkinlik ve motivasyon, kişiye hayatında olan bitenin kontrolünün kendisinde olduğu hissini verirken, tam tersi bir durum kişiyi umutsuzluğa, karamsarlığa ve çökkünlüğe itecektir. Bu yüzden kişinin kendini başarılı görüp görmediği tükenmişlik açısından oldukça önemlidir.

    Peki tükenmişliğin belirtileri nelerdir? Ne zaman bir uzmana başvurmak gerekir? Tükenmişlik yaşayan kişiler, çoğunlukla ilk dönemlerde durumun farkında değillerdir. Tükenmişlik belirtileri, fiziksel, duygusal ve davranışsal olarak üç ayrı şekilde ele alınırsa, ilk dönem belirtileri genellikle duygusal belirtilerdendir. Bunlar süreğen kızgınlık, öfke patlamaları, umutsuzluk ve çaresizlik, engellenmiş ve yalnız hissetme gibi belirtilerdir. İlk duygusal belirtilerden sonra kişide oluşan diğer belirtiler zamanla artabilir veya yeni belirtiler eklenebilir.

    Fiziksel belirtiler içinde kronik yorgunluk ve bitkin hissetme, uykusuzluk, kalp ritminde artma, solunum güçlükleri, kilo kaybı, baş ağrısı ve diğer ağrılar, uyuşma hissi, kronik soğuk algınlığı, kolesterol artışı ve ciltte döküntüler sayılabilir. Bu belirtiler bir anlamda psikosomatik belirtilerdir. Tükenmişliğin fiziksel belirtileri kişilerde en yaygın görülen belirti grubudur.

    Tükenmişliğin duygusal belirtileri ise kronik kızgınlık hali, öfke, umutsuzluk ve çaresizlik, yakın ilişkilerde sorunlar, çökkün duygudurum, iç sıkıntısı, hayal kırıklığı yaşama, kendine ve hayatına yabancılaşma, özgüvende azalma, anksiyete, ilgisizlik, sabırsızlık, değersizlik hissi ve alınganlık gibi belirtilerdir.

    Son olarak ise tükenmişlik durumunun kişinin davranışlarına yansıması sonucu bazı belirtiler ortaya çıkar. Tükenmişliğin davranışsal belirtileri olarak öfke patlamaları yaşama, işe gitmek istememe ve gitmeme, işe geç gitme, iş yerinde molaları ya da öğlen aralarını uzatmaya çalışma, madde kullanımı ve madde kötüye kullanımı, çabuk ağlama, sosyal ilişkilerde uzaklaşma, izolasyon, konsantre olmada zorluklar, ilişkilerde alaycı veya şüpheci davranma, insanlara kolay ve fazla güvenme ya da hiç güvenmeme, işten soğuma sonucu tatmin olamama ve doyumsuzluk yaşama, performansta azalma, sorunları çözme çabasında olmama, beslenme düzeninin bozulması, uyum zorlukları yaşama ve hatta kaza ve yaralanmalarda artma görülebilir.

    Sizin ya da çevrenizdekilerin bunlar gibi belirtilere sahip olmanız durumunda bir uzmana başvurmanız, çevrenizi yönlendirmeniz önerilir.


 
Üst Alt